Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/122 E. 2023/958 K. 29.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/122 Esas
KARAR NO : 2023/958

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/02/2023
KARAR TARİHİ : 29/09/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/10/2023
Davacı tarafından mahkememize açılan dava dosyasının incelenmesi sonunda;
İSTEM:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin sipariş edip ithal ettiği ürünleri, sektörde faaliyet gösteren diğer firmalara da satmakta ve/veya kiralamakta olduğunu, akabinde bu cihazlara bakım ve onarım servisi hizmeti verdiğini, taraflar arasında, 18.11.2020 başlangıç-18.10.2022 bitiş tarihli sözleşme imzalandığını, sözleşmenin konusunun 1 (bir) adet 50 kW’lik … marka …. model yerden statifli tek dedektörlü seyyar masalı dijital röntgen cihazının kiralanması ve kiralama süresi içerisinde bu cihaza sağlanan bakım hizmeti olduğunu, hizmetin müvekkili şirket tarafından gereği gibi yerine getirilmesine rağmen, davalı …. tarafından ödeme yapmaktan imtina edildiğini ve temerrüt halinde kaldığını, sözleşme çerçevesinde kesilen faturalara dair borç bildiriminin defalarca yazılı ve sözlü olarak davalıya yapıldığını, bu çabaların netice vermemesi üzerine davacı tarafından davalı …’e Beyoğlu ….. Noterliği’nin 05Mayıs2022 tarihli ve …. yevmiye numaralı ihtarnamesi ile bakiye borçların ödemelerinin yapılması ve Sözleşme’nin 9. maddesinde belirtilen kira bedelinde temerrüde düşülmesi sebebiyle her geciken gün için aylık %5 oranında gecikme faizinin ödenmesi gerektiğinin bildirildiğini, davalı tarafından ihtarnameye cevap verilmediğini, kira bedelinin bir kısmının ödendiğini ancak gecikme faizini hiçbir zaman ödemediğini, sözleşmeden doğan gecikme faizi ile ilgili olarak 02.12.2022 tarihli ve …. numaralı fatura düzenlendiğini, davalı tarafın kötü niyetli olarak faturayı iade etmesi üzerine, Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …. E. Sayılı dosyası marifetiyle takip başlatıldığını, ancak davalı tarafın takibe de haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, taraflar arasında akdedilen Sözleşme’nin “İhtilafların Çözümü” başlıklı 13. Maddesi aynen “İhtilafların iyi niyetli ve barışçıl yollarla çözülmesi esastır. Ancak aksi durumda, bu sözleşmenin konusundan, ifasından, yorumundan vb doğacak tüm uyuşmazlıklarda Bakırköy Mahkemeleri ve İcra Daireleri ihtilafları çözmekle yetkilidir.” şeklinde düzenleme mevcut olduğunu, takip dayanağının 02.12.2022 tarihli ve …. numaralı fatura içeriği olan gecikme faizi, taraflar arasında akdedilen sözleşmeden kaynaklandığını, taraflar arasında akdedilen Sözleşme’nin 9. Maddesi aynen: “…Kira bedelinde temerrüde düşülmesi halinde, her geciken gün için, aylık %5 oranında gecikme faizi uygulanır…” şeklinde olduğunu, kronolojik olay anlatımında ve ödeme günlerine ilişkin sunulan hesap tablosunda da görüleceği üzere, davacı müvekkilinin sözleşme gereği üzerine düşen tüm yükümlülükleri tam ve eksiksiz yerine getirdiğini, davalının neredeyse hiçbir ödemeyi gününde yapmadığını ve müvekkili ciddi zarara uğrattığını, açıklanan nedenlerle borca yetecek miktarda ihtiyati haciz taleplerinin kabulünü, haksız, dayanaktan yoksun ve kötü niyetli itirazın iptali ile takibin aynen devamını, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak kaydı ile icra inkâr tazminatına hükmedilmesini, tüm yargılama giderlerinin ve vekâlet ücretinin davalı taraf üzerine bırakılmasına
karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
YANIT:
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; karakteristik edim borçlusu davacının sözleşme ile üstüne düşen borcunu ifa etmediğini, davacı tarafın dava dilekçesinde her ne kadar sözleşmenin gereği gibi yerine getirildiğini iddia etmişse de bu iddianın gerçeği yansıtmadığını, kabul anlamı taşımamak kaydıyla, sözleşmede para borçlusu olan müvekkilinin bu edimini yerine getirmekten kaçınmakta haklı olduğunu, zira iki taraflı sözleşmelerde, iki karşılıklı edimin mevcudiyeti halinde söz konusu hukukî ilişkinin karakteristik edim borçlusu olarak saptanan tarafın ifayı diğerinden önce yapmakla mükellef olduğunu, davacının, davaya konu sözleşme ile üstlendiği edimin röntgen cihazını kullanıma hazır, çalışır durumda tutma borcu olduğunu, ancak davacının kendisi üzerine düşen yükümlülükleri gereği gibi yerine getirmediğini, sürekli arızalanan cihaz dolayısıyla müvekkilinin ticari kayba uğradığını, daha da mühimi kamu hizmeti görmekte olan müvekkilinin hastanesinin bu sebep dolayısıyla başvuran hastalarına gereği gibi hizmet veremediğini, bu hususta, davacı taraf ile iyiniyet çerçevesinde çözüme ulaştırılmaya çalışılan süreçlerin sonuçsuz kaldığını, buna rağmen taraflarınca ödenmemiş bir dönem borcu yahut fatura alacağının da mevcut olmadığını, hukukumuza hakim olan ilkelerden birisi olan ve Eski Borçlar Kanununda da yer verilen ilke uyarınca ”İki taraflı akitlerde bir akdin ifasını talep eden kimse kendi borcunu ifa etmiş veya ifasını teklif eylememiş ise karşı taraftan ifa isteyemez.” hükmü olduğunu, bu hükme yeni TBK’da da yer verilmiş olması karşısında genel hukuk ilkesi kapsamında da dikkate alınması gereken bir kural olduğunu, bu kurala göre, davacının öncelikle kendi edimini zamanında yerine getirmesi gerektiğini ve bu hususta varsa talep edebileceği karşılık ediminin ifasını isteyebileceğini, sözleşme ile belirlenen faiz oranı kanuni sınırın üzerinde olup geçersiz olduğunu, pozitif mevzuatımızda, 01.01.2022 tarihinden itibaren ticari işlerde temerrüt faiz oranı (02.01.2022 tarih TCMB Tebliği ile. 19.02.2022 tarih 31755 sayılı Resmi Gazete) % 15,75 olarak belirlenmiş olduğunu, bunu aşan miktarlarda belirlenen faiz oranının yok hükmünde olduğunu, davacının cari hesap alacağının mevcut olmadığını, adil bir tahkikat sürecinin yürütülebilmesi bakımından takip talebinde dayanak gösterilmeyen belgelere dayanılarak itirazın iptali davası açılamayacağını, söz konusu belgelerin hükme esas alınamayacağını, açıklanan nedenlerle haksız açılan davanın reddini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı tarafa yüklenmesine dair karar verilmesini iddia ve talep ettiği görülmüştür.
KANITLAR VE GEREKÇE:
-Dava, davacı tarafından davalı aleyhine Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı takip dosyasıyla fatura alacağına dayanılarak başlatılan ilamsız icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
-Mahkememizce icra dosyası, taraflara ait Ba-Bs formları, dosya arasına alınmış, ticari defterler incelenmiş ve diğer tüm deliller toplanmıştır.
-Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasının celp edilerek incelenmesinde; davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusu aleyhine 38.034,00-TL alacak üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, takip dayanağının “fatura” olduğu, davalı borçlu tarafından takibe süresi içerisinde itiraz edilmesi nedeniyle takibin durduğu görülmüştür.
-2004 Sayılı İİK 67. maddesi gereğince itirazın iptali davalarının görülüp hükme bağlanabilmesi için geçerli bir icra takibi bulunması, süresinde borca itiraz edilmesi ve 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması dava şartı niteliğindedir.
-İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir (YHGK. 2017/19-1634 Esas – 2018/633 Karar sayılı ilamı).
-Somut olayda davacı taraf davalı ile aralarındaki ticari ilişki kapsamında fatura alacağına dayanarak başlatmış olduğu icra takibinde, takibe dayanak olan faturanın “18.11.2020 başlangıç-18.10.2022 bitiş tarihli 1 (bir) adet 50 kW’lik … marka … model yerden statifli tek dedektörlü seyyar masalı dijital röntgen cihazının kiralanması ve kiralama süresi içerisinde bu cihaza sağlanan bakım hizmeti” sözleşmesinde yer alan aylık %5 oranında gecikme faizinin ödenmesi amacıyla düzenlendiğini iddia etmekte iken davalı taraf davacının sözleşme kapsamında edimlerini yerine getirmediğini, bu nedenle kendilerince ödeme yapılmamasının haklı sebeplere dayandığını iddia etmektedir.
-Davalı tarafın cevap dilekçesi ile göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddini talep ettiği görülmektedir.
-Bu bakımdan öncelikle sözleşmenin niteliğinin irdelenmesi gerekmektedir.
-Dosyaya sunulan”18.11.2020 başlangıç-18.10.2022 bitiş tarihli” sözleşme başlıklı sözleşmenin incelenmesinde, sözleşmenin tarafları ile davanın taraflarının aynı olduğu, davacı tarafın iş bu sözleşme ile sözleşmede yer verilen röntgen cihazının kiralanması ile kiralama süresi içerisinde bu cihaza sağlanan bakım hizmetini üstlendiği sabit olup, bu husus taraflar arasında ihtilafsızdır.
-Her ne kadar davalı tarafça ilgili sözleşmenin kira hükümleri içerdiği, taşınır malların kiralanmasına ilişkin uyuşmazlıkların Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 4. Maddesi ile belirlendiği şekliyle Sulh Hukuk Mahkemeleri’nin görev alanına girdiği belirtilmiş ise de sözleşme hükümlerinin incelenmesinde sözleşmenin yalnızca kiralamaya ilişkin olmadığı, davacının sözleşme ile ” kiralama süresi içerisinde bu cihaza sağlanan bakım hizmetini üstlendiği” görülmektedir. Buna göre taraflar arasındaki sözleşme taşınır kira sözleşmesi ile hizmet sözleşmesinin karma bir türü niteliğindedir. Bu nedenle davalı tarafın göreve ilişkin iddiaları yerinde olmayıp, tarafların tüzel kişi tacir olmaları nazara alındığında iş bu davanın 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 4. ve 5. maddeleri gereğince görev kurallarına; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 5 vd. maddelerinde belirtilen yetki kurallarına uygun olarak görevli ve yetkili Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesinde açıldığı Mahkememizce kabul edilmiştir.
-Dava konusu somut olayda taraflar arasındaki ilişkinin yukarıda da ayrıntılarına yer verildiği şekilde hizmet sözleşmesinin bir türü niteliğinde olduğu kuşkusuzdur. Somut olayda mevcut yazılı sözleşme ve tarafların iddia ve beyanlarına göre; davacının sözleşme ile “(bir) adet 50 kW’lik …. marka … model yerden statifli tek dedektörlü seyyar masalı dijital röntgen cihazının kiralanması ve kiralama süresi içerisinde bu cihaza sağlanan bakım hizmeti” edimini üstlendiği, davalı tarafın bu hizmet karşılığında bedel ödeme borcunu üstlendiği hususlarında bir ihtilaf bulunmamaktadır.
-Bu bakımdan sözleşme kapsamında işlerin eksiksiz yerine getirildiğini ispat külfeti davacı taraf üzerinde bulunmaktadır. Davacı taraf HMK 190. Maddesi gereğince sözleşmeye konu hizmeti sunduğunu, sözleşme kapsamında yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdiğini dava değeri de gözetildiğinde yazılı olarak ispat etmelidir.
-Davalı tarafın 26/05/2023 tarihli ön inceleme duruşmasında alınan beyanında; “sözleşme konusu ürünlerin kurulumunun yapıldığı, ancak bakımları ve diğer işlemleri yapılmadığından ürünleri bekledikleri şekilde çalıştıramadıkları” şeklinde beyanda bulunduğu görülmektedir.
-Buna göre yukarıda belirtildiği şekilde genel ispat kuralları ve her iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmenin varlığı nazara alındığında davacı tarafın sözleşme kapsamında ödeme talep edebilmesi için öncelikle kendi edimlerini yerine getirmesi ve bu doğrultuda talepte bulunması gerektiği kuşkusuzdur. Ve fakat davalı yan sözleşme kapsamında cihazın kurulumunun gerçekleştiğini ancak istenilen bakımların ve diğer işlemlerin yapılmadığını iddia etmiştir.
-Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi hükmü uyarınca; Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer.6100 sayılı HMK ‘nın 190/1 maddesi gereğince ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
-Bu doğrultuda mahkememizce 26/05/2023 tarihli ön inceleme duruşmasına davalı tarafa sözleşmeye konu kurulumu yapılan ürünlerin bulunduğu yeri, bu ürünlerin cevap dilekçesinde iddia ettiği şekilde çalışır vaziyette bulunmadığı dönemlere, bu hususta davacı tarafa iletilen şikayet ve başvurulara ilişkin bilgi ve belgeleri ibraz etmek üzere 2 haftalık kesin süre verilmesine, kesin süre içerisinde beyanda bulunulmaması halinde bu hususta tekrar delil bildirme hakkından vazgeçmiş sayılacağının ihtarına karar verilmiş, kesin süre içerisinde davalı tarafça bu hususta ayrıca bir bilgi ya da belge ibraz edilmediği görülmüştür.
-Mahkememiz dosyası tarafların ticari defter ve belgelerinin incelenmesi amacıyla SMMM bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından sunulan 22/07/2023 tarihli raporda özetle; davacı tarafın 2020-2021-2022-2023 yılına ait ticari defter ve kayıtlarını usulüne uygun
tuttuğu ve sahibi lehine delil niteliği taşıdığı,
davalı tarafın 17.07.2023 defter inceleme günü gelmediği, yerinde inceleme talebinin
bulunmadığı, bu nedenle davalı tarafın ticari defter kayıtları veya belgeleri üzerinden inceleme
yapılamadığı, takibe konu faturanın 2022 yılında 1 adet ve KDV
dahil 38.034,00 TL tutarlı fatura olduğu,
02.12.2022 tarihli, … numaralı, KDV dahil 38.034,00 TL tutarlı
faturanın, açıklama kısmına FAİZ TAHAKKUKU diye yazıldığı, miktar ve birim fiyatlarının
belirtildiği, faturanın e-fatura olduğu ve teslim eden ile teslim alan kısımlarının olmadığı, imza
karşılığında teslim edilmediği ve teslim alınmadığı,
iş bu faturanın davacı tarafın yasal defterlerine usulüne uygun olarak işlendiği, davalı tarafın
yasal defterlerine işlenip işlenmediğinin tespit edilmediği,
davalı tarafın davacı tarafa düzenlediği 2022 yılında 1 adet ve KDV dahil 38.034,00 TL
tutarlı iade faturasının olduğu,
02.12.2022 tarihli, … numaralı, KDV dahil 38.034,00 TL tutarlı
faturanın, açıklama kısmına İADE, iadeye konu fatura no kısmına …
numaralı davacı tarafın düzenlediği faturanın bilgisinin yazıldığı, miktar ve birim fiyatlarının
belirtildiği, faturanın e-fatura olduğu ve teslim eden ile teslim alan kısımlarının olmadığı, imza
karşılığında teslim edilmediği ve teslim alınmadığı,
iş bu faturanın davacı tarafın yasal defterlerine usulüne uygun olarak işlendiği, davalı tarafın
yasal defterlerine işlenip işlenmediğinin tespit edilmediği, takibe konu olan faturanın, davacı tarafından BS FORMU ile beyan edildiği, davalı tarafından
BA FORMU ile beyan edilmediği,
takibe konu olan faturaya karşılık olarak düzenlenen iade faturasının, davacı tarafından
BA FORMU ile beyan edildiği, davalı tarafından BS FORMU ile beyan edilmediği,
takip tarihi itibariyle davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarında davalı taraftan 38.034,00
TL alacaklı olduğu,
davacı tarafın takip talebine 02.12.2022 tarihli, … numaralı, KDV dahil
38.034,00 TL tutarlı FAİZ TAHAKKUKU açıklamalı faturayı konu ettiği,
davalı tarafında iş bu faturaya karşılık olarak 02.12.2022 tarihli, … numaralı,
KDV dahil 38.034,00 TL tutarlı İADE faturasını düzenlediği, faturanın İadeye Konu Fatura No
Kısmına …. numaralı davacı tarafın düzenlediği faturanın bilgisinin de
yazıldığı,
iş bu 2 adet faturanın; davacı tarafın ticari defterlerine borç ve alacak (+ / -) şeklinde karşılık
olarak 38.034,00 TL tutarlı şekilde kayıt edildiği, davacı tarafından BS-BA Formları ile beyan
edildiği,
bu durumda davacı tarafın ticari defterlerinde takip tarihi itibariyle ortaya çıkan 38.034,00 TL
tutarlı alacağın aslında 12.08.2022 tarihli, 38.034,00 TL tutarlı, FAİZ TAHAKKUK KAYDI
açıklamalı kayıt işleminden kaynaklandığı,
taraflar arasında 18 Kasım 2020 tarihinde akdedilen sözleşmede, davacı tarafın kiraya
veren, davalı tarafın kiracı konumunda yer aldığı,
sözleşme konusunun, davalının davacıdan kiralamış olduğu 1 ADET 50 KW’LİK …. MARKA
…. MODEL YERDEN STATİFLİ TEK DEDEKTÖRLÜ SEYYAR MASALI DİJİTAL RÖNTGEN
CİHAZININ kiralanmasına dair tasarruf oluşturmak olduğu,
iş bu sözleşmenin,
8. Maddesinde: vade tarihlerinde (davacı) ….’in elektronik ortamda keşide ettiği faturayı
(davalı) …’in yine elektronik ortamda almış sayılacağının ve başkaca bir işleme gerek
kalmaksızın sözleşmede yer alan tablodaki vade tarihlerinden itibaren en geç 10 (on) gün içinde
ödemeyi yapacağının beyan edildiği,
9. Maddesinde: Kira bedelinde temerrüde düşülmesi halinde, her geciken gün için, aylık %5
oranında gecikme faizi uygulanacağının beyan edildiği,
davacı tarafından davalı tarafa Beyoğlu …. Noterliğinin 05 Mayıs 2022 tarihli ve … yevmiye
numaralı ihtarnamesi ile taraflar arasında imzalanan sözleşmeye ilişkin bakiye borcunun
ödenmesinin ve sözleşmenin 9. maddesinde belirtilen gecikme faizinin ödenmesinin gerektiğinin
bildirildiği,
davacı tarafın gecikme faiz oranı olarak sözleşmede bahsi geçen her geciken gün için aylık %5
(yıllık %60) oranını esas aldığı, sözleşme unsurlarıyla birlikte/bu verilere göre 38.034,00 TL tutarlı gecikme faizi hesaplandığı,
davacı tarafın davalı tarafa KDV dahil 38.034,00 TL tutarlı faiz tahakkuku açıklamalı faturayı
düzenlediği ve takibe konu ettiği,
takip tarihi itibariyle davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarında davalı taraftan 38.034,00 TL
alacaklı olduğu görüş ve kanaatinin bildirildiği görülmüştür.
