Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/272 E. 2023/733 K. 11.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/272 Esas
KARAR NO : 2023/733

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/03/2023
KARAR TARİHİ : 11/07/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; davalıya ait https:/…..com sitesinde 16.08.2019 günü “……” başlığıyla yayınlanan haberde …. Yayıncılık A.Ş.’ye ait …. Gazetesi’nin.*… Sanayi ve Ticaret A.Ş’ ye ait Akşam ve …. Gazetelerinin. … A.Ş,’ye ait … TV ‘nin ticari itibarlarına asılsız iddialarla saldırılmış olduğunu, davalının https://….com adlı sitede 16.08.2019 tarihli haberinde davacılar hakkında özetle; “…., ….. ” gibi uyduruk iddialarla davacıların ticari itibarına saldırarak kamuoyunda kin, nefret ve husumet yaratılmak amaçlamış olduğunu, niza konusu haberdeki “İddia edildi-ifade edildi-öne sürüldü-….com haberine göre” gibi ifadelerin; haberin gerçek olmayıp safsata iddialardan ibaret olduğunun kabul ve ikrarı olduğunu, doğru olmayan, gerçekle bağdaşmayan yalan-iftira içeren yayının haber değil, kişiliğe yapılan itibar suikastı olduğunu, görevi doğru ve gerçek haberlerle toplumu bilgilendirmek olan basının; araştırıp sormadan uyduruk-safsata iddialara dayanıp haber yapmasının kişilik haklarına saldırı olduğunu, … Belediyesi’nin reklam geliri namıyla, davacılara 10 milyon lira gibi para vermesinin düşünülemeyeceğini, davalıdan öncelikle; akıl, mantık, izanla bağdaşmayan iddiayı ispata davet ediyor olduklarını, iddianın; doğrulanmadığı veya tevsik edilemediğinde sahibinin, hukuken suçlu-müfteri sayılarak tazminata mahkum edilmesinin yasa emri olduğunu, gazeteciye kamu hizmeti için tahsis edilen ekran veya gazete köşesinin, reyting, bireysel çıkar ya da kin ve nefretin tatmini için kullanılamayacağını, gerçek dışı iddialarla başkalarına saldırmak kastıyla kullanıldığında bunun hukuka aykırı eylem ve topluma karşı yapılmış bir yolsuzluk yapmış sayılacağını, davalının haber kaynağı diye nitelediği haberlerin; uyduruk iddia olduğunu kamuoyuna duyuran www……com.tr ve www….com.tr.’nin Düzeltme-Özür yazılarını aynı iddiaların kaynağı olarak gösteren www…..com haberinin kişilik haklarına saldırı olduğuna dair “Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Esas … Karar sayılı kararı ile Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin aynı konulu kararını onaylayan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi’nin 15.11.2022 tarih ve … Esas ..Karar sayılı kararlarını yasal delil olarak sunuyor olduklarını, basının görevinin; gerçek-güncel olayları doğru olarak kamuoyuna aktarıp bilgilendirmek olduğunu, safsata iddialarla başlarına saldırıp karalar çalarak algı yaratmak basın görevi olamayacağı gibi kamuoyunun bilgilendirilmesi de söz konusu olamayacağını, objektif habercilik değil ama etnik kimlik-aidiyet duygusuyla haber yapıldığında; toplumda yurttaş olma şuurunun yerleşmesine engel olunduğu gibi, uzlaşma kültürünün yok olmasına hizmet edilmiş olunabileceğinin de bilinmesi gerektiğini, basın özgürlüğünün; asılsız-uyduruk iddialarla özel hayata, kişilik haklarına, ticari itibarına fütursuzca saldırıp itibarsızlaştırma değil, kamuoyu adına meşru incelemeler sonucunda, doğru haber yapmak olduğunu, basın özgürlüğünün temel ilkesinin başkalarının özgürlüğüne saygı duymak olduğunu, basını intikam ve hesaplaşma sahası sanıp, değer yargılarını benimsemeyen haberlerin kamuoyunu kamplaştırırken, hukuka saygılı ve çağdaş birey olma faziletini de yok etmek olduğunu, gazeteciliğin, toplumu mesnetsiz haberlerle ayrıştırıp çirkin ve oynak ortamda yaşamaya mahkum etmek olmadığını, özgürlüğün canımızın istediğini yapmak değil, ahlaken yapmakla yükümlü oldukları şeyleri yapmak olduğunu, özgürlük kılıfı altında mesnetsiz iddialarla haber yapmanın kolay olduğunu, esas olan yurttaşlık bilincini, hukuk üstünlüğünü benimseyip, ahlaki değerlerin gelişip de güçlenmesine hizmet olacak ağırlıkta haber yapmak olduğunu, bilginin; geçerliliği-doğruluğu olan ve en yüksek kesinlik derecede karakterize edilen olgu olduğunu, doğru olmayan, iddialara dayalı haberin bilgi olmasının düşünülemeyeceğini, iddiayı-yalanı haber kaynağı diye nitelemenin hukuk ve toplumsal değerleri yok saymak olduğunu, bilgi kirliliği, sahte medya hesapları ve sanal kurgularla mücadelenin ülkenin huzur ve güvenliği için önemli olduğunu, eğilip bükülmüş bilgilerle çarpıtılmış iddialarla, kitleleri şoklayıp sevk ve idareye uygun hale getiren, örtülü amaçlara hizmet eden haberlerin çokluğu ülke gerçeğiyken, uyduruk iddiadan ibaret haberlerin hukuki himayeye mazhar olmasının düşünülemeyeceğini, yalan, dolan haberlerle, yolsuzluk, usulsüzlük fütursuzca günlük hayatın sıradan bir olayıymış gibi topluma lanse edilirken, bunun toplumda hukuksuzluğun ve de bireysel hak arama kültürünün gelişmesine de zemin hazırladığının görülmekte olduğunu, gazetecinin içinde bulunduğu grubun değil yaşadığı toplumun çıkarını gözetmesi gerektiğini, Ülkede gözü dönmüş art niyetliler artarken, toplumun sinir uçlarını hedef alıp itibar suikastı amaçlı haberlerin kişilik haklarına yapılan ağır bir saldırı olduğunu, Dünyada ve ülkemizde sosyal, politik ve ekonomik savaşların medya üzerinden yapılmakta olduğunu, davacıların ticari faaliyetini, iç ilişkisini ilgilendiren hususlarda mesnetsiz iddiaları içeren haberin, ticari itibara, kişisel değerlere kasten yapılan açık saldırı olduğunun kuşkusuz olduğunu, nitekim niza konusu haberde davacıların isim ve markalarını ihtiva eden tabelaların görüntülenmesi, haberdeki kastın davacıları küçük düşürüp, ticari itibarlarına saldırı amacı taşıdığını açıkça ortaya koymak olduğunu, basının varlığının idamesinin reklamla mümkün olduğunu, ancak davalının gerçek olmayan bir iddiayı, davacıları yandaş medya diye niteleyip kamuoyun nezdinde aleyhe algı yaratılarak aşağılamaya kalkışmasının mesleki sorumlulukla bağdaşmadığını, ayrıca bir belediyenin herhangi bir basın kuruluşuna reklam bedeli olarak veya kılıf adı altında her ay 10 milyon TL verebileceğini düşünmenin, aklın mantığın kolayca kabul edeceği bir düşünce olamayacağını da ifade etmek gerektiğini, kişi onurunun; Anayasa ve yasalarla koruma altına alınmış olduğunu, haberin hukuka uygun olması ve basının hakların yasal sınırı, Gerçeklik, Güncellik, Kamu yararı, Toplumsal ilgi, Konu ile ifade arasında düşünsel bağ olduğunu, birinin eksikliğinde haberin doğru olmasının düşünülemeyeceğini, halen yayında olan niza konusu haberde bu unsurların tekinin dahi varlığından söz edilemeyeceğini, Dünyada olduğu ülkemizde de dijital gazeteciliğin yayıldığı, yazılı basının ise gerilediğinin malum olduğunu, teknik-ekonomik şartalar uyum sağlamak için davacıların dijitalleşme alanında gereken tedbirleri kaçınılmaz olduğunu, davacıların iç işini ve ticari gailesini ilgilendiren atılımlarını fırsat bilen bazı yayın organlarının yalandan-iddiadan ibaret tutarsız haberlerini, davalının mesnetsiz haberi, yalanı geniş kitlelere taşıyıp davacıların kişilik haklarına saldırıyı ağırlaştırmaktan öteye hiçbir anlam taşıyamayacağını, TTK uyarınca haksız rekabete ilişkin hükümlerin amacının dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanması olduğunu, yasanın 54.maddesinin; “Haksız rekabete ilişkin bu kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Aldatıcı veya dürüstlük kurularına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar haksız ve hukuka aykırıdır.” hükmüne amir olduğunu, haksız rekabetin oluşması için haberin/beyanın gerçek dışı ya da yanıltıcı olmasının yeterli olduğunu, bu kapsamda rekabet düzeninde öne geçmenin övme veya üstünlük belirtici şekilde olmasının gerekmediğini, TTK mad. 55; “Başkalarını-onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı, gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemeyi” dürüstlük kuralına aykırı davranışlar diye tanımlarken, haksız rekabetin varlığı için kusurun, zararın oluşması şartını aramamış olduğunu, haksız rekabet fiili ile zarar tehlikesinin meydana gelmesinin yeterli görülmüş olduğunu, dava konusu haberdeki “…..” söyleminin haksız rekabet teşkil edip, davacıların ticari ve mesleki itibarlarını zedelemek maksadı taşıdığını ortaya koymakta olduğunu, günümüzde medyanın toplumsal olaylara bakış açısının, olaydakileri kamuoyuna lanse edişinin, eleştirinin etki ve etkileşiminin önemin malum olduğunu, bu perspektifte haber verme ve eleştirme özgürlüğünün, yasal sınırlarda, doğru şekilde tasarruf edilmeyip istismar edilmesi, kişilik haklarına saldırı olduğundan himaye görmesinin düşünülemeyeceğini, davacıların kişilik hakkına ve ticari itibarlarına saldırının, hedef kitledeki konumlarını ve manevi değerlerini ağır şekilde zedelemiş olduğunu, bedeli ödenmeyen hatadan yeni hatalar doğacağından yapılan hukuksal değerlendirmelerin tazminat miktarının belirlenmesinde dikkate alınarak bozulan manevi değerlerin kayda değer ölçüde giderilmesini diliyor olduklarını beyanla; davacıların haksız rekabet ve ticari itibarına saldırı nedeniyle her bir davacı için 20.000,00 TL olmak üzere toplam 60.000,00 TL manevi tazminatın, haksız fiil tarihi olan 16.08.2019 dan itibaren yargılama giderleriyle birlikte davalıdan yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirkete usulünce tebligat yapıldığı, ancak davaya cevap verilmediği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, haksız rekabete dayalı tazminat istemine ilişkin olup, uyuşmazlık; davalı şirketin sahibi olduğu haber sitesinde yayınlanan haber içeriğinde davacıların, kişilik haklarına yönelik hukuka aykırı bir saldırıda bulunulup bulunulmadığı, haksız rekabet nedeniyle manevi tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarındadır.
Dosya arasında mevcut bilgi ve belgeler uyarınca davacı …. Yayıncılık A.Ş.’nin, …. Gazetesinin, davacı …. San. Ve Tic. A.Ş.’nin …. ve …. Gazetelerinin, davacı …. A.Ş.’nin 24 TV televizyon kanalının sahibi olduğu ve davalıya ait olduğu anlaşılan https:/…..com sitesinde 16.08.2019 günü “…. . …., …… ” şeklinde yayınlandığı tespit edilmiştir.
Talebin dayanağı Türk Medeni Kanunu’nun 24 ve 25.maddeleri ile Türk Borçlar Kanunu’nun 49.maddesi uyarınca kişilik haklarına saldırı ile TTK’nun 54.maddesi ve devamı maddeleri uyarınca haksız rekabet hükümlerine ilişkindir.
Basının görevi ülkedeki güncel olaylarla ilgili doğru ve hukuka uygun haber yaparak halkı bilgilendirmek olup, Anayasa’da tanınan basın özgürlüğünü kullanırken yine Anayasa’da belirlenen sınırlara uyulması gerektiği ve sosyal görevin yerine getirilebilmesi için basının hür olması kadar sorumluluk bilinci ile davranması gerektiği, sorumluluk bilincinden yoksun bir basının, her sorumsuz güç gibi er geç toplum yaşantısını sarsan, ulusal güvenliği tehlikeye koyan bir güç olacağı Anayasa Mahkemesi’nin 08/04/1963 tarihli, 27/60 kararında belirtilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2018/4-346 esas, 2018/1586 karar sayılı kararında, basının kamu görevi yapmasında göz önünde tutulan amaçla, kişilik haklarına verilen zarar arasında açık bir oransızlık varsa yayımın hukuka aykırı olduğu kabul edilmelidir. Objektiflikten ayrılmak haber sınırını aşmak, genişletici ve yanlış yorumlarda bulunmak gerçek dışı haber vermek, yersiz şekilde onur kırıcı sözler kullanmak, dürüstlük kurallarına aykırı davranmak, kişisel nedenlerle salt sansasyon amaçlı yayın yapmak, hukuka aykırıdır denilmiş olup, basın özgürlüğünün kişilik haklarına üstün tutulabilmesi için haberin görünür gerçekliğe uygun olması gerekir. Bu durumda haberin iddiadan öteye geçmemesi ve gerçeklik unsuru taşımaması nedeniyle davacıyı yıpratmaya ve hedef göstermeye yönelik olduğunun kabulü gerekir. Yayında kullanılan bu sözler amacı ne olursa olsun başlı başına kişilik haklarına haksız bir saldırı oluşturduğundan manevi tazminata hükmedilmesi gerekir şeklinde karar verilmiştir.
İncelenen tüm dosya kapsamına göre, davalı tarafa ait internet sitesinde yayınlanan 16/08/2019 tarihli haberinde, medyaradarın haberine göre işten çıkarmaların olduğu, geniş çaplı tenkisatın başladığı, ….’nın Büyükşehir Belediyesi’nden her ay reklam geliri adı altında 10 milyon TL bütçe aldığına ilişkin herhangi bir delil sunulmadığı, benzer yayını yapan yayın kuruluşları tarafından özür ve düzeltme yazıları yayınlandığının dava dilekçesi ekinde sunulan haber çıktılarından görülmüştür. Davalı taraf usulüne uygun tebligata rağmen cevap dilekçesi sunmamış olup davayı inkar ettiği kabul edilerek yargılama yapılmıştır. Bir haberin hukuka uygun olduğunun kabulü için haberin özünün gerçek olay ve olgulara dayanması en azından görünür gerçeğe uygunluk ölçütüne uyulması gerektiğinden davalının iddiaya dayalı ve itham içerir haberinin hukuka uygun bulunmamış ve davaya konu iddiaya dayalı haber ile davacıların kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu kanaati ile, davacılar yönünden haksız rekabet oluşturduğu kanaatine varıldığından her bir davacı için 10.000,00’er TL toplam 30.000,00 TL manevi tazminat takdirinin hak ve nesafet kurallarına uygun düştüğü kabul edilerek, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE;
1- Her bir davacı için 10.000,00’er TL olmak üzere toplam 30.000,00 TL manevi tazminatın 16/08/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Alınması gereken 2.049,30 TL harçtan peşin alınan 1.024,65 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.024,65 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye gelir KAYDINA,
3-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 3.200,00 TL arabuluculuk ücretinden 1.600,00 TL’nin davalıdan, 1.600,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir KAYDINA,
4-Davacılar tarafından sarf edilen ilk dava açılış harç gideri 1.204,55 TL’nin davalıdan alınarak davacılara VERİLMESİNE,
5-Davacılar tarafından sarf edilen tebligat ve posta masrafı 126,00 TL yargılama giderinden kabul oranı (%50,00) ret oranı (%50,00) dikkate alınarak hesaplanan 63,00-TL’nin davalıdan alınarak davacılara VERİLMESİNE, bakiye kısmın davacılar üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Davacılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden davacılar yararına A.A.Ü.T. gereğince takdir edilen 9.200,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacılara VERİLMESİNE,
7-Davacılar tarafından yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara İADESİNE,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.11/07/2023

Katip …
¸

Hakim ….
¸