Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/867 E. 2023/61 K. 24.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/867 Esas
KARAR NO : 2023/61

DAVA : Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı)
DAVA TARİHİ : 26/09/2022
KARAR TARİHİ : 24/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 26/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; … Mah. … Sok. No:…. D:… Esenyurt adresindeki daireyi davalı … firmasında yetkili olan … isimli şahıstan Ocak 2021 tarihinde satın aldığını, satın alırken evin hiç bir sorunu yoktur denmiş olduğunu, ancak dairenin içerisine devamlı olarak kanalizasyon suyu gelmesi ve evi devamlı olarak her yağmur yağdığında su basması nedeni ile 4 ay sonra davalıya giderek eve su bastığını ve bu evi geri alarak kendisine başka daire vermelerini talep ettiğini, davalının bunu kabul etmiş ve kendisine … Mah. … Sok. No:… D:… … İstanbul adresindeki daireyi göstermiş olduğunu, bu daireyi kendisine, 200.000TL ye vereceğini, kendi dairesini de 225.000TL ye alacağını söylemiş olduğunu, bununla ilgili satış sözleşmesini karşılıklı olarak imzaladıklarını, ancak kendisinin, daireyi davalı şahsa satarak devir ettiği halde, davalının gösterdiği bu dairenin aradan 2 ay geçmesine rağmen kendisine kredi çekileceğini söyleyen davalıların, kendisini bekletmiş olduklarını, daireyi tekrar görmeye gittiğinde ise orada oturan komşulardan kendisine, gösterilen dairenin satılmış olduğunu öğrendiğini, davalının kendisine, sen merak etme sana başka daire vereceğim, seni mağdur etmem dediğini ve Esenyurt merkez de 9 nolu bir daire daha gösterilmiş olduğunu, bu dairenin de fiyatının 200.000TL olduğunun söylenmiş olduğunu, bu daire ile ilgilide sözleşme yaptıklarını, ancak bu daire ile ilgili kredi başvurusu yapılmış ve kendisine devamlı olarak sana kredi çıkmıyor, tapu devri yapamıyoruz demiş olduklarını, ancak …. …. Bankasından kendisine kredi çıkmış fakat aylık ödemelerinin 4500TL olduğu söylenmiş olduğunu, ancak çıkan ödeme bedelini ödeyemeyeceğini kendilerine bildirdiğini, ilk dairesini 2144TL – taksit ile almış olduğunu, davalının kendisine aynı şartlarda daire alacağını söylemiş olduğunu, davalının sözlerini yerine getirmemiş olduğunu, 4500TL ödeme çıkması nedeni ile 2. daireyi de alamadığını, arabuluculuğa başvuru yapıldığını, ancak anlaşma sağlanamamış olduğunu, davalı ile arabuluculuk görüşmelerinden sonra 17/05/2022 tarihinde tekrar sözleşme yapmış ve 450.000TL bedelli bir daireyi satın almak üzere anlaşmış olduğunu, ancak bu dairenin tapusunun da çıkarılamamış olduğunu, sana kredi çıkmıyor denmiş olduğunu, kendisine davalılar tarafından ayıplı mal satılmış daha sonra ise bu ayıbı örtmek için başka daire verileceğinin söylenmiş karşılığında kendi dairesinin onlara geçmiş fakat kendisine hiçbir surette daire devri yapılmamış olduğunu, şu an evi olmadığını, mağdur olduğunu beyanla; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile öncelikle ayıplı olarak ilk olarak satılan dairenin, kendisine başka daire verileceği iddiası ile devir etmesi nedeni ile tarafına geri iade edilerek adına hükmen tesciline, bu mümkün değil ise bilirkişi atanarak maddi olarak kaybının bugünün şartları ile hesaplanmak sureti ile davalı firma ve şahıstan tahsil edilerek tarafına ödenmesine, yargılama giderlerinin ve avukatlık ücretinin karşı taraftan tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılara usulünce tebligat yapıldığı, ancak davaya cevap verilmediği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, ayıba bağlı tapu iptal tescil ve mümkün olmaması halinde tazminat talebine ilişkindir.
… Müdürlüğü’ne ve … Belediyesi’ne, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na, Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği’ne ve … Müdürlüğü’ne yazılan müzekkere cevaplarının incelenmesinde davacı tarafın gerçek kişi tacir kaydının, esnaf kaydının bulunmadığı ve mükellefiyet kaydının olmadığı görüldü.
Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. 6100 Sayılı HMK’nun 114/c maddesi gereğince mahkemelerin görevi dava şartı olup, yasanın 115. maddesi gereğince mahkeme dava şartının bulunup bulunmadığını res’en araştırmakla yükümlüdür.
6102 Sayılı T.T.K.’nun 4. maddesinin 1. fıkrası 6335 Sayılı Yasanın 1. maddesi ile değiştirilerek ticari davalar her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları, T.T.K.’nun 4. maddesinin a bendi gereğince T.T.K.’nun dan kaynaklanan davalar, T.T.K.’nun 4. maddesinin b, c, d, e, f bentlerinde sayılan davalar ve diğer özel kanunlarda Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu kararlaştırılan davalar ticari dava olarak Ticaret Mahkemelerinde görülecektir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5. maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3/l maddesine göre tüketici işleminin “mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmelerde dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” olarak aynı yasanın 3/k maddesine göre tüketicinin ise “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” olarak tanımlandığı, 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 73. maddesi gereğince tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu düzenlenmiştir.
Somut olayda davacının davalı şirketten tüketici sıfatı ile daire satın almış olduğu görülmektedir. Davacı tarafın gerçek kişi tacir kaydının ve mükellefiyet kaydının bulunmadığı dosya kapsamı ile sabittir. Mevcut durum itibari ile davanın ticari dava olarak nitelendirilmesini gerektirir bir husus bulunmamaktadır. Davacı taraf, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3. maddesinin k ve l bendi uyarınca tüketici sıfatını taşımaktadır. Davacı gerçek kişi ile davalılar arasındaki işlem tüketici işlemi olduğundan, uyuşmazlık ile ilgili Tüketici Mahkemesinin değerlendirme yapıp karar vermesi gerektiği anlaşılmakla taraflar arasındaki uyuşmazlığın 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kalması nedeniyle HMK ‘nın 1. maddesi, 6502 Sayılı yasanın 3. ve 73. maddeleri gereğince görev hususu kamu düzenine ilişkin olup Mahkemece her aşamada re’sen nazara alınması gerektiğinden Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan reddine, Mahkememizin görevsizliğine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere:
1-Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle, HMK’nın 114/.1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan reddine,
2-01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nın 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Bakırköy Tüketici Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
Dair davacı asilin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 24/01/2023

Katip …
¸

Hakim …
¸