Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/785 Esas
KARAR NO : 2022/1052
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/09/2022
KARAR TARİHİ : 20/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, “… Mh. …..Cd. No:…. …/…” adresinde … isimli mağazası bulunduğunu, … vergi kimlik numarası ile spor ürünleri satışı yapmakta olduğunu, davalının da müvekkilinin bir süredir çalıştığı tedarikçi olduğunu, müvekkilinin davalıya para gönderip bunun karşılığından davalıdan spor ayakkabı, spor çanta gibi spor ürünleri satın almakta olduğunu, müvekkilinin, 16/04/2022 – 22/04/2022 tarihleri arasında davalıya yine ayakkabı getirmesi için toplamda 33.100,00 TL’yi davalıya göndermiş olduğunu, ancak, buna karşılık davalı müvekkiline anlaşılan ürünleri getirmemiş olduğunu, daha sonrasında ise müvekkilinin talep ettiği ürünü bulamadığını söylemiş, müvekkilinin bu kez para iadesi istediğinde ise kendisini oyalamış olduğunu, bunun üzerine müvekkilinin son çare olarak Bakırköy … İcra Dairesinde …. E. sayılı dosya ile gönderdiği meblağın iadesi için icra takibine girişmiş, ancak davalı tarafından haksız bir şekilde takibe ve borca itiraz edilmiş olduğunu, davalının icra takibine yaptığı itirazın haksız ve dayanaktan yoksun olduğunu, arabuluculuğa başvuru yapıldığını, ancak anlaşma sağlanamamış olduğunu beyanla; davanın kabulüne, itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesinde yer alan beyanlarının tamamen asılsız iddialara dayanmakta olduğunu, öyle ki dava dilekçesinde ifade edilen ürünlerin gönderilmemesi ve paranın iade edilmemesi müvekkili adına yapılan kötü niyetli suçlamalara dayanmakta olduğunu, buna göre müvekkili tarafından ürünlerin kargolamış ve bu kargoların kargo takip numaralarının ekte yer aldığını, müvekkilinin daha önce de ürün alım satımı yaptığı için davacı ile aralarındaki ilişkiye güvenerek 16/04/2022 tarihinde 2 koli şeklinde 20 tane ayakkabı göndermiş olduğunu, davacı tarafın ürünleri teslim aldığı taktirde parayı göndereceğini ifade etmiş buna bağlı olarak da dava dilekçesinde eklendiği üzere dekontlardan da görüleceği gibi ” nike ödemesi” adı altında açıklamalı olarak ücretleri göndermiş olduğunu, eklerde görüleceği üzere kargonun boyutunun taşıyıcı kargo firma tarafından yaklaşık 40 kg/ 40 DS olarak belirlenmiş olduğunu, buradan da anlaşılacağı üzere müvekkilinn üstlendiği sözleşme yükümlülüğünü yerine getirmiş buna bağlı olarak 20 tane ayakkabı tedariğinde bulunmuş olduğunu, bunun üzerine davacı yanın, ödemeleri daha önceden belirttiği gibi tek seferde değil birkaç gün süreçte ayrı ayrı göndererek tamamlamış olduğunu, müvekkilinin aralarındaki ilişkiye güvenerek ayakkabı tedariğini sağlamış bu süreçte ödemenin tamamlanmasını beklemiş olduğunu, buna rağmen davacı yanın tamamen kötü niyetle ürünlerin gönderilmediği, iadenin sağlanmadığı yönünde iddialarda bulunmakla birlikte bu iddialara kesinlikle itiraz ettiklerini, müvekkili …’in, hemşire olarak çalışmakta olup ek gelir elde etmek amacıyla ayakkabı satmakta olduğunu, müvekkilinin bu şekilde dava dışı bazı tanıdıkları ile de bu şekilde ayakkabı göndermiş olduğu ilişkileri bulunduğunu, davacı yan, ürünlerin gönderilmediğini ve para iadesi almadığını belirtse de bu iddiaları ispatlayamamış olduğunu, müvekkilinin ürünleri göndermiş, bunun üzerine ödemesini almış olduğunu, ödemesini belirtildiği üzere alamasa da davacıyla aralarındaki ilişkiye güvenerek bunu bir sorun haline getirip mahkemeye taşımamış olduğunu, müvekkilinin eksik gönderilen 1 adet ayakkabının ücretini davacı alacaklıya yatırmış olduğunu, tarafların arasında bulunan tanışmışlığa dayanarak daha önce de bu şekilde ayakkabı alışverişi için para aktarımı olmuş ve müvekkilinin daha önce de ürünleri tam bir şekilde karşı tarafa göndermiş fakat ….’in daha öncede gönderilen ayakkabılarda eksiklik olduğunu beyan ederek müvekkilinden bu eksik olduğunu iddia ettiği ayakkabıların parasını istemiş olduğunu, müvekkilinin aralarındaki alışverişin zedelenmemesi için daha öncede hiç bir itirazda bulunmadan ücret iadesi yapmış olduğunu, dolayısıyla tarafların arasında herhangi bir alacak-borç ilişkisi kalmamış olup, karşı tarafın kötüniyetle tatbik ettiği takip talebi doğrultusunda mevcut olmayan bir borç için taraflarına ödeme emri gönderilmiş olduğunu, davacı tarafça işbu dosyaya sunulan … yazışmalarına kül halinde itiraz ettiklerini, … yazışmalarının delil niteliğine haiz olmadığını, davacının iddiasını yazılı delillerle ispatlaması gerektiği hususunu itirazen yinelediklerini, bununla beraber takipte ve dava dilekçesinde müvekkili aleyhine isnat edilmeye çalışılan bütün iddiaların haksız ve dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkilinin işbu davaya konu olan borcun mevcudiyetini yahut meblağını ikrar etmesinin söz konusu dahi olmadığını, ekte bulunan dekontlar ve kargo takip numarasında görüldüğü üzere borcun tüm fer’ileri ile birlikte davacı-alacaklı tarafa ödenmiş olduğunu, açıklanan nedenlerle, zaten ödenmiş olan borca istinaden yapılan icra takibine müvekkili …’in itirazının haklı olduğunu beyanla; davanın öncelikle vaki husumet itirazları dolayısıyla usulden reddine, aksi takdirde esastan reddine, takibinde haksız ve kötüniyetli olan alacaklı-davacının mesnetsiz davasının reddi ile davacı aleyhine % 20 kötüniyet tazminatına hükmedilmesi ile; karşı dava ve uğranılmış ve uğranılacak mağduriyet, zarar ziyan vs. nedenlerle dava açma haklarının saklı tutulmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
…. Müdürlüğü cevabi yazısı, …. cevabi yazısı,…. cevabi yazısı,…. Müdürlüğü cevabi yazısı, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyasının uyap suretleri ve delil niteliğindeki tüm bilgi ve belgeler dosyamız içerisine aldırılmıştır.
Ankara Ticaret Odasına yazılan müzekkere cevabının incelenmesinde, davalı tarafın herhangi bir tacir kaydına rastlanmadığının bildirildiği görüldü.
…. Müdürlüğü’ne yazılan müzekkere cevabının incelenmesinde, davalının vergi kaydının bulunmadığının bildirildiği görüldü.
Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. 6100 Sayılı HMK’nun 114/c maddesi gereğince mahkemelerin görevi dava şartı olup, yasanın 115. maddesi gereğince mahkeme dava şartının bulunup bulunmadığını res’en araştırmakla yükümlüdür.
6102 Sayılı T.T.K.’nun 4. maddesinin 1. fıkrası 6335 Sayılı Yasanın 1. maddesi ile değiştirilerek ticari davalar her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları, T.T.K.’nun 4. maddesinin a bendi gereğince T.T.K.’nun dan kaynaklanan davalar, T.T.K.’nun 4. maddesinin b, c, d, e, f bentlerinde sayılan davalar ve diğer özel kanunlarda Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu kararlaştırılan davalar ticari dava olarak Ticaret Mahkemelerinde görülecektir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5. maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Davacının talebi, tedarik edileceği beyan edilen ayakkabılara karşılık davalı adına göndermiş olduğu ücretin iadesi amacı ile başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı tarafın bilanço esasına göre defter tutmakta olduğu görülmekle tacir olarak kabul edilecektir. Ne var ki Ankara Ticaret Odası ve Mamak Mal Müdürlüğü’nce verilen yazı cevaplarının incelenmesinde davalının gerçek kişi tacir kaydının ve vergi kaydının bulunmadığının belirtildiği ve davalı vekilince sunulan cevap dilekçesinde de davalının hemşire olduğunun beyan edildiği görülmüştür. Yargıtay 15 HD’nin 19.01.2016 tarih 2015/3579 Esas- 2016/241 Karar sayılı kararında ve İstanbul BAM … HD’nin 09.03.2017 tarih …. Esas- …. Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere taraflardan birinin tacir sıfatının bulunmaması halinde taraflar arasındaki ilişkinin 6102 sayılı kanun kapsamında kalmadığı, davanın ticari nitelikte olmaması nedeniyle davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemelerine ait olduğu hüküm altına alınmıştır. Yerleşik Yargıtay kararları ve İstanbul BAM kararları da dikkate alındığında uyuşmazlığın genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesinde çözümlenmesi gerekmekte olup HMK’nun 114/1.(c).b,115. Maddeleri gereğince davanın görev nedeniyle dava şartı yokluğundan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere:
1-Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle, HMK’nın 114/.1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan reddine,
2-01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nın 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-6100 sayılı HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceğine; şayet görevsizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizin dosya üzerinden bu durumu tespiti ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceğine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 20/12/2022
Katip …
¸
Hakim …
¸