Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/725 E. 2023/509 K. 16.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/725 Esas
KARAR NO : 2023/509

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/08/2022
KARAR TARİHİ : 16/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; davacı alacaklı müvekkili şirket ile davalı borçlu şirket arasında faturalara dayalı cari hesap alacağının tahsili için Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibine geçilmiş olduğunu, davalı şirket tarafından ödeme emrinin tebliğinden sonra 29/06/2022 tarihinde hukuka aykırı olarak borca itiraz edilmiş ve itiraz işlemi sonucu icra takibinin durdurulmuş olduğunu, akabinde arabuluculuğa başvuru yapıldığını, ancak anlaşma sağlanamamış olduğunu, taraflar arasında ürün satımına ilişkin mutabakat sağlanması sonrasında sipariş edilen ürünlerin sevkiyatlarının yapılmış olduğunu, müvekkili şirketle davalı şirket arasındaki mail yazışmalarını ve 10.01.2022 ve 13.05.2022 dönemine ait sipariş irsaliyelerini ve siparişlere konu faturaları ekte sunuyor olduklarını, davalı şirket tarafından sipariş edilen ürünlere ilişkin faturalar tanzim edilmiş ve ekte sundukları e-irsaliyelerde de görüldüğü üzere söz konusu ürünlerin davalı şirket tarafından teslim alınmış olduğunu, söz konusu faturaların tamamının davalı şirkete tebliğ edilmiş ve siparişe konu ürünlerin davalı şirket tarafından teslim alınmış olmasına karşın fatura bedellerinin davalı şirket tarafından eksik ödenmiş olduğunu, davalı şirket tarafından ilk beş fatura bedelinin tamamı ile diğer faturalara ilişkin birtakım ara ödemeler yapılmışsa da müvekkili şirketin halihazırda en son 18.435,00-Euro tutarında faturalardan kaynaklanan cari hesap bakiye alacağı bulunmakta olduğunu, müvekkili şirket tarafından tutulan 10.01.2022 -13.05.2022 dönemine ait Cari Hesap Ekstresini ekte sunuyor olduklarını, ekte sunmuş oldukları cari hesap ekstresinden de açıkça görüleceği üzere davalı borçlu şirket tarafından 10.06.2022 tarihinde borçlu şirket tarafından alacaklı müvekkili şirkete 2.000 Euro ödeme yapılmış olduğunu, bu sebeple, icra takibinden sonra davalı şirket tarafından yapılan bu ödemenin de iş bu dava kapsamındaki alacaklarından mahsup edilmiş olduğunu, Yargıtay kararları çerçevesinde de söz konusu itirazın hukuka aykırı olduğunu, taraflar arasında ticari ilişki bulunduğunun sipariş konusu ürünlerin ve faturaların tebliğ edildiğinin sabit olduğunu, söz konusu faturaların tebliğ edilmesinin akabinde davalı-borçlu şirket tarafından herhangi bir itirazda bulunulmamış ve fatura içeriğinin kabul edilmiş olduğunu, borca dayanak olan faturanın tebliğinden sonra itiraz edilmemesi halinin Türk Ticaret Kanunu m.21’de düzenlenmiş olduğunu, anılan maddenin ikinci fıkrasında; ” fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” hükmü yer almakta olduğunu, söz konusu hüküm uyarınca faturanın tebliğinden itibaren faturanın içeriğine ilişkin itirazı olan borçlunun 8 gün içerisinde itiraz etmesi gerektiğini, ancak davalı-borçlu şirket tarafından fatura ile birlikte teslim alınan ürünlere ilişkin herhangi bir itirazda bulunulmamış olduğunu, kaldı ki, davalı şirket tarafından beş faturanın tamamı ile diğer fatura bedellerinin bir kısmının ödenmiş olduğunu, bu durumun taraflar arasındaki ticari ilişkinin mevcudiyetini açıkça ispatlamakta olduğunu, usule uygun bir biçimde tebliğ edilmiş faturalara itiraz edilmemesine rağmen işbu faturalara dayanan icra takibine itiraz edilmesinin açıkça davalı-borçlu şirketin itirazının kötü niyetli olduğunu göstermekte olduğunu, borca konu fatura ve ürünler davalı şirkete tebliğ edilmiş olup söz konusu ürün ve faturalara istinaden davalı tarafından herhangi bir itiraz ileri sürülmeksizin faturanın içeriğinin kabul edilmiş olduğunu, davacı alacaklı müvekkili şirket ile davalı borçlu şirketin ticari defter ve kayıtları mali müşavir bilirkişi marifetiyle incelendiğinde, davacı müvekkili şirketin davalı şirketten alacaklı olduğunun açıkça ortaya çıkacak olduğunu, keza yine, davalı borçlu şirketin kayıtlı olduğu vergi dairesine müzekkere yazılarak dava konusu faturaların vergi dairesine davalı şirket tarafından beyan edilip edilmediğinin sorulmasını, bu amaçla BA-BS formlarının vergi dairesinden celp edilmesini talep ediyor olduklarını, davalı-borçlu tarafından icra takibine itiraz aşamasında herhangi bir ödeme iddiası da ileri sürülmemiş olduğunu, faturaların ve ürünlerin teslim edildiği somut olayda muaccel alacağın tahsili için yapılan icra takibine herhangi bir neden ya da ödeme dekontu sunmaksızın yapılan itirazın açıkça hakkın kötüye kullanıldığını göstermekte olduğunu beyanla; itirazın iptali ile icra takibinin 18.435,00 Euro karşılığı olan 340.370,93 TL üzerinden devamına, bu bedele takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, müddeabihin %20 sinden aşağı olmamak üzere davalı borçlu şirket aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilerek davacı müvekkili şirkete ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı borçlu tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacı … iddialarının baştan sona hilafı hakikat olup, taraflarınca kabulünün kesinlikle mümkün olmadığını, zira, her ne kadar davacı, davalı müvekkili aleyhine, cari hesap alacağına dayalı olarak icra takibi başlatmış ise de, taraflar arasında yapılan herhangi bir yazılı cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, bilindiği üzere, cari hesap sözleşmesinin yazılı olarak yapılmasının geçerlilik şartı olup, dolayısıyla, davalı müvekkili aleyhine cari hesap alacağına dayalı icra takibi başlatılabilmesinin usulen mümkün olmadığını, dolayısıyla, ortada usule uygun başlatılan bir icra takibi bulunmadığından, huzurdaki davanın, hiç esasa girilmeden, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddi gerektiğini, öte …, huzurdaki davaya konu icra takibine dayanak yapılan faturalardan bir kısmının davalı müvekkiline tebliğ edilmiş ve muhteviyatı gerçeği yansıtan bu fatura bedellerinin, davalı müvekkili tarafından eksiksiz ödemiş olmakla birlikte, takibe konu bir kısım faturaların ise davalı müvekkiline hiçbir zaman tebliğ edilmediği gibi, kaldı ki, davalı müvekkiline tebliğ edilmeyen bu faturaların muhteviyatının da gerçeği yansıtmadığını, hal böyleyken, davacının, taraflar arasındaki alım satımlara istinaden düzenlenen ve bedeli ödenen faturalarla birlikte, muhteviyatı gerçeğe yansıtmayan ve hiçbir zaman davacı müvekkiline tebliğ edilmeyen bir takım faturaları da, icraya koyarak haksız kazanç sağlamaya çalışmakta olduğunu, bununla birlikte, davacının, gerçeğe aykırı olarak düzenlenen bu faturalara ilişkin sevk irsaliyeleri olduğuna dair iddiasının da asılsız olup, zira, eğer, gerçekten, böyle sevk irsaliyeleri var ise, söz konusu irsaliyeler ve irsaliyeler üzerindeki davalı müvekkiline atfen atılı imzaların sahte olduğunu, ayrıca, davacının, takibe konu faturalara, davalı müvekkili tarafından, yasal süresi içinde itiraz edilmediği ve bu sebeple, tüm faturaların kesinleştiği yönündeki iddiasına itibar edilebilmesinin de hukuken mümkün olmadığını, zira, icra takibine konu faturaların bir kısmının davalı müvekkiline hiçbir zaman tebliğ edilmediği ve ticari defterlerde de bulunmadığı dikkate alındığında, davalı müvekkilinden haberi olmadığı faturalara itiraz etmesini beklemenin eşyanın tabiatına aykırı olup, keza, söz konusu faturalar, davalı müvekkiline tebliğ edilmiş olsa, davalı müvekkilinin, muhteviyatı gerçeği yansıtmayan bu faturalara ivedilikle itiraz edeceğinin aşikar olduğunu, yani, davalı müvekkilinin, kendisine hiçbir zaman tebliğ edilmeyen takibe konu bir kısım faturalardan, güya, yasal süresi içinde itiraz edilmediğinden bahisle sorumlu tutulabilmesinin hukuken mümkün olmadığını, öte …, huzurdaki davaya konu takibe dayanak yapılan faturalardan bir kısmının davalı müvekkiline tebliğ edilmediği gibi, kaldı ki, söz konusu faturaların muhteviyatının da gerçeği yansıtmadığını, davalı müvekkilinin, mezkur faturaların muhteviyatında belirtilen mal veya hizmeti hiçbir zaman almamış olduğunu, ayrıca, davacının, söz konusu faturalara ilişkin sunduğu sevk irsaliyelerinin de davalı müvekkili tarafından düzenlenmemiş olup, dolayısıyla, var ise, bu sevk irsaliyelerindeki davalı müvekkiline atfen atılı imzalara itiraz ediyor olduklarını, aksi yöndeki davacı iddialarının baştan sona asılsız olup, davalı müvekkilinin davacıya herhangi bir bulunmadığını, diğer taraftan, kesinlikle kabul anlamına gelmemek kaydıyla, biran için, takibe dayanak yapılan faturaların davalı müvekkiline tebliğ edildiği varsayılsa dahi, bilindiği üzere, akdi ilişkinin inkar edildiği hallerde, fatura düzenlenmesinin, (faturaya süresinde itiraz edilmese dahi), tek başına alacağın varlığını kanıtlamaya yeterli olmadığını, böyle bir durumda, fatura muhteviyatı malın teslim edildiğinin veya hizmetin verildiğinin, faturayı düzenleyen tarafından yazılı belge ile ispat edilmesinin şart olduğunu, bu itibarla, davacı … da, fatura alacağına dayandığına göre, fatura muhteviyatı mal veya hizmetin verdiğini ispat külfeti altında olduğunu, huzurdaki davaya konu icra takibine dayanak yapılan bir kısım faturaların içeriğinde gösterilen mal veya hizmet davalı müvekkili tarafından hiçbir zaman alınmamış olup, bu faturaların muhteviyatının gerçeği yansıtmadığını, dolayısıyla, icra takibine konu edilen faturaların büyük bir bölümünün geçersiz olup, tek başına alacağın varlığını kanıtlamaya yeterli olmadığını, nitekim dikkat edilecek olursa, davacının, dosyaya, takibe konu faturaların muhteviyatında yer alan mal veya hizmeti sunduğunu ispatlayacak herhangi bir yazılı belge sunamamış olup, keza, taraflarınca da, davacın bu aşamadan sonra iddia ve savunmasını değiştirip genişletmesine veya yeni delil sunmasına muvafakatleri bulunmadığını beyanla; huzurdaki haksız ve mesnetsiz davanın reddine, %20 den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatının davacıdan tahsili ile davalı müvekkiline ödenmesine, mahkeme masrafları ve ücreti vekaletin karşı … tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, cari hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup, uyuşmazlık; taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, bulunmakta ise davacının, davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının ne kadar olduğu, varsa yapılan ödemeler, ödeme konusundaki tarafların beyan ve itirazları nazara alındığında davacının alacağının kalıp kalmadığı hususlarındadır.
Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyasının celbi talep edilmiş, dosya uyap sistemi üzerinden mahkememize gönderilmiş olup, davacı şirket tarafından davalı şirket aleyhine 20.435,00 Euro fiili ödeme tarihi cari hesap alacağı için ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı şirketin vekili aracılığıyla takibe itiraz ettiği anlaşıldı.
Dosya kapsamı ve toplanan deliller hep birlikte değerlendirilerek, taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, bulunmakta ise davacının, davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının ne kadar olduğu, varsa yapılan ödemeler, ödeme konusundaki tarafların beyan ve itirazları nazara alındığında davacının alacağının kalıp kalmadığı hususlarının tespiti için tarafların Ticari Defter ve belgeleri ile dosya üzerinde 20/02/2023 günü saat 14:30’da Mahkememiz duruşma salonunda bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, Mali Müşavir bilirkişi ….. 13/04/2023 tarihli raporunda özetle; dava konusunun, davacının, davalı ile olan ticari ilişki dolayısıyla oluşan fatura alacağının tahsili amacıyla yürüttüğü takibe yapılan itirazın iptali talebinden ibaret olduğunu, davacının 2022 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğunu, davacının ticari defterlerine göre; takip tarihi (14.06.2022) itibariyle davacının davalıdan 18.435,00 Euro alacaklı olduğunu, davalının 2022 yılı ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğunu, davalının ticari defterlerine göre; takip tarihi (14.06.2022) itibariyle davalının davacıya 19.879,09 Euro borçlu olduğunu, taraf ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede davacının takip dayanağı yapmış olduğu faturaların tamamının davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu, davacının ticari defterlerine göre takip tarihi itibariyle 18.435,00 Euro alacaklı olduğu davalının ticari defterlerine göre davalının takip tarihi itibariyle 19.879,09 Euro borçlu olduğunu, aradaki (davalı aleyhine olan) -1.444,09 Euro tutarındaki farkın davacının ticari defterlerine kayıtlı olmayan ve davalının defterlerinde kayıtlı olan önceki yıl bakiye borcu, davacı faturaları, davacı ödemeleri ile kur farklarından kaynaklandığını Neticeten; davacının takip dayanağı yapmış olduğu faturaların davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu göz önünde bulundurulduğunda takip tarihi(14.06.2022) itibariyle davacının davalıdan 18.435,00 Euro alacaklı olduğunun kabulünün gerekeceğini bildirmiştir.
Tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesinde; davacının talebinin davalı aleyhine başlatmış olduğu faturaya dayalı itirazın iptali talebine ilişkin olduğu, davacı tarafın 2022 yılına ait ticari defter ve kayıtlarını usulüne uygun tuttuğu ve sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, davalı tarafın 2022 yılına ait ticari defter ve kayıtlarını usulüne uygun tuttuğu ve sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, davacı tarafın davalı tarafa düzenlendiği ve takibe konu ettiği faturaların tamamının davalı tarafın defterlerinde kayıtlı olduğu, taraf defterleri arasında davacı lehine fark bulunduğu, takibe ve davaya konu alacağın davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı taraf icra takibine konu edilen alacağının ticari defter ve kayıtları ile ispatlandığı, davalı tarafın usulüne uygun tutulan ticari defterindeki kayıtlarının aksini aynı mahiyette yazılı delil ile ispatlaması gerektiği, ne var ki bu mahiyette delil sunulamadığı, davalı tarafça ödeme yapıldığının iddia ve ispat edilmediği anlaşılmış olup hüküm vermeye elverişli olduğu değerlendirilen bilirkişi rapor uyarınca da açılan davanın kabulüne; Büyükçekmece ….. İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyası ile başlatılan takibe 18.435,00 EURO yönünden davalı tarafından yapılan itirazın iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, alacak likit olduğundan EURO cinsinden olan alacağın takip tarihi itibariyle TCMB efektif satış kuru olan 14,8557 TL üzerinden TL’ye çevrilmesi suretiyle bulunan 333.028,275 TL’nin %20’sine tekabül eden 66.605,655 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
AÇILAN DAVANIN KABULÜ İLE,
1-Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyası ile başlatılan takibe 18.435,00 EURO yönünden davalı tarafından yapılan İTİRAZIN İPTALİNE, takibin bu miktar üzerinden DEVAMINA,
2-Alacak likit olduğundan EURO cinsinden olan alacağın takip tarihi itibariyle TCMB efektif satış kuru olan 14,8557 TL üzerinden TL’ye çevrilmesi suretiyle bulunan 333.028,275 TL’nin %20’sine tekabül eden 66.605,655 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
3-Alınması gereken 22.749,16 TL harçtan peşin alınan 3.918,31 TL harcın mahsubu ile bakiye 18.830,85 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye gelir KAYDINA,
4-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir KAYDINA,
5-Davacı tarafça sarf edilen ilk dava açılış harç gideri 3.999,01 TL ile bilirkişi, tebligat ve posta masrafı 1.680,00 TL olmak üzere toplam 5.679,01 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davacı yararına A.A.Ü.T. gereğince takdir edilen 49.623,96 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 16/05/2023

Katip ….
¸

Hakim …
¸