Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/923 E. 2023/89 K. 31.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/923 Esas
KARAR NO : 2023/89

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/10/2021
KARAR TARİHİ : 31/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; davalı internet sitesinde yayınlanan haber içeriğindeki beyan ve iddiaların gerçek dışı olduğunu, haberin tamamıyla müvekkili şirket aleyhine kamuoyunda manipülasyon yaratmak niteliği taşıdığını, davalının işbu haber/yazıyla müvekkilinin basın yoluyla kişilik haklarını, ticari itibarını zedelemiş, müvekkiline birtakım haksız ve asılsız isnatlarda ve yakıştırmalarda bulunmuş olduğunu, davalının internet sitesinde yayınlanan haber/yazı ile müvekkili şirket hakkında gerçek dışı, kamuoyu nezdinde tamamen olumsuz bir algı yaratılarak karalama kampanyası oluşturulmaya çalışılmış olduğunu, davalının internet sitesinde yayınlanan haber/yazıda, davalının; “tarafsız ve kaynağından doğru haber” ilkesinden ödün vererek, haber değeri dahi taşımayan, kamuyu bilgilendirme amacından saparak, asılsız ve karalayıcı söylemlerinin gerçeklik süzgecinden geçirmeksizin gerçek dışı ve iftira niteliği taşıyan ifadelere yer vermiş olduğunu, üstelik bunun da geniş kitlelere kolaylıkla ulaşabilme fırsat ve imkanı dahilinde yapılarak müvekkili şirketin kişilik haklarına, ticari itibar ve en temel haklarına ciddi anlamda zarar verilmiş olduğunu, müvekkili şirketin manevi varlığına zarar veren dava konusu yazının zorunlu haber kriter ve niteliklerini taşımadığı gibi, yapılan ve yayınlanan yazının basın özgürlüğü ve gazetecilik meslek etik ve ilkeleri ile bağdaşmamakta olduğunu, huzurdaki davada müvekkili şirketin basın yolu ile kişilik haklarına, ticari itibarına ve en temel haklarına saldırı gerçekleştirildiğinden dolayı basın özgürlüğüne ve bunun sınırlarına yer vermekte fayda gördüklerini, hal böyle olunca davalının tamamen kötü niyetle ve açık bir şekilde müvekkiline yönelik yayınladığı gerçek dışı ve yalan haberin “Basının Haber Verme” hakkı kapsamında değerlendirilmesinin kesinlikle mümkün olmadığını, davalının internet sitesinde yayınlanan haber/yazıda müvekkili hakkında yapılan gerçeğe aykırı yayınlarda bahsi geçen gerçek dışı iddialara dayanak teşkil edecek hiçbir delil veya belgenin bugüne kadar sunulmamış olduğunu, ayrıca davalının internet sitesinde yayınlanan haber/yazının; bir medya kuruluşunun saygınlığına büyük bir saldırı oluşturduğu gibi müvekkili şirketin ana hissedarı olduğu … A.Ş. gibi halka açık bir şirketin küçük yatırımcılarının zarara uğramasına ve halka açık şirketlerinin piyasa değerinin düşürülmesine sebebiyet vermiş olduğunu, davalının yalan yanlış, kamuoyunda manipülasyon yaratmak amacıyla yayınladığı yanıltıcı haberi, hiçbir habercilik teyidi yapılmaksızın ve doğruluk süzgecinden geçirilmeksizin aynen alıntılanmak suretiyle birçok internet sitesinde aynen yayınlanmış ve bu surette de müvekkili hakkında … sitesi tarafından kurgulanan gerçek dışı iddia ve iftiraların daha geniş bir kitleye yayılmış olduğunu, bu gerçeğe aykırı yayın ile bir taraftan müvekkili şirketin ticari itibarına zarar verilmesi hedeflenirken, diğer taraftan … A.Ş.’nin paylarının değerlerinin ve yatırımcıların kararlarının etkilenmeye çalışıldığını, müvekkili şirket hakkında asılsız ve kamuoyunda manipülasyon yaratmak amacıyla hazırlanan ve yayınlanan haberin halen daha yayınlanmaya devam ettiğini, manipülasyon yaratmak amacı ile gerçek dışı açıklamalarda bulunan davalının bir medya organı olarak bunun sonuçlarını bilmelerine rağmen, müvekkili hakkında sistematik olarak yalan ve gerçek dışı haberler yapmak suretiyle eylemlerini gerçekleştirmelerinin kötü niyet ve yoğun bir kast ile hareket ettiklerinin de en açık kanıtı olduğunu, bu kapsamda davalının eyleminin, ifade özgürlüğü ya da basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceği gibi iyiniyet ve dürüstlük kurallarına aykırı haksız bir fiil olduğunu beyanla; davalının internet sitesinde yayınlanan gerçek dışı, haksız, karalayıcı ve hukuka aykırı, müvekkili şirketin ticari itibarına saldırı niteliğindeki içerik nedeniyle; davanın kabulüyle, kişilik hakları ve ticari itibarları zarar gören müvekkili için toplam 0,03 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline, hükmün tirajı en büyük iki ulusal gazetede yayınlanmasını ve gerçek dışı iddia, ithamlarla haber yapan davalının internet sitesinde yayınlanmasını, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin yerleşim yerinin Ankara olduğunu, bu nedenle iş bu davanın Ankara mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, davanın yetkisiz yer mahkemesinde açılmış olduğunu, davacı tarafından müvekkilinin sitesinde yayınlanan haber sunularak haberin gerçek dışı, iftira niteliğinde olduğu, kamuoyunda manipülasyon yaratılmaya çalıştığı, basın yoluyla kişilik hakları ihlal edildiği gibi hususlar iddia edilse de ilgili haberde adı geçen … haber ajansının internet sitesine araştırma yapıldığında … adresi ile dava konusu haberin asıl kaynağı olan ilgili habere ulaşılmakta olduğunu, söz konusu haberin İngilizce olup, müvekkili şirketin internet sitesinde yer alan dava konusu haberde Türkçe çevirisi yapılarak 3.kişi kullanıcı tarafından paylaşılmış olduğunu, ayrıca dava konusu habere ilişkin araştırma yapıldığında da görüleceği üzere davacı tarafa ilişkin söz konusu haberlerin birçok haber sitesinde yer aldığının görülmekte olduğunu, söz konusu haberin yalnızca taraflarınca yayınlanmış olmadığını, haberi okuyucusuna kamuoyuna duyurmak ve bilgilendirmek isteyen her haber sitesi ve internet portalı tarafından toplumun bilgisine sunulmuş olduğunu, dava konusu haber metninin herkesçe bilinen ve toplumun bilgisine sunulmuş bir konu hakkında yalnızca metin çevirisi yapılarak yayınlanan bir yazıdan ibaret olduğunu, herhangi bir ekleme veyahut yorum bulunmadığını, bu hususunda göstermektedir ki müvekkili şirketin mağduriyet yaratma çabasının bulunmadığını, müvekkili şirketin internet sitesindeki haber incelendiğinde görüleceği üzere “… açıkladı” şeklinde haber kaynağını belirtilmiş haber kullanıcı tarafından yalnızca … haber ajansınca yazılan haberin içeriği doğrultusunda, yazının çevirisinin yapılmış olduğunu, haber yazısı incelendiğinde görüleceği üzere ek olarak hiçbir bilgi, eleştiri veya yorum eklenmemiş olduğunu, “… açıkladı, … Grubu’unn bankalarla yürüttüğü zorlu borç yapılandırma görüşmelerinde tutarın 2 milyar doları aşabileceğini yazdı. Daha önceki haberlerde tutarın 1,4 milyar dolar civarında olduğu belirtilmişti.” şeklinde haberin kaleme alınmış olduğunu, her ne kadar dava dilekçesinde basın yoluyla kişilik haklarının ve ticari itibarlarının zedelendiğini iddia etmiş olsalar da davacı tarafa ait haberin taraflarınca yapılmış bir haber olmadığını, kaldı ki yorum eklenmeden yalnızca … haber ajansı tarafından yapılan haberin çevirisi yapılarak kullanıcı tarafından diğer kullanıcıların bilgisine sunulmuş olduğunu, davacı tarafın zarara uğradığı bir an için düşünülse bile söz konusu haberi hazırlayan ve toplumun bilgisine sunanın tarafları olmayıp bahsi geçen … haber ajansı olduğunu, bunun sebebinin de haberin asıl sahibi ilgili kaynak oyup, internet sitelerinde yayınlanan haber yazısında kaynak olarak …’in belirtilmiş olduğunu, müvekkili şirketin söz konusu haberi yayınlamasında herhangi bir kusuru bulunmadığını, bunun sebebinin ise açıklanmaya çalıştığı üzere müvekkili şirketle gerekli sözleşmeleri imzalayarak kullanıcı sıfatına haiz olan 3.kişilerin paylaşımlarda bulunabilmesi, söz konusu paylaşımlar dolayısı ile de müvekkili şirketin hukuki olarak herhangi bir yükümlülüğünün bulunmaması olduğunu, müvekkili şirketin yer sağlayıcı olması sebebi ile dava konusu haberden sorumluluğu bulunmadığını, kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia eden kişi, kurum veya kuruluşların öncelikle içerik sağlayıcısına, ulaşılmaması durumunda yer sağlayıcısına ulaşılıp uyarı sistemi doğrultusunda haber verilmesi gerekmekte ise de davacı şirket tarafından bu aşamalar dikkate alınmadan işbu davanın açılmış olduğunu, haberle ilgili olarak davacı şirket tarafından müvekkili şirketle hiçbir şekilde iletişime geçilmemiş, mağduriyet yarattığı söz edilen haberin yayından kaldırılması veyahut erişiminin engellenmesi için başvurulabilecek yollara başvurulmamış olduğunu, söz konusu haberin herkesçe bilinen, kamuoyuna başkaca haber kuruluşları tarafından paylaşılan bilgileri içermekte olup, bu hususların yanında dava konusu haberin yayınlandığı müvekkiline ait internet sitesindeki haberin … haber kaynağında yayınlanın haberden alınmış, kullanıcı tarafından sunulmuş ve yalnızca Türkçe’ye çevirisi yapılmış olduğunu beyanla; davanın reddine ve yetki itirazlarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, manevi tazminat istemine ilişkin olup, taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalı tarafa ait sitede yayınlanan içeriğin davacı tarafın ticari itibarına ve saygınlığına zarar verici nitelikte olup olmadığı, yayınlanan haberin gerçek olup olmadığı, söz konusu haberin basın ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilebilip değerlendirilemeyeceği hususlarına ilişkindir.
Dosyanın mahkememize Bakırköy …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas … Karar sayılı kesinleşmiş görevsizlik kararı ile tevzi edildiği anlaşıldı.
Dava dilekçesinde belirtilen ve davacı şirketin ticari itibarına ve saygınlığına zarar verdiği iddia olunan haberin incelenmesinde “… Açıkladı: … yapılandırması 2 Milyar Doları Aşabilir” başlığı ile haber yapıldığı ve haberin içerinde davacı şirketin borç yapılandırmasına ilişkin bilgilerin ve bankalarla yaptığı görüşmelere ait bilgilerin yer aldığı görülmüştür.
Basın özgürlüğü, Anayasanın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Yasasının 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanununun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi birçok kararında; “…Sözleşme’nin 10/1. fıkrasında güvence altına alınan ifade özgürlüğünün, demokratik toplumun ana temellerinden birini ve yine bu toplumun gelişmesi ve her bireyin kendini geliştirmesi için esaslı şartlarından birini oluşturduğunu hatırlatarak ifade özgürlüğünün, Sözleşme’nin 10/2. fıkrasının sınırları içinde, sadece lehte olan veya muhalif sayılmayan veya ilgilenmeye değmez görülen “haber” veya “fikirler” için değil, ama aynı zamanda muhalif olan, çarpıcı gelen veya rahatsız eden haberler veya fikirler için de uygulandığını, bunun, çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gerekleri olduğunu, bunlar olmaksızın “demokratik toplum” olamayacağını …” belirtmiştir.
İfade özgürlüğü ve bu bağlamda basın özgürlüğünün asıl, sınırlamanın ise istisna olduğu unutulmamalıdır. Sınırlamanın kanuni olması, meşru amaca dayanması ve demokratik toplumda gerekli ve orantılı olması da gözetilmelidir.
Somut olaya gelince; davalı şirkete ait sitede yer alan “… Açıkladı: … yapılandırması 2 Milyar Doları Aşabilir” başlığı ile yapılan haberin ve içeriğinde yer alan davacı şirketin borç yapılandırmasına ve bankalarla yaptığı görüşmelere ait bilgilere yer verilmesinin yabancı kaynaklardan alınan içeriklere ilişkin olduğu, yabancı kaynaklardan alınan içeriğin de ekonomik analiz niteliğinde olduğu görülmektedir. Kamuyu ilgilendiren konuların, kamu yararı çerçevesinde kamuoyu ile paylaşılması ve davacı şirketin basının merceği altında olması olağandır. Yayınlanan haberin yabancı kaynaklardan çeviri yolu ile alınmış olması ve yabancı kaynaktan alınan haberin de ekonomik analiz niteliğinde olması hususları bir arada değerlendirildiğinde davacının ticari itibarına ve kişilik haklarına saldırı niteliğinde olmadığı ve basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varılmaktadır. Kullanılan sözler ve yazı içeriği kişilik haklarına saldırı niteliğinde kabul edilemez. Açıklanan bu nedenlerle açılan davanın reddine karar vermek gerektiği kanaati ile aşağıda belirtildiği şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere:
AÇILAN DAVANIN REDDİNE;
1-Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye gelir KAYDINA,
2-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T. gereğince takdir olunan 9.200,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 31/01/2023

Katip …
¸

Hakim …
¸