Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/73 E. 2022/50 K. 24.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/73
KARAR NO : 2022/50

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/01/2022
KARAR TARİHİ : 24/01/2022
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 24/01/2022
DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin inşaat alanında faaliyet göstermekte olan ve saygın projelerin üreticisi olan … İNŞAAT VE TÜKETİM MADDELERİ TİCARET ANONİM ŞİRKETİ’NİN hisselerinin çoğuna sahip ortağı ve yönetim kurulu başkanı olduğunu, davalının ise ise şirkette hisse sahibi ve yönetim kurulu üyesi olduğunu, inşaat sektöründeki olumsuz dalgalanmalardan ve içerisinde bulunduğu darboğazdan … İNŞAAT VE TÜKETİM MADDELERİ TİCARET ANONİM ŞİRKETİ de etkilenmiş olup şirket iştigal konusu kapsamında kullanılmak üzere muhtelif bankalardan yüksek montanlı krediler kullandığını, müvekkili ile birlikte davalının da şirketin kullandığı banka kredilerine şahsi kefil olduğunu, ancak bazı yönetim sorunları nedeniyle şirket dar boğaza girmiş ve banka kredilerini ödeyemez hale geldiğini, bunun sonucunda şirket tarafından kullanılan krediler zaman içinde muaccel hale geldiğini, kredilere şahsi kefil olan davalı şirketteki yönetim kurulu üyesi görevi gereğince müvekkilimle bir araya gelerek kredilerin ödenmesi konusunda hiçbir girişimde olmadığı gibi, müvekkilimin bütün çağrılarını ve girişimlerini de yanıtsız bıraktığını, ancak şirketin çok büyük bir şirket olması nedeniyle ve hiçbir surette prestij kaybı yaşamaması gerektiğinden; kredilerin şirket tarafından ödenemeyen kısımlarının tamamı şahsi kefil olan Müvekkili tarafından şirket hesabına ödendiğini, şirketin müvekkili tarafından kendisine gönderilen tutarlar ile muaccel haldeki kredi borçlarını ve bu kapsamda kefil sıfatıyla davalının sorumlu olduğu ve ödemesi gereken tutarlar da dahil olmak üzere, müvekkilinin şahsi imkanlarından ve bu kredilerin kefili sıfatıyla gönderdiği paralarla ödediğini, davalının ise yönetim kurulu üyesi olduğu şirketin bu süreçteki durumu ile ilgilenmediği gibi, banka borçlarına şahsi kefaleti sebebiyle de bu borçların ödenmesi durumuyla da ilgilenmediğini, davalı, kefil olarak kendi sorumluluklarında olan ve fakat müvekkilim tarafından ödenen tutarları, taleplerimize rağmen ödemediğini, bunun üzerine ve mezkur alacağının tahsili amacıyla müvekkil tarafından davalı aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğünün …. E. sayılı dosyasından ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu beyanla davanını kabulü ile itirazın iptaline, davalıya aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacı tarafından başlatılan icra takibine davalının itirazının iptali istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın 114/1 maddesinin birinci fıkrasında, tüm davalar bakımından geçerlilik taşıyan dava şartlarının neler olduğu hususu açıkça hükme bağlanmış, HMK 114/2 maddesinde ise diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümlerin saklı olduğu belirtilmiştir.
7155 sayılı Kanun ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen ve 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 5/A maddesi ile getirilen “Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. ….” hükmü uyarınca konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkındaki ticari davalarda dava açmadan önce arabuluculuğa başvurmak zorunlu hale getirilmiş, yani arabuluculuğa başvurmak dava şartı haline getirilmiş bulunmaktadır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-2 maddesindeki “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükmü gereğince arabuluculuğa tabi davalarda dava açılırken, arabulucuya başvurulması ve arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin dava dilekçesine eklenmesi gerekir. Arabulucuya başvurulmadan doğrudan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilecektir.
Öte yandan 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 1/2 m. uyarınca, arabuluculuk, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri iş veya işlemlerden doğan özel hukuk uyuşmazlıklarının çözümlenmesinde uygulanır.
Somut olaya döndüğümüzde, dava, itirazın iptali davası olduğu uyuşmazlığın tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri bir işleme ilişkin olduğu, dolayısıyla davada arabuluculuğa başvurmuş olmanın dava şartı olduğu ve dava şartının yerine getirilmediği sonuç ve kanaatine varılmış olup davanın reddine karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-7155 sayılı yasayla değişik TTK’nun 5/A ve aynı sayılı yasa ile değişik 6325 sayılı kanunun 18/A maddesinin 1. Fıkrası uyarınca arabuluculuğa başvurulmasına ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının ilgili davacıya iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda , kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 24/01/2022
Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır