Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/836 E. 2022/1040 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/836
KARAR NO : 2022/1040

DAVA : Tazminat (Taşınmaz Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/07/2018
KARAR TARİHİ : 15/12/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 30/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Taşınmaz Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalılardan … ve … ile kira sözleşmesi imza ederek … Mah. … Yol No:… Avcılar/İstanbul adresinde bulunan iş yerini kiraladığını, iş yerini kafe restaurant olarak kullanmak niyetinde olan müvekkilinin sözleşmenin imzalandığı sırada iş yerinde bulunan diğer davalı …’dan iş yerini devir aldığını, müvekkilinin iş yeri açılışı ile ilgili gerekli müraacatları yapmaya başladığını, elektrik, su, telefon, internet aboneliklerini yaptırdığını, ayrıca vergi dairesinden iş yeri açılışını yaptırdığını, yaklaşık bir hafta sonra …. Belediyesi zabıtalarının iş yerine gelerek, iş yerini mühürleyeceklerini ve burada faaliyet yapılamayacağını bildirdiklerini, oysa bu durum hakkında müvekkiline ne kiralayanlar ne de devredenlerin hiçbir bilgi vermediklerini, müvekkilinin …. Belediyesi’ne dilekçe vererek durumu öğrenmeye çalıştığını, kendisine 26/05/2017 tarihinde verilen cevap ile iş yerinin orta hasarlı bina olduğunu ve işletme ruhsatı verilmeyeceğini öğrendiğini, davalıların bu durumu bildikleri halde, bilerek ve isteyerek müvekkilinden maddi menfaat sağladıklarını, müvekkilinin büyük tutarda masraf yaptığı gibi, birçok işlemle de uğraşmak zorunda kaldığını, yaptığı araştırmada kendisi gibi üçüncü kişilerin de aynı yoldan paralarının alındığını ve kiracı gibi iş yerine giremeden aynı durumu yaşayıp, büyük maddi kayıpla terk etmek zorunda kaldıklarını öğrendiğini, davalı iş yeri sahiplerinin gelen kişileri aldatmakta olup, başka yere ait dask poliçesini iş yerine aitmiş gibi gösterdiğini, kira sözleşmesini yapmakta ve ardından iş yeri açılışı yapılmamasına rağmen maddi çıkar sağladığını, müvekkilinin yaşanan haksızlık üzerine 31/05/2017 tarih ve …. yevmiye numaralı Bakırköy …. Noterliğinin ihtarnamesi ile sözleşmeyi feshettiğini ve zararlarını talep ettiğini, davalı …’in cevap ihtarında talebi kabul etmediğini bildirdiğini, müvekkilinin 49.300,00-TL’yi devir bedeli olarak …’a banka kanalıyla ödediğini, bu davalının da devir zararından sorumlu tutulmasını talep ettiklerini, kiralayanın davalılardan ise ödemesi yapılan 9.000,00-TL depozit, dört aylık kira 12.000,00-TL, bununla birlikte abonelikler, eski dönem elektrik fatura borçları, malzeme ve tadilat masrafı toplamı 23.000,00-TL civarında tuttuğunu, bir kısım tespit edilecek zarar hariç şimdilik toplam zarar talebinin 94.000,00-TL olup, davalıların zararı ödemesi yönünde karar verilmesi gerektiğini belirterek, taraflar arasında tanzim edilen 01/02/2017 tarihli kira sözleşmesinin feshedildiğinin tespiti ile toplam 94.000,00-TL zararın tazminat olarak davalıların sorumlulukları oranında, ödeme tarihlerinden itibaren yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; Açılan davanın devredilen iş yerinden kaynaklanan zararın tazmini istemine ilişkin olup, kira sözleşmesinden kaynaklanan ve sulh hukuk mahkemelerinde görülmesi gereken bir dava olmadığını, söz konusu iş yerini …’dan devraldığını, dekore ederek işletmeye başladığını, 9 ay boyunca işlettiğini, bu süre zarfında nişanlandığını ve esas mesleği ile ilgili daha iyi bir teklif gelince verdiği ilan üzerine davacıya devrettiğini, devir ücretini aldığını, yaptığı eklemeler, eşyalar ve masraflar hesaplandığında zararına devrettiğini, davacıya karşı kötü niyetli davranışta bulunmadığını, davacının ruhsat durumunu bilerek bu yeri devraldığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVA ;Dava, Küçükçekmece … Sulh Mahkemesinin …Esas sayılı dosyası ile açılmıştır. Küçükçekmece …. Asliye Hukuk Mahkemesince, davalı …’ın davaya konu kira sözleşmesinin tarafı olmaması ve diğer davalılar ile arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunmaması sebebiyle davalı … hakkındaki davanın mahkemenin … Esas sayılı dosyasından tefrikine karar verilmiş, dosyanın tefrik edilmesi neticesinde Mahkemenin … Esasına kaydedildiği anlaşılmıştır.
