Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/932 E. 2023/132 K. 14.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/932 Esas
KARAR NO : 2023/132

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 17/10/2022
KARAR TARİHİ : 14/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket nezdinde … nolu … Sigorta Poliçesi ile sigortalı … ‘nun maliki olduğu … İli … İlçesi … Mah. … Sokak … No:… Daire:… … adresli konutta, 21.09.2019 tarihinde, davalı/borçlu … Aletleri’ne ait … marka su arıtıcısının bakımı yapıldıktan sonra su arıtıcısından sızan suların sigortalı mahaldeki mutfak alt dolabına, zemin parkeye sirayet etmesi neticesinde maddi hasar meydana gelmiş olduğunu, müvekkili şirkete vaki hasar ihbarına müteakip hazırlatılan Ekspertiz Raporuna istinaden meydana gelen hasarın 3.460,00-TL olarak belirlenmiş ve bu tazminat bedelinin 17.10.2019 tarihinde sigortalı …’ na ödenmiş olduğunu, işbu ödenen 3.460,00-TL tutarındaki tazminatın ödeme tarihi olan 17.10.2019 tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek olan yasal faizi ile birlikte müvekkili sigorta şirketinin, TTK m.1472 hükmü gereği sigortalısının haklarına halef olduğunu, olay sonucu meydana gelen zarara ilişkin müvekkili şirket tarafından tanzim ettirilen ekspertiz raporundan ve diğer beyanlardan da anlaşılacağı üzere davalı/borçlu …. San. Ve Tic. A.Ş.’nin meydana gelen zarara bağlı olarak ödenen tazminattan sorumlu olduğunu, bahse konu su arıtma cihazı kaynaklı zararların davalı/borçlu … San. ve Tic. A.Ş. tarafından giderilmesi gerektiğini, işbu rücuen tazminat alacakları olan 3.460,00-TL hasar bedelinin ödeme tarihi olan 17.10.2019 tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili için davalı/borçlu aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı (yetki itirazı neticesinde İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasından Bakırköy İcra Müdürlüğüne geçilmiştir.) dosyası ile icra takibi başlatılmış olduğunu, davalı/borçlunun yasal süresi içinde borca, faize ve tüm fer’ilerine itiraz etmiş olduğunu, davalının (borçlunun) itirazlarının haksız ve alacağı geciktirmeye yönelik olduğunu, arabuluculuğa başvuru yapıldığını, ancak anlaşma sağlanamamış olduğunu beyanla; fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla itirazın iptali ile takibin devamına, arabuluculuk vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline, yargılama harç ve giderleri ile ücret-i vekâletin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; öncelikle görev itirazları bulunduğunu, davanın, Bakırköy Tüketici Mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, dava dışı sigortalının müvekkiline ait su arıtma cihazını şirketin ihtiyacını gidermek amacıyla satın almış olduğunu, satın aldığı su arıtma cihaz aracılığıyla ticari faaliyette bulunmadığını, bu sebeple davanın tüketici mahkemesinde görülmesi gerektiğini, görevsizlik kararı verilmesi ve dosyanın Tüketici Mahkemelerine gönderilmesini talep ettiklerini, sigortalı müşteriye ait su arıtma cihazının montajının 28.04.2008 tarihinde yetkili servis tarafından kusursuz bir şekilde yapılmış, ancak dava dışı sigortalının cihazın periyodik bakımlarını düzenli olarak yaptırmamış olduğunu, sigortalı müşteri …’na ait su arıtma cihazının şartlarına uygun şekilde 28.04.2008 tarihinde yetkili servis tarafından kusursuz bir şekilde monte edilmiş, ürünün garantisinin de 2011 senesinde bitmiş olduğunu, müvekkili firmaya ait ürün sigortalı tarafından on sene boyunca kullanılmış, bu süre zarfında müvekkili firmaya ait servisin, sigortalıyı düzenli olarak aramış ve cihazın bakımlarını yaptırması gerektiğini dile getirmiş olduğunu, yapılan bu aramalara sigortalının olumsuz yanıtlar vermiş, ancak dava dışı sigortalının kendi belirlediği zamanlarda yetkili servisten talep ettiği bakım yetkili servislerce gerekli özen ve hassasiyet gösterilerek yerine getirilmiş olduğunu, ürünün11 yıllık kullanım süresinin sonunda hasara uğramış olmasının tamamen dava dışı sigortalının ihmalinin ve hatasının sonucu olduğunu, sigortalı’nın gerekli bakımları yaptırmamasının ve cihazın 10 yıllık kullanım süresini doldurmuş olmasının göz ardı edilmemesi gerektiğini, bu sebeple zararın müvekkili firmadan talep edilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, sigortalıya ait cihazın kullanım ömrünün dolmuş, cihazın 2008 yılına ait bir cihaz olduğunu, kullanım ömrü dolmuş olan cihazın verdiği hasardan müvekkili şirketin kanunen sorumlu tutulamayacağını, 13/06/2014 tarihli ve … sayılı resmî gazete’de yayımlanan satış sonrası hizmetler Yönetmeliği’nin EK listesinin … isimli 4. Bölümünde Su Arıtma Cihazlarının kullanım ömrünün 10 YIL olduğunun belirtilmiş olduğunu, huzurdaki davada zarar doğmasına sebep olduğu iddia edilen su arıtma cihazının kullanım ömrünü doldurmuş cihaz olduğunu, zira cihazın 2001 yılına ait bir cihaz olduğunu, cihazın garanti belgesinde de kullanım ömrünün on yıl olduğunun belirtilmiş olduğunu, davacı tarafın hasarın su arıtma cihazından kaynaklandığına dair iddialarının bir an için doğru olduğu düşünülse bile kullanım ömrü dolmuş olduğundan müvekkili şirketin sorumlu tutulamayacak olduğunu, müvekkili firmanın kullanma talimatında eğer evde uzun süre olunamayacak ise su arıtma cihazının vanasının kapatılması gerktiği ikazı yer almakta olduğunu, montaj sırasında da bu bilginin servis peronelince müşterilerle paylaşılmakta olduğunu, bu sebeple müvekkil firmanın kusurundan bahsedilemeyeceğini, davacı firmanın dayandığı ekspertiz raporunda müşterinin evde olmadığının açıkça yazmakta olduğunu, bu durumda gerekli tedbiri almamış olan müşteri kusurundan müvekkili firmanın sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, oysa ki sigortalının bir kullanıcı olarak cihazdan gelebilecek hasarlara karşı koruma maksatlı tedbirleri alması gerektiğini, kullanım kılavuzunda belirtilen hiçbir talimata uyulmadan müvekkili şirketten zararın karşılanmasının talep edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili şirketin bu hasardan dolayı kusursuz sorumluluğu bulunduğunu, müvekkili şirketin hasarın meydana gelmemesi için objektif özen yükümlülüğüne uygun olarak üzerine düşen tüm işlemleri yerine getirmiş olduğunu, müvekkili şirketin, sattığı cihazların verdiği hasarlardan sorumluluğunun, objektif özen sorumluluğu olduğunu, buna göre zararın oluşmaması için gereken tüm işlemler yapıldıktan sonra meydana gelebilecek hasarlardan müvekkili şirketin kusursuz sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, dava dilekçesinin ekinde sunulan evraklarda su sızıntısının sebebinin su arıtma cihazının montajında veyahut bakımlarındaki eksiklik sebebiyle olduğuna dair bir belge bulunmadığını, müvekkili şirketin kusursuz sorumlu tutulması mümkün olmadığından davacının tüm taleplerinin bu yönden de reddi gerekeceğini, üreticinin ağır kusuru olmadığı gibi kusursuz sorumluluğu da olmadığını, Türk Borçlar Kanunu’nda kusursuz sorumluluk halleri sınırlı şekilde sayılmış olduğunu, bunların içinde üreticinin sorumluluğu bulunmadığını, ekpertiz raporunun bu hususu ispat için yeterli kabul edilemeyeceğini, ispat olunamayan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini beyanla; davacının davasını görevsiz mahkemede açmış olması, görevli mahkemelerin ticaret mahkemeleri olması nedeni ile usulden reddine, cihazın 10 yıllık kullanım ömrünü doldurmuş olması, iddia edilen zararın meydan geldiği tarih ve saatte müşterinin evde olmadığının ekspertiz raporunda yer alması, evde olunmadığı saatlerde su arıtma cihazının vanasının kapatılması zorunluluğuna müşterice riayet edilmemiş olması, evde olunmadığı saatlerde su arıtma cihazının vanasının kapatılması zorunluluğunun kullanım kılavuzunda açıkça yer alması, yetkili servis personellerinin gerekli olan tüm özen ve hassasiyeti göstermiş olması, müvekkili şirketin objektif özen sorumluluğunu yerine getirdiğinin sabit olması, tüm yargılama masraflarının ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Açılan davanın rücuen tahsil sebebine dayalı olduğu, dava konusunun dava dışı gerçek kişi sigortalının satın almış olduğu su arıtma cihazının arızalanması sonucu evinde meydana gelen zarar nedeni ile oluşan zarara ilişkindir.
Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının celbi talep edilmiş, dosya mahkememize uyap sistemi üzerinden gönderilmiş olup, davacı sigorta şirketi tarafından davalı aleyhine 3.460,00 TL asıl alacak, 271,61 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 3.731,61 TL üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı borçlu şirket tarafından takibe itiraz edildiği anlaşıldı.
Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. 6100 Sayılı HMK’nun 114/c maddesi gereğince mahkemelerin görevi dava şartı olup, yasanın 115. maddesi gereğince mahkeme dava şartının bulunup bulunmadığını res’en araştırmakla yükümlüdür.
6102 Sayılı T.T.K.’nun 4. maddesinin 1. fıkrası 6335 Sayılı Yasanın 1. maddesi ile değiştirilerek ticari davalar her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları, T.T.K.’nun 4. Maddesinin a bendi gereğince T.T.K.’nun dan kaynaklanan davalar, T.T.K.’nun 4. maddesinin b, c, d, e, f bentlerinde sayılan davalar ve diğer özel kanunlarda Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu kararlaştırılan davalar ticari dava olarak Ticaret Mahkemelerinde görülecektir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3/l maddesine göre tüketici işleminin “mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmelerde dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” olarak aynı yasanın 3/k maddesine göre tüketicinin ise “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” olarak ifade edildiği, 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 73. maddesi gereğince tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu,
Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece her aşamada re’sen nazara alınmalıdır.
Somut olayda; davacı sigorta şirketi ile sigortalısı arasında kurulan yuvam sigorta poliçesine ilişkin sözleşmenin
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun anlamında bir tüketici işlemi olduğu, dava dışı sigorta ettirenin gerçek kişi olduğu, açılan davanın ticari dava niteliğini taşımadığı, davacı tarafın halefiyet kullarına göre açmış olduğu davada dava dışı sigortalı ile davalı arasındaki hukuki uyuşmazlığın dikkate alınması gerektiği, buna göre talep ile ilgili Tüketici Mahkemesinin değerlendirme yapıp karar vermesi gerektiği anlaşılmakla davaya bakma görevinin yetkili ve görevli Bakırköy Tüketici Mahkemelerine ait olduğundan mahkememizce aşağıdaki şekilde görevsizlik kararı vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın davaya bakmaya mahkememiz görevli olmadığından HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı noksanlığı nedeniyle Usulden Reddine,
2-6100 s. HMK’nun 20/1. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) hafta içerisinde davacı tarafça mahkememize başvurulduğu takdirde işbu dava dosyasının görevli ve yetkili Bakırköy Nöbetçi Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-6100 s. HMK’ nun HMK’ nun 20/1. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) hafta içerisinde davacı tarafça mahkememize başvurulmadığı taktirde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
4-6100 s. HMK’nun 331/2. maddesi gereğince yargılama gideri, vekalet ücreti ve harcın görevli mahkemece karar altına alınmasına,
5-6100 s. HMK’ nun 333/1. maddesi gereğince işbu kararın kesinleşmesinden sonra gider avansından artan kısmının davacılara iadesine,
Dair; tebliğden itibaren İKİ HAFTA içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi tarafından incelenecek olan istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/02/2023

Katip …
¸

Hakim …
¸