-Alınan bilirkişi raporu, tarafların iddia ve savunmalarına göre Mahkememizce yapılan değerlendirmede; yukarıda ayrıntılarına yer verildiği üzere taraf arasındaki sözleşme kapsamında kiralamaya konu cihazın davalı tarafa teslim edildiği sabittir. Davalı taraf ilgili cihazın bakımının yapılmadığını, bu nedenle kullanılamadığını beyan etmektedir. Ve fakat Mahkememizce davalı tarafa iş bu iddiaları kapsamında sözleşmeye konu cihazın “çalışır vaziyette bulunmadığı dönemlere, bu hususta davacı tarafa iletilen şikayet ve başvurulara ilişkin bilgi ve belgeleri ibraz etmek” üzere kesin süre verilmiş, davalı tarafça bu konuda bir bilgi ya da belgenin dosyaya ibraz edilmediği görülmüştür.
-Bu kapsamda davacı tarafın sözleşme ile üstlendiği edimi yerine getirdiği, davalı tarafın ise cihazın bakımı ya da cihaza ilişkin şikayetleri bulunduğuna ilişkin bir bilgi ya da belgeyi ibraz edemediğinden bu yöndeki iddialarını ispat edemediği Mahkememizce kabul edilmiştir.
-Davacı tarafın sözleşme kapsamında teslime ilişkin ispat külfetini yerine getirmesinin akabinde davalı tarafın süresinde ödeme yapmaması nedeniyle sözleşme ile belirlenen cezai şart koşullarının oluşup oluşmadığı, ilgili hükmün taraflar yönünden bağlayıcı olup olmadığı hususunun irdelenmesi gerekmektedir.
-Tarafların özgür iradeleri ile oluşturup, içeriğini serbestçe belirledikleri sözleşmenin kurulmasından sonra sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kararlaştırılan şekilde ve zamanda yerine getirmek zorunda olmaları temel kural olup, bu kurala “Ahde vefa (söze bağlılık)” ilkesi denilmektedir. Latince “pacta sunt servanda” olarak ifade edilen ahde vefa ilkesi, insanların verdikleri sözleri tutması gerektiğini dile getiren ahlâkî bir prensiptir. Herkes sözleşme ile verdiği sözde durmalıdır ve sözleşme yapıldıktan, bir takım haklar ve yükümlülükler doğduktan sonra, tarafların özel durum ve ilişkilerinde ortaya çıkan değişikliklere bakılmamalıdır ve bu değişiklikler sözleşme ile verilen sözü etkilememelidir. Yani taraflar değişikliklere karşın, kendileri için zor da olsa verdikleri sözü yerine getirmelidirler (Türk Hukuk Lûgatı, Türk Hukuk Kurumu, Cilt I, Ankara 2021, s. 26-27). Aynı zamanda dürüstlük kuralının da bir görünümü olan “ahde vefa (anda bağlılık)” ilkesi gereğince kişilerin serbest iradeleriyle sözleşme ile verdikleri sözleri ve karşılıklı taahhütlerin, bu kişiler arasında bağlayıcı olduğu kuşkusuzdur.
-Cezai şart borçlunun, asıl borcunu ilerde, hiç veya gereği gibi ifa etmediği takdirde alacaklıya karşı ifa etmeyi önceden taahhüt ettiği edime denir. Bu nedenle cezai şart, asıl borca bağlı olarak ve ancak bu borcun ihlâli ile doğabilecek olan fer’î bir edimdir. Borçlu cezai şart ödemeyi taahhüt etmişse, artık alacaklı herhangi bir zarara uğradığını iddia etmek veya zararının şümulünü ispat etmek zorunda kalmadan, tazminat elde etme imkânını bulacaktır. Cezai şartın kararlaştırılabilmesi için asıl borcun mahiyeti önemli değildir; bir verme borcu kadar, yapma veya yapmama borçlarında da cezai şart kararlaştırılabilir (Sermet Akman, Halûk Burcuoğlu, Atillâ Altop, Selahâttin Sulhi Tekinay: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul 1993, s. 358-359).
-Buna göre her ne kadar davalı tarafça tarafların serbest iradeleriyle imza altına aldıkları sözleşme ile belirlenen cezai şart koşulunun fahiş olduğu, belirlenen faiz miktarının yasal sınırın üzerinde olduğu iddia edilmiş ise de sözleşmenin taraflarının tüzel kişi tacir oldukları, davalı şirketin iş bu sözleşmede tüketici sıfatının yer almadığı, yukarıda yapılan açıklamalar da gözetildiğinde taraflar arasındaki bahsi geçen sözleşme düzenlemelerinin haksız şart teşkil ettiği iddialarının kabul edilemeyeceği, tüzel kişi tacirlerin serbest iradeleriyle iş bu sözleşmeye imza altına aldıkları, davalı tarafın sözleşmedeki tüm maddeleri kabul ederek sözleşmeyi imza altına aldığı, tarafların tacir olması nazara alındığında faiz oranını serbestçe kararlaştırabilecekleri kanaatine varıldığından, davalı tarafın faize ilişkin şartın geçersiz ve/veya faiz miktarının fahiş olduğuna ilişkin iddialarına Mahkememizce itibar edilmemiştir.
-Yukarıda yer verilen açıklamalar doğrultusunda davacı tarafın sözleşme ile üstlendiği teslim borcunu yerine getirdiği, davalı tarafın davacı tarafın eksik ifası nedeniyle cihazı kullanamadığına ve/veya bu hususta davacıya başvuruda bulunmasına rağmen davacı tarafın kurulumdan sonraki edimlerini yerine getirmediğine ilişkin iddialarını ispat edemediği, sözleşmeye konu ürünlerin incelenebileceği adresi bildirmediği, ürünün çalışır vaziyette olmadığına ilişkin adli makamlarca yapılmış bir tespit ya da belgenin dosyaya ibraz edilmediği görülmektedir. Buna rağmen incelenen ticari defter kayıtları ile ödeme belgelerine göre davalı tarafın sözleşme bedelini ödemekte temerrüte düştüğü, bu nedenle sözleşme ile belirlenen aylık %5
oranında gecikme faizini ödemekle yükümlü olduğu, davacı tarafından kesilen fatura içeriği ve fatura ile istenen gecikme bedelinin usulüne uygun olduğu kanaatine varıldığından davanın kabulüne karar verilmiştir.
-Davacı vekili, itirazın iptali talebi ile birlikte icra inkar tazminatı talebinde bulunmuştur. Borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için likit ve belirlenebilir bir alacağın mevcut olması gerekmektedir. Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması, böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir.
-Buna göre davalı borçlu tarafından sözleşme ve fatura ile sabit olan alacağın tereddütsüz bir şekilde likit ve belirlenebilir olması nedeni ile davalı borçlu aleyhine kabul edilen alacak miktarı üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;,
-Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında davalı takip borçlusu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamına,
-Alacak likit ve belirlenebilir olduğundan kabul edilen miktarın %20’si üzerinden hesap edilen 7.606,80 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 2.598,10-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 459,36-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.138,74- TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 459,36-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yargılama sırasında yatırılan 179,90TL başvurma harcı, 3.500,00-TL bilirkişi ücreti, 96,00-TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 3.775,90-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yargılama sırasında sarf edilen masrafların davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen 17.900,00- TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Bakırköy Arabuluculuk bürosunun … numaralı arabuluculuk dosyasında Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 3.120,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
8-Bakiye gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa derhal iadesine,
Dair; tebliğden itibaren İKİ HAFTA içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/09/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır