Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/950 E. 2023/48 K. 20.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/950 Esas
KARAR NO : 2023/48

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/10/2022
KARAR TARİHİ : 20/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 26/01/2023
Davacı tarafından mahkememize açılan dava dosyasının incelenmesi sonunda;
İSTEM:
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle ;davaya konu alacağa ilişkin olarak başlatılan İcra Takibi Silivri İcra Dairesinde … Esas Numaralı dosyası ile ikame edildiğini, Hâkimler ve Savcılar Kurulu Başkanlığı Karar Tarihi : 07.07.2021 Karar No : 608
göre yargı çevresi hususu değerlendirilerek iş bu davanın Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi’nde ikame edildiğini, davalının kendi işletmesinde/ bayisinde satış yaparak ticari kazanç elde etmek amacı ile müvekkilden faturaya konu ürünleri sipariş ettiğini, müvekkili tarafından sipariş edilen ürünlerin davalı tarafa teslim edildiğini, teslin edilen ürünler olan … Seri Numaralı, … Seri Numaralı, … Seri Numaralı, … Seri Numaralı Faturalara ilişkin cari hesap bakiyesinin davalının ödemediğini, yapılan görüşmelerden bir sonuç alınamadığını, bunun üzerine davalı/ borçlu aleyhine Silivri İcra Dairesi ..Esas Numaralı dosyası ile icra takibi başlatılığını, borçlunun borcunu ödediğine ilişkin bir belge sunmadığını, kötü niyetli davranarak haksız olarak takibe itiraz ettiğini, düzenlenen faturalara bakıldığında fatura bedellerine yönelik yapılan ödemelerin cari hesap kaydını kapatmadığı ve davalı/ borçlunun müvekkili şirkete borcunun devam ettiğini, davalı/ borçlu tarafından icra takip dosyasında itiraz sebebi olarak farklı şahıslara ödeme yapıldığına bu nedenle bakiyenin kalmadığına yönelik yapılan itirazların hukuki mesnetten yoksun olduğunu, davalının yapmış olduğu itiraz haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli olduğunu açıklanan nedenlerle davalının itirazının iptalini, davalının itirazda kötü niyetli olması sebebiyle %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahmiline karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
YANIT:
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığını, yaklaşık iki yıl gibi uzun bir süre zarfında davacıyla çalıştıklarını, bu zaman zarfındadavacıdan çok sayıda faturaya konu olan ” Çelik Kapı ” malzemesinin alındığını, davacı tarafın müvekkilline göndermiş olduğu ürünler karşılığında fatura kestiğini, müvekkilinin kendisine gönderilen faturaya konu olan borçlarını düzenli bir şekilde davacı şirketin bildirmiş olduğu şirket ibanına ödediğini, ancak davacı şirket yetkilisi ….’ün ekte sundukları mesaj kayıtlarından da anlaşılacağı üzere şirket ibanı dışında eşi olan …Adlı şahsın iban bilgisini müvekkille göndermiş olduğunu ve söz konusu fatura alacağına ilişkin ödemelerin göndermiş olduğu iban numarasına yatırmasını istediğini söylediğini, müvekkilinin de davacının isteği doğrultusunda davacının eşinin iban hesabına ödemeleri yaptığını, davacının müvekkiline göndermiş olduğu mesaj içeriğinde ” abi parayı atacağın zaman bu hesaba at” şeklinde eşinin iban numarasını gönderdiğini, müvekkilinin iyi niyetli olarak davacı tarafın isteği doğrultusunda davacının eşinin hesabına ödemeleri yaptığını, müvekkilinin davacı şirket yetkilisinin eşi olan …adlı şahısla herhangi bir ticari alışverişinin olmadığını, buna rağmen davacının isteği doğrultusunda bu kişinin hesabına para gönderdiğini, dolayısıyla davacının alacaklı olduğunu ileri sürmesinin kötü niyetli olduğunu, açıklanan nedenlerle açılan davanın reddi ile haksız ve kötü niyetli olarak müvekkil aleyhine başlatmış olduğu icra takibinin de iptalini talep ettiği görülmüştür.
KANITLAR VE GEREKÇE:
Dava, davacı tarafından davalı aleyhine Silivri İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı takip dosyası ile faturaya dayanılarak başlatılan ilamsız icra takibine davalı tarafından dava dışı üçüncü kişiye ödeme yapıldığı iddiasıyla yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce icra dosyası, tarafların ticari sicil kayıtları, esnaf odası kayıtları, vergi dairesi kayıtları, Ba-bs formları celp edilmiş, taraf delilleri toplanmıştır.
Silivri İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı takip dosyasının celp edilerek incelenmesinde; davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusu aleyhine 24.043,17 TL asıl alacak üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, takip dayanağının “Faturalara İstisnaden 2021 ve 2022 Yılları Cari Hesap Bakiyelerinden Kalan Bakiye Borç Miktarı” olduğu, davalı takip borçlusu tarafından takibe süresi içerisinde itiraz edilmesi nedeniyle takibin durduğu görülmüştür.
Dosyanın taraflarından birinin gerçek kişi olması nedeniyle öncelikle dava şartları yönünden görev hususunun irdelenmesi gerekmektedir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesinde; “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir” hükmüne yer verilmiştir. Buna göre görev hususunun belirlenmesinde bu konuda ayrı bir düzenleme bulunup bulunmadığının göz önünde bulundurulması gerekmektedir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olması gerekir. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanununun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 154 vd. maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanununun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir. Yine, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
T.T.K.’nun 14.maddesine göre “bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir.” Aynı Yasa’nın 17.maddesi hükmünce de; “iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildir.” düzenlemesi yer almaktadır.
5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanun’unun 3’üncü maddesinde, Esnaf ve sanatkâr, ister gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak ifade edilmiştir. Ayrıca TTK’nun 1463.maddesinde de, önce 17.maddeye gönderme yapılarak, Bakanlar Kurulunun bu konuda kararname çıkarması halinde onlarda gösterilen miktardan aşağı gayrisafi geliri bulunan sanat ve ticaret erbabından başka hiç kimse kanunun 17.maddesinde tarif edilen esnaftan sayılamaz denmek suretiyle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir.
19.02.1986 tarih 19024 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 25.01.1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile T.T.K.’nun 1463.maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. Buna göre;
1- Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre defter tutanlardan, iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usul Kanunu’nun 177.maddesinin 1.fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar,
2- Vergi Usul Kanunu’na istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır.
Dosyada mevcut Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün müzekkere cevabı, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün müzekkere cevabından anlaşıldığı üzere; davalı gerçek kişi …’nun işletme hesabına göre defter tuttuğu, işletme faaliyetlerinin Vergi Usul Kanunu’nun 177.maddesinin 1.fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını ve dolayısıyla esnaf sınırını aşmadığı görülmektedir.
Yukarıda da ayrıntılarına yer verildiği üzere bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması gerekmektedir. Dosya mevcut vergi dairesine kayıtlarına göre davalı …’nun yukarıda açıklanan nedenlerle tacir olarak kabul edilemeyeceği anlaşılmıştır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi gereği göreve ilişkin kurallar kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir.
Buna göre dava konusu uyuşmazlık mutlak veya nisbi ticari dava niteliğinde olmadığından, uyuşmazlık Mahkememizin görev alanına girmemektedir. Uyuşmazlığın ticari dava olmaması nedeniyle genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi bu davanın yargılamasını yapmakta görevli olduğundan, HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafça dava dilekçesinde Hâkimler ve Savcılar Kurulu Başkanlığı’nin 07.07.2021 tarihli 608 nolu karara atıf yapılarak iş bu dava açıldığından, dosyanın görevli ve yetkili Silivri Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın davaya bakmaya mahkememiz görevli olmadığından HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı noksanlığı nedeniyle Usulden Reddine,
2-6100 s. HMK’nun 20/1. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) hafta içerisinde davacı tarafça mahkememize başvurulduğu takdirde işbu dava dosyasının görevli ve yetkili Silivri Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne. gönderilmesine,
3-6100 s. HMK’ nun HMK’ nun 20/1. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) hafta içerisinde davacı tarafça mahkememize başvurulmadığı taktirde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
4-6100 s. HMK’nun 331/2. maddesi gereğince yargılama gideri, vekalet ücreti ve harcın görevli mahkemece karar altına alınmasına,
5-6100 s. HMK’ nun 333/1. maddesi gereğince işbu kararın kesinleşmesinden sonra gider avansından artan kısmının davacılara iadesine,
Dair; tebliğden itibaren İKİ HAFTA içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi tarafından incelenecek olan istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.20/01/2023

Katip …
E-İmzalıdır

Hakim …
E-İmzalıdır