Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/747 E. 2023/204 K. 10.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/747 Esas
KARAR NO : 2023/204

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/08/2022
KARAR TARİHİ : 10/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/04/2023
Davacı tarafından mahkememize açılan dava dosyasının incelenmesi sonunda;
İSTEM:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin yıllardır yurtiçi lojistik başta olmak üzere Uluslararası taşımacılık ve FMCG alanlarında birçok firmaya depolama ve dağıtım hizmeti sunan saygın bir şirket olduğunu, davalı şirket ile müvekkili şirket arasında var olan ticari ilişki nedeniyle davalı şirketin müvekkil şirketten almış olduğu hizmet karşılığında borçlandığını, müvekkili tarafından davalı tarafın ürünler sipariş ettiğini, söz konusu mal satım işinde müvekkilinin mallar teslim ederek edimini yerine getirdiğini, yapılan hizmet bedelinin davalıya fatura edildiğini, müvekkili şirketin teslimini gerçekleştirmesine rağmen söz konusu satım işi nedeniyle doğmuş 1.462,72 TL tutarındaki ücretin davalı şirket tarafından ödenmediğini, alacağın tahsili için davalı tarafa yazılı ve sözlü olarak defalarca kez müracaat edilmiş ise de herhangi bir netice elde edilemediğini ve bunun üzerine davalı tarafa karşı Silivri İcra Dairesi …. Esas dosyası tahtında ilamsız icra takibi başlatıldığını, ilgili takibe davalı tarafça itiraz edildiğini, müvekkili şirketin mal teslimine ilişkin herhangi bir itirazının olmadığını, TTK m.21/2 fıkrasında yer alan itiraz hakkını süresinde kullanmayan kişi fatura içeriğini kabul etmiş sayılacağı açıkça ifade edildiğini, alacağın varlığının defter ve kayıtların incelenmesi ile açıkça ortaya çıkacağını, izah edilen nedenlerle; davalı tarafın, Silivri İcra Dairesi …. Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptaline ve takibin devamını, icra takibine itirazda haksız ve kötüniyetli olan davalı taraf aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
YANIT:
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Davacı … ile davalı müvekkili arasında iddia edilen borcu doğuran bir alım satım, hizmet ve herhangi bir surette borç doğuran ve müvekkili borçlu kılan bir ilişki mevcut olmadığını, dava ve takip konusu yapılan faturaların müvekkili şirketin defterlerinde işli olmadığı gibi, bu faturalar müvekkili şirkete tebliğ edilmediğini, müvekkilinin mevcut faturalardan icra takibi ile haberdar olduğunu, faturaların alacağın varlığını yani müvekkili şirketin davacıya bir borcu olduğunu ispatlayan bir belge niteliğinde olmadığına, faturanın tek başına taraflar arasındaki akdi ilişkiyi ispat edemeyeceğini, açıklanan nedenlerle haksız ve mesnetsiz olarak açılan davanın reddini, davacı tarafından haksız ve kötüniyetle icra takibi yapılması sebebiyle davacı hakkında %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatı hükmedilmesini, mahkeme masraf ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
KANITLAR VE GEREKÇE:
-Dava, ddavacı tarafından davalı aleyhine Silivri İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası ile faturaya dayanılarak başlatılan ilamsız icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
-Mahkememizce icra dosyası, taraflara ait Ba-Bs formları, dosya arasına alınmış, ticari defterler incelenmiş ve diğer tüm deliller toplanmıştır.
-Silivri İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı takip dosyasının celp edilerek incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 1.462,05 TL alacak üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, takip dayanağının “Cari Fatura” olduğu, davalı borçlu tarafından takibe süresi içerisinde itiraz edilmesi nedeniyle takibin durduğu görülmüştür.
-2004 Sayılı İİK 67. maddesi gereğince itirazın iptali davalarının görülüp hükme bağlanabilmesi için geçerli bir icra takibi bulunması, süresinde borca itiraz edilmesi ve 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması dava şartı niteliğindedir.
-İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir (YHGK. 2017/19-1634 Esas – 2018/633 Karar sayılı ilamı).
-Somut olayda davacı taraf davalı ile aralarında ticari ilişki kapsamında mal alım satımları gerçekleştirildiğini, fatura konusu mallar teslim edilmesine rağmen davalı tarafından fatura bedellerinin ödenmediği iddia etmekte iken, davalı taraf davacı ile aralarında ticari ilişki bulunmadığını beyan etmektedir.
-Satış sözleşmesi Türk Borçlar Kanununun 207 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan hükümlere göre satım, satıcının satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşme olarak tanımlanmıştır. Satış sözleşmesinin geçerli olabilmesi için icap ve kabul iradelerinin birleşmesi gerekli ve yeterlidir. Sözleşmenin yazılı yapılması geçerlilik için şart değildir. Yazılı yapılması ispat bakımından önem taşımaktadır. Buna göre, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça ve aksine bir adet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler. Karşılıklı edimlerin ifasında, satıcı malı teslim ettiğini önce kanıtlamalıdır. Bu ispatlandığında bedelin alıcı tarafından alıcı tarafından ödendiği ispatlanmalıdır. 6100 sayılı HMK’nın 190/1 maddesi gereğince ispat yükü, anında özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
-Davacı tarafın dava dilekçesi ile ticari defterlere delil olarak dayandığı görülmektedir.
-6102 sayılı Türk Ticaret Kanun’ da ticari defterlerle ispata ilişkin hükümlere yer verilmemiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi “Ticari Defterlerin İbrazı ve Delil olması” başlığı altında ticari defterlerle ispata ilişkin hükümler getirmiştir.
-Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222. Maddesinde; “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz….. (4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur” hükümlerine yer verilmiştir.
-Yargıtay uygulamasına göre; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi gereğince; ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delildir (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 26/09/2018 tarih 2018/2696E. 2018/3431K. sayılı ilamı).
-Türk Ticaret Kanunu faturayı tanımlamış değildir. Ancak kanun faturanın düzenlenmesi hakkında bazı kurallara yer vermiştir. Fatura tanzim edilmesinin öncelikli koşulu, tacirin ticari işletmesi bağlamında mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olmasıdır. Bu koşul, faturanın nitelik itibarıyla sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belge olmasının da gereğidir. Dolayısıyla taraflar arasında bir sözleşme olmadan gönderilen belge, faturanın şekil şartlarını taşısa bile, gerçek anlamda bir fatura olmayıp, öneri (teklif) niteliğinde bir yazıdır. Şüphesiz, taraflar arasındaki sözleşmenin hukuken geçerli olması gerekir. Bu anlamda batıl bir sözleşmeye dayanılarak gönderilen faturaya süresi içinde itiraz edilmemesi, fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılması sonucunu doğurmaz. Fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılmasına ilişkin karinenin uygulanması temel borç ilişkisi doğuran bir sözleşmenin varlığı halinde söz konusu olabilir. Taraflar arasında sözleşmenin bulunup bulunmadığı hususu çekişmeli ise, ispat yükü kuralları çerçevesinde öncelikle sözleşmenin varlığı ispat edilmelidir (Özçelik, Volkan; Fatura İçeriğinin Kabul Edilmiş Sayılması, TBB Dergisi 2018 (138), s. 212 vd.).
-Mahkememiz dosyası yukarıda yer verilen uyuşmazlık noktalarının çözümü ve tarafların ticari defterlerinin incelenmesi amacıyla SMMM bilirkişi tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen 11/01/2023 tarihli raporda özetle; davacı şirketin 2020-2021 takvim yılına ait envanter defteri incelendiğini,, şirketin siber saldırıya maruz kaldığı ve zayi olduğu gerekçesiyle elektronik ortamda tutulan yevmiye ve defter-i kebir incelenememiş, muhasebe programı bilgisayar kayıtlarının incelendiğini, davacı şirketin, dava konusu işlemlerin olduğu yıla ait yasal yevmiye, kebir ve envanter defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin Türk Ticaret Kanunu hükümlerine uygun olarak yasal süresi içinde yapılmış olduğunun ve sahibi lehine delil olma vasfına haiz olup olmadığının tespit (e-defter bilgi sistemlerinin zayi olması) Davacı şirketin ticari defterinin kayıt nizamı bakımından Vergi Usul Kanunu hükümleri muhasebe sistemi uygulama tebliğlerine uygun olup olmadığının belirlenemediğini, (e-defter bilgi sistemlerinin zayi olması), davacı … A.Ş.’nin incelenen 2020-2021 yıllarına ait muhasebe programı bilgisayar kayıtlarında, Davalı … Ltd. Şti. 120 Hesap Kodu ile ALICILAR hesabında hareket gördüğü, yukarıda örneği verilen ve davalı şirketin …[email protected]” mail adresine elektronik olarak tebliğ edildiği anlaşılan dava ve takip konusu 13/11/2020 tarihli …. numaralı 1.462,05 TL bedelli e- arşiv faturasının davacıya ait muhasebe programı bilgisayar kayıtlarında yer aldığı, 2021 yılı sonu ve icra takip tarihi olan 22/03/2021 tarihi itibariyle davalı şirketten 1.462,05 TL anapara alacağı olduğunun tespit edildiği, Muhasebe Programı Bilgisayar Kayıtları’nın, TTK ve VUK hükümleri uyarınca ticari defterlerde olduğu gibi kesin delil niteliğine haiz olmadığı, davacı şirketçe Elektronik Defter Kayıtları’nın belirli periyotlarda yedeklerinin alınmamasından bahisle TTK’nın 82. Maddesi uyarınca davacı şirketin ticari defter ve belgelerinin saklanması ve muhafazası konusunda gerekli dikkat, özen ve ihtimamı gösterip göstermediği hususunun değerlendirilmesi sayın mahkemenin takdirinde olduğu, davalı … Tic. Ltd. Şti. ticari defterlerini incelemeye sunmadığı görüş ve kanaatinin bildirildiği görülmüştür.
Mahkememizce davalı tarafa ticari defterlerini ibraz etmek üzere usulüne uygun bildirim yapılmasına rağmen davalı tarafın ticari defter ve belgelerini incelemeye esas olmak üzere mahkemeye ibraz etmediği ve yerinde inceleme talep etmediği görülmüştür.
-Davacı defterlerinin incelendiği bilirkişi kök raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, tarafların rapora ilişkin beyan ve itiraz dilekçesini ibraz ettiği görülmüş, Mahkememizce kök rapor dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve kanaat verici bulunmuştur.
-Somut olay değerlendirildiğinde; yukarıda da ayrıntılarına yer verildiği üzere ticari defterlerin ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
-Dosyada mevcut bilirkişi raporuyla da tespit edildiği üzere davalı tarafça ticari defterler ibraz edilmemiş, ancak davacı tarafça ibraz edilen ticari defter kayıtlarının zayi olması nedeniyle incelenemediği, bilirkişi incelemesinin “muhasebe programı bilgisayar kayıtları” üzerinden yapıldığı anlaşılmaktadır.
-Buna göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222. Maddesi uyarınca davacı tarafça “eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş” nitelikte ticari defterlerin ibraz edilmediği, açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtlarının sahibi lehine delil vasfı taşıması mümkün olmadığından delil vasfına sahip olmadığı, bu nedenle davacı tarafın ticari defter kayıtlarıyla alacağın ve ticari ilişkinin varlığını ispat edemediğinin kabulü gerekmiştir.
Bu doğrultuda davalı tarafın taraflar arasındaki ticari ilişkiyi kabul etmediği, davacı tarafça bu hususun aksinin usulüne uygun ticari defter kayıtları veya diğer belgelerle ispat edilemediği kanaatine varıldığından davanın reddine, davalının kötü niyet tazminatı isteminin davacının kötü niyetli yönünde ispat bulunmadığından reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekil hüküm tesis edilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin şartları oluşmadığından REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir edilen 1.462,72-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Bakiye gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa derhal iadesine,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Silivri Arabuluculuk bürosunun …. numaralı arabuluculuk dosyasında Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin (e-duruşma ortamında) yüzlerine karşı KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
10/03/2023

Katip ….
E-İmzalıdır

Hakim …
E-İmzalıdır