Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/792 E. 2023/467 K. 10.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/792
KARAR NO : 2023/467

DAVA : Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/09/2022
KARAR TARİHİ : 10/05/2023
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 11/05/2023

DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; davalının davacıya hem ticari kar elde etmesi hem de ticari kayıplarının giderilmesi için tek ortağı olduğu …. Şirketi’nde hisse devretmeyi teklif ettiğini, davalının 25/07/2018 tarihinde …. Şirketi’ne ait beheri 50,00 TL olan 15.000 adet payını 750.000,00 TL bedel karşılığında devrettiğini, devirden sonra şirketin % 15’nin müvekkiline, % 85’inin ise davalıya ait hale geldiğini, devir tarihinden sonra şirkette herhangi bir ticari faaliyet olmadığını, müvekkilinin bilgi alma hakkının engellendiğini, şirketin müvekkilinin haberi olmaksızın ve müvekkilinin imzası taklit edilerek tasfiyeye sokulduğunu, tasfiye memuru olarak davalının seçildiğini bu hususta Büyükçekmece Başsavcılığının … soruşturma sayılı dosyası üzerinden başlatılan soruşturma dosyasının devam etmekte olduğunu, mahkemece yapılacak inceleme ile müvekkilinin imzasının taklit edilerek davalının yetkilerinin kötüye kullanıldığının tespit edileceğini, müvekkilinin davalının haksız fiili ile doğrudan zarara uğradığını, müvekkilinin devir bedeli olan 750.000 TL üzerinden zarara uğradığını belirterek davanın kabulü ile maddi zararın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, TTK m.560 gereğince zamanaşımı süresinin dolduğunu, davanın bu sebeple reddinin gerektiğini, zararın oluştuğu iddiasının ortak adına değil tüzel kişilik tarafından ileri sürülmesinin gerektiğini, tazminatın şirket adına istenmemiş olması nedeniyle bu sebeple de davanın reddinin gerektiğini, sorumluluk davası açılmasına şirket tarafından karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafı müştekisi olduğu Küçükçekmece CBS … soruşturma sayılı dosyası üzerinden kovuşturma yapılmasına yer olmadığı kararı verildiğini, taraflar arasındaki ilişkinin iş ilişkisi olduğunu, şirket kurduklarını ancak başarılı olamadıklarını, şirketin tasfiyeye girmesinin yasal zorunluluk olduğunu, şirketin tasfiye edilmemesi halinde de resen terkin edileceğini, davacının haberinin olmadığı iddialarının da gerçek dışı olduğunu, şirketin salt zarar etmesinin şirket yöneticisinin sorumluluğunu gerektirmeyeceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
CEVABA CEVAP; Davacı vekili tarafından sunulan cevaba cevap dilekçesinde özetle; görevli mahkemenin Ticaret Mahkemesi olduğunu, müvekkilinin şirketin tasfiye edildiğini ilan ile öğrendiğini bu sebeple zamanaşımı itirazının reddinin gerektiğini, şirket ortağının “doğrudan zarar” nedeniyle dava açmasının mümkün olduğunu, davalının tarafların ortağı olduğu şirketin hem yöneticisi hem de tasfiye memuru olduğunu, hakaret iddiaları ile ilgili olarak Küçükçekmece … Asliye Ceza Mahkemesinin … esasına kayıtlı olarak dava açıldığını ve derdest olduğunu, dolandırıcılık suçu nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğini belirterek davanın kabulünü talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dosyanın iki kişilik bilirkişi heyetine tevdii ile dava dışı şirket ticari defter ve belgeleri ile dosya kapsamı incelenmek suretiyle uyuşmazlık konularına ilişkin bilirkişi raporu tanziminine karar verilmiştir.
SMMM … ile Öğretim görevlisi Prof. Dr. … tarafından düzenlenen raporda, davacının zararını ispat edemediği, şirketin faal olmadığı fesih ve tasfiye kararının kanuna uygun olduğu belirtilmiştir.
Dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 644/1-a maddesinin yollaması ile limited şirket müdürlerinin sorumlulukları hakkında da uygulanacak olan TTK’nın 553/1. maddesi uyarınca, şirket yöneticisi ve tasfiye memuru olarak görev yapan davalının davacıya verdiğini iddia ettiği zarar nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
Yönetici aleyhine açılacak sorumluluk davası, doğrudan doğruya zarar ve dolaylı zarar durumuna göre değişiklik içerir. Yöneticinin ortaklığın mal varlığının azaltan veya kötüleştiren yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırı davranışları, ortaklar ve alacaklıların dolaylı zarar görmesine yol açar. Yani davacı tarafın ortağı olduğu davalı şirketin kötü yönetilmesi nedeniyle davalı şirketin zarara uğratılması nedenine dayalı tazminat davasında, şirket yöneticisinin eylemleri nedeniyle uğranılan zarar, şirket açısından doğrudan, davacı ortak açısından ise dolaylı zarar olup, dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın 555. (6762 sayılı TTK’nın 309.) maddesi hükmü gereğince hükmedilecek tazminatın şirkete verilmesinin talep edilmesi gerekmektedir.
Somut olay bakımından davacı taraf şirket hisselerini devraldığını ve akabinde şirketin tasfiye edilmesi nedeniyle zarara uğradığını ileri sürmektedir. Dava dışı şirketin sermayesinin 5.000.000,00 TL olduğu ve 100.000 paya bölündüğü, şirketin tek ortaklı olarak kurulduğu ve 750.000 TL’lik hissesinin 10/07/2018 tarihli genel kurul kararı ile davacıya devredildiği ve devrin 25/07/2018 tarihinde ilan edildiği anlaşılmaktadır. Anılan devir sözleşmesinde pay bedelinin nakden alındığı belirtilmiş ise de pay bedelinin davalıya devredildiğine dair belgenin bulunmadığı gibi dava dışı şirketin pay devri tarihinde sermayesinin ödenmediğinin tespit edildiği, yani davacının payı sermaye borcu ile devraldığı da anlaşılmaktadır. Şirket faal olmayıp sermayesi ödenmemiş, pay devri tarihinden önce de tespit edilmiş bir geliri bulunmamaktadır. Şirketin kuruluşundan beri faaliyeti bulunmayıp fesih ve tasfiye koşullarının oluştuğu anlaşılmaktadır. Davacı tarafça kendi rızası bulunmaksızın tasfiye kararı alınarak doğrudan zarara uğradığını iddia etmiş ise de iddia edilen zarar dolaylı zarardır. Davacının pay devir bedeli ödediğini iddia etmesi ve ödemesi, zararın niteliğini doğrudan zarara dönüştürmeyecektir. Aksinin kabulü, şirket ortağı tarafından açılan tüm sorumluluk davalarının şirket ortaklığı için devir bedeli ödenmiş olması nedeniyle doğrudan zarar olarak adlandırılması anlamına gelecektir. Davacının iddiaları şirketin ve dolayısıyla kendisinin zarara uğratıldığına yönelik olup şirket yöneticisi hakkında ortakların ve şirket alacaklılarının tazminat davası açma hakkını düzenleyen 6102 sayılı TTK’nın 555. maddesinde yer alan “Şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir pay sahibi isteyebilir. Pay sahipleri tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebilirler.” hükmü uyarınca ortak, dolaylı zarar nedeniyle açtığı davada hükmedilecek tazminatın kendisine değil, ortaklığa verilmesi yönünde talepte bulunabilir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 16/01/2015 tarih ve 2014/11886 Esas 2015/5364 Karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 04/10/2017 tarih ve 2016/2892 Esas 2017/5003 Karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 21/03/2018 tarih ve 2016/8965 Esas 2018/2193 Karar sayılı emsal ictihatları). Davacı taraf, zararın şirkete değil, kendisine ödenmesini talep etmiş olmakla açılan davanın aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
AÇILAN DAVANIN AKTİF HUSUMET YOKLUĞU NEDENİYLE REDDİNE,
1-Alınması gereken 179,90 TL’nin davacı tarafça yatırılan 853,88 TL’den tenzili sonucu fazla yatırılan 673,98 TL’nin hüküm kesinleştikten sonra talebi halinde davacıya iadesine,
2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 9.200 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup, anlatıldı.10/05/2023

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır