Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/572 E. 2022/910 K. 11.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/572 Esas
KARAR NO : 2022/910

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/06/2021
KARAR TARİHİ : 11/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/12/2022
Davacı tarafından mahkememize açılan dava dosyasının incelenmesi sonunda;
İSTEM:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı borçlu şirketin ticari ilişki içerisinde olduğunu, bu ilişki çerçevesinde müvekkili şirketin muhtelif tarihlerde davalıya mal satışı ve teslimi yaptığını yapılan tüm satışların faturalandırıldığını ve tarafların ticari defterlerine kaydedildiğini, müvekkili şirket ile davalı arasındaki takibe müsnet irsaliyeli faturalardan oluşan cari hesap ekstresinden de anlaşılacağı üzere davalı borçlunun borcunun takip tarihi itibariyle 15.784,68 TL olduğunu, davalının dava konusu fatura bedellerini ödememesi üzerine müvekkili tarafından şifahen defaatle ödeme talebinde bulunulduğunu fakat herhangi bir ödeme yapılmadığını, borcun ödenmemesi üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası marifetiyle 04.12.2020 tarihinde icra takibi yapıldığını, borçluya ödeme emri tebliğ edildiğiini, davalının gönderilen ödeme emrine karşılık kötüniyetli olarak itiraz ettiğini, bunun üzerine 16.03.2021 tarihinde arabulucuya gidildiğini, ancak arabulucu huzurunda da herhangi bir anlaşma sağlanamadığını, davalının itirazınğn tamamen kötü niyetli olduğunu, alacağı sürüncemede bırakmaya müteveccih olduğunu beyanla, davanın kabulü ile davalı borçlu hakkındaki istanbul … İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı icra takibinin 15.784,68 TL asıl alacak yönünden vaki itirazının iptaline, takip tarihinden itibaren cari reeskont faizleri ile birlikte tahsiline,
fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla takibin devamına, davalı borçlunun takip konusu asıl alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, dava masraf ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
YANIT:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın, her iki tarafın da ticari işi ile ilgisi olması itibariyle Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin görev alanına girdiğini, bir ticari davada hangi Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yetkili olduğunun 6100 sayılı hukuk Muhakemeleri Kanunu’nca belirtilmiş olduğunu, 6. Maddesinde açık olarak “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” denilmek suretiyle genel yetkili Asliye Ticaret Mahkemesi, davanın açıldığı tarihte davalının yerleşim yerindeki Asliye Ticaret Mahkemesi olacağı belirlendiğini, davalı olarak gösterilen müvekkil şirketin işyeri adresi… Sitesi …. BL. N… …. olduğunu, Başakşehir ilçesi yargı çevresi açısından Küçükçekmece adliyesine bağlı bulunmakta ise de Küçükçekmece adliyesinde, Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmaması sebebiyle Küçükçekmece sınırları içerisindeki ticari işler bağlı bulunduğu Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülmesinin icap ettiğini, bu nedenle işbu davanın yetkisiz yargı yeri olan İstanbul Adliyesi nezdinde açılmış olduğunu, davada yetki yönünden itirazının olduğunu, yetkili yer mahkemesi Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğu için öncelikle davanın yetkisizlik nedeniyle usulden reddi gerektiğini, müvekkili hakkında açılmış bulunan işbu itirazın iptali davasının esastan reddine, takibinde haksız ve kötü niyetli olan alacaklı hakkında takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkûm edilmesine karar verilmesi, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE:
Dava, davacı tarafından davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı takip dosyası ile başlatılan ilamsız icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememiz yukarıdaki esasına kaydedilen dosyanın ilk olarak İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. esasına kaydedilerek açıldığı, İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/03/2022 tarihli …. esas … karar sayılı ilamı ile Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin davaya bakmakta görevli ve yetkili olduğundan bahisle yetkisizlik karar verildiği, verilen kararın taraflarca istinaf yasa yoluna başvurulmadığından 01/06/2022 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından davalı aleyhine cari hesap alacağına dayalı olarak toplam 15.784,68 TL asıl alacak, 15.795,71 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 31.580,39 TL alacak üzerinden takibe geçildiği, davalı borçlu tarafından takip konusu alacak bakımından alacaklıdan defalarca kuşe baskılı irsaliye istenmesine rağmen evrak sunulmadığından borca ve verilerine itiraz edildiği görülmüştür.
Davacı taraf dava dilekçesinde davalı tarafından yapılan kısmi itirazın iptali isteminde bulunmuş, takibin asıl alacak ve takip tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi üzerinden devamını talep etmiştir.
2004 Sayılı İİK 67. maddesi gereğince itirazın iptali davalarının görülüp hükme bağlanabilmesi için geçerli bir icra takibi bulunması, süresinde borca itiraz edilmesi ve 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması dava şartı niteliğindedir.
İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir (YHGK. 2017/19-1634 Esas – 2018/633 Karar sayılı ilamı).
Taraflar arasında çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacının, davalıdan itiraza uğrayan miktar bakımından alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının ne kadar olduğu, varsa yapılan ödemeler, ödeme konusundaki tarafların beyan ve itirazları nazara alındığında davacının alacağının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davacı tarafın dava dilekçesi ile ticari defterlere delil olarak dayandığı görülmektedir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanun’ da ticari defterlerle ispata ilişkin hükümlere yer verilmemiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi “Ticari Defterlerin İbrazı ve Delil olması” başlığı altında ticari defterlerle ispata ilişkin hükümler getirmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222. Maddesinde; “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:…. md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükümlerine yer verilmiştir.
Yargıtay uygulamasına göre; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi gereğince; ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delildir (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 26/09/2018 tarih 2018/2696E. 2018/3431K. sayılı ilamı).

Tarafların BA ve BS kayıtlarında dava konusu faturaların kayıtlı olması halinde tarafların ticari defterlerinin incelenmesine gerek yoktur. Zira münazaalı hususlar bizatihi tarafların kayıtları ile ispatlanmış kabul olunur (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19/11/2015 tarih 2015/3302E. 2015/12272K. sayılı kararı).
Mahkememiz dosyası tarafların ticari defterlerinin incelenmesi için yetkisizlik kararının verilmesinden önce İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasında bilirkişiye tevdi edilmiş, Mali Müşavir Bilirkişi tarafından düzenlenen 28/10/2021 tarihli raporda özetle; davada uyuşmazlık konusunun, davalı hakkında İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile başlatılan ilamsız takibin, davalının itirazın iptali ve icra inkar tazminatı talebine ilişkin olduğu, davacı ticari defterlerinin açılış kapanış tasdikini süresi içinde yaptırdığı, muhasebe tekniği açısından ilgili hesapların birbirini doğruladığı ve defterlerin sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, davalı defter tasdiki zorunlu defterlerden Defteri-kebir ve Envanter defterini süresi içinde yazdırmadığından defterleri sahibi lehine delil niteliği taşımadığı, davacının defter ve belgelerinde 15.784,78 TL alacaklı olduğu, davacının ihraç kayıtlı kestiği faturaları KDV” li kestiği, KDV” ye ait tutarı düştükten sonra alacağının 14.336,94 TL olduğu, davalının defter ve belgelerinde davacıya 19.336,94 TL borçlu gözüktüğü 5.000,00 TL yapılan ödemeyi defterlerine işlenmediği bu ödemeyi düştükten sonra borcunun 14.336,94 TL olduğu, davacının takibinin asıl alacak yönünden 15.784,78 TL diğer faiz alacağı yönünden 15.795,71 TL toplamda 31.580,39 TL takibe geçtiği, davacının asıl alacak yönünden 14.336,94 TL faiz yönünden ise 1.167,07 TL toplamda 15.504,01 TL alacak hesap edildiği 16.076,48 TL fazla takipte bulunduğu, dava tarihinden tahsil tarihine kadar Reeskont faiz talep edebileceğinin bildirildiği görülmüştür.
Yukarıda yer verilen açıklamalar doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde; davacı tarafın incelenen ticari defterlerin usulüne uygun tutulup takibe konu alacak kalemlerinin de bu defterlerde kaydedilmiş olması tek başına alacağın varlığına ve fatura içeriği mal ve hizmetlerin teslimi konusuna delil oluşturmamaktadır. Ancak Alınan bilirkişi raporuyla da sabit olduğu üzere davalı tarafça tasdiki zorunlu defterlerden Defteri-kebir ve Envanter defterini süresi içinde yazdırmadığından defterleri sahibi lehine delil niteliği taşımamaktadır. Ve fakat Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222/4. Maddesi gereğince açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine, somut olayda davalı borçlu aleyhine delil olma vasfını taşımaktadır.
Buna göre davacı tarafın defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesine göre taraflar arasında ticari ilişkinin mevcut olduğu, davacı tarafın ticari defterlerinin kayıtları usulüne uygun olduğundan davacı lehine delil vasfı taşıdığı, bilirkişi raporuyla sabit olan 14.336,94 TL alacağın davacı tarafın ticari defter kayıtlarında yