Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/918 E. 2023/225 K. 17.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/918 Esas
KARAR NO : 2023/225

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/10/2022
KARAR TARİHİ : 17/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/04/2023
Davacı tarafından mahkememize açılan dava dosyasının incelenmesi sonunda;
İSTEM:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından, davalı şirket aleyhine 13.880,51 TL tutarındaki cari hesap alacağının tahsili için Bakırköy…. İcra Müdürlüğü ….. Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı borçlu tarafından 24.08.2022 tarihinde davacı müvekkil firmaya böyle bir borcunun bulunmadığından bahisle borca ve ferilerine itiraz edilmiş olduğunu, davalı ile müvekkili arasında süregelmekte olan ticari ilişki çerçevesinde, davacı müvekkil şirket tarafından davalıya bir takım ürünler satılmış olduğunu ve ürünlerin teslim edildiğini, bu satılan ürünlere ilişkin müvekkili tarafından davalı adına 13.06.2022 tarihli ….. no’lu 106.465,28 TL değerindeki faturanın düzenlendiğini, iş bu fatura bedelinin11.366,40 TL’lik kısmınına davalı tarafından iade faturası kesildiğini, kalan cari hesap alacağı olan 2.298,88 TL’nin bugüne kadar ödenmediğini, davalı tarafın iade faturası keserek “…..” adlı modelin bedelini, aynı modeli yapan diğer atölyecilerine ödeneceğini; bu atölyeci tarafından müvekkil şirkete ödeme yapılması için talimat verdiklerini aksi takdirde ödeme yapmayacaklarını bildirdiğini, mail kayıtlarında da görüleceği üzere müvekkil tarafından 16.06.2022 tarihinde “Bu modeli açıktan ödeme yapacağınız için iade kestiniz sanırım bilgi alabilir miyim” şeklinde mail atıldığını, davalı şirketin “ilgili fatura tutarı atölyeci tarafından hesabınıza gönderilmiştir” şeklinde cevap verildiğini, davalı tarafça atölyeci tarafından ödeme yapıldığı beyan edilmiş ise de bakiye 11.366,40 TL borcun taraflarına ödenmediğini, açıklanan nedenlerle davalı borçlunun haksız ve hukuka aykırı itirazının iptali ile Bakırköy …. İcra Müdürlüğü ….. E. Sayılı dosyasından takibin devamına karar verilmesini, borçlunun takip konusu borcu işlemiş ticari faiziyle ödemeye ve takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
YANIT:
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı arasında cari hesap ilişkisinin söz konusu olduğunu, 13/06/2022 tarihinde 106.465,28-TL tutarında faturanın davacı tarafın kesildiğini, bunun üzerine 16/06/2022 tarihinde 20.000-TL ve 72.800-TL tutarında ödemeler yapıldığını, 16/06/2022 tarihinde 11.366,40-TL için iade faturası düzenlendiğini, iade faturasının ise bu üretim bakımından müvekkili ile davacının anlaşamaması nedeniyle düzenlendiğini, müvekkilinin bu üretim için ….. Tekstil ile anlaşma sağladığını, ….. Tekstil’in ise daha sonra davacı ile kendi arasında ikinci bir anlaşma sağladığını ve anlaşma gereği işi aralarında paylaştıklarını, anlaşma ….. Tekstil ile sağlandığından ödemenin … Tekstil’e yapıldığını, davacı tarafın aralarında hiçbir anlaşma olmadığı halde ödemeyi müvekkilinden doğrudan talep ettiğini, irsaliye ve faturalardan görüleceği üzere bu siparişe yönelik ödemelerin ….. Tekstil’e yapıldığını, davacının sunduğu fatura incelendiğinde görüleceği üzere mal hizmet başlığı altında ürün isimleri …, …,…. VE ….. şeklinde olduğunu, ….. olarak tarif edilen açıklama faturadaki diğer siparişlerden bariz şekilde farklı olduğunu, bu üretim için müvekkilinin ….. Tekstil ile anlaştığını ve ödemeyi yaptığını, müvekkilinİN söz konusu cari hesap bakımından borç miktarının sadece 2.298,88 TL olduğunu, ancak bu borca ilişkin teslim edilen eşya için müvekkiline reklamasyon faturası düzenlendiğini, açıklanan sebeplerle davanın esastan reddini, müvekkiline karşı haksız olarak başlatılan icra takibi sebebiyle %20’den az olmamak üzere davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafın üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
KANITLAR VE GEREKÇE:
Dava, davacı tarafından davalı aleyhine Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün ….. esas sayılı takip dosyası ile cari hesap alacağına dayanılarak başlatılan ilamsız icrt takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
-Mahkememizce icra dosyası, taraflara ait Ba-Bs formları, dosya arasına alınmış, ticari defterler incelenmiş ve diğer tüm deliller toplanmıştır.
-Bakırköy .. İcra Müdürlüğü’nün ….. esas sayılı takip dosyasının celp edilerek incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 11.366,40 TL TL asıl alacak, 2.298,88 TL KDV alacağı, 215,23 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 13.880,51 TL üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, takip dayanağının “….. fatura nolu 106.465,28 TL bedelindeki faturanın KDV alacağı 2.298,88-TL, ….. fatura nolu 106.465,28 TLlik fatura bedelinin kalan bakiyesinin tahsili 11.366,40 TL” olduğu,davalı borçlu tarafından takibe süresi içerisinde itiraz edilmesi nedeniyle takibin durduğu görülmüştür.
-2004 Sayılı İİK 67. maddesi gereğince itirazın iptali davalarının görülüp hükme bağlanabilmesi için geçerli bir icra takibi bulunması, süresinde borca itiraz edilmesi ve 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması dava şartı niteliğindedir.
-İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir (YHGK. 2017/19-1634 Esas – 2018/633 Karar sayılı ilamı).
-Somut olayda davacı taraf davalı ile aralarında ticari ilişki kapsamında mal alım satımları gerçekleştirildiğini, fatura konusu mallar teslim edilmesine rağmen davalı tarafından fatura bedellerinin ödenmediğini iddia etmekte iken, davalı tarafın davacı ile aralarındaki ticari ilişkiyi kabul etmekle birlikte takibe konu faturalardan “…..” açıklaması ile düzenlenen fatura yönünden davacı ile aralarında bir ticari ilişki bulunmadığını, bu ürünlerin dava dışı 3. Kişi ile aralarındaki ticari ilişki bulunmasına rağmen davacı tarafça haksız bir şekilde talep edildiğini iddia ettiği görülmektedir.
Davaya konu alacağın incelenmesinde; alacağın taraflar arasındaki satış sözleşmesi ilişkisine dayandığı anlaşılmaktadır.
Satış sözleşmesi Türk Borçlar Kanununun 207 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan hükümlere göre satım, satıcının satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşme olarak tanımlanmıştır. Satış sözleşmesinin geçerli olabilmesi için icap ve kabul iradelerinin birleşmesi gerekli ve yeterlidir. Sözleşmenin yazılı yapılması geçerlilik için şart değildir. Yazılı yapılması ispat bakımından önem taşımaktadır. Buna göre, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça ve aksine bir adet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler. Karşılıklı edimlerin ifasında, satıcı malı teslim ettiğini önce kanıtlamalıdır. Bu ispatlandığında bedelin alıcı tarafından alıcı tarafından ödendiği ispatlanmalıdır. 6100 sayılı HMK’nın 190/1 maddesi gereğince ispat yükü, anında özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Yine aynı Yasanın 200/1 maddesi gereğince eldeki davanın değer ve miktar itibariyle yazılı belgeyle ispat edilmesi gerekmektedir.
-Davacı tarafın dava dilekçesi ile ticari defterlere delil olarak dayandığı görülmektedir.
-6102 sayılı Türk Ticaret Kanun’ da ticari defterlerle ispata ilişkin hükümlere yer verilmemiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi “Ticari Defterlerin İbrazı ve Delil olması” başlığı altında ticari defterlerle ispata ilişkin hükümler getirmiştir.
-Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222. Maddesinde; “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükümlerine yer verilmiştir.
-Yargıtay uygulamasına göre; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi gereğince; ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delildir (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 26/09/2018 tarih 2018/2696E. 2018/3431K. sayılı ilamı).
-Türk Ticaret Kanunu faturayı tanımlamış değildir. Ancak kanun faturanın düzenlenmesi hakkında bazı kurallara yer vermiştir. Fatura tanzim edilmesinin öncelikli koşulu, tacirin ticari işletmesi bağlamında mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olmasıdır. Bu koşul, faturanın nitelik itibarıyla sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belge olmasının da gereğidir. Dolayısıyla taraflar arasında bir sözleşme olmadan gönderilen belge, faturanın şekil şartlarını taşısa bile, gerçek anlamda bir fatura olmayıp, öneri (teklif) niteliğinde bir yazıdır. Şüphesiz, taraflar arasındaki sözleşmenin hukuken geçerli olması gerekir. Bu anlamda batıl bir sözleşmeye dayanılarak gönderilen faturaya süresi içinde itiraz edilmemesi, fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılması sonucunu doğurmaz. Fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılmasına ilişkin karinenin uygulanması temel borç ilişkisi doğuran bir sözleşmenin varlığı halinde söz konusu olabilir. Taraflar arasında sözleşmenin bulunup bulunmadığı hususu çekişmeli ise, ispat yükü kuralları çerçevesinde öncelikle sözleşmenin varlığı ispat edilmelidir (Özçelik, Volkan; Fatura İçeriğinin Kabul Edilmiş Sayılması, TBB Dergisi 2018 (138), s. 212 vd.).
-Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (6102 Sayılı TTK 21/2).
-Tarafların BA ve BS kayıtlarında dava konusu faturaların kayıtlı olması halinde tarafların ticari defterlerinin incelenmesine gerek yoktur. Zira münazaalı hususlar bizatihi tarafların kayıtları ile ispatlanmış kabul olunur (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19/11/2015 tarih 2015/3302 Esas 2015/12272 Karar sayılı ilamı).
-Mahkememiz dosyası yukarıda yer verilen uyuşmazlık noktalarının çözümü ve tarafların ticari defterlerinin incelenmesi amacıyla SMMM bilirkişi tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen 19/01/2023 tarihli raporda özetle; ….. Giyim Ltd. Şit.’nin incelenen 2022 takvim yılına ait ticari defterlerinin sahibi lehine delil olma vasfına haiz olduğu, davacı … Giyim Ltd. Şti’nin incelenen 2022 yılına ait resmi defter ve belgelerinde, Davalı ….. Tekstil Ltd. Şti. …. Hesap Kodu ile Alıcılar hesabında hareket gördüğü, 2022 yılı sonu itibariyle hesabın 2.298,88 TL borç bakiyesi verdiği, davalı iade faturasının davacı ticari defterlerinde kayıtlandığı, davacı tarafından BA formuyla ilgili vergi dairesine beyan edildiği, icra takip taı ve 2022 yılı sonu ariyle davacı şirketin davalı şirketten toplam 2.298.88 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, davalı …. Tekstil Ltd. Şit.’nin incelenen 2022 takvim yılına ait ticari defterleri sahibi lehine delil olma vasfına haiz olduğu, davalı ….. Tekstil Ltd. Şti.’nin incelenen 2022 yılına ait resmi defter ve belgelerinde, Davacı …. Giyim Ltd. Şti. … Hesap Kodu ile Satıcılar hesabında hareket gördüğü, 2022 yılı sonu itibariyle hesabın 2.298,88 TL alacak bakiyesi verdiği, davacı şirket adına düzenlenen 16.06.2022 tarihli 11.366,40 TL bedelli e-arşiv iade faturasından anlaşılacağı üzere *2.220 adet ….. ürünlerin iadesinin yapıldığı, iade faturasının davalı ticari defterlerinde kayıtlandığı, davalı tarafından BS formuyla ilgili vergi dairesine beyan edildiği, icra takip tarihi ve 2022 tarihi itibariyle davalı şirketin davacı şirkete toplam 2.298,88 TL borçlu olduğunun tespit edildiği, davacının 2.298,88 TL alacağının hem davacı hemde davalının ticari defter ve belgelerinde TTK, VUK ve Genel Kabul Görmüş Muhasebe İlkeleri gereği kayıt altına alındığı, her iki tarafın ticari defter kayıtlarının ve BA BS formlarının birbirini desteklediği görüş ve kanaatinin bildirildiği görülmüştür.
-Tarafların ticari defterlerinin incelendiği bilirkişi kök raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davacı ve davalı tarafın rapora ilişkin beyan ve itiraz dilekçesini ibraz ettiği görülmüş, Mahkememizce kök rapor dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve kanaat verici bulunmuştur.
-Yukarıda yer verilen açıklamalar doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde; davacı tarafın incelenen ticari defterlerin usulüne uygun tutulup takibe konu alacak kalemlerinin de bu defterlerde kaydedilmiş olması tek başına alacağın varlığına ve fatura içeriği mal ve hizmetlerin teslimi konusuna delil oluşturmamaktadır.
Ancak her iki tarafın ticari defterleri üzerinde mali müşavir bilirkişisi incelemesi yaptırılmak suretiyle alınan gerekçeli raporda dava konusu faturalardan “….. fatura nolu 106.465,28 TL bedelindeki faturanın KDV alacağı 2.298,88-TL” tutarındaki alacağın 2.298,88 TL’sinin davacı defterlerinde kaydının bulunduğu, buna karşılık bu bedelin davalının kabul görmüş muhasebe ilkelerine göre tutulan defterlerinde usulüne uygun olarak kaydedildiği belirlenmiştir. Bununla birlikte incelenen BA formlarına göre takibe konu faturaların davalı tarafça da vergi dairesine bildirildiği tespit edilmiştir. Takibe ve davaya konu faturaların davalı ticari defterlerinde kayıtlı olması halinde veya davalının bağlı olduğu vergi dairesi müdürlüğüne BA formları ile bildirilmiş olması halinde fatura içeriği malların davalıya teslim edildiğinin kabulü gerekmektedir. (Yargıtay 19. HD’ nin 2015/12329 E., 2016/6138 K. ve 2014/11846-15110 E.K. sayılı kararları da bu yöndedir.) Bu sebeple iş bu faturaya konu malların ihtilafsız olan 2.298,88’lik kısmının davacı tarafça ispatlandığı Mahkememizce kabul edilmiştir
-Buna göre, takip konusu faturanın ödenmeyen 2.298,88 TL bedeli yönünden davalı tarafın bir itirazının bulunmadığı, ticari defter kayıtları ile alacağın sabit olduğu, davalı tarafın iş bu bedeli ödediğini yazılı belge ile ispat edemediği kanaatine varıldığından bu miktar yönünden itirazın iptali ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
-Davacı tarafın fazlaya ilişkin talebi yönünden yapılan değerlendirmede ise; her ne kadar davacı tarafça ….. fatura nolu 106.465,28 TLlik fatura bedelinin 11.366,40 TL’lik bakiye kısmı yönünden takip talebiyle istemde bulunulmuşsa da iş bu bedel yönünden davacı tarafça faturanın düzenlendiği, bu faturaya karşılık olarak davalı tarafça iade faturasının düzenlendiği, iade faturasının herhangi bir itiraz kaydı içermeden davacının kabul görmüş muhasebe ilkelerine göre tutulan defterlerine işlendiği, bu nedenle iş bu fatura bedeli yönünden davacı tarafın alacak ve teslim iddiasını ticari defter ve kayıtlarıyla ispat etmesinin mümkün olmadığının kabulü gerekmiştir. Bu doğrultuda bakiye miktar yönünden davacı ile davalı arasında bir ticari ilişkinin bulunduğu davacı tarafça ispat edilemediğinden fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar vermek gerekmiştir.
-Davacı vekili, itirazın iptali talebi ile birlikte icra inkar tazminatı talebinde bulunmuştur. Borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için likit ve belirlenebilir bir alacağın mevcut olması gerekmektedir. Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması, böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir.
Buna göre davalı borçlu tarafından fatura ve ticari defter kayıtları ile sabit olan alacağın tereddütsüz bir şekilde likit ve belirlenebilir olması nedeni ile davalı borçlu aleyhine kabul edilen alacak miktarı üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
-Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün ….. esas sayılı takip dosyasında davalı tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 2.298,88 TL cari hesap alacağı ve takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz üzerinden devamına,
-Alacak likit ve belirlenebilir olduğundan kabul edilen miktarın %20’si üzerinden hesap edilen 459,77 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
-Fazlaya ilişkin taleplerin reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 167,65-TL harcın mahsubu ile bakiye 12,25- TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 167,65-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yargılama sırasında yatırılan 80,70 TL başvurma harcı, 2.000,00 TL bilirkişi ücreti, 68,00 TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere 2.148,70- TL yargılama giderinden davanın kabul red oranına (%16,56) göre hesap edilen 355,87-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddine karar verilen miktar üzerinden hesap edilen 2.298,88-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Karar kesinleştiğinde bakiye gider avansının ilgili tarafa derhal iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
17/03/2023

Katip …
E-İmzalıdır

Hakim …
E-İmzalıdır