Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/147 E. 2023/983 K. 06.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/147 Esas
KARAR NO : 2023/983

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/02/2023
KARAR TARİHİ : 06/10/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/10/2023
Davacı tarafından mahkememize açılan dava dosyasının incelenmesi sonunda;
İSTEM:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile borçlu davalı arasındaki ticari ilişki gereği, müvekkilin şirketin davalı borçluya sistem üzerinden haber servisi yapacak bunun karşılığında ise davalı borçlu da müvekkili şirkete ödeme yapacağını, müvekkilinin vermiş olduğu hizmete karşılık 28.02.2019 tarihli 3.422,00 TL tutarlı faturayı tanzim ettiğini, ancak davalı tarafın ödemesi gereken fatura bedelini ödemediğini, müvekkilinin cari hesap kaydını davalıya defalarca bildirmesine rağmen ödemesini yapmadığını, müvekkili şirket tarafından tanzim edilen faturaların içeriğinin, hizmetin ifasına ilişkin olduğunu ve faturanın e- arşiv faturası olduğundan temel fatura senaryosu ile karşı tarafa gönderildiğini ve tebliğ edildiğinin izahtan vareste olduğunu, davalı borçlunun verilen hizmetin karşılığı olan ödemesi gereken fatura- cari hesap bedelini ödemediğini, iş bu sebeple de icra takibi başlatma gereği hasıl olduğunu, müvekkilinin alacağının tahsili için davalı borçlu aleyhine Bakırköy …. İcra Dairesi …. E. sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, başlatılan icra takibine, davalı şirket tarafından haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edildiğini ve takibin durduğunu, müvekkilinin davalı/ borçlu ile arasındaki ticari ilişki gereği üzerine düşen edimleri yerine getirdiğini, anlaşma gereği gibi haber servisi sistemlerini davalı- borçlunun kullanımına açtığını, ancak davalı/ borçlunun ödemesi gereken hizmetin bedelini ödemediğini, cari hesap kayıtlarının, faturaların, sistem görsellerinin ve diğer belge ve bilgilerin incelenmesiyle ve tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesiyle davalı şirketten alacaklı olduklarının anlaşılacağını, açıklanan nedenlerle davalı-borçlunun itirazının iptalini, takibin davamını, kötüniyetli davalı-borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûmiyetini, vekâlet ücreti ile yargılama giderlerinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.

YANIT:
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davacı taraftan herhangi bir hizmet almadığını, hizmet almadığı yerde bir borcunun olmasının düşünülemeyeceğini, müvekkili ile davacı arasında herhangi bir hizmet alımı noktasında bir sözleşme, iletişim ve benzeri bir durum olmadığını, müvekkilinin davacı tarafın iddia ettiği gibi n ne sistem üzerinden haber servisi yapılması noktasında bir talepte bulunduğunu ne de böyle bir hizmet aldığını, davacı taraf hizmete ilişkisinin varlığına ilişkin dosya kapsamına bir beyan ve delil sunmadığını, davacı ile müvekkili şirket arasında bir ticari ilişki bulunmadığını, tek taraflı kesilen e-faturaların bir borcun varlığını ispat edemeyeceğini, davacı tarafın müvekkili şirket ile bir borç ilişkisi olmnadığı halde kötüniyetli olarak icra takibine başladığını, bu nedenle davacı aleyhine takibe konu miktarın %40’ından aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini ettiklerini, açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesini, davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davacıya yükletilmesine karar verilmesini iddia ve talep ettiği görülmüştür.
KANITLAR VE GEREKÇE:
-Dava, davacı tarafından davalı takip borçlusu aleyhine Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı takip dosyası ile cari hesap alacağına dayanılarak başlatılan ilamsız icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
-Mahkememizce icra dosyası, taraflara ait Ba-Bs formları, dosya arasına alınmış, ticari defterler incelenmiş ve diğer tüm deliller toplanmıştır.
-Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı takip dosyasının celp edilerek incelenmesinde; davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusu aleyhine 3.422,00-TL alacak üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, takip dayanağının “Cari Hesap Alacağı” olduğu, davalı borçlu tarafından takibe süresi içerisinde itiraz edilmesi nedeniyle takibin durduğu görülmüştür.
-2004 Sayılı İİK 67. maddesi gereğince itirazın iptali davalarının görülüp hükme bağlanabilmesi için geçerli bir icra takibi bulunması, süresinde borca itiraz edilmesi ve 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması dava şartı niteliğindedir.
-İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir (YHGK. 2017/19-1634 Esas – 2018/633 Karar sayılı ilamı).
-Somut olayda davacı taraf davalı ile aralarında davalı adına “sistem üzerinden haber servisi yapma” noktasında bir ticari ilişki bulunduğunu, bu ticari ilişki kapsamında hizmetin kendileri tarafından yerine getirildiğini buna rağmen davalı tarafça hizmet bedelinin ödenmediğini iddia etmekte iken, davalı taraf davacı ile aralarında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığını, ticari ilişkinin bulunmaması nedeniyle takip konusu borcu kabul etmediklerini beyan etmektedir.
-Dava konusu somut olayda taraflar arasında davacı tarafın var olduğunu iddia ettiği ilişkinin hizmet sözleşmesi niteliğinde olduğu kuşkusuzdur. Kural olarak hizmet sözleşmesinin yazılı olarak düzenlenmesi bir geçerlilik şartı değildir. Bu şekilde düzenlenmiş olması ispat bakımından önem arz etmektedir. Somut olayda yazılı bir sözleşme sunulmayıp, iş bu ticari ilişki davalı tarafça inkar edildiğinden öncelikle davacı tarafın böyle bir sözleşmenin varlığını ispat etmesi, akabinde bu sözleşme kapsamında üzerine düşen edimleri yerine getirdiğini ispat etmesi gerekmektedir.
-Davacı tarafın dava dilekçesi ile ticari defterlere delil olarak dayandığı görülmektedir.
-6102 sayılı Türk Ticaret Kanun’ da ticari defterlerle ispata ilişkin hükümlere yer verilmemiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi “Ticari Defterlerin İbrazı ve Delil olması” başlığı altında ticari defterlerle ispata ilişkin hükümler getirmiştir.
-Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222. Maddesinde; “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükümlerine yer verilmiştir.
-Yargıtay uygulamasına göre; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi gereğince; ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delildir (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 26/09/2018 tarih 2018/2696E. 2018/3431K. sayılı ilamı).
-Türk Ticaret Kanunu faturayı tanımlamış değildir. Ancak kanun faturanın düzenlenmesi hakkında bazı kurallara yer vermiştir. Fatura tanzim edilmesinin öncelikli koşulu, tacirin ticari işletmesi bağlamında mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olmasıdır. Bu koşul, faturanın nitelik itibarıyla sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belge olmasının da gereğidir. Dolayısıyla taraflar arasında bir sözleşme olmadan gönderilen belge, faturanın şekil şartlarını taşısa bile, gerçek anlamda bir fatura olmayıp, öneri (teklif) niteliğinde bir yazıdır. Şüphesiz, taraflar arasındaki sözleşmenin hukuken geçerli olması gerekir. Bu anlamda batıl bir sözleşmeye dayanılarak gönderilen faturaya süresi içinde itiraz edilmemesi, fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılması sonucunu doğurmaz. Fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılmasına ilişkin karinenin uygulanması temel borç ilişkisi doğuran bir sözleşmenin varlığı halinde söz konusu olabilir. Taraflar arasında sözleşmenin bulunup bulunmadığı hususu çekişmeli ise, ispat yükü kuralları çerçevesinde öncelikle sözleşmenin varlığı ispat edilmelidir (Özçelik, Volkan; Fatura İçeriğinin Kabul Edilmiş Sayılması, TBB Dergisi 2018 (138), s. 212 vd.).
-Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (6102 Sayılı TTK 21/2).
-Tarafların BA ve BS kayıtlarında dava konusu faturaların kayıtlı olması halinde tarafların ticari defterlerinin incelenmesine gerek yoktur. Zira münazaalı hususlar bizatihi tarafların kayıtları ile ispatlanmış kabul olunur (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19/11/2015 tarih 2015/3302 Esas 2015/12272 Karar sayılı ilamı).
Mahkememiz dosyası, tarafların ticari defter ve belgelerinin incelenmesi amacıyla SMMM bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen 07/07/2023 tarihli raporda özetle; davacı …. A.Ş.’nin incelenen 2019 takvim yılına ait ticari defterlerinin sahibi lehine delil olma vasfına haiz olduğu, davacı … A.Ş.’nin incelenen 2019 yılına ait ticari defter ve belgelerinde, davalı … Merkezi Ltd. Şti. 120 Hesap Kodu ile Alıcılar hesabında hareket gördüğü, takip konusu 3.422,00 TL tutarlı e-arşiv faturasının kayıt altına alındığı, faturanın davalı şirkete elektronik olarak tebliğ edildiği, faturanın sistemde reddedilmediği ve itiraza uğramadığı, davalı şirketçe yapılmış herhangi bir ödeme kaydına rastlanılmadığı, 2019 yılı sonu ve icra takip tarihi itibariyle davacı şirketin davalı şirketten toplam 3.422,00 TL alacaklı bulunduğunun tespit edildiği, davalı … Merkezi Ltd. Şti.’nin incelenen 2019 takvim yılına ait ticari defterlerinin sahibi lehine delil olma vasfına haiz olduğu, davalı … Merkezi Ltd. Şti.’nin incelenen ticari defterlerinde, davacı … A.Ş.’ye ait herhangi bir ticari ve mali kayda rastlanılmadığı, takip konusu e-arşiv fatura miktarının (3.422,00 TL) BA – BS form bildirim sınırının (5.000,00 TL) altında kaldığı, davacının, Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas numaralı icra dosyasında icra takibini yaptığı 3.422,00 TL tutarın tarafımıza ibraz edilmiş bulunan incelemeye konu yasal defterler içerisinde kayıtlandığı ve defter, kayıt, belge ve deliller ışığında takip tarihi itibariyle alacak aslına ilişkin tutarın 3.422,00 TL olduğu, davacı şirketçe davalı şirkete hizmet verilip verilmediği, verildi ise hizmetin eksik veya kusurlu olup olmadığı vs. konularında ‘’Yayın ve Habercilik Uzmanı’’ bilirkişiden görüş alınması gerektiği görüş ve kanaatinin bildirildiği görülmüştür.
-Tarafların ticari defterlerinin incelendiği bilirkişi kök raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, tarafların rapora karşı beyan ve itirazlarını ibraz ettikleri görülmüştür.
-Mahkememizce alınan rapor dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve kanaat verici bulunmuştur.
-Somut olay değerlendirildiğinde; davacı tarafın incelenen ticari defterlerinde alacak kalemlerinin bu defterlerde kaydedilmiş olması tek başına alacağın varlığına veya fatura içeriği mal ve hizmetlerin teslimi konusuna delil oluşturmamaktadır. Yukarıda da ayrıntılarıyla belirtildiği üzere davacı tarafın öncelikle hizmet sözleşmesinden kaynaklı ticari ilişkinin varlığını ve akabinde bu sözleşme kapsamında edimini ifa ettiğini ispat külfeti bulunmaktadır.
-Bu kapsamda tarafların ticari defter ve belgeleri incelenmiş ve fakat davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarında dava konusu edilen hizmet sözleşmesi ve/veya cari hesaba ilişkin bir kaydın bulunmadığı görülmüştür. Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222. Maddesi’ne göre davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarına itibar edilebilmesi için “defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması ve diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması” gerekmektedir. Alınan bilirkişi raporuyla sabit olduğu üzere davalı tarafın kayıtları ile davacı yanın kayıtlarının birbiri ile uyumlu olmadığı anlaşıldığından, davacı tarafın davalı ile aralarındaki ilişkiyi ticari defterler ile ibraz edemediği sonucuna varılmıştır.
-Her ne kadar davacı tarafça verilen hizmetin ispatı amacıyla “sistem görüntüsü” içerikli belge ibraz edilmiş ise de iş bu belgenin davalı ile aralarındaki hizmet ilişkisinin varlığını ispata elverişli olmadığı, belgenin her zaman tek taraflı olarak düzenlenebilecek nitelikte bir belge olduğu nazara alınarak davacı tarafın iş bu belge ile hizmet ilişkisinin varlığını ispat edemediği Mahkememizce kabul edilmiştir.
-Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi hükmü uyarınca; Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. 6100 sayılı HMK ‘nın 190/1 maddesi gereğince ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
-Yukarıda yer verilen açıklamalar ve değerlendirmeler doğrultusunda davacı tarafın takip konusu fatura ve cari hesap alacağı ile davalı ile aralarında var olduğunu iddia ettiği ticari ilişkiyi mevcut belge ve delillerle ispat edemediği kanaatine varıldığından, davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİ ile;
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça sarf edilen yargılama gider bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir edilen 3.422,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Bakırköy Arabuluculuk bürosunun …. numaralı arabuluculuk dosyasında Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 3.120,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
7-Bakiye gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa derhal iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı, miktar itibariyle KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/10/2023

Katip ….
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır