Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/579 E. 2023/492 K. 12.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/579 Esas
KARAR NO : 2023/492

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/06/2022
KARAR TARİHİ : 12/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 19/06/2023
Davacı tarafından mahkememize açılan dava dosyasının incelenmesi sonunda;
İSTEM:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 19/11/2021 tarihinde davalının fiziksel sunucularının müvekkil şirketin mevcut bağlantıları kullanılarak İnternet ortamına bağlanması, sunucuların müvekkil şirket veri merkezlerinde barındırılması ve sunulacak diğer hizmetler için “…. Veri Merkezi özleşmesi” imzalandığını, taraflarının imzalamış oldukları işbu sözleşme ile sözleşmenin bağlayıcılığını ve kanunlara, yönetmeliklere, tebliğlere, kararlara uyacaklarını beyan ettiklerini, davacı müvekkili şirketin sözleşmenin imza tarihinden itibaren, üstlenmiş olduğu tüm borç ve yükümlülükleri yerine getirdiği, davalıya sağlanmasını taahhüt ettiği tüm hizmetleri aksatmadan yerine getirdiğini, davacı müvekkil şirketin hizmetinden kaynaklı hiçbir kusur olmamasına rağmen, davalı taraf şirkete yapmış olduğu bildirimler ile müvekkil şirketin kendisine sağlamış olduğu hizmetlerin bir kısmından artık faydalanmak istemediğini belirttiğini, davacı müvekkil şirket bu bildirim akabinde davalıya sözleşmede taahhüt edilen tüm hizmetleri kesintisiz ve sorunsuz olarak vermeye devam ettiğini, böyle bir yükümlülükleri olmamasına rağmen müşteri memnuniyeti kapsamında ve iyi niyetli bir şekilde karşılıklı olarak tarafların zarar görmemesi adına, yapmış oldukları bildirimin incelemeye alındığını ve kendisine geri dönüş yapacaklarını ilettiğini, davalı tarafın ise, davacı müvekkil şirket tarafından yapılan geri bildirimi umursamayarak, 08/03/2022 tarihinde müvekkil şirkete iletmiş olduğu mail ile, haklı bir nedeni olmaksızın sözleşmeden tamamen caydığını, 16.03.2022 tarihinde sözleşme gereğince teslim etmiş olduğu cihazları teslim alacağını belirttiğini, davalının sözleşmeden esaslı bir haklı nedeni olmaksızın ve sözleşme şartlarına aykırı olarak kısmen dahi olsa cayma kararı alması ile birlikte, davacı müvekkili şirket tarafından sözleşmenin 9. Maddesi hükümleri de ayrıca talep edilebilecek ve genel hükümlerden kaynaklanan tazminat, alacak ve diğer tüm fazlaya dair talep haklarımız saklı tutularak, sözleşmenin 10. Maddesinin yürürlüğe alınacağı, sözleşmenin sona ermesine 12 aydan daha az bir süre kalması sebebiyle sözleşmede belirtilen cayma tazminatının talep edileceğini, cihazların teslim edilmesinin ise kesinlikle davalının taleplerinin kabulü anlamına gelmeyeceğinin bildirildiğini, davalı tarafın sözleşmeden haklı bir neden olmaksızın cayması, tarafına yapmış oldukları bildirim ve davacı müvekkili şirket nezdinde bulunan cihazların teslimi akabinde 16.03.2022 tarihinde davalıya ayrıca resmi olarak noter kanalıyla da ihtarname gönderilerek sözleşmenin 10. Maddesi gereğince hesaplanan 110.928,00-TL KDV cayma tazminatının belirtilen banka hesabına ödenmesini, aksi takdirde yasal yollara başvurulacağı son kez ihtar edildiğini, arz ve izah edilen nedenlerle, fazlaya ilişkin her türkü hak ve alacakları saklı kalmak kaydı ile, haksız ve kötü niyetli itirazın iptali ile takibin devamını, davalının haksız ve kötü niyetli itirazı nedeniyle, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere belirlenecek icra inkar tazminatı ödemesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
YANIT:
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin haklı sebeple sözleşmeyi feshettiğini, ve sebeplerini davacı şirkete birkaç defa şifahen, ayrıca 15.03.2022 tarihinde davacı tarafa yolladığı mailde de haklı sebeplerini saydığını, her ne kadar davacı tarafın haklı bir neden olmaksızın sözleşmeden tamamen cayıldığını ileri sürse de haklı nedenlerin tek tek sayıldığını, davacı şirketin Bakırköy …. Noterliğinin 06.03.2022 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile taraflar arasındaki sözleşmenin bitmesine 12 aydan daha az bir süre kalması ve haklı bir neden olmadığından müvekkil, tarafından sözleşme şartlarına aykırı olarak cayıldığını bu sebeple sözleşmenin 10. maddesi gereğince davacı şirket tarafından hesaplanan 110.928,00 TL + KDV cayma tazminatının iki gün içerisinde davacı vekilinin hesabına yatırılmasının talep edildiğini, bu ihtarnameye cevaben Bakırköy … Noterliğinin 05.04.2022 tarihli ve …. yevmiye numaralı ihtarname ile feshin haklı gerekçelerle yapıldığının bildirildiğini, müvekkilinin Kasım, Aralık ve Ocak ayları faturaları zamanında kesilip gönderilmediğini, ödemesi alındığı halde fatura kesilmediğinden müvekkilinin KDV zararına uğradığını, şubat ayının başında halen ortada fatura olmadığından müvekkili ile davalı şirketin karşılıklı olarak yapmış olduğu görüşmeler sonucu Şubat ayında geçmiş döneme ait faturalar davalı şirket tarafından kesildiğini, fakat söz konusu faturaların hepsinin Şubat tarihli olduğundan ve geçmişe dönük fatura kesilemediğinden müvekkilinin davacı şirkete KDV açığının olduğunu belirterek faturaları bu duruma dikkate alarak kesmelerini belirttiğini, depozito olarak başlangıçta müvekkilinden alınmış olan 10.218,00 TL’ye depozito makbuzu düzenlemediğini ve fatura olarak kestiğini, bu sorunun ancak şubat ayı sonunda sözleşme feshi nedeniyle çözüldüğünü, sözleşme gereği elektrik faturalarına yapılacak zammın en az 30 gün öncesinden müvekkile bildirilmesi gerektiğini, davacı şirketin Ocak ayına girdikten 3 gün sonra zammı bildirmek suretiyle müvekkilini sıkıntıya soktuğunu, zamla birlikte 10.000,00 TL’lik faturanın 26.000,00 TL’ye yükseldiğini, sözleşme gereği müvekkiline süresinde yapılmamış olan bildirimden dolayı Ocak ve Şubat aylarında müvekkil yirmiden fazla sunucuyu çıkarmış ve müvekkilin müşterilerin bir kısmı hizmetlerini durdurma kararı aldıklarını, bu durumun müvekkilinin aylık 40.000,00 TL zarara uğramasına neden olduğunu, davacı şirketin şifahi olarak olarak müvekkiline elektrikten zarar ettiklerini ve bunun geçmişe dönük faturalara yansıtılacağını belirttiğini, davacı şirketin bu beyanları sonrasında 67.000,00 TL olan ödeme miktarının 98.000,00 TL’ye yükseldiğini, taraflar arasında akdedilen “…. VERİ MERKEZİ SÖZLEŞMESİ”nin 8. maddesinde ücret ve ödeme ile ilgili hükümlerin düzenlendiğini, buna göre “…8.4 T.C. Kanunları çerçevesinde oluşabilecek diğer tüm vergiler faturaya ayrıca ilave edilecektir. …., ücretlerde (…/…. vs gibi) alt yapı hizmet sağlayıcıları ve lisans verenler tarafından yapılan zamları Müşteri’ye yansıtma hakkını saklı tutmaktadır. …., bu tür bir durumda yapacağı fiyat değişikliklerini Müşteri’ye 30 (otuz) gün önceden bildirecektir…” düzenlemesine yer verildiğini, oysa ki davacı şirketin iş bu sözleşme uyarınca 30 gün önceden taraflarına bildirim yapması gerektiğini müvekkiline Kasım Aralık zamlarını Şubat ayında ve Ocak’ta yapılan zammı ise 03 Ocak’ta bildirdiklerini, anlatılan bu nedenlerle zarara uğradıklarından müvekkilinin haklı nedenle sözleşmeyi feshettiğini, taraflar arasında akdedilen “… VERİ MERKEZİ SÖZLEŞMESİ”nin 9. maddesinde sözleşmenin feshi hükümlerinin düzenlendiğini, bu hükme göre “… 9.2 Aşağıdaki hallerde ise: Sözleşme’yi ihlal etmeyen Taraf işbu sözleşmeyi tek taraflı olarak, ayrıca ihbara gerek kalmaksızın haklı nedenle ve derhal feshedilebilecektir. a.Taraflardan birinin, bu Sözleşme uyarınca yükümlülüklerini yerine getirmemesi ve karşı Taraf’ın ihlalin giderilmesine ilişkin yazılı bildiriminden itibaren 7 (yedi) takvim günü içinde bu ihlali gidermemesi,… g.Tarafların işbu Sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemesi … haklı nedenle fesih sebeplerini oluşturmaktadır.
9.3 Taraflardan birinin, Sözleşmenin 9.2 maddesinde sayılan haklı nedenle fesih sebeplerine başvurması sebebiyle diğer taraf hangi ad altında olursa olsun herhangi bir tazminat talebinde bulunamayacaktır…” düzenlemelerine yer verildiğini, iş bu sözleşmeye göre müvekkili haklı nedenle sözleşmeyi feshettiğinden davalı şirketin tazminat talebinin yerinde olmadığını, açıklanan nedenler ile davacı tarafından haksız, mesnetsiz ve hukuki dayanaktan yoksun olarak açılmış davanın reddini, Bakırköy …. İcra Dairesinin …. E. sayılı dosyanın takibinin iptalini, davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini beyan ve talep ettiği görülmüştür.
KANITLAR VE GEREKÇE:
-Dava, davacı tarafından davalı aleyhine Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası ile başlatılan ilamsız icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
-Mahkememizce icra dosyası, dava konusu sözleşme, ba-bs kayıtları celp edilmiş, taraflara ait ticari defterler incelenmiş, taraf delilleri toplanmıştır.
-Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasının celp edilerek incelenmesinde; davacı takip borçlusu tarafından davalı takip borçlusu aleyhine 110.928,00 TL alacak üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, takip dayanağının “cayma tazminatı” olduğu, davalı borçlu tarafından takibe süresi içerisinde itiraz edilmesi nedeniyle takibin durduğu görülmüştür.
-2004 Sayılı İİK 67. maddesi gereğince itirazın iptali davalarının görülüp hükme bağlanabilmesi için geçerli bir icra takibi bulunması, süresinde borca itiraz edilmesi ve 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması dava şartı niteliğindedir.
-İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir (YHGK. 2017/19-1634 Esas – 2018/633 Karar sayılı ilamı).
-Somut olayda taraflar arasında 10/11/2021 tarihli “…. veri merkezi sözleşmesi” bulunduğu hususunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Davacı taraf davalının haklı sebep olmaksızın sözleşmeyi feshettiğini iddia etmekte iken davalı tarafın ise sözleşmenin davalı tarafça süresinde fatura kesilmemesi ve fiyat farklarının zamanında bildirilmemesi nedeniyle zarara uğradıklarını ve bu nedenle sözleşmeyi haklı nedenle feshettiklerini iddia ettiği görülmektedir.
-Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle “cezai şart (ceza koşulu)” kavramı üzerinde durulmasında fayda vardır.
-Kanun koyucu mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 158-161. maddelerinde “cezai şart” kavramını kullanmış, TBK’nın 179-182. maddelerinde ise bunun yerine “ceza koşulu” kavramını tercih etmiştir.
-Cezai şart borçlunun, asıl borcunu ilerde, hiç veya gereği gibi ifa etmediği takdirde alacaklıya karşı ifa etmeyi önceden taahhüt ettiği edime denir. Bu nedenle cezai şart, asıl borca bağlı olarak ve ancak bu borcun ihlâli ile doğabilecek olan fer’î bir edimdir. Borçlu cezai şart ödemeyi taahhüt etmişse, artık alacaklı herhangi bir zarara uğradığını iddia etmek veya zararının şümulünü ispat etmek zorunda kalmadan, tazminat elde etme imkânını bulacaktır. Cezai şartın kararlaştırılabilmesi için asıl borcun mahiyeti önemli değildir; bir verme borcu kadar, yapma veya yapmama borçlarında da cezai şart kararlaştırılabilir (Akman Sermet/Burcuoğlu Haluk/ Altop Atilla/ Tekinay, Selahattin Sulhi: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul 1993, s. 358-359).
-Cezai şartın, kanundaki ifadesi ile ceza koşulunun istenebilmesi için sözleşmede buna ilişkin bir hüküm bulunması gerekir. Sözleşmede kararlaştırılmamış olsa dahi temerrüt hâlinde TBK’nın 125/1. maddesi hükmünce alacaklı gecikme tazminatı talep edebilir ise de, ceza koşulunun istenebilmesi için sözleşmede bununla ilgili açık hüküm bulunması şarttır.
-Cezai şartın esas itibariyle iki temel amacı (işlevi) bulunmaktadır. Bunlardan biri, borçluyu ifaya zorlamak ve böylece asıl borcun ifasını teminat altına almak; diğeri ise, borcun ihlâli hâlinde borçlu tarafından ödenecek tazminatı önceden ve götürü olarak belirlemektir. Bu iki temel amacı dışında, cezai şartın (ceza koşulunun) diğer bir amacı da, ifayı engelleyen cezai şartta (dönme/fesih cezasında) borçlunun cezai şartı ödemek suretiyle sözleşmeden kolayca dönmesini sağlamaktır [Kocaağa, Köksal: Ceza Koşulu (Sözleşme Cezası), Ankara 2018, s. 31-33].
-Türk Borçlar Kanunu’nun 179. Maddesi: “…Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir. Ceza, borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir. Borçlunun, kararlaştırılan cezayı ifa ederek sözleşmeyi, dönme veya fesih suretiyle sona erdirmeye yetkili olduğunu ispat etme hakkı saklıdır…” düzenlemesini içermektedir.
-İlgili maddenin üçüncü bendi ile dönme (fesih) cezası olarak da adlandırılan ifayı engelleyen cezai şartın hüküm altına alındığı görülmektedir. Burada borçlunun cezai şartı ödemek suretiyle tek taraflı olarak sözleşmeden dönme hakkına sahip olduğunu ispat yetkisi saklı tutulmuştur. Böylece borçlu, alacaklı ile yaptığı anlaşmada dilerse sözleşmeden dönmeyi ve alacaklıya sadece cezai şart ödemeyi kararlaştırabilir. Bu tür cezai şartta borçlu cezayı ödemek suretiyle sözleşmeden dönebileceği gibi, alacaklı da sadece cezai şartın ödenmesini talep edebilir. Bu durumda artık alacaklı borçludan asıl edimin ifasını isteyemeyecektir.
-Somut olayda taraflar arasındaki sözleşmede, sözleşmenin feshi başlıklı 9. Maddesinin incelenmesinde;
Aşağıdaki hallerde ise: Sözleşme’yi ihlal etmeyen Taraf işbu sözleşmeyi tek taraflı olarak, ayrıca ihbara gerek kalmaksızın haklı nedenle ve derhal feshedilebilecektir.
Taraflar’dan birinin, bu Sözleşme uyarınca yükümlülüklerini yerine getirmemesi ve karşı Taraf’ın ihlalin giderilmesine ilişkin yazılı bildiriminden itibaren (işbu Sözleşme’de ihlalin giderimi için daha kısa bir süre öngörülmeyen hallerde) 7(yedi) takvim günü içinde bu ihlali gidermemesi, (Ücret ödemelerinin gecikmesi halinde verilecek ihbar sürelerine ait ayrık hükümler saklıdır.)
Müşteri’nin ödeme yükümlülüklerini işbu Sözleşme’nin 8. Maddesinde belirtilen koşullarda yerine getirmemesi,
Müşteri veya Müşteri ile bağlantılı üçüncü kişilerinden herhangi birinin Hizmetleri yasa dışı bir şekilde kullanması,
Taraflar’dan herhangi biri aleyhine iflas kararı alınması veya taraflardan birinin ödemelerini tatil etmesi,
Müşteri’nin Sözleşme konusu sunucu ve cihazlar vasıtası ile yasal olmayan eylemlerde bulunması ya da bu tür eylemlere aracılık etmesi,
Tarafların işbu Sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemesi,
Müşterinin, ….’ ya önceden bilgi vermeden “Devir ve Temlik” yükümlülüklerine aykırı davranması.
Tahdidi olmamak üzere, Tarafların sözleşme aykırı hal ve davranışları haklı nedenle fesih sebeplerini oluşturmaktadır.
Taraflardan birinin, Sözleşmenin 9.2. maddesinde sayılan haklı nedenle fesih sebeplerine başvurması sebebiyle diğer taraf hangi ad altında olursa olsun herhangi bir tazminat talebinde bulunamayacaktır. Ancak her hâlükârda sunucu ve cihazların Müşteri veya yetkili kılıdığı kişi tarafından ….’ dan alındığı tarihe kadar olan döneme ilişkin tahakkuk eden hakları saklıdır.
Sözleşmenin sona ermesi halinde; bildirim tarihinden itibaren en geç 30 (otuz) günü içinde Müşteri ….’ya teslim ettiği kendisine ait sunucuları, cihazları vs teslim almak zorundadır.
Müşteri, sözleşmenin tamamen feshi halinde, 9.4 ‘de yer alan 30 günlük sürenin sonunda sunucuların teslim alınmadığı her ay için rack kabin kiralama bedelinicezai tazminat bedeli olarak ödemekle mükelleftir. Müşteri’nin hizmetlerin bir kısmını feshi halinde; yine 9.4 “de yer alan 30 günlük sürenin sonunda feshe konu sunucular …. tarafından depoya taşınarak, Müşteri rack kabin kiralama bedelinin 25’ni cezai tazminat bedeli olarak ….’ya ödeyecektir.
Sözleşmenin feshi halinde; cezai tazminat, gizlilik, haksız rekabet, kişisel verilerin korunması hakkındaki
hükümler taraflar arasında özel sözleşme hükmü olarak geçerliliklerini korurlar. ” düzenlemelerine yer verildiği görülmektedir.
-Buna göre taraflar arasındaki çözümlenmesi gereken uyuşmazlığın davalı tarafından yapılan feshin haklı sebeplere dayanıp dayanmadığının tespiti ile feshin haksız bulunduğunun belirlenmesi halinde davacı tarafın sözleşme hükümleri uyarınca talep edebileceği cezai şart miktarının belirlenmesine ilişkin olduğu görülmektedir.
-Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi hükmü uyarınca; Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer.6100 sayılı HMK ‘nın 190/1 maddesi gereğince ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
-Bu nedenle somut olayda davalı taraf sözleşmeyi haklı nedenle feshettiğini ispat yükümlülüğü altında olup, bu doğrultuda inceleme yapılması gerekmektedir.
-Mahkememiz dosyası yukarıda yer verilen açıklamalar ve tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi amacıyla bir mali müşavir bilirkişi ile bir bilişim alanında uzman bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 24/01/2023 tarihli raporda özetle; davacı tarafın 2021-2022 yılına ait ticari defter ve kayıtlarını usulüne uygun tuttuğu ve sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, davalı tarafın 2021 yılına ait ticari defterler ve kayıtlarının sahibi lehine delil niteliği bulunduğu, 2022 yılına ait ticari defterler ve kayıtlarının sunulan hali ile sahibi lehine delil niteliği bulunmadığı, davacı tarafından davalı tarafa düzenlediği 2021 yılında 1 adet ve 2022 yılında 10 adet olmak üzere toplam 10 adet ve KDV dahil 82.855,68 TL tutarında fatura olduğu, faturaların açıklama kısmında hangi aya ait olduğu ile ilgili herhangi bir bilgi olmadığı, ilk üç faturada aylık ve ay ibarelerinin yer aldığı, faturaların açıklama kısımlarına stok kodu, stok adı, malzeme/hizmet açıklamalarının yazıldığı, miktar ve birim fiyatı bilgilerinin belirtildiği, iş bu faturaların davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarına tamamının işlendiği, davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarında sadece 28.02.2022 tarihinde 54.634,80 TL tutarlı 2 adet faturanın işlendiği, davalı tarafından 2022 yılı mart ayından 2022 yılı ekim ayına kadar davacı tarafa peyder pey ödemeler yapıldığı, davalı tarafından faturaların geç kesildiğinin iddia ancak ödemelerin peyder pey yapılmaya devam edildiği, davacı tarafın davalı tarafa düzenlediği faturaların 2021 yılı aralık ayında başlayıp, 2022 yılı kasım ayına kadar devam ettiği, davalı tarafın iddialarını ispat etmesi gerektiği, Taraflar arasında yapılan sözleşmenin 19.11.2021 tarihli imzalandığı ve 1 yıllık (12 ay) olduğu, davalı tarafından feshin 2022 yılı mart ayında yapıldığı, davacı tarafın 8 ay üzerinden cayma bedeli talep ettiği, davacı tarafın tarafıma sunduğu e-postada ve ekinde, EPDK tarafından 01.01.2022 tarihi itibariyle enerji bedelinde gerçekleşen fiyat artışına bağlı olarak davacının almış olduğu hizmetler kapsamında gerçekleşen elektrik kullanım fiyatlarına güncelleme yapılacağını beyan ettiği, ekte aylık bedelin 18.488,00 TL olduğu, davacı tarafın talebine göre ve sözleşme tutarına göre hesaplamanın 2 şekilde seçenekli olarak yapıldığı, davacı tarafın talebine göre, davacı tarafın talebine göre aylık bedelin KDV hariç 18.488,00 TL tutar üzerinden alınarak, aşağıdaki tabloda detaylandırıldığı üzere cayma bedelinin 8 ay için KDV dahil 130.895,04 TL olarak hesapladığı, dosya muhteviyatında bulunan sözleşmeye göre yapılan hesaplama, dosya muhteviyatında bulunan sözleşmeye konu olan aylık bedelin KDV hariç 8.660,00 TL tutar üzerinden alınarak, tabloda detaylandırıldığı üzere cayma bedelinin 8 ay için KDV dahil 61.312,80 TL olarak hesapladığı, taraflar arasındaki somut uyuşmazlıklar bakımından yapılan teknik inceleme ve analizler neticesinde; taraflar arasında imzalanan 19/11/2021 tarihli …. sözleşme numaralı …. Veri Merkezi Sözleşme ve ekleri kapsamında davacı tarafın davalı … teslim ettiği sunucularına / cihazlarına kendi mevcut bağlantılarını kullandırarak cihazların internet ortamına bağlanması hizmetini sağladığı, nitekim davacı şirket sistemlerinden raporlanan kaynak bazında yük miktarı, dönem bazında enerji kullanım yüzdesi ve yine trafik verileri tablosu ve grafikleri verisi incelendiğinde, 29.11.2021 tarihinde davalıya ait cihazların davacı sistemlerine yerleştirildiği ve bu tarih itibariyle 15.03.2022 tarihine dek sözleşme kapsamındaki hizmetlerin kesintisiz ve sorunsuz bir şekilde davalı … verildiği, bu bağlamda sözleşmenin aktif olduğu dönemler içerisinde davacı … sözleşme kapsamında yükümlendiği ve sözleşme ekinde belirtilen hizmetleri / ürünleri davalı … kullanıma tahsis ettiğinin değerlendirildiği görüş ve kanaatinin bildirildiği görülmüştür.
-Tarafların ticari defterlerinin incelendiği bilirkişi kök raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, tarafların rapora ilişkin beyan ve itiraz dilekçelerini ibraz ettikleri görülmüştür.
-Davalı tarafın hukuki nitelikte olmayan itirazlarının irdelenerek ek rapor düzenlenmesi amacıyla dosya yeniden bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 26/03/2023 tarihli ek raporda; kök rapordaki mali ve teknik açıdan sonuç ve kanaatin değişmediğinin bildirildiği görülmüştür.
-Mahkememizce kök rapor dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve kanaat verici bulunmuş ve bu doğrultuda hükme esas alınmıştır.
-Tarafların iddia ve savunmalarına, dayandıkları delillere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre Mahkememizce yapılan değerlendirmede; taraflar arasında imzalanan “…. veri merkezi sözleşmesi” içeriğinde yer verilen cezai şartın Türk Borçlar Kanunu’nun 179. Maddesi üçüncü bendi uyarınca dönme (fesih) cezası olduğu kuşkusuzdur. Bu doğrultuda yukarıda da yer verildiği üzere davalı taraf sözleşmeyi haklı sebeple feshettiğini iddia ettiğinden haklı nedenle fesih olgusunu ispatla mükelleftir.
-Davalı tarafın haklı sebep iddiasına dayanak olarak iki hususu ileri sürdüğü görülmektedir. Bunlardan birincisi davacı tarafın sözleşme ile kararlaştırılan bedel ve ödemeler yönünden süresinde fatura kesmediği ve bu nedenle KDV zararına uğradığı, ikincisi ise yansıtılacak elektrik zammı sözleşmede belirtilen 1 aylık sürenin öncesinde bildirilmediğidir. Taraflar arasındaki sözleşmenin 9/2 maddesi ile haklı nedenlerle fesih yapılabileceği hallerin sayıldığı görülmektedir. Ve fakat ilgili maddelerde faturanın geç ya da hiç kesilmemesinin haklı bir sebep olarak belirlenmediği, yine elektrik bedeline ilişkin zamların süresinde bildirilmemesinin fesih sebebi olarak sayılmadığı görülmektedir.
-Davalı tarafın sözleşmede sayılan nedenler dışında belirli şartların sağlanması ve haklı nedenin varlığı halinde sözleşmeyi tek taraflı olarak feshetme hakkının bulunduğu şüphesizdir. Fakat sözleşmede yer almayan sebepler ile sözleşmenin tek taraflı olarak feshedilebilmesi için ilgili sözleşmenin fesheden taraf yönünden çekilmez hale gelmesi, sözleşmenin devamına yarar kalmaması ve fesheden tarafın sözleşmeyi imzalamak ile elde etmek istediği yararı elde etmesinin imkansız hale gelmesi gelmesi gerekmektedir.
-Somut olayda alınan teknik bilirkişi raporuyla da sabit olduğu üzere “davacı tarafından 29.11.2021 tarihinde davalıya ait cihazların davacı sistemlerine yerleştirildiği ve bu tarih itibariyle 15.03.2022 tarihine dek sözleşme kapsamındaki hizmetlerin kesintisiz ve sorunsuz bir şekilde davalı … verildiği, sözleşmenin aktif olduğu dönemler içerisinde davacı … sözleşme kapsamında yükümlendiği ve sözleşme ekinde belirtilen hizmetleri / ürünleri davalı … kullanıma tahsis ettiği” sabittir. Davalı tarafın da sözleşmede kararlaştırılan hizmetlerin ifa edilmediğine, eksik / ayıplı bir ifanın bulunduğu yönünde bir iddiası bulunmamaktadır.
-Bu kapsamda davacı tarafın sözleşme ile üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiği anlaşılmaktadır. Faturanın geç kesilmesi ya da davacı tarafından doğrudan uhdesinde olmayan elektrik zam bedellerinin geç yansıtılmasının sözleşmenin feshine haklı sebep olarak kabul edilemeyeceği, bu hususların sözleşmenin esaslı unsurlarından olmadığı anlaşıldığından davacı tarafın cezai şart ( dönme cezası ) talebinin yerinde olduğu, davalı tarafın haklı nedenle fesih iddialarının mevcut bilgi ve belgelerle ispat edemediği / haklı fesih iddiasının yerinde olmadığı kabul edilmiştir.
-Her ne kadar davacı tarafça “110.928,00” TL bedel üzerinden cezai şart isteminde bulunularak takip başlatılmış ise de cezai şart bedelinin belirlenmesinde sözleşme hükümleri ile bağlı kalınması gerektiği, taraflar arasındaki sözleşme ile aylık bedelin KDV hariç 8.660,00 TL olarak belirlendiği, bu miktar üzerinden hesaplanan cayma bedelinin 61.312,80 TL olduğu anlaşılmakla, bu miktar üzerinden takibin devamına karar vermek gerekmiştir.
-Davacı vekili, itirazın iptali talebi ile birlikte icra inkar tazminatı talebinde bulunmuştur. Borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için likit ve belirlenebilir bir alacağın mevcut olması gerekmektedir. Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması, böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir.
Buna göre davalı borçlu tarafından sözleşme ile sabit olan alacağın tereddütsüz bir şekilde likit ve belirlenebilir olması nedeni ile davalı borçlu aleyhine kabul edilen alacak miktarı üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
-Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında davalı takip borçlusu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin 61.312,80 TL asıl alacak ve takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi üzerinden devamına,
-Alacak likit ve belirlenebilir olduğundan kabul edilen miktarın %20’si üzerinden hesap edilen 12.262,56 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
-Fazlaya ilişkin taleplerin reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 4.188,28-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.401,85-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.786,43- TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 1.401,85-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yargılama sırasında yatırılan 80,70 TL başvurma harcı, 3.000,00 TL bilirkişi ücreti, 150,25-TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere 3.230,95-TL yargılama giderinden davanın kabul red oranına (%55,27) göre hesap edilen 1.785,83-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yargılama sırasında yatırılan 3.000,00 TL bilirkişi ücreti yargılama giderinden davanın kabul red oranına (%55,27) göre hesap edilen 1.341,82-TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen 9.810,05-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddine karar verilen miktar üzerinden hesap edilen 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Bakırköy Arabuluculuk Bürosu’nun …. numaralı arabuluculuk dosyasında suç üstü ödeneğinden karşılanarak ödenen 1.320,00 TL’nin davanın kabul red oranına (%55,27) göre hesap edilen 729,60-TL’sinin davalıdan, 590,40-TL’sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
8-Bakiye gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa derhal iadesine,
Dair; tebliğden itibaren İKİ HAFTA içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/05/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır