Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/585 E. 2023/96 K. 03.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/585 Esas
KARAR NO : 2023/96

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/06/2022
KARAR TARİHİ : 03/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 21/02/2023
Davacı tarafından mahkememize açılan dava dosyasının incelenmesi sonunda;
İSTEM:
Davacı vekilinin sunduğu dava dilekçesinde özetle; davalı/borçlu şirket tarafından temin edilen tekstil ürünlerinin dikimlerini yapmak suretiyle davalıya fason iş yapıldığını, bu iş için kesilen fatura sebebiyle ödemeler yapılmış olsa da halen bakiye alacağının mevcut olduğunu, tüm sözlü uyarılara rağmen ödenmeyen bakiye alacağımız hakkında Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile ilamsız takip yapıldığını, davalı/borçlunun 21.06.2021 tarihinde borca itiraz ettiğini açıklanan nedenlerle, Bakırköy …. İcra Md.ünün … E. sayılı dosyasına yapılan itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesini, haksız ve kötü niyetli olarak takibe itiraz eden davalı hakkında %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
YANIT:
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın daha önce de aynı takip için Bakırköy …. Asliye Hukuk Mahkemesinin … E. Sayılı dosyasından itirazın iptalini talep etmiş olduğunu, açılan bu davanın görevsizlik nedeni ile görevli mahkemeye gönderildiğini ve gönderildiği mahkemece de dava şartı yokluğundan davanın reddedildiğini, icra takibine konu borca itiraz edilmesinin ardından 1 yıl içinde itirazın iptali davası açılabileceğini, bu sürenin hak düşürücü süre olduğunu, ikame edilen iş bu dosya bakımından hak düşürücü süre geçirilmiş olduğunu ve davanın reddinin gerektiğini, davacı tarafın dava dilekçesinde belirtmiş olduğu hususların tamamının gerçeğe aykırı beyan ve iddialardan ibaret olduğunu, müvekkili şirketin 25.03.2020 tarihinde davalıya 25.03.2020 tarihli ….seri sıra numaralı sevk irsaliyesinde belirtilen ürünleri fason işlem yapılmak üzere teslim edildiğini, davacı şirketin söz konusu ürünlerden …. modelinden 85.793 TL değerinde 660 adet nü, … modelinden 87.353 TL değerinde 672 adet ürünü ve … modelinden 24.798 TL değerinde 248 adet ürünü işlemlerini yapmış olmasına rağmen devir olgusuna aykırı hareket ederek ürünleri müvekkil şirkete teslim etmediğini, müvekkili şirketin bunun üzerine Bakırköy …. Noterliğinin 10 Temmuz 2020 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesini çektiğini, ürünleri yine müvekkiline teslim edilmediğini, müvekkili şirketin ürünlerin teslim edilmemesi nedeni ile uğramış olduğu zararın 197.944,00 TL olduğunu, Müvekkili şirket im uğramış olduğu zarar nedeni ile 21.10.2020 tarihli ve 213.779,52 TL bedelli faturayı keserek davacıya tebliğ etmiş olduğunu ancak fatura bedelinin ödenmediğini, müvekkili şirketin huzurdaki iş bu davada davacı konumunda olan taraftan 196.176,48 TL alacaklı olduğunu, açıklanan nedenlerle zamanaşımı defi nedeni ile davanın reddini, davanın esastan reddine, davacının asıl alacağın yüzde yirmisinden az olmamak üzere tazminata mahküm edilmesine, vekâlet ücreti ve yargılama giderinin davalı/borçlunun üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
KANITLAR VE GEREKÇE:
-Dava, davacı tarafından davalı aleyhine Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası ile başlatılan ilamsız icra takibine davalı takip borçlusu tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
-Mahkememizce icra dosyası, taraflara ait Ba-Bs formları, dosya arasına alınmış, ticari defterler incelenmiş ve diğer tüm deliller toplanmıştır.
-Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasının celp edilerek incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 18.683,04 TL üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, takip dayanağının “açık hesap alacağı” olduğu, davalı borçlu tarafından takibe süresi içerisinde itiraz edilmesi nedeniyle takibin durduğu görülmüştür.
-2004 Sayılı İİK 67. maddesi gereğince itirazın iptali davalarının görülüp hükme bağlanabilmesi için geçerli bir icra takibi bulunması, süresinde borca itiraz edilmesi ve 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması dava şartı niteliğindedir.
Davacı tarafından cevap dilekçesi ile itirazın iptali davasının 1 yıllık hak düşürücü sürede açılmadığı iddia edilerek davanın reddi talep edilmiş ise de İcra ve İflas Kanunu 67. Maddesi uyarınca itiraz dilekçesi davacı alacaklıya tebliğ edilmediği sürece 1 yıllık hak düşürücü süre işlemeye başlamaz. Somut olayda itiraz dilekçesinin alacaklıya tebliğ edilmediği bu nedenle 1 yıllık dava açma süresinin dolmadığı anlaşıldığından davalı tarafın hak düşürücü süreye ilişkin talebi Mahkememizce yerinde görülmeyerek davaya devam olunuştur.
-İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir (YHGK. 2017/19-1634 Esas – 2018/633 Karar sayılı ilamı).
-Somut olayda taraflar arasında tekstil ürünlerinin davacı tarafından dikiminin yapılarak davalıya teslim edileceği ve bu doğrultuda davalı tarafından bedel ödemesinin yapılacağı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Buna göre taraflar arasında bir eser sözleşmesinin mevcut olduğu ihtilafsız olup, davalı tarafın ticari ilişki kapsamında faturaya konu ürünlerin kendilerine teslim edilmediğini iddia ettiği görülmektedir.
Davacı tarafça dava konusu takipte cari hesaba dayanılmıştır. Davalı taraf borcun tamamına itiraz etmiştir. Kural olarak ispat külfeti davacı taraf üzerindedir. Davacı taraf takibe konu faturaya ilişkin malın teslimi ve hizmetin verildiğini dava miktarı da gözetilerek HMK’ nın 199. Maddesi gereğince yazılı delillerle ispat etmelidir.
-Davacı tarafın dava dilekçesi ile ticari defterlere delil olarak dayandığı görülmektedir.
-6102 sayılı Türk Ticaret Kanun’ da ticari defterlerle ispata ilişkin hükümlere yer verilmemiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi “Ticari Defterlerin İbrazı ve Delil olması” başlığı altında ticari defterlerle ispata ilişkin hükümler getirmiştir.
-Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222. Maddesinde; “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükümlerine yer verilmiştir.
-Yargıtay uygulamasına göre; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi gereğince; ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delildir (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 26/09/2018 tarih 2018/2696E. 2018/3431K. sayılı ilamı).
-Türk Ticaret Kanunu faturayı tanımlamış değildir. Ancak kanun faturanın düzenlenmesi hakkında bazı kurallara yer vermiştir. Fatura tanzim edilmesinin öncelikli koşulu, tacirin ticari işletmesi bağlamında mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olmasıdır. Bu koşul, faturanın nitelik itibarıyla sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belge olmasının da gereğidir. Dolayısıyla taraflar arasında bir sözleşme olmadan gönderilen belge, faturanın şekil şartlarını taşısa bile, gerçek anlamda bir fatura olmayıp, öneri (teklif) niteliğinde bir yazıdır. Şüphesiz, taraflar arasındaki sözleşmenin hukuken geçerli olması gerekir. Bu anlamda batıl bir sözleşmeye dayanılarak gönderilen faturaya süresi içinde itiraz edilmemesi, fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılması sonucunu doğurmaz. Fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılmasına ilişkin karinenin uygulanması temel borç ilişkisi doğuran bir sözleşmenin varlığı halinde söz konusu olabilir. Taraflar arasında sözleşmenin bulunup bulunmadığı hususu çekişmeli ise, ispat yükü kuralları çerçevesinde öncelikle sözleşmenin varlığı ispat edilmelidir (Özçelik, Volkan; Fatura İçeriğinin Kabul Edilmiş Sayılması, TBB Dergisi 2018 (138), s. 212 vd.).
-Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (6102 Sayılı TTK 21/2).
-Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222. maddeye bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir.
-Ticari defterlere kaydedilen faturanın teslimi kanıtlamasının nedeni faturanın hukuki niteliği ile doğrudan bağlantılıdır. Zira TTK 21 ve Vergi Usul Kanunu 229. Maddesi gereğince fatura malın teslimi veya işin yapılması üzerine düzenlenmesi gereken belge olduğundan, düzenlenen ve defterlere kaydedilen bu belge teslimi de kanıtlamış olacaktır. Kesin delillerin aksinin yazılı veya kesin deliller ile ispatı gerektiğinden bu karinenin aksinin tanık veya diğer takdiri delillerle de ispatı mümkün değildir.
-Tarafların BA ve BS kayıtlarında dava konusu faturaların kayıtlı olması halinde tarafların ticari defterlerinin incelenmesine gerek yoktur. Zira münazaalı hususlar bizatihi tarafların kayıtları ile ispatlanmış kabul olunur (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19/11/2015 tarih 2015/3302 Esas 2015/12272 Karar sayılı ilamı).
-Mahkememiz dosyası yukarıda yer verilen uyuşmazlık noktalarının çözümü ve tarafların ticari defterlerinin incelenmesi amacıyla SMMM bilirkişi tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen 24/12/2022 tarihli raporda özetle; davacı tarafın 2020-2021 yılına ait ticari defter ve kayıtlarını usulüne uygun tuttuğu ve sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, davalı tarafın 2020-2021 yılına ait ticari defter ve kayıtlarını usulüne uygun tuttuğu ve sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, davacı tarafın davalı tarafa düzenlendiği ve takibe konu ettiği cari hesap ekstresine ait 2020 yılında 1 adet ve KDV dâhil 34.955,96 TL tutarlı faturanın olduğu, davacı tarafın iş bu faturanın 18.683,04 TL tutarı üzerinden takibe geçtiği, 25.02.2020 tarihli …. numaralı KDV dahil 34.955,96 TL tutarlı faturanın, açıklama kısmına mal-hizmet, miktar ve birim fiyatı bilgilerinin belirtildiği, faturanın e-fatura olduğu ve teslim eden ile teslim alan kısımlarının olmadığı, imza karşılığında teslim edilmediği ve teslim alınmadığı, iş bu faturanın davacı ve davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarına işlendiği, avalı tarafın iş bu faturaya itiraz ettiğine dair dosya muhteviyatında tevsik edici belgeye rastlanılmadığı, İş bu faturanın dosya muhteviyatında bulunan taraflara ait BS-BA FORMU beyanlarında, davacı tarafından BS FORMU ile, davalı tarafından BA FORMU beyan edildiği,takip tarihi itibariyle taraflar arasında 214.859,52 TL cari hesap farkının olduğu, iş bu farkın davalı tarafın 2020 yılı ticari defterlerine yaptığı 3 adet ve 214.859,52 TL tutarlı tek taraflı kayıt işleminden kaynaklandığı, davalı tarafın davacı tarafa düzenlendiği 16.06.2020 tarihli …. numaralı KDV dahil 648,00 TL tutarlı faturanın, açıklama kısmına 2(iki) defa “reklamasyon gelirleri” diye yazıldığı, miktar ve birim fiyatı bilgilerinin belirtildiği, faturanın e-fatura olduğu ve teslim eden ile teslim alan kısımlarının olmadığı, imza karşılığında teslim edilmediği ve teslim alınmadığı, faturanın en alt kısmında not olarak: “defolu ürünlere istinaden kesilen reklamasyon faturasıdır.” diye yazıldığı, iş bu faturanın sadece davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarına işlendiği, davalı tarafın davacı tarafa düzenlendiği 16.06.2020 tarihli …. numaralı KDV dahil 432,00 TL tutarlı faturanın, açıklama kısmına 1 (bir) defa “pantolon” diye yazıldığı, miktar ve birim fiyatı bilgilerinin belirtildiği, faturanın e-fatura olduğu ve teslim eden ile teslim alan kısımlarının olmadığı, imza karşılığında teslim edilmediği ve teslim alınmadığı, faturanın en alt kısmında not olarak: “eksik ürünlere istinaden kesilen atış faturasıdır.” diye yazıldığı, iş bu faturanın sadece davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarına işlendiği, iş bu faturaların BS-BA FORMU yasal beyan sınırının altında kaldığından taraflarca ilgili olduğu ayda/dönemde beyan edilemeyeceği, davalı tarafın davacı tarafa düzenlendiği 21.10.2020 tarihli … numaralı KDV dahil 213.779,52 TL tutarlı faturanın, açıklama kısmına “Pantolon- … adet” * “pantolon- …adet” * “pantolon -… 248 adet” diye yazıldığı, birim fiyatı bilgilerinin belirtildiği, faturanın e-fatura olduğu ve teslim eden ile teslim alan kısımlarının olmadığı, imza karşılığında teslim edilmediği ve teslim alınmadığı, faturanın en alt kısmında not olarak: “tarafınıza teslim edilen ancak iade edilmeyen ürün bedelidir.” diye yazıldığı, iş bu faturanın sadece davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarına işlendiği, davalı tarafın 20.03.2020 tarihli sevk irsaliyesini sunduğu, iş bu sevk irsaliyesinin içeriğinde bulunan açıklamalar ile fatura içeriğinin örtüştüğü, el yazısı ile “fason işlem yapılmak üzere sevk edilmiştir.” ibaresinin yer aldığı, teslim alan kısmına … isminin yazıldığı, davacı tarafın kaşesi ile imzalandığı, davalı tarafın iş bu faturayı davacı tarafa tebliğ ettiğine dair dair dosya muhteviyatında tevsik edici belgeye rastlanılmadığı, iş bu faturanın dosya muhteviyatında bulunan taraflara ait BS-BA FORMU beyanlarında, sadece davalı tarafından BS FORMU ile beyan edildiği, davacı tarafından BA FORMU ile beyan edilmediği görüş ve kanaatinin bildirildiği görülmüştür.
-Tarafların ticari defterlerinin incelendiği bilirkişi kök raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı tarafın rapora ilişkin beyan ve itiraz dilekçesini ibraz ettiği görülmüş, Mahkememizce kök rapor dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve kanaat verici bulunmuştur.
-Yukarıda yer verilen açıklamalar doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde; davacı tarafın incelenen ticari defterlerin usulüne uygun tutulup takibe konu alacak kalemlerinin de bu defterlerde kaydedilmiş olması tek başına alacağın varlığına ve fatura içeriği mal ve hizmetlerin teslimi konusuna delil oluşturmamaktadır.
Ancak her iki tarafın ticari defterleri üzerinde mali müşavir bilirkişisi incelemesi yaptırılmak suretiyle alınan gerekçeli raporda dava konusu faturaların davacı defterlerinde kaydının bulunduğu, buna karşılık bu faturaların davalının kabul görmüş muhasebe ilkelerine göre tutulan defterlerinde usulüne uygun olarak kaydedildiği belirlenmiştir. Bununla birlikte incelenen BA formlarına göre takibe konu faturaların davalı tarafça da vergi dairesine bildirildiği tespit edilmiştir. Takibe ve davaya konu faturaların davalı ticari defterlerinde kayıtlı olması halinde veya davalının bağlı olduğu vergi dairesi müdürlüğüne BA formları ile bildirilmiş olması halinde fatura içeriği malların davalıya teslim edildiğinin kabulü gerekmektedir. (Yargıtay 19. HD’ nin 2015/12329 E., 2016/6138 K. ve 2014/11846-15110 E.K. sayılı kararları da bu yöndedir.) Bu sebeple faturaya ve cari hesaba konu malların davalı tarafa teslim edildiği olgusunun davacı tarafça ispatlandığı Mahkememizce kabul edilmiştir
-Alınan bilirkişi raporunda yer verilen tespitlerde de görüldüğü üzere davalı tarafın davacı tarafa 16/06/2020, 16/06/2020 ve 21/10/2020 tarihli olmak üzere ayrı ayrı 3 adet, toplam miktarı 214.859,52 TL olan iade faturası düzenlediği anlaşılmaktadır. Ve fakat bilirkişi raporunda ayrıntılarına yer verildiği üzere davacı tarafından düzenlenen 25/03/2020 tarihli faturanın davalı tarafından ticari defterlerine itirazi bir kayıt olmadan kaydedildiği, 21/04/2020 tarihi itibariyle davalının ticari defter ve kayıtlarına göre; davacının davalı taraftan 18.683,04 TL alacaklı olduğu, davalı tarafından iade faturalarının bu kayıttan yaklaşık olarak 6 ay sonra düzenlendiği ve ticari defter kaydında alacaklı hale gelindiği görülmektedir.
Buna göre, davalı tarafın fatura içeriğine itiraz etmemiş olması, iade faturasının yaklaşık 6 ay sonra düzenlenmiş olması nazara alındığında davalı tarafın fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispat edemediği, bunun yanında takibe konu fatura borcunu ödediğini yazılı belge ile ispat edemediği kanaatine varıldığından itirazın iptali ve davanın kabulüne karar verilmiştir.
-Davacı vekili, itirazın iptali talebi ile birlikte icra inkar tazminatı talebinde bulunmuştur. Borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için likit ve belirlenebilir bir alacağın mevcut olması gerekmektedir. Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması, böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir.
Buna göre davalı borçlu tarafından fatura ve ticari defter kayıtları ile sabit olan alacağın tereddütsüz bir şekilde likit ve belirlenebilir olması nedeni ile davalı borçlu aleyhine kabul edilen alacak miktarı üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;
-Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamına,
-Alacak likit ve belirlenebilir olduğundan kabul edilen miktarın %20’si üzerinden hesap edilen 3.736,60 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 1.276,24-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 225,64-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.050,60- TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 225,64-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yargılama sırasında yatırılan 80,70 TL başvurma harcı, 1.500,00 TL bilirkişi ücreti, 53,75 TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere 1.634,45-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yargılama sırasında yapılan masrafların davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen 9.200,00- TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Bakırköy Arabuluculuk bürosunun… numaralı arabuluculuk dosyasında Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
8-Bakiye gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa derhal iadesine,
Dair; tebliğden itibaren İKİ HAFTA içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.03/02/2023

Katip …
E-İmzalıdır

Hakim …
E-İmzalıdır