Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/31 E. 2023/313 K. 07.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/31 Esas
KARAR NO : 2023/313

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/01/2023
KARAR TARİHİ : 07/04/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 26/04/2023
Davacı tarafından mahkememize açılan dava dosyasının incelenmesi sonunda;
İSTEM:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … Mahallesi, … Sokak No:… Bodrum Kat Zeytinburnu İstanbul adresinde deri ve kürkten mamül ürünlerin imalat ve ticareti ile faaliyet yürütmekte olduğunu, 02/09/2022 tarihinde müvekkilinin söz konusu adresinde işyeri komşusu … Mh. … Sk. No:…. Zeytinburnu İstanbul adresinde faaliyet gösteren … Mağazacılık A.Ş.’ne ait … mağazası şubesinden su sızıntısı meydana geldiğini, müvekkili tarafından işyerinde su sızıntısını fark edilmesi ile birlikte, suyun geldiği yer olan … mağazasına gidildiğini, müvekkilinin işyerinin girişinin sağ kısmına denk gelen ve üst katta bulunan sütlük olarak ismi geçen büyük soğutucusundan (peynir, yoğurt, süt vb. ürünlerin muhafaza edildiği buzdolabından) su akıntısının olduğunun tespit edildiğini, 02/09/2022 tarihinde söz konusu buzdolabının gider borusunda arıza/patlama meydana gelmesi sebebiyle atık suyun dışarıya taşmış olduğunu, duvarlardan yol bulan suyun müvekkile ait iş yerine hasar verdiğini, hasar vermiştir, hasarın meydana geldiği ana ve olaya ilişkin video kayıtlarının mevcut olduğunu, söz konusu su sızıntısınon müvekkilinin …. sayılı şikayeti ile … Belediye Başkanlığı’nın zabıta müdürlüğünce tespit edildiğini ve 02/09/2022 tarihli tutanağın tanzim edildiğini, müvekkilinin mağazasında meydana gelen hasar ve zararın doğrudan davalıya ait mağazada bulunan dolaptan akan sulardan meydana geldiğini, söz konusu su sızıntısı nedeniyle müvekkiline ait işyerinde duvar, boya ve demirbaş hasarı oluştuğunu, m0üvekkilinin ticaretine konu bir çok ürünün hasar gördüğünü, bilirkişi marifetiyle yapılacak tespit ile tüm zararın belirlenmesi istenmekle birlikte, müvekkilinin iş yerinde bulunduğu sırada zarara uğrayan ve müvekkili tarafından tespit edilebilen ürünlerin; kahve tane zik deri (tahminen 40-50 adet ), siyah tane zik deri (tahminen 40-60 adet ) ,muhtelif cinste ve adette toscana-oğlak–Tibet–uzun tüysüt dana Kürkler, teslime hazır komple dikilmiş süt dana ceket ve kaban(tahminen 34 adet, kürk kuzu baskılı kapşonlu manto (tahminen 30 adet ), süt dana astragan tilkili kürk (tahminen15 adet ), kaşe/kürk karışımı manto (tahminen 4 adet), kısa şişman– genç bayan–kaban ve deri mont (tahminen 24 adet ), gri kesilmemiş koyun derisi (Bütün halde post) (tahminen 55-60 adet ), tekleme süt dana derisi (tahminen 40-45 adet), sedef baskılı kot kumaş, astar ( 5-6 top), lastikli yakalık ve manşetlik ribana, su geçirmez nakışlı siyah parka kumaşı , teslime hazır, sipariş konusu ceketler, muhtelif adette astarlanacak deri mont–dikilmiş süt dana ceketler kabanlar olduğunu, bu ürünlerin dışında taşınmazda ve iş yerinde meydana gelen hasarın ve hasarın meydana geliş şeklinin bilirkişi marifetiyle tespiti talep edilmiş, Bakırköy … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … D.İş sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporunda hasarın meydana geliş şekli ve hasara uğrayan ürünlerin dökümü isabetli bir şekilde yapıldığını, dava konusu ürünlerde meydana gelen zarar ürünleri kullanılmaz hale getirdiğini, üzerinden geçen her günün ürünlerin muhafazasını da zorlaştırdığını, ürünlerin deri ve kürklerden oluşması nedeniyle, su ürünlerde küf ve kokuya sebep olduğunu, dava konusu ürünlerde meydana gelen zararın tespiti için duruşma günü beklenmeksizin inceleme yapılması gerektiğini, 02.09.2022 tarihinde meydana gelen olay neticesinde müvekkilinin iş yerinde duvar ve kolonlarda su sızıntısına bağlı olarak zarar meydana geldiğini, izah edilen sebeplerle, davalıya ait işyerinde soğutucudan akan sular nedeniyle müvekkiline ait iş yerinde ve iş yerinde bulunan ürünlerde meydana gelen zararın tazmini amacıyla huzurdaki davayı açma mecburiyetinin doğduğunu, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile; müvekkiline ait iş yerinde komşu iş yeri ….. Mağazacılık Anonim Şirketine ait … mağazasından gelen sızıntılar nedeni ile iş yerinde meydana gelen maddi zarar ile mağazada bulunan hasara uğrayan ürünler nedeniyle müvekkilinin uğradığı zarar olarak şimdilik 92.185 TL’nin olay tarihinden itibaren işleyecek faizi ile davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
YANIT:
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 119. ve 318. maddesinde sayılan unsurları içermediğini bu nedenle davanın öncelikle usulden reddi gerektiğini, müvekkili şirketin bahsi geçen taşınmazda kiracı konumunda olduğunu, taşınmazın taraflar arasında 15.11.2014 tarihinde akdedilen kira sözleşmesi ile davacının da aralarında bulunduğu malikler tarafından müvekkili şirkete kiralandığını, iş bu kira sözleşmesi sebebiyle taşınmazda tasarruf yetkisini haiz taşınmaz malikinin, taşınmazı sözleşme boyunca kullanım amacına uygun şekilde bulundurması, taşınmazda gerekli bakım ve onarım işlerini üstlenmesi gerektiğini, bu sebeple taşınmazın tesisat vb. yapı sistemleriyle ilgili tüm sorumluluğun olan taşınmaz maliklerine ait olduğunu, müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, davacının dava dilekçesinde müvekkili şirkete yönelik taleplerinin hukuki sebebinin belirtilmediğini, hiçbir şekilde müvekkil şirketin somut olayda kusuru olduğunu kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacının müvekkili şirketin kusur sorumluluğuna dayanması halinde öncelikle müvekkili şirketin kusurunu ve hukuka aykırı fiili ile zarara sebep olduğunu ispat etmesi gerektiğini, huzurdaki davada sorumluluğun taşınmaz malikine ait olduğunu, bu nedenle davacının müvekkilinden hak ve alacak talebinde bulunmasının mümkün olmadığını beyan ederek davanın reddine talep ettiği görülmüştür.
KANITLAR VE GEREKÇE:
Dava, davacıya ait iş yerinde meydana gelen hasarda davalı şirketin kusurlu ve sorumlu olduğu iddiası ile zararın belirlenmesi ve tahsili istemine ilişkindir.
Mahkememizce Bakırköy …. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin …. Değişik iş sayılı dosyası, tarafların ticari sicil kayıtları, esnaf odası kayıtları, vergi dairesi kayıtları, celp edilmiş, taraf delilleri toplanmıştır.
Davacı tarafın gerçek kişi olması ve dosyada mevcut müzekkere cevapları nedeniyle öncelikle dava şartları yönünden görev hususunun irdelenmesi gerekmektedir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesinde; “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir” hükmüne yer verilmiştir. Buna göre görev hususunun belirlenmesinde bu konuda ayrı bir düzenleme bulunup bulunmadığının göz önünde bulundurulması gerekmektedir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olması gerekir. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanununun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 154 vd. maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanununun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir. Yine, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
T.T.K.’nun 14.maddesine göre “bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir.” Aynı Yasa’nın 17.maddesi hükmünce de; “iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildir.” düzenlemesi yer almaktadır.
5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanun’unun 3’üncü maddesinde, Esnaf ve sanatkâr, ister gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak ifade edilmiştir. Ayrıca TTK’nun 1463.maddesinde de, önce 17.maddeye gönderme yapılarak, Bakanlar Kurulunun bu konuda kararname çıkarması halinde onlarda gösterilen miktardan aşağı gayrisafi geliri bulunan sanat ve ticaret erbabından başka hiç kimse kanunun 17.maddesinde tarif edilen esnaftan sayılamaz denmek suretiyle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir.
19.02.1986 tarih 19024 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 25.01.1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile T.T.K.’nun 1463.maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. Buna göre;
1- Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre defter tutanlardan, iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usul Kanunu’nun 177.maddesinin 1.fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar,
2- Vergi Usul Kanunu’na istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır.
Dosyada mevcut Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün müzekkere cevabı, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü ve Esnaf ve Sanatkarlar Odası müzekkere cevabından anlaşıldığı üzere; davacı gerçek kişinin işletme hesabına göre defter tuttuğu, Vergi Usul Kanunu’nun 177.maddesinde yer alan hadleri geçmediği dolayısıyla esnaf sınırını aşmadığı görülmektedir.
Yukarıda da ayrıntılarına yer verildiği üzere bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması gerekmektedir. Dosya mevcut vergi dairesine kayıtlarına göre davacı tarafın yukarıda açıklanan nedenlerle işletme hesabına göre defter tuttuğu ve Vergi Usul Kanunu’nun 177.maddesinde yer alan hadleri aşmadığı sabit olduğundan tacir olarak kabul edilemeyeceği anlaşılmaktadır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi gereği göreve ilişkin kurallar kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir.
Buna göre dava konusu uyuşmazlık mutlak veya nisbi ticari dava niteliğinde olmadığından ve haksız fiil hükümlerinden kaynaklandığından Mahkememizin görev alanına girmemektedir. Uyuşmazlığın ticari dava olmaması nedeniyle genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi bu davanın yargılamasını yapmakta görevli olduğundan, HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın davaya bakmaya mahkememiz görevli olmadığından HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı noksanlığı nedeniyle Usulden Reddine,
2-6100 s. HMK’nun 20/1. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) hafta içerisinde davacı tarafça mahkememize başvurulduğu takdirde işbu dava dosyasının görevli ve yetkili Bakırköy Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-6100 s. HMK’ nun HMK’ nun 20/1. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) hafta içerisinde davacı tarafça mahkememize başvurulmadığı taktirde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin
4-6100 s. HMK’nun 331/2. maddesi gereğince yargılama gideri, vekalet ücreti ve harcın görevli mahkemece karar altına alınmasına,
5-6100 s. HMK’ nun 333/1. maddesi gereğince işbu kararın kesinleşmesinden sonra gider avansından artan kısmının davacılara iadesine,
Dair; tebliğden itibaren İKİ HAFTA içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi tarafından incelenecek olan istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.07/04/2023

Katip …..
E-İmzalıdır

Hakim …
E-İmzalıdır