Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/58 E. 2022/1044 K. 16.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/58 Esas
KARAR NO : 2022/1044

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/01/2022
KARAR TARİHİ : 16/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/01/2022
Davacı tarafından mahkememize açılan dava dosyasının incelenmesi sonunda;
İSTEM:
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı arasında ticari ilişki sonucu müvekkilin davalıdan alacaklı olduğunu, müvekkilinin mobilya satışı yaptığını, bu mal/hizmet davalı borçlunun iş adresinde kendisine teslim edildiğini, sonuç olarak bu alışverişe dayalı olarak toplam 90.094.56 TL bakiye alacağı olduğu, bu bakiye hususunda telefon görüşmeleri ve şifahi görüşmeler sonuç vermediğinden alacağın tahsili için davalı borçlu aleyhine Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, borçlu tarafından takipteki borca, faize ve tüm Fer’iler itiraz edildiği, müvekkilin ve davalı tarafın muhasebe kayıtları ve Ticari defter dayanaklarında, maliye BA/BS kayıtlarında alacağı sabit olmasına rağmen davalı taraf hukuki mesnetten yoksun kötü niyetli olarak icra takibine itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiğini, müvekkilin satmış olduğu mal ve hizmetin teslim edildiğini, bu husus ticari defterler sevk irsaliyesi ve teslim belgeleri ve dayanakları ile mal teslimi hususunda tanık beyanları ile ispatlanacağını, dava konusu ürünlerden bir kısmının teslimi hususunda sayın mahkemece karar verildiği takdirde tanık dinletileceğini, HMK 200-201 madde kapsamında senetle ispat kuralı genel ilke ise de, Yerleşik Yargıtay içtihatları gereği bu kural hukuki işlemler hakkında olduğu, ihtilafa konu mal ve hizmetin teslim edildiği hususu hakkında tanık dinlenmesinde yasal bir engel olmadığını, bu amaçla tanık dinletileceğini, somut olayda tanık dinlenmesi dava konusu faturalarda ve sevk irsaliyelerinde geçen mal ve hizmetin adreste yapılıp yapılmadığını, mal ve hizmetin teslim edilip edilmediği, mal ve hizmetin tesliminin yapılmasının hukuki işlem olmadığını, maddi bir vakıa olduğundan tanıkla ispat edilebileceğini, davalı borçlu tarafından, Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı icra takibine yapılan itirazın iptaline ve takibin devamına, kötü niyetli davalı borçlu aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı hükmedilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
YANIT:
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; Davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü hususları kabul etmediklerini, davacının huzurdaki davayı kötü niyetli olarak açtığını, olmayan bir alacak talep ettiklerini, davacının dava dilekçesi ekinde sunduğu ve Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında sunduğu faturalarda geçen malların hiçbir zaman sipariş edilmediği ve irsaliyelerin gerçek olmadığını, müvekkilin bu konuda herhangi bir siparişi olmadığı müvekkil herhangi bir bağı olmadığına ilişkin davacıya iade faturası kestiğini, dava konusu eklerde gösterilen fatura ve irsaliye de belirtilen mallarla alakalı herhangi bir teslimat söz konusu olmadığını, bu malların müvekkil tarafından sipariş edilmediğini, sipariş formu olmadığını -teslim alınmadığını, irsaliyedeki araçlar, çalışan isimleri ve imzaların müvekkil şirket ile hiçbir bağlantısının olmadığını, davacı şirket ile müvekkil şirket arasında daha önceden ekte sunulan 19/08/2021 tarihli … fatura nolu faturası ile mobilya siparişi verildiğini , bu siparişin gereği gibi yapılmadığını ve birden fazla eksik ortaya çıktığını, bu nedenle müvekkil şirket, davacı şirket ile çalışmaya son verdiğini, ekte sunulan 17/06/2021 tarihinde ön ödeme olarak ( avans olarak ) … Bankası mobil bankacılığı ile 152.575.00 TL ödeme gönderdiğini, bunun dışında müvekkil şirket davacının 19/08/2021 tarihli … Fatura Nolu siparişlere ilişkin olarak 14/09/2021 tarihinde …. bankası mobil bankacılık ile 12.206.00 TL ödeme yaptığını ve düzgün yapılmayan ürünler nedeni ile bu ödeme ile çalışmasına son verildiğini, çalışmalar son bulduktan sonra davacı kötü niyetli olarak, olmayan sevkiyat ve mal, hizmet için fatura ve irsaliye düzenlediğini, davacı, dava dilekçesi ekinde sunduğu faturalarda belirtilen malzemeleri sipariş etmediğini, herhangi bir sipariş formu olmadığını, e-faturaların e-posta ile değil, normal posta yoluyla gönderildiğini, bu hususun vergi hukuk usulüne aykırı olduğunu, müvekkilinin 16.11.2021 tarihinde … fatura numarası ile iade faturası kestiğini, açıklama kısmında açık ve net olarak düzenlenen fatura ve sipariş ile irsaliyenin şirkete ait olmadığını, irsaliye ve teslim alan kişinin şirket ile herhangi bir bağın olmadığını, hatalı olarak faturanın kesildiği, 59.863.49 TL iade ve hatalı fatura ibaresi ile gönderildiğini, müvekkilinin davacının hizmet veya mal hizmeti vermemesine rağmen gerçek dahi olmayan faturanın iadesi için, 01.09.2021 tarihinde …. Fatura numarası ile 67.501.29 TL iade faturası düzenlediğini, durumun bu şekilde olmasına rağmen, davacı, olmayan bir hizmet ve mal için fatura düzenlediğini ve müvekkili şirkete gönderdiğini, Müvekkil şirketin çalışanı olmayan ve dava dilekçesine tanık olarak gösterilen şahısların tanık olarak dinlenmesine muvafakatlarının olmadığını, bu tanıklar müvekkil şirketin çalışanı olmadığı, dava dilekçesinde davacının sunmuş olduğu elle düzenlenen irsaliyelerdeki belirtilen araç plakaları olan … plakalı araç ile teslim alan ismi geçen … İLE …. plakalı araç ile teslim alan adı geçen … nın müvekkil şirkette çalışan şahıslar olmadığını, ayrıca davacının dava dilekçesi ekinde irsaliye faturalarında yazılı adresin plaza iş yeri adresi olduğunu, mobilya veya benzeri ürünlerin çıkartılması için …. yönetiminden izin alınması gerektiğini, izinsiz araç girişi veya mal yüklemesi yapılamayacağını, bunun yönetimin uygulaması olduğu bu nedenle irsaliye tarihinin belirtilerek geniş görüşlülük park yönetimine müzekkere yazılarak, söz konusu irsaliye de adı geçen araç ve plakaların müvekkil şirkete mal teslimi için gelip gelmediğinin sorulmasını, sonuç olarak davacının, sunmadığı hizmet veya mala ilişkin olarak başlattığı davanın usul ve esastan reddi, davacının davasının kötü niyetli olması nedeniyle , 9620 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahküm edilmesini talep ettikleri görülmüştür.
KANITLAR VE GEREKÇE:
Dava, dava tarafından davalı aleyhine Bakırköy …. İcra Dairesi’nin …. esas sayılı takip dosyası ile başlatılan ilamsız icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce icra dosyası, taraflara ait Ba-Bs formları, dosya arasına alınmış, ticari defterler incelenmiş ve diğer tüm deliller toplanmıştır.
Bakırköy …. İcra Dairesi’nin …. esas sayılı takip dosyasının celp edilerek incelenmesinde; davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusu aleyhine 90.094,56 TL alacak üzerinden ilamsız icra takibi yapıldığı, takip dayanağının “Ticari Alışverişten Kaynaklı Cari Hesap Bakiye Alacağı” olduğu, takip borçlusu tarafından süresinde itiraz edilmesi üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.
2004 Sayılı İİK 67. maddesi gereğince itirazın iptali davalarının görülüp hükme bağlanabilmesi için geçerli bir icra takibi bulunması, süresinde borca itiraz edilmesi ve 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması dava şartı niteliğindedir.
İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir (YHGK. 2017/19-1634 Esas – 2018/633 Karar sayılı ilamı).
Somut olayda taraflar arasında çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, ticari ilişki bulunmakta ise ticari ilişki kapsamında davacının, davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının ne kadar olduğu, varsa yapılan ödemeler, ödeme konusundaki tarafların beyan ve itirazları nazara alındığında davacının alacağının kalıp kalmadığı, fatura konusu malların davacı tarafından davalıya teslim edilip edilmediği hususlarında toplanmaktadır.
Davaya konu alacağın incelenmesinde; alacağın taraflar arasındaki satış sözleşmesi ilişkisine dayandığı anlaşılmaktadır.
Satış sözleşmesi Türk Borçlar Kanununun 207 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan hükümlere göre satım, satıcının satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşme olarak tanımlanmıştır. Satış sözleşmesinin geçerli olabilmesi için icap ve kabul iradelerinin birleşmesi gerekli ve yeterlidir. Sözleşmenin yazılı yapılması geçerlilik için şart değildir. Yazılı yapılması ispat bakımından önem taşımaktadır. Buna göre, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça ve aksine bir adet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler. Karşılıklı edimlerin ifasında, satıcı malı teslim ettiğini önce kanıtlamalıdır. Bu ispatlandığında bedelin alıcı tarafından alıcı tarafından ödendiği ispatlanmalıdır. 6100 sayılı HMK’nın 190/1 maddesi gereğince ispat yükü, anında özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Yine aynı Yasanın 200/1 maddesi gereğince eldeki davanın değer ve miktar itibariyle yazılı belgeyle ispat edilmesi gerekmektedir.
Davacı tarafın dava dilekçesi ile ticari defterlere delil olarak dayandığı görülmektedir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanun’ da ticari defterlerle ispata ilişkin hükümlere yer verilmemiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi “Ticari Defterlerin İbrazı ve Delil olması” başlığı altında ticari defterlerle ispata ilişkin hükümler getirmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222. Maddesinde; “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükümlerine yer verilmiştir.
Yargıtay uygulamasına göre; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi gereğince; ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delildir (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 26/09/2018 tarih 2018/2696E. 2018/3431K. sayılı ilamı).
Türk Ticaret Kanunu faturayı tanımlamış değildir. Ancak kanun faturanın düzenlenmesi hakkında bazı kurallara yer vermiştir. Fatura tanzim edilmesinin öncelikli koşulu, tacirin ticari işletmesi bağlamında mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olmasıdır. Bu koşul, faturanın nitelik itibarıyla sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belge olmasının da gereğidir. Dolayısıyla taraflar arasında bir sözleşme olmadan gönderilen belge, faturanın şekil şartlarını taşısa bile, gerçek anlamda bir fatura olmayıp, öneri (teklif) niteliğinde bir yazıdır. Şüphesiz, taraflar arasındaki sözleşmenin hukuken geçerli olması gerekir. Bu anlamda batıl bir sözleşmeye dayanılarak gönderilen faturaya süresi içinde itiraz edilmemesi, fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılması sonucunu doğurmaz. Fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılmasına ilişkin karinenin uygulanması temel borç ilişkisi doğuran bir sözleşmenin varlığı halinde söz konusu olabilir. Taraflar arasında sözleşmenin bulunup bulunmadığı hususu çekişmeli ise, ispat yükü kuralları çerçevesinde öncelikle sözleşmenin varlığı ispat edilmelidir (Özçelik, Volkan; Fatura İçeriğinin Kabul Edilmiş Sayılması, TBB Dergisi 2018 (138), s. 212 vd.).

Ticari defterlere kaydedilen faturanın teslimi kanıtlamasının nedeni faturanın hukuki niteliği ile doğrudan bağlantılıdır. Zira TTK 21 ve Vergi Usul Kanunu 229. Maddesi gereğince fatura malın teslimi veya işin yapılması üzerine düzenlenmesi gereken belge olduğundan, düzenlenen ve defterlere kaydedilen bu belge teslimi de kanıtlamış olacaktır. Kesin delillerin aksinin yazılı veya kesin deliller ile ispatı gerektiğinden bu karinenin aksinin tanık veya diğer takdiri delillerle de ispatı mümkün değildir.
Tarafların BA ve BS kayıtlarında dava konusu faturaların kayıtlı olması halinde tarafların ticari defterlerinin incelenmesine gerek yoktur. Zira münazaalı hususlar bizatihi tarafların kayıtları ile ispatlanmış kabul olunur (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19/11/2015 tarih 2015/3302 Esas 2015/12272 Karar sayılı ilamı).
Mahkememiz dosyası yukarıda yer verilen uyuşmazlık noktalarının çözümü ve tarafların ticari defterlerinin incelenmesi amacıyla SMMM bilirkişi tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen 12/06/2022 tarihli raporda özetle; dava konusunun, davacının davalı ile olan ticari ilişki dolayısıyla oluşan faturaya bağlı cari hesap alacağının tahsili amacıyla yürüttüğü takibe yapılan itirazın iptali talebinden ibaret olduğu, davacı tarafından sunulan 2021 yılı ticari defterlerin T.T.K. ve V.U.K. hükümleri doğrultusunda sahibi lehine delil niteliğine haiz olduğu, takibe ve davaya konu edilen cari hesap özetinde kayıtlı faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı tarafından sunulan 2021 ticari defterlerin T.T.K. ve V.U.K. hükümleri doğrultusunda sahibi lehine delil niteliğine haiz olduğu, takibe ve davaya konu edilen cari hesap özetinde kayıtlı faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının ticari defter kayıtlarına göre; davacının davalıdan takip tarihi itibariyle (17.11.2021) 90.094,29 TL alacaklı olduğu, davalı tarafın tanzim etmiş olduğu iade faturalarının gerek Davacı yanın ticari defter kayıtlarında yer almaması gerekse davacı yanın BA bildirim formlarında bulunmaması hususları birlikte nazara alındığında; davalı tarafın düzenlenmiş olduğu iade faturalarının davacının kabulünde olmadığının değerlendirildiği, davacının davasında haklı görülmesi ve takibin devamına takdir edilmesi halinde, davacının takip tarihi (17.11.2021) itibariyle davalıdan olan asıl alacağına faiz talep edebileceği, tarafların inkâr tazminatı ve diğer benzeri taleplerinin sayın mahkemenizin takdiri içinde kaldığı, neticeten, incelenen ticari defterler, faturalar ve tüm dosya içeriği çerçevesinde takip tarihi itibari ile davacının davalı yandan 90.094,29 TL alacaklı olduğu görüş ve kanaatinin bildirildiği görülmüştür.
Akabinde taraflarca vergi dairesine bildirilen BA-BS formlarının takip konusu faturalar ve içeriklerini içerip içermediği, içeriyor ise miktar ve fatura içeriklerinin birbiriyle uyumlu olup olmadığının tespit edilmesinin ve tarafların rapora ilişkin itirazlarının değerlendirilmesi amacıyla ek rapor düzenlenmesi amacıyla bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen 23/11/2022 tarihli ek raporda özetle; tabloda ayrıntıları gösterilen satış faturaları, iade fatura ve faturalara ilişkin ödeme dekontları tetkik edildiğinde; … numaralı 19.08.2021 tarihli 164.700,00, TL fatura bedelinin ödendiği, davacı tarafın 01.09.2021 tarihinde …. numaralı 59.864,00 TL tutarında 1 adet fiyat farkı faturasını tanzim ettiği, bu faturanın daha önce düzenlenen 164.700,00 TL tutarındaki satış faturasına ilişkin fiyat farkı Faturası olduğu, davacı tarafın ayrıca 21.09.2021 tarih ve … numaralı 1 adet işçilik faturası tanzim ettiği, davacı tarafın tanzim ettiği yukarıda ayrıntıları yazılan … ve …. numaralı faturaların davalı tarafın defter kayıtlarında mevcut olup, bu faturalara ilişkin 01.09.2021 tarih …. numaralı fatura ve 16.11.2021 tarih ve … numaralı iade faturaları tanzim edildiği ancak tanzim edilen bu iade faturalarına, davacı yanın ne ticari defter kayıtlarında ne de Ba formlarında olmadığının tespit edildiği, davalı yan tarafından alınan malların iade edildiğine ilişkin düzenlenen faturaların gerek davacının ticari defter kayıtlarında gerekse de BA bildirim formlarında görülmediğini, dolayısıyla davalı tarafın düzenlemiş olduğu iade faturaları davacı tarafından kabulünde olmadığının değerlendirildiğini, davalı yanın defterlerinde, iade faturaları düzenlenmeden önceki bakiyelerin dikkate alınması gerektiğini, incelenen ticari defterler, faturalar ve tüm dosya içeriği çerçevesinde takip tarihi itibari ile davacının davalı yandan 90.094,56 TL alacaklı olduğu görüş ve kanaatinin bildirildiği görülmüştür.
Tarafların ticari defterlerinin incelendiği bilirkişi kök ve ek raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, tarafların rapora karşı beyan ve itirazlarını ibraz ettikleri görülmüş, Mahkememizce rapor dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve kanaat verici bulunduğundan hükme esas alınarak inceleme yapılmıştır.
Yukarıda yer verilen açıklamalar doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde; kural olarak davacı taraf HMK 190. Maddesi gereğince faturalara konu hizmeti sunduğunu, dava değeri de gözetildiğinde yazılı olarak ispat etmelidir. Sunulan faturalarda imza ve kaşe mevcut ise de davalı taraf bu imza ve kaşelerin şirketine ve şirket çalışanlarına ait olmadığını iddia etmektedir.
Ancak her iki tarafın ticari defterleri üzerinde mali müşavir bilirkişisi incelemesi yaptırılmak suretiyle alınan gerekçeli raporda dava konusu faturaların davacı defterlerinde kaydının bulunduğu, buna karşılık bu faturaların davalının kabul görmüş muhasebe ilkelerine göre tutulan defterlerinde usulüne uygun olarak kaydedildiği belirlenmiştir. Bu durumda faturalara konu asıl alacakların davalı defterlerinde kaydının bulunmuş olması karşısında faturalara ilişkin asıl alacağa yönelik hizmetin davalıya sunulduğunun davacı tarafça ispatlandığı anlaşılmaktadır. Davalı taraf takibe konu faturaları bizzat kendi defterlerine kaydetmiş olup hizmetin verilmediği yada eksik verildiği konularında herhangi bir ayıp ihbarında bulunmamıştır.
Ayrıca dosyada mevcut bilgi ve belgelere ve bilirkişi raporuna göre davalı tarafça dava konusu faturaların ba-bs formlarıyla vergi dairesine bildirildiği sabittir.
Buna göre her ne kadar davalı tarafça davacı ile aralarındaki ticari ilişki inkar edilmiş ve dava konusu takip dosyasına dayanak olan cari hesap ve faturalardan dolayı borcunun bulunmadığı iddia edilmiş ise de davacı şirket ile davalı şirket arasında ticari ilişkinin var olduğu, fatura konusu malların teslim edildiği hususunun TTK 21 ve Vergi Usul Kanunu 229. Maddesi gereğince ticari defter kayıtlarıyla ve dosyada mevcut vergi dairesi kayıtlarıyla ispat edildiği Mahkememizce kabul edilmiştir.
Buna karşılık olarak davalı tarafın takibe konu fatura borcunu ödediğini yazılı belge ile ispat edemediği, ticari ilişki bulunmadığı, fatura konusu malların sipariş edilmediği yönündeki iddialarının yerinde olmadığı kanaatine varıldığından itirazın iptali ve davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekili, itirazın iptali talebi ile birlikte icra inkar tazminatı talebinde bulunmuştur. Borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için likit ve belirlenebilir bir alacağın mevcut olması gerekmektedir. Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması, böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir.
Buna göre davalı borçlu tarafından fatura ve ticari defter kayıtları ile sabit olan alacağın tereddütsüz bir şekilde likit ve belirlenebilir olması nedeni ile davalı borçlu aleyhine kabul edilen alacak miktarı üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;
-Bakırköy …. İcra Dairesi’nin …. esas sayılı takip dosyasında davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin 90.094,56 TL asıl alacak ve takip tarihinden işleyecek yasal faiz üzerinden devamına,
-Alacağın likit ve belirlenebilir olduğu anlaşıldığından kabul edilen miktarın %20’si üzerinden hesap edilen 18.018,91 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 6.154,39-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.088,12-TL harcın mahsubu ile bakiye 5.066,27- TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 1.088,12–TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yargılama sırasında yatırılan 80,70 TL başvurma harcı, 1.250,00 TL bilirkişi ücreti, 61,95 TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere 1.392,55-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yargılama sırasında yapılan masrafların davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen 14.415,19- TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Bakırköy Arabuluculuk bürosunun …. numaralı arabuluculuk dosyasında Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
8-Bakiye gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa derhal iadesine,
Dair; tebliğden itibaren İKİ HAFTA içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı16/12/2022

Katip …
E-İmzalıdır

Hakim …
E-İmzalıdır