Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/636 E. 2023/87 K. 31.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/636 Esas
KARAR NO : 2023/87

DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ : 05/07/2022
KARAR TARİHİ : 31/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; … merkezi … No… …anbul adresinde bulunan, İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü’ne … ticaret sicil numarası ile ve Bakırköy Vergi Dairesi’ne … vergi numarası ile kayıtlı, Mersis numarası … olan davalı şirketin, … tarihli ve … sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi (“Kuruluş TTSG’si”)’nde ilan edildiği üzere … tarihinde limited şirket olarak İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü’ne kayıtlı olarak kurulmuş olduğunu, davalı şirketin esas sözleşmesinin, kurulduğu tarihten bu yana hiç tadil edilmemiş olup, buna göre davalı şirketin esas sözleşmesinin “Amaç ve Konu” başlıklı 3. maddesi kapsamında davalı şirketin temel olarak hediyelik eşya ve tekstil, bilgisayar, büro makineleri ve kırtasiye malzemelerinin alımı, satımı, ithalatı ve ihracatı ile gıda ticareti ve e-ticaret alanlarında faaliyet göstermek amacıyla kurulmuş olduğunu, kuruluş TTSG’sinde yer alan davalı şirketin esas sözleşmesinin “Sermaye” başlıklı 6. maddesi uyarınca, davalı şirketin kuruluşundaki pay sahipliği yapısının; 275 (ikiyüzyetmişbeş) paya karşılık 27.500,00.-TL sermaye payı tutarı ve %55 (yüzdeellibeş) sermaye oranına sahip …, 225 (ikiyüzyirmibeş) paya karşılık 22.500,00.-TL sermaye payı tutarı ve %45 (yüzdekırkbeş) sermaye oranına sahip … şeklinde olduğunu, kuruluş TTSG’sinde yer alan davalı şirket esas sözleşmesinin “Şirketin İdaresi” başlıklı 8. maddesi uyarınca ise diğer davalı … T.C. Kimlik numaralı …’in aksi karar alınıncaya kadar davalı şirketi sınırsız olarak münferiden temsile yetkili müdür olarak atanmış ve işbu davanın ikame edildiği tarihi itibarıyla davalı şirket nezdinde yeni bir müdür ataması gerçekleştirilmemiş olduğunu, davalı …’in, “Şirket Müdürü” sıfatı ile davalı şirketin idaresi ve temsili anlamında aksi karar alınıncaya kadar münferiden tek yetkili kişi olduğunu, davacı müvekkilinin, … tarihli ve … sayılı TTSG’de ilan edildiği üzere; Bakırköy …. Noterliğinden … tarih ve .. yevmiye numarası ile tasdikli Hisse Devir ve Temlik Sözleşmesi ile davalı şirket ortaklarından …’in davalı şirketteki mevcut hisselerinden 7.500,00.-TL’sine karşılık 75 (yetmişbeş) adet payını ve Bakırköy …. Noterliğinden 11.08.2016 tarih ve … yevmiye numarası ile tasdikli Hisse Devir ve Temlik Sözleşmesi ile davalı şirket ortaklarından …’ün davalı şirketteki mevcut hisselerinden 7.500,00.-TL’sine karşılık 75 (yetmişbeş) adet payını devralmak suretiyle davalı şirket’e 150 (yüzelli) adet paya karşılık 15.000,00.-TL sermaye payı tutarında ve toplamda %30 oranında ortak olduğunu, … tarihli ve … sayılı TTSG’nde ilan edildiği üzere ise; Bakırköy …. Noterliğinden … tarih ve … yevmiye numarası ile tasdikli Hisse Devir ve Temlik Sözleşmesi ile davalı şirket ortaklarından Mehmet Nezir Akgül’ün, davalı şirketteki mevcut hisselerinin tamamını teşkil eden 150 (yüzelli) paya karşılık 15.000,00.-TL paylarını, davalı şirketin mevcut diğer ortaklarından olan ve davalı ortak ve müdüre devrederek ortaklıktan çıkmış olduğunu, bu kapsamda 13.11.2017 tarihi itibarıyla davalı şirketin ortaklık yapısının; 150 paya karşılık 15.000,00.-TLsermaye payı tutarı ve %30 (yüzdeotuz) oranına sahip müvekkilinin, 350 paya karşılık 35.000,00.-TL sermaye payı tutarı ve %70 (yüzdeyetmiş) oranına sahip davalı ortak ve müdür haline gelmiş olduğunu, davacı müvekkilinin davalı şirkete ortak olmasındaki asıl saik’in, davalı şirketin esas sözleşmesinde yer alan amaçlar doğrultusunda ve özellikle hediyelik eşya alanında davalı şirketin yapacağı yatırımlar ve sürdüreceği iş ilişkileri sonucunda elde edilecek olan kardan diğer davalı ile birlikte faydalanmak olduğunu, nitekim ilgili dönemde davacı müvekkilinin davalı şirkete ortak olduğu ilk 1 (bir) yıl müvekkili ile diğer davalı şirket ortağı ve müdürü arasındaki diyaloglar iyi şekilde olup, davalı şirket nezdindeki ticareti de başarılı bir şekilde sürdürülmüş olduğunu, ne var ki, devam eden süreçte davacı müvekkilinin davalı şirkete ortak olmasının temelinde yatan amaç ve hedeflerine tamamen aykırı ve müvekkilinin iyi niyetini suiistimal edici düzeyde ve davalı şirketteki ortaklık haklarını kullanmasını engelleyici diğer davalıdan kaynaklı olumsuz durumlar yaşanmış olduğunu, diğer davalı ortak ve müdür … tarafından müvekkili ile iletişim kurmak adına verilen telefon numarasından diğer davalıya 2020 yılının başından itibaren ulaşılamamakta olduğunu, davalı şirketin yönetimi, işleyişi, temsili ve ilzamı konusunda tek yetkili ve görevli müdür sıfatına sahip diğer davalının, davalı şirkete yönelik olarak müvekkili ile hiçbir şekilde iletişim kurmamış ve müvekkiline şirket ile ilgili hiçbir bilgi vermemiş olduğunu, davalı şirket nezdinde yönetimsel anlamda ortaklar kurulunun toplantıya çağrılması başta olmak üzere herhangi bir faaliyette de bulunulmadığı için ortaklık hakların kullanılmasının engellenmiş olduğunu, zira müvekkilinin, ortağı olduğu davalı şirkete yabancılaştırılmış; hiçbir bilgi, belge, evrak, karar, defter, ticari kayıt ibrazında bulunulmamış; davalı şirketin işleyişinden müvekkilinin haberdar edilmemiş olduğunu, müvekkili tarafından bilgi almak amacıyla davalı şirket merkez adresine gidildiğinde ise söz konusu adreste farklı bir şirketin kain olduğunun görülmüş ve davalı şirket ile ilgili herhangi bir emareye rastlanmamış olduğunu, ancak TTSG kayıtları incelendiğinde davalı şirketin yasal merkez adresinin değiştirildiğine ilişkin bir tescil kaydı bulunmadığını, davacı müvekkilinin mağduriyetinin süreklilik arz etmekte olduğunu, ayrıca davalı şirket nezdinde TTK’nın 617. maddesi uyarınca her yıl hesap döneminin sona ermesinden itibaren 3 (üç) ay içinde yapılması zorunlu olağan genel kurul toplantılarının davalı şirketin kuruluşundan itibaren hiçbir yıl yapılmamış olduğunu, zira diğer davalının, şirket müdürü olarak genel kurulu toplantıya çağırma yükümlülüğünü ve görevini yerine getirmemiş olduğunu, müvekkilinin davalı şirket ortağı olarak yasal hakkı olan genel kurula katılma hakkını kullanamamış ve olağan genel kurul toplantılarında ortakların incelemesi ve onayına sunulması gereken davalı şirketin mali tabloları ve faaliyet raporları başta olmak üzere sair belgeleri de inceleyememiş olduğunu, gelinen aşamada, davalı şirketin merkez adresinin müvekkilinden habersiz olarak ve davalı şirket nezdinde herhangi bir karar alınmaksızın boşaltılmış olup müvekkilinin, tüm bu süreçlere istinaden müvekkili tarafından diğer davalı şirket ortak ve müdürüne karşı Beşiktaş …. Noterliği marifetiyle … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname keşide edilmiş olup işbu İhtarname ile davacı müvekkilinin uzun uğraşlarına rağmen hiçbir surette şirket müdürüne ulaşılamamasından ötürü davalı şirketin yönetimi ve işleyişine ilişkin endişe ve kaygılar ile müvekkilinin TTK’nın 614. maddesi çerçevesinde bilgi alma ve inceleme hakkını kullanma talebinin diğer davalı şirket ortak ve müdürüne bildirilmeye çalışılmış, hem bilinen en son adresine hem de davalı şirketin merkez adresine tebliğ edilen İhtarnamenin herhangi bir muhataba ulaşamayarak “iade” şerhiyle geri dönmüş olduğunu, huzurdaki davaya bakmakla görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, davalı şirket tüzel kişisinin kanuni merkez adresi Bakırköy ilçesinde yer aldığından huzurdaki davanın görülmesi ve neticelendirilmesinde Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu, müvekkilinin işleyişine, mali, hukuki ve vergisel yapısına ve faaliyetlerine ilişkin bilgi olmadığı bir şirkette ortak olmasının hukuki olarak risk teşkil ettiğinden, şirket müdürünün söz konusu davranışlarının müvekkilinin davalı şirket ortaklığından çıkması adına haklı sebep teşkil etmekte olduğunu, diğer davalı ortak ve müdür tarafından davalı şirketin kanuni merkez adresinin müvekkilinden habersiz olarak boşaltılmış olup TTK uyarınca tescil edilmesi gereken adres değişikliğinin de tescil ettirilmemiş olduğunu, yalnızca bu durumun dahi ortaklıktan çıkma için haklı sebep oluştuğunun kabulü gerektiğini, davalı şirketin hangi adreste faaliyetlerine devam ettiğinin müvekkili tarafından bilinmemekte ve öğrenilememekte olduğunu, adeta müvekkilinin davalı şirket hakkında herhangi bir bilgi edinememesi amacıyla hareket ederek TTK kapsamında tescil edilmesi gereken merkez adres değişikliğini tescil ettirmeyen ve bu değişikliği müvekkili her şeyden bihaberken yapan şirket müdürü ile müvekkili arasındaki güven ilişkisinin sarsıldığından bahisle işbu hususların müvekkilinin davalı şirket ortaklığından çıkmasına karar verilmesi adına haklı sebep teşkil ettiğinin kabulü gerektiğini, davalı şirketin amacına ulaşmasına imkan kalmamakla beraber davalı şirket defter ve kayıtlarının düzenli tutulmadığını, müvekkili tarafından önceki mali müşavire ulaşılmaya çalışılmış ise de mali müşavirin diğer davalı tarafından şirket müdürü yetkisi ile değiştirildiği bilgisinin edinilmiş olduğunu, bunun üzerine müvekkilinin ne şirket ile ne şirket müdürü ile ne de şirket danışmanı mali müşavir ile hiçbir irtibatı kalmadığını, adeta pay sahibi olduğu, %30 oranında hissedar olduğu şirkette yabancı bir taraf gibi bir ümit ile bilgi edinmeye çalışmakta olduğunu, bu uğurda müvekkilinin işbu davanın ikame edilmesinden çok kısa bir süre önce Vergi Dairesi’ne gitmiş ise de ilgili müdürlükten davalı şirketin 2019 Şubat dönemine ait KDV Beyannamesi temin edilerek bu beyannameyi düzenleyen mali müşavir bilgisine erişmiş, ilgili mali müşavir tarafından aktarılan şifahi bilgi uyarınca davalı şirkete ait ticari defterlerin diğer davalıya verildiği bilgisinin edinilmiş olduğunu, diğer davalı şirket müdürünün, davalı şirketin yönetimi için hiçbir şey yapmadığını, zira TTSG ve MERSİS kayıtlarından da tespit edildiği üzere davalı şirket nezdinde TTK’nın 617. maddesi uyarınca her yıl hesap döneminin sona ermesinden itibaren 3 (üç) ay içinde yapılması gereken olağan genel kurul toplantılarının davalı şirketin kuruluşundan itibaren hiç yapılmamış, diğer davalının işbu toplantılara yönelik hazırlık yapmamış, gündem, çağrı vb. yollarla davalı şirketın %30 ortağı müvekkiline ulaşmamış, davalı şirketin finansal tabloları ve yıllık faaliyet raporlarının hiçbir yıla ilişkin olarak hazırlanmayarak genel kurul toplantılarında müvekkilinin incelemesine sunulmamış olduğunu, müvekkili ile diğer davalı şirket müdürü arasındaki güven ilişkisinin ortadan kalkmış ve davalı şirket nezdindeki ortaklığın artık çekilmez bir hal almış olduğunu, diğer davalı şirket müdürü atacağı tek bir imza ile davalı şirketi 3. kişilere karşı temsil ve ilzam etmeye yetkili olduğundan müvekkilinin davalı şirkete ilişkin hiçbir bilgi alamadığı süreçte diğer davalı şirket müdürünce davalı şirketin taraf olduğu sözleşme, protokol, taahhüt vb. sair her türlü hukuki, ticari, borç ilişkisi kurulmuş veya resmi kurumlar nezdinde temerrüt durumu oluşmuş ise müvekkilinin ortak sıfatıyla menfaatini etkileyecek işbu bilgi ve belgelerden haberdar edilmemiş, davalı şirketin mevcut vergisel, mali, ekonomik, cezai, idari ve hukuki durumunun aydınlatılamamış olduğunu, 3 yılı aşkın süredir devam etmekte olan ve müvekkilinin menfaatleri ile hiçbir surette bağdaşmayan ve açıkça hukuka aykırı olan işbu durumun, mevcut hal ve koşullarda sürmeye devam edecek olduğunu, tüm bu açıklanan sebeplerle müvekkilinin diğer davalı şirket ortağı ve müdürü ile arasındaki güven ilişkisi tamamen ortadan kalkmış ve davalı şirket bünyesindeki ortaklık ilişkisinin müvekkili açısından çekilmez hale gelmiş olduğunu beyanla; her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile; işbu davanın ve dava dilekçesinin kabulüne, mahkememiz tarafından müvekkilinin davalı şirket ortaklığından haklı nedenle çıkmasına karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Ltd. Şti.’ye usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen cevap dilekçesi ibraz edilmediği görülmüştür.
Davalı … 13/12/2022 tarihli beyan dilekçesi ile; 2016 yılında açtıkları …. şirketinin ekonomik şartlardan dolayı 2018 yılında iflas etmiş olduğunu, muhasebecilerinden şirketin kapatılmasını istediklerini, muhasebecilerinin bu şartlarda kapatılmasının uzun ve zor olacağını söylediğini, iş yerini bıraktıklarında vergi dairesinden gelen memurların tutanak tutarak kapanmasının kolay olur demiş olduklarını, kendisinin de kapatılmasını istediğini, ortağının da bunu bildiğini beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 638/2 uyarınca açılan ortaklıktan çıkma istemine ilişkindir.
Dava dilekçesindeki anlatım ve dosyaya celp edilen ticaret sicil kayıtlarının incelenmesinde davacının ve diğer davalı gerçek kişinin davalı şirket ortağı olduğu, davalı şirketin müdürünün davalı gerçek kişi olduğu ve temsil yetkisinin münferiden kullanılmakta olduğu görülmektedir.
6102 sayılı TTK’nın 638 (2) maddesine göre; Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir. Anılan düzenleme ortağın şirketten çıkmasına ilişkin olup aynı yasanın 640 (3) maddesine göre ise; Haklı sebeplerin varlığında, her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Mahkeme, istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir. Haklı sebep olgusu yasadan tanımlanmış değildir. Yine TTK m.630/2 uyarınca her ortak haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilecektir. Her ortağın haklı sebeplerin varlığı halinde ortaklıktan çıkma talebinde bulunabileceği, şirketin feshini isteyebileceği veya müdürünün azlini isteyebilmesine olanak bulunmaktadır.
Dava dilekçesi ve davacı vekilinin 31/01/2023 tarihli duruşmada alınan beyanından anlaşılacağı üzere talep ari olarak şirketten çıkma istemine ilişkindir. Dosyaya celp edilen ticaret sicil kayıtlarından anlaşılacağı üzere davalı şirketin ortakları davacı ve davalı gerçek kişi olup davalı gerçek kişi şirketi münferiden temsile yetkili müdürdür. Her ne kadar davalı gerçek kişi tarafından sunulan beyan dilekçesinde kendisinin de şirketin kapatılmasını talep ettiği görülmüş ise de, davacının talebinin yalnızca çıkma istemine ilişkin olduğu, davacı vekilinin duruşmada alınan imzalı beyanında şirketin tasfiyesi talebinin bulunmadığı, dava dilekçesinde haklı sebep olarak belirtilen sebeplerin tamamının şirket müdürünün sorumluluğuna ilişkin olgulardan ibaret olduğu görülmüştür. TTK m. 630/2. maddesi uyarınca müdürün azli veya 640/3. maddesi uyarınca şirketin feshi talep edilebilecekken şirketten çıkma talep edilmesi yerinde görülmemiştir. Dava dilekçesinde haklı sebep olarak belirtilen nedenler şirket müdürünün sorumluluğuna dayalı sebeplere ilişkin olup buna bağlı ortağın şirketten çıkmasına karar verilemeyecektir. Açıklanan bu nedenlerle açılan davanın reddine karar vermek gerektiği kanaatine varılarak aşağıda belirtildiği şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere:
AÇILAN DAVANIN REDDİNE;
1-Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye gelir KAYDINA,
2-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.600,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir KAYDINA,
3-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 31/01/2023

Katip …
¸

Hakim …
¸