Tefrik edilen dosyada yapılan yargılama neticesinde, Küçükçekmece …. Sulh Hukuk Mahkemesinin 26/10/2021 tarih, … Esas ve … Karar sayılı kararı ile; açılan davanın, davacının, davalıdan devraldığı kafeye ilişkin olarak, binanın hasarlı olması sebebiyle işletme ruhsatı verilmediği, davalının bu durumu bildiği halde, dürüstlük kuralına aykırı hareket ederek devir bedelini aldığı iddiası ile oluşan devir zararının tazmini istemine ilişkin olduğu, taraflar arasında kira ilişkisi bulunmayıp, uyuşmazlığın iş yeri devir sözleşmesinden kaynaklandığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine, dosya, Küçükçekmece …. Asliye Hukuk Mahkemesinin …. esas sayılı sırasına kayıt edildiği, Küçükçekmece … Aslie Hukuk Mahkemesinin 31/01/2022 tarih … esas … karar sayılı ilamı ile TTK 4/1-c maddesi gereğince davanın mutlak ticari davalardan olduğu, dolayısıyla 6102 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmesi ve asliye ticaret mahkemesinde sonuçlandırılması gerektiğinden bahisle görevsizlik kararı üzerine dosyanın kesinleştirilerek mahkememize tevzi edildiği ve mahkememizin …. esas sayılı sırasına kaydedildiği anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, işletmenin devri nedeniyle oluşan zararın tahsili istemine ilişkindir.

Küçükçekmece …. Aslie Hukuk Mahkemesinin 31/01/2022 tarih … esas … karar sayılı görevsizlik kararı ilamının kesinleşmesi üzerine dosya mahkememize gönderilmiş ve yukarıdaki esas sırasına kaydı yapılmıştır.
Aydın Ticaret Sicil Müdürlüğüne müzekkere yazılmış müzekker cevabında davacının tacir kaydının olmadığına ilişkin cevap verilmiştir.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabında davalının tacir olmadığına ilişkin cevap verilmiştir.
Avcılar Vergi dairesine yazılan müzekkere cevabında davacının 2. Sınıf tacir olduğu ,davalının 2. Sınıf tüccar olduğuna ilişkin cevap verilmiştir.
TTK’nun 4/1 maddesinde, her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına da bakılmaksızın aynı maddenin alt bentlerinde yazılı istisna hallerin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olduğu hüküm altına alınmıştır. Söz konusu yasa maddesine göre bir uyuşmazlığın ticari nitelikte sayılabilmesi için her iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendirmesi ya da söz konusu maddenin alt bentlerinde düzenlenen istisnalardan birine dahil olması gerekmektedir.
Mahkememizin görevli olup olmadığının tespiti için öncelikle davanın ticari dava olup olmadığının ve bu kapsamda davacının gerçek kişi tacir sıfatının bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Türk Ticaret Kanununun ticari davanın tanımının yapıldığı TTK’nun 4. Maddesi, ticari işletmenin tanımı yapıldığı 11. Maddesi ve gerçek kişi tacirin tanımının yapıldığı 12. Maddesi ile 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesinin hep birlikte değerlendirilmesi zorunludur.
TTK’nun 12. Maddesinde, bir ticari işletmeyi kısmen de olsa kendi adına işleten kişiye gerçek kişi tacir denildiği hüküm altına alınmıştır.
TTK’nun 11/1 maddesinde ticari işletmenin, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletme olduğu; ikinci maddesinde ise ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınırın Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararnamede gösterileceği belirtilmiştir.
2007/12362 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi:
(21 Temmuz 2007 Tarihli Resmi Gazete Sayı: 26589,Karar Sayısı: 2007/12362)
“Ekli “Esnaf ve Sanatkar ile Tacir ve Sanayicinin Ayrımına İlişkin Karar’ın yürürlüğe konulması; Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunun kararına dayanan Sanayi ve Ticaret Bakanlığının 8/6/2007 tarihli ve 2051 sayılı yazısı üzerine 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1463 üncü maddesine göre Bakanlar Kurulunca 18/6/2007 tarihinde kararlaştırılmıştır.
Esnaf ve sanatkâr ile tacir ve sanayicinin ayrımı:
MADDE 1 – (1) 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ve 63 üncü maddesi ile 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 12 nci ve 17 nci maddelerinin uygulaması bakımından;
a)Esnaf ve Sanatkar ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunun tespit edeceği ve Resmî Gazete de yayımlanacak esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedeni çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunanlardan 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 177 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) ve (3) numaralı bentlerinde yer alan nakdi limitlerin yarısını (2) numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve sanatkâr sayılmaları ile esnaf ve sanatkâr siciline ve dolayısıyla esnaf ve sanatkarlar odalarına kaydedilmeleri,
Ancak, esnaf ve sanatkar siciline kayıtlı iken, daha sonraki yıllarda yıllık alış veya satış tutarları ya da gayri safi hasılatı, esnaf ve sanatkâr sayılma hadlerini aşanların kendileri istemedikçe ticaret siciline ve dolayısıyla Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Bünyesindeki Odalara kayıt için zorlanmaması, yıllık alış veya satış tutarları ya da gayri safi iş hasılatı esnaf ve sanatkâr sayılma hadlerinin altı katını aşanların ise kayıtlarının, esnaf ve sanatkâr sicili marifetiyle ticaret siciline aktarılması,
b)213 sayılı Vergi Usul Kanununa istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defler tutanlar ile işletme hesabına göre defler tutan vc bu Kararın (a) bendinde belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları ile ticaret siciline ve dolayısıyla Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin bünyesindeki odalara kaydedilmeleri kararlaştırılmıştır.” şeklinde olduğu,
Esnaf ve sanatkâr ile tacir ve sanayici sınıflamasının: Vergi Usul Kanunun 176, maddesine göre tüccarlar defler tutma bakımından iki sınıfa ayrılmış olup;
1. sınıf tüccarlar bilanço esasına göre,
11. sınıf tüccarlar ise işletme hesabı esasına göre
Defler tutmak zorundadırlar, Aynı kanunun müteakip maddeleri ise I. sınıf tüccarlar ile II. sınıf tüccarlar kapsamına giren mükellefleri belirlemiştir.
Bu çerçevede;
I.sınıf tüccarlar; Yıllık alımları satışları veya gayri safi iş hâsılatı tutarlarından herhangi biri ayrı ayrı belirlenen tutarları aşan mükellefler ile her türlü ticaret şirketleri Kurumlar Vergisine tabi olan diğer tüzel kişiler ve İhtiyari olarak bilanço esasına göre defler tutmayı tercih edenler şeklinde belirlenmiştir,
II. sınıf tüccarlar ise: yukarıda sayılan mükellefler dışında kalanlar İle Kurumlar Vergisi mükelleflerinde işletme hesabı esasına göre defter tutmalarına Maliye Bakanlığınca müsaade edilenler şeklinde belirlenmiştir.
Defter tutma bakımından sınıflara ayrılmış olan mükelleflerin bir sınıftan diğerine geçme esasları ise yine aynı kanunun 179 ve 180. maddelerinde Sınıf Değiştirme başlığı ile açıklanmıştır.
Sınıf değiştirme: İş hacmi bakımından kendi sınıfına göre 177. maddede belirtilen hadlerin %20 oranında fazlalık veya düşüklük göstermesi halinde ortaya çıkmaktadır. Sınıf değiştirme şartları oluşan mükellefler bu şartların tahakkukunu takip eden hesap döneminden başlayarak ilgili sınıfa geçerler.”
Şeklinde düzenlenmiştir.
Söz konusu düzenlemeler dikkate alındığında, bir kişinin gerçek kişi tacir sayılabilmesi için bilanço esasına göre defter tutması veya şayet işletme esasına göre defter tutmakta ise Vergi Usul Kanunun 177. Maddesinde belirlenen sınırları aşmış olması gerekmektedir. Aksi halde kişi gerçek kişi tacir sayılmayacaktır.
Yukarıda belirtildiği şekilde … sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesinin madde /1-b bendinde açıklandığı üzere 213 sayılı VUK ‘a istinaden birinci sınıf tacir sayılan bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme esasına göre defterler tutanların tacir ve sanayici sayılmalarına karar verilmiştir. Dolayısıyla ikinci sınıf tüccarlar, işletme esasına göre defter tutanlar, ekonomik faaliyeti bedeni çalışmaya dayanan ve kazancı tacir ve sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olanlar tacir sayılmayacaktır.
Malvarlığının veya işletmenin devralınması TBK 202 maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre ticari işletmenin aktif ve pasifleriyle birlikte devredilmesi gerekir. TTK 11/3 maddesine göre ise ticari işletmelerin devrine ilişkin sözleşmeler yazılı olarak yapılır ve ayrıca ticaret siciline tescil ve ilan edilir. Somut olayda belirtilen esaslar çerçevesinde yapılmış bir işletme devrinden sözedilemeyeceğinden ve dosya kapsamından, davanın taraflarının tacir olmadığı, uyuşmazlığın mutlak ya da nispi ticari dava niteliğinde olmadığı anlaşıldığından, görevli mahkemenin HMK’nın 2.maddesi gereğince davanın genel hükümler çerçevesinde asliye hukuk mahkemesi olduğu , Küçükçekmece … Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsizlik kararının Mahkememizce yerinde olmadığı değerlendirilmiş olmakla görev hususunun kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gerektiği anlaşıldığından davanın görev nedeniyle usulden reddine, dosya görevsizlik ile Küçükçekmece …. Asliye Hukuk Mahkemesinin Mahkemesi’nden geldiğinden görev hususunun tayini hususunda dosyanın resen İstanbul Bölge İstinaf Mahkemesi ilgili dairesine gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
derilmiş ve yukarıdaki esas sırasına kaydı yapılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-HMK.nın 114/1-c maddesi gereğince davacı tarafça açılan davanın dava şartı yokluğundan REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli Mahkemenin Küçükçekmece …. Asliye Hukuk Mahkemesi OLDUĞUNA,
3-Dava hakkında daha önceden Küçükçekmece …. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından görevsizlik kararı verildiğinden; Mahkememizin görevsizliğine dair kararın İstinaf yasa yolundan geçmek suretiyle kesinleşmesi durumunda, kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde (HMK 20. maddesi) Mahkememize başvurması halinde ve talep halinde dosyanın görevli Küçükçekmece …. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Dava hakkında daha önceden Küçükçekmece …. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından görevsizlik kararı verildiğinden; mahkememizce verilen karar İstinaf yasa yoluna başvurmaksızın kesinleştiği takdirde, olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için merci tayini (Yargı yeri belirlenmesi) açısından re’sen dosyanın Istanbul Bölge Adliye Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE,
5-Süresinde müracaat edilmemesi halinde HMK 20/5 maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına, bu usuli kararın verilmesi ve bu kararla birlikte harç hususunun re’sen karara bağlanması hususlarının re’sen gözetilmesine; re’sen gözetilmesi gereken hususlar dışında kalan yönlerden ise gerekirse talebe bağlı olarak değerlendirme YAPILMASINA,
6-HMK’ nın 330/2 maddesi gereğince harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkeme tarafından DEĞERLENDİRİLMESİNE,

Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafı yokluğunda yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 15/12/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır