Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/824 E. 2023/219 K. 14.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/824 Esas
KARAR NO : 2023/219

DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/09/2022
KARAR TARİHİ : 14/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 14/03/2023
Davacı tarafından mahkememize açılan dava dosyasının incelenmesi sonunda;
İSTEM:
Davacı tarafın dava dilekçesinde özetle; Müvekkili aleyhine davalı şahıs tarafından Bakırköy …. İcra müdürlüğünün … Esas numaralı dosyasından takip başlatıldığını, yapılan takibin açıkça hukuka ve usule aykırı olduğunu, icra takibine konu iddia edilen alacağa ilişkin böyle bir borcunun bulunmadığını, takibe konu edilen fatura ve faturada yer alan mal-hizmet müvekkile tebliğ-teslim edilmediğini, mezkur faturada …. adıyla yer alan mal müvekkile teslim edrilmediğini, fatura tebliği ve mal teslimi olmadığı için mal teslimine ilişkin irsaliye olmadığını beyanla Bakırköy …. İcra müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasına konu … nolu faturanın müvekkiline teslim edilmemesi, müvekkilin alacaklı olduğunu iddia edene borcu bulunmaması, nedenleri ile davacı …in davalı …’na borçlu olmadığının tespitine, %20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına ve %10 para cezasına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
KANITLAR VE GEREKÇE:
Dava; davalı tarafından davacı aleyhine Bakırköy …. İcra Müdürlüğüne …. esas sayılı dosyası ile faturaya dayalı olarak başlatılan ilamsız icra takibi ile davalı tarafın faturaya konu malların davacıya teslim etmediği iddiası ile menfi tespit istemine istemi ilişkindir.
Mahkememizce icra dosyası, tarafların ticari sicil kayıtları, esnaf odası kayıtları, vergi dairesi kayıtları, Ba-bs formları celp edilmiş, taraf delilleri toplanmıştır.
Bakırköy … İcra Müdürlüğüne …esas sayılı takip dosyasının celp edilerek incelenmesinde; davalı takip alacaklısı tarafından davacı takip borçlusu aleyhine 30.001,12 TL asıl alacak ve 1.186,69 işlemiş faiz olmak üzere toplam 31.187,81 TL alacak üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, takip dayanağının “Fatura” olduğu, davalı takip borçlusu tarafından takibe süresi içerisinde itiraz edilmemesi nedeniyle takibin kesinleştiği görülmüştür.
Mahkememiz dosyası taraf defterlerinin incelenmesi amacıyla SMMM bilirkişi tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen düzenlenen raporda özetle; davacı taraf şahıs işletmesi statüsünde olduğu için İkitelli Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 23/09/2022 tarihli yazısına göre işletme hesabına göre defter tutan mükellefler arasında yer aldığı, İstanbul Esnaf ve Sanatkarlar Odalar Birliği’nin 21/09/2022 tarihli yazısına istinaden … sicil numarası ile … Odasına kayıtlı olduğunun görüldüğü, Tablo-2’de belirtilen defter tutma hadleri altında kaldığı için bilanço usulüne tabi olmadığını, bu nedenle bu durumun davacının tacir sıfatını taşımadığının bir göstergesi olarak kabul edilebileceğini, davalı taraf şahıs işletmesi statüsünde olduğundan gerçek kişi tacir olarak olarak görüldüğünü, İstanbul Ticaret Sicil 09/10/2019 tarihli tescil ve … ticaret sicil numaralı kaydı TIK ilgili hükümlerine göre Davalı tarafın dava konusu işlem dönemi olan 2020 yılı hesap döneminde tacir olarak göründüğünü, bu dönemde Tablo-2’de belirtilen defter tutma hadlerinin üstünde kaldığından bilanço usulüne tabi olduğunu, bu durumun davalı tarafın tacir sıfatını taşıdığının bir göstergesi olarak olarak değerlendirilebileceğini bildirdiği görülmüştür.
Davacı ve davalı tarafın gerçek kişi olması ve dosyada mevcut müzekkere cevapları nedeniyle öncelikle dava şartları yönünden görev hususunun irdelenmesi gerekmektedir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesinde; “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir” hükmüne yer verilmiştir. Buna göre görev hususunun belirlenmesinde bu konuda ayrı bir düzenleme bulunup bulunmadığının göz önünde bulundurulması gerekmektedir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olması gerekir. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanununun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 154 vd. maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanununun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir. Yine, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
T.T.K.’nun 14.maddesine göre “bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir.” Aynı Yasa’nın 17.maddesi hükmünce de; “iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildir.” düzenlemesi yer almaktadır.
5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanun’unun 3’üncü maddesinde, Esnaf ve sanatkâr, ister gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak ifade edilmiştir. Ayrıca TTK’nun 1463.maddesinde de, önce 17.maddeye gönderme yapılarak, Bakanlar Kurulunun bu konuda kararname çıkarması halinde onlarda gösterilen miktardan aşağı gayrisafi geliri bulunan sanat ve ticaret erbabından başka hiç kimse kanunun 17.maddesinde tarif edilen esnaftan sayılamaz denmek suretiyle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir.
…. tarih … sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 25.01.1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile T.T.K.’nun 1463.maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. Buna göre;
1- Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre defter tutanlardan, iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usul Kanunu’nun 177.maddesinin 1.fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar,
2- Vergi Usul Kanunu’na istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır.
Dosyada mevcut Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün müzekkere cevabı, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü ve Esnaf ve Sanatkarlar Odası müzekkere cevabı ve alınan bilirkişi raporuyla da sabit olduğu üzere; davacı tarafın işletme hesabına göre defter tutan mükellefler arasında yer aldığı,… Odalar Birliği’nin 21/09/2022 tarihli yazısına istinaden … sicil numarası ile … Odasına kayıtlı olduğunun görüldüğü, Vergi Usul Kanunu’nun 177.maddesi belirtilen defter tutma hadleri altında kaldığı için bilanço usulüne tabi olmadığı görülmektedir.
Yukarıda da ayrıntılarına yer verildiği üzere bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması gerekmektedir. Dosya mevcut vergi dairesine kayıtlarına göre davacı tarafın yukarıda açıklanan nedenlerle işletmek hesabına esasına göre defter tuttuğu, nakdi sermayesinden ziyada bedeni çalışmalara dayanılan bir iş kolunda faaliyetini sürdürdüğü, Vergi Usul Kanunu’nun 177.maddesinde yer alan hadleri aşmadığı sabit olduğundan tacir olarak kabul edilemeyeceği amlaşılmaktadır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi gereği göreve ilişkin kurallar kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir.
Buna göre dava konusu uyuşmazlık mutlak veya nisbi ticari dava niteliğinde olmadığından, uyuşmazlık Mahkememizin görev alanına girmemektedir. Uyuşmazlığın ticari dava olmaması nedeniyle genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi bu davanın yargılamasını yapmakta görevli olduğundan, HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın davaya bakmaya mahkememiz görevli olmadığından HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı noksanlığı nedeniyle Usulden Reddine,
2-6100 s. HMK’nun 20/1. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) hafta içerisinde davacı tarafça mahkememize başvurulduğu takdirde işbu dava dosyasının görevli ve yetkili Bakırköy Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne. gönderilmesine,
3-6100 s. HMK’ nun HMK’ nun 20/1. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) hafta içerisinde davacı tarafça mahkememize başvurulmadığı taktirde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğin ihtarına,
4-6100 s. HMK’nun 331/2. maddesi gereğince yargılama gideri, vekalet ücreti ve harcın görevli mahkemece karar altına alınmasına,
5-6100 s. HMK’ nun 333/1. maddesi gereğince işbu kararın kesinleşmesinden sonra gider avansından artan kısmının davacılara iadesine,
Dair; tebliğden itibaren İKİ HAFTA içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi tarafından incelenecek olan istinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda karar verildi.14/03/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır