Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/858 E. 2022/1063 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/858
KARAR NO : 2022/1063

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 23/09/2022
KARAR TARİHİ : 22/12/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 06/01/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; Dava dışı sigortalının … Site Yönetiminin yönetim ve temsilinden sorumlu olduğu, müvekkili …. Sigorta A.Ş tarafından …. – ….. başlangıç ve bitiş tarihli, …. numaralı … Sigorta Poliçesi ile sigortalandığını, müvekkili şirkete sigortalı siteye ait … marka …. model marka …. ….. seri numaralı …. imali …. KG ağırlığındaki …. , 27.08.2021 tarihinde, davalı firma yetkilisinin bakım ve onarım çalışması yaptığı esnada arızalandığını ve maddi hasara uğradığını, gerek müvekkili şirket nezdinde açılan …. numaralı hasar dosyasında görevli sigorta eksperince tanzim edilen 28/02/2022 tarihli Kesin Ekspertiz Raporu, gerekse de …. Ltd. Şti. Firmasının 27/08/2021 ve 13/10/2021 tarihli servis raporları uyarınca, sigortalı jeneratörde meydana gelen hasarın, davalı şirketin kusurlu periyodik bakım ve onarım servis hizmeti nedeniyle vuku bulduğu şüphe ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde ortada olduğunu, müvekkilinin, davaya konu olay nedeniyle 23/11/2021 tarihinde dava dışı sigortalısına 86.009,05 TL sigorta tazminatı ödediğini, müvekkili şirketin, sigortalısına yaptığı ödeme ile TTK’nın 1472. Maddesi uyarınca sigortalının haklarına halef olup TBK 183. Maddesi uyarınca alacağını temlik aldığından davalıya karşı rücu hakkı doğduğunu, müvekkilinin, ödene sigorta tazminatının ve ferilerinin hukuki sebeplerden dolayı tazmini için davalı aleyhine Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyası ile yapılan icra takibine karşı davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu, bu sebeplerle yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle;
Davalı vekilinin öncelikle görevsizlik ve husumet itirazında bulunduğunu, davacı tarafın, jeneratörlerde meydana gelen zararın nedeninin, müvekkilinden haksız kazanç sağlayabilmek adına gerçekleri saptırarak mahkemeye yanlış ve eksik lanse ederek, bunu da bizzat sigortalısının gerçeğe aykırı iddiaları ve kendi eksperlerine tutturduğu yanlı yorumlara dayalı bir raporla adeta kılıfına uydurma niyetinde olduğunu, davacı tarafın, sürecin başından bu yana gerçek dışı ve zorlama iddialar ile olayla uzaktan yakından ilgisi bulunmayan müvekkilini olayın içine çekme ve müvekkiline kusur atfetme gayreti içinde olduğunu, davacı tarafın kendi sigorta eksperleri vasıtasıyla, tamamen kendi çıkarları ve iradesiyle oluşturduğu, gerçek durumu hiçbir surette ortaya koymayan, olayın neden kaynaklandığına ilişkin hiçbir teknik bilgi içermeyen, işbu haksız davaya kılıf olması için … A.Ş’ye hazırlattığı 28/02/2022 tarihli yanlı ekspertiz raporunu kesinlikle kabul etmediklerini, bu rapora da külliyen itiraz ettiklerini, bu nedenlerle öncelikle görev yönünden dosyanın asliye hukuk mahkemelerine gönderilmesini, davanın husumet yönünden reddini, haksız ve mesnetsiz ve kötü niyetli taleplere dayalı davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, davacı tarafın sigortalısı durumunda bulunan dava dışı şirkete ait jeneratörde meydana gelen zarardan dolayı davacı tarafça sigortalısına tazminat bedelinin ödenmesi sebebiyle, ödenen tazminatın davalı şirkete rücu talebi doğrultusunda başlatılan Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyasına, davalı tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Halefiyete dayalı davalarda görevli mahkemenin sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki ilişkiye göre belirlenmesi gerekir. (24.03.1944 tarih, 1944-9 sayılı İBK) görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden (re’sen) dikkate alınması zorunludur.

Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. 6100 Sayılı HMK’nun 114/c maddesi gereğince mahkemelerin görevi dava şartı olup, yasanın 115. maddesi gereğince mahkeme dava şartının bulunup bulunmadığını res’en araştırmakla yükümlüdür.
6102 Sayılı T.T.K.’nun 4. maddesinin 1. fıkrası 6335 Sayılı Yasanın 1. maddesi ile değiştirilerek ticari davalar her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları, T.T.K.’nun 4. Maddesinin a bendi gereğince T.T.K.’nun dan kaynaklanan davalar, T.T.K.’nun 4. maddesinin b, c, d, e, f bentlerinde sayılan davalar ve diğer özel kanunlarda Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu kararlaştırılan davalar ticari dava olarak Ticaret Mahkemelerinde görülecektir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun “Tanımlar” başlıklı 3/k.maddesine göre tüketicinin ticari ve mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek ve tüzel kişiyi ifade ettiği, aynı Kanunun m. 3/l.bendine göre tüketici işleminin mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari ve mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık, vb. sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi kapsayacağı; aynı Kanunun 83/2.maddesine göre taraflardan birinin tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer konularda düzenleme olmasının bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği, aynı Kanunun 73/1. maddesinde ise tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu düzenlenmiştir.
Yukarıda açıklanan kanun hükümlerinden anlaşılacağı üzere tüketici işleminden kaynaklanan uyuşmazlığın veya sözleşmenin TTK’nın 4. ve 5. madde hükümleri kapsamında kalan kanunda özel olarak düzenlenen ve ticari dava sayılan bir sözleşmeden kaynaklanmasının herhangi bir önemi yoktur.
28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3/k bendi uyarınca somut olayda davacının sigortalısının mesleki ve ticari olmayan amaçlarla hareket ettiğinden tüketici konumunda olduğu davacının sigortalısı ile davalı arasındaki bakım ve onarım hizmetinin bir tüketici işlemi olduğu, buna göre uyuşmazlığın çözümümde Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun hükümlerinin uygulanması ve uyuşmazlığın 6502 sayılı Kanun’un 73/1. maddesi uyarınca görevli mahkeme olan Bakırköy Tüketici Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği nazara alınarak mahkememizin görevli olmaması nedeniyle HMK’nın 114/.1.(c).b,115 maddeleri uyarınca davanın dava şartı yokluğundan reddine, mahkememizin görevsizliğine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle, HMK’nun 114/.1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Bakırköy Tüketici Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-6100 sayılı HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceğine; şayet görevsizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizin dosya üzerinden bu durumu tespiti ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceğine,
Dair, taraf vekillerinin e-duruşma ortamında yüzlerine karşı, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 22/12/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır