Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/573 E. 2022/926 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/573 Esas
KARAR NO : 2022/926

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/07/2020
KARAR TARİHİ : 17/11/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 01/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin acil konut ihtiyacından dolayı çeşitli borçlar altına girerek taşınmaz satımına ilişkin davalı tüzel kişinin emlak ofisinde 03/06/2020 tarihli bonoyu lehtarı boş olarak imzaladığını, sonrasında, davalının ve taşınmazı satmaya yetkili vekil olarak tanıttığı kişilerin bu konuda hak ve yetkisinin herhangi bir sözleşmesinin bulunmadığını, taşınmaz malikinin bu satıştan haberdar olmadığını öğrendiğini, davalı tarafça satım işleminin engellendiğini, davalı yanca bononun sair ödemelerinin iadesinden imtina edildiğini, bu hususta davalıya ihtarat gönderildiğini, müvekkilinin kambiyo senetlerine özgü haciz yoluna ilişkin cebri icra tehdidi altında olduğunu, telafisi güç sonuçlar doğurması muhtemel olan bononun icrasının durdurulması için ihtiyati tedbir verilmesini, davanın kabulü ile kıymetli evrakın iptali ve iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının işbu davası haksız ve mesnetsiz olup davasının reddi gerektiğini, davanın görevsiz mahkemede açıldığını, dava konusu işlem tüketici işlemine dayandığından görevli mahkeme tüketici mahkemeleri olup davanın usulden reddi gerektiğini, davacının iddiaları soyut, mesnetsiz ve gerçeğe aykırı olduğunu,
müvekkili şirketin, uzun yıllardır faaliyet gösterdiği emlakçılık sektöründe tanınmış, her türlü işlemlerinde dürüstlük kurallarına ve yasal mevzuata uygun hareket eden bir şirket olduğunu,
müvekkili şirketin, davacının dilekçesinde bahsetmiş olduğu taşınmazı davacıya gösterdiğini ve davacının ilgili taşınmazı satın almak istemesi üzerine anılan sözleşme taraflar arasında karşılıklı ve uygun irade beyanı ile akdedildiğini, davacı ile akdedilen “Alıcı ve Satıcı Arasında Gayrimenkul Alım-Satımı Konusunda Aracılık Yapıldığına Dair Tellaliye ve Komisyon Ücret Sözleşmesi” (“Sözleşme”) gereğince müvekkili şirketin üzerine düşen tüm sorumlulukları tam ve gereği gibi yerine getirdiğini, müvekkili şirketin konu taşınmazı davacıya gösterdiğini, gerekli yasal tüm bilgilendirmeleri yaptığını ve davacının ilgili taşınmazı satın almak istemesi üzerine anılan sözleşme karşılıklı ve uygun irade beyanı ile akdedildiğini, müvekkilinin, taşınmazın satışında aracı bir kurum olup Kanunda tellaliye olarak düzenlenen sıfatla çalıştığını, bu bağlamda üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini, aynı zamanda müvekkilinin, satıcı ile de gayrimenkulunun satılması konusunda anlaşmış olup, satıcıdan gayrimenkulünün satılmasına dair gereken izin ve onayları aldığını, müvekkilinin yetkisi dışında olan hiçbir işlem yapmadığını, müvekkilinin, satıcı değil; satışa aracılık eden tellaliye olup komisyon karşılığında çalıştığını, müvekkilinin satıcı olmadığını, davacı ile aralarında yapılan sözleşmenin adından dahi açıkça anlaşıldığını, bu anlamda müvekkilinin, sanki satıcı gibi göstermeye çalışan davacı, mahkemeyi yanıltmaya çalıştığını,
bahsi geçen satış aracılığının müvekkili tarafından engellendiğinin iddia edildiğini, . iddiasını ispatla yükümlü olan müddei, bu iddiasına yönelik herhangi bir ispatı sağlayamadığını, aracılık işleri yaparak gelir sağlayan müvekkilinin, kendi gelirine engel olacak olması hayatın olağan akışına da aykırı olduğunu, davacının iddialarının aksine, davalı müvekkil satışı engellemediğini, aksine davacı satın almaktan vazgeçtiğini, ancak Kanunda düzenlenen cayma hakkını kanuna uygun kullanmamış olup geçerli bir caymadan bahsedilemeyeceğini,

davacıya, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun uyarınca 14 günlük yasal süre içerisinde hiçbir gerekçe ileri sürmeksizin ve cezai şart ödemeksizin cayma hakkına sahip olduğunun bilgisi verildiğini, davacının, müvekkili şirketin çalışanlarının ikna amaçlı davrandıklarını iddiası kasıtlı olarak davacı tarafça çarpıtıldığını, davacının, cayma hakkını usulüne uygun kullanmadığını, hiçbir sebep göstermeksizin satıştan vazgeçmiş ve satışın gerçekleşmemesinden müvekkili şirketi suçladığını, iddialarını ispatlayamayan ve mahkemeyi yanıltmaya çalışan davacının davasının esasen de reddi gerektiğini,
cayma hakkının süresinde kullanıldığını ispat yükü davacı tarafta olduğunu, Zira Mahkemenin de takdir edeceği üzere, konu sözleşmenin iptal edilmesi ve senedin davacı tarafa iadesi için, cayma hakkının 14 günlük yasal süre içerisinde kullanıldığının ispatı gerektiğini, müvekkili şirketin uğrayabileceği muhtemel zararlar sebebiyle, dava konusu bononun iadesi yapılmadığını,
son olarak, müvekkili şirketin çalışanları tarafından hiçbir bilgi verilmeden, davacı taraftan senet alındığı iddiası gerçeğe aykırı olduğunu, kaldı ki, davacının yetişkin bir birey olduğu düşünüldüğünde, hiçbir bilgisi olmayan bir senete veya bir sözleşmeye okumadan imza atmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu hususu izahtan vareste olduğunu, bu noktada, davacının hür iradesiyle okuyarak imza altına aldığı sözleşmeyi ve seneti, kandırılması sebebiyle imzaladığı iddiasında bulunması, tamamen Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’u dolanmak suretiyle hakkın kötüye kullanılmaya çalışılması olduğunu, zira müvekkili şirketçe, davacı tarafa gerekli yasal tüm bildirimler yapılmış olup yanıltılma veya kandırılmaya çalışılma gibi bir durum söz konusu olmadığını, davacı süresi içerisinde cayma hakkını kullanmamasına rağmen -yasal sürede cayma hakkını kullanmadığı takdirde işlem yapılmak üzere cayma akçesi olarak vermiş olduğu senedin iadesini ve komisyon sözleşmesinin iptalini talep etmişse de ancak davacının işbu talepleri haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacının süresi içerisinde cayma hakkını kullanmadığı gerekçesiyle, işbu haksız davanın reddi gerektiğini beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
B.Çekmece … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas, …. Karar sayılı ve 07/07/2020 karar tarihli görevsizlik ilamının kesinleşmesi üzerine dosya mahkememize gönderilmiş ve yukarıdaki esas sırasına kaydı yapılmıştır.
Davacı vekili 27/06/2022 tarihli dilekçesi ile görevsiz mahkemece görevsizlik kararı verilmesi neticesinde ticari uyuşmazlıklarda zorunlu arabuluculuk dava şartı ile davalılardan … ile yapılan arabuluculuk anlaşması sonucunda uyuşmazlığının sona erdiğini, uyuşmazlığa konu bononun kendilerince iade alındığını, davanın … yönünden konusuz kaldığını beyan etmiştir.
Davacı vekili 17/11/2022 tarihli duruşma da alınan beyanında biz davaya konu senedi ve alacaklarımızı geri aldık, davayı haklı şekilde açtık, diğer davalı …’e halen dahi ulaşamadık, ayrıca vekalet ücreti ve yargılama giderleri yönünden davanın haklılık payının gözetilerek karar verilmesini talep ederim şeklinde beyanda bulunmuştur.
Dava Menfi Tespit ve dava konusu senedin iadesi istemli dava olup davacı vekili 27/06/2022 tarihli dilekçesinde ve 17/11/2022 tarihli duruşmada alınan beyanında davaya konu senedi ve alacaklarını geri aldıklarına dair beyanı dikkate alındığında davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla karar verilmesine yer olmadığına, karar verilmiş ve aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin, davalı … arabuluculuk görüşmelerine katılmadığından tümünün davalı davalı …’den alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Alınması gereken 80,70-TL’nin harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılan 213,47-TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 132,77-TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Yargılama gideri ve vekalet ücreti hususunda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,

Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.17/11/2022
Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır