Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/947 E. 2023/272 K. 30.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/947
KARAR NO : 2023/272

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/10/2022
KARAR TARİHİ : 30/03/2023
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 11/04/2023
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafın Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile müvekkili hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi başlattığını, takibe dayanak olarak eski site yöneticisi “….” tarafından tanzim edilip imzalanan 10/02/2021 tanzim 10/02/2021 vade tarihli 50.000,00 TL , 10/02/2021 tanzim 10/03/2021 vade tarihli 50.000,00 TL ,10/02/2021 tanzim 10/04/2021 vade tarihli 50.000,00 TL , 10/02/2021 tanzim 10/05/2021 vade tarihli 50.000,00 TL , 10/02/2021 tanzim 10/06/2021 vade tarihli 50.000,00 TL , 10/02/2021 tanzim 10/08/2021 vade tarihli 50.000,00 TL , 10/02/2021 tanzim 10/09/2021 vade tarihli 50.000,00 TL bedelli toplam 7 adet bononun gösterildiğini, bu bonolar dayanak yapılarak müvekkili site yönetimi aleyhine başlatılmış olan takibin haksız olup borçlu sıfatının yüklenmesinin hukuka aykırı olduğunu, Kat Mülkiyeti Kanununun 35. Maddesi uyarınca yöneticinin kambiyo taahhüdünde bulunabilmesi için kat malikleri kurulunca özel yetki verilmiş olması gerektiğini, somut olayda “Karar Metinleri”, “Genel Kurul Tutanakları”, “Karar Defterleri”, “İmza Beyannameleri”, doğrultusunda site adına kambiyo senedi düzenleme ve imzalama yetkisinin hiç kimseye verilmediğini, haliyle de site yöneticisi tarafından imzalanan kambiyo senedi nedeniyle site yöneticiliği ve kat maliklerinin sorumlu tutulamayacağını, bu borçtan kişisel olarak imzalayanın sorumlu tutulması gerektiğini, bu nedenlerle öncelikle teminatsız yahut teminat mukabili olarak tedbiren Büyükçekmece …. İcra Dairesinin … esas sayılı icra takibinin tedbiren durdurulmasını, davanın kabulü ile dava konusu bonolardan dolayı müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine ve icra takibinin iptaline, alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla davalının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, davalı aleyhine borç miktarının %10’u oranında adli para cezasına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle;
Davacı gözüken site yönetiminin işbu davayı ikame yetkisi ve aktif dava ehliyeti bulunmadığını, zira site kat malikleri adına sitedeki bir kısım yetkiler için verilmiş temsil yetkisinin site kat malikleri adına hukuki yetkiyi verdikleri anlamını taşımadığını, kanun koyucu temsil hususunda katı şekil şartları ile sınırlı sayıda kişi ile temsili öngördüğünü, mahkemeler nezdinde sadece avukat ile temsil de bu sıkı şekil şartlarından sadece birisi olduğunu, bu nedenle davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, site yönetimi adına halihazırda yetkili gözüken …’ın kanunda belirtilen şekliyle yönetici seçilmediğini ve site yönetimi adına kanunen hareket etme yetkisi bulunmadığını, her ne kadar davacı tarafın sitenin yasal yöneticisi olan …’ye borçlandırıcı bir yetki verilmediğini iddia etmiş ise de buna ilişkin Genel Kurul Toplantı Tutanağı ve Karar Defteri’ni sunamadığını, müvekkilinin haklı alacağına karşılık işbu kambiyo senetlerini alırken borçlu site yöneticisi tarafından sitenin Genel Kurul Kararları ve Karar Defterinin müvekkiline gösterilerek işbu yetkinin olduğunun açıkça belirtildiğini, bu nedenlerle öncelikle davacının davasının dava açma ehliyeti bulunmaması ve aktif husumet yokluğu sebebiyle usulden reddine, incelemeye girilmesi durumunda davacının haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli tüm dava ve taleplerinin reddine, davacı söz konusu davayı kötü niyetle açtığından alacağın %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilerek davacıdan alınarak müvekkiline verilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, menfi tespit davası olup, taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacının Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …. takip sayılı dosyasına konu 10/02/2021 düzenleme 10/02/2021 vade tarihli 50.000,00 TL bedelli, 10/02/2021 düzenleme 10/03/2021 vade tarihli 50.000,00 TL bedelli, 10/02/2021 düzenleme 10/04/2021 vade tarihli 50.000,00 TL bedelli, 10/02/2021 düzenleme 10/05/2021 vade tarihli 50.000,00 TL bedelli, 10/02/2021 düzenleme 10/06/2021 vade tarihli 50.000,00 TL bedelli, 10/02/2021 düzenleme 10/08/2021 vade tarihli 50.000,00 TL bedelli, 10/02/2021 düzenleme 10/09/2021 vade tarihli 50.000,00 TL bedelli, bonolar nedeni ile davacının davalıya borçlu olup olmadığı borçlu ise miktarının ne kadar olduğu hususlarına ilişkindir.
Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. 6100 Sayılı HMK’nun 114/c maddesi gereğince mahkemelerin görevi dava şartı olup, yasanın 115. maddesi gereğince mahkeme dava şartının bulunup bulunmadığını res’en araştırmakla yükümlüdür.
6102 Sayılı T.T.K.’nun 4. maddesinin 1. fıkrası 6335 Sayılı Yasanın 1. maddesi ile değiştirilerek ticari davalar her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları, T.T.K.’nun 4. maddesinin a bendi gereğince T.T.K.’nun dan kaynaklanan davalar, T.T.K.’nun 4. maddesinin b, c, d, e, f bentlerinde sayılan davalar ve diğer özel kanunlarda Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu kararlaştırılan davalar ticari dava olarak Ticaret Mahkemelerinde görülecektir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5. maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3/l maddesine göre tüketici işleminin “mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmelerde dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” olarak aynı yasanın 3/k maddesine göre tüketicinin ise “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” olarak tanımlandığı, 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 73. maddesi gereğince tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu düzenlenmiştir.
Somut olayda davalı vekilinin duruşmada alınan beyanında davaya konu senetlerin davalı müvekkilinin davacı site yönetiminin bulunduğu yerde asansör bakım işleri yaptığını buna karşılıkta o zamanki site yöneticisinden davaya konusu senetlerin alındığına dair beyanı dikkate alındığında takibe konu bononun asansör bakım hizmetine istinaden düzenlenip sebebe bağlı hale geldiği, davacısı tacir olmayan ve 6102 sayılı TTK’nun 4-5 maddelerinde mutlak ve nispi ticari dava sayılmayan eldeki davada; davacının kat malikleri adına ve halef sıfatıyla hareket edip, hizmet satın alan tüketici vasfında olduğu gözetilerek, uyuşmazlık ile ilgili Tüketici Mahkemesinin değerlendirme yapıp karar vermesi gerektiği anlaşılmakla 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kalması nedeniyle HMK ‘nın 114,HMK 115. maddesi, 6502 Sayılı yasanın 3. ve 73. maddeleri gereğince görev hususu kamu düzenine ilişkin olup Mahkemece her aşamada re’sen nazara alınması gerektiğinden Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan reddine, Mahkememizin görevsizliğine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle, HMK’nun 114/.1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Bakırköy Tüketici Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-6100 sayılı HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceğine; şayet görevsizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizin dosya üzerinden bu durumu tespiti ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceğine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 30/03/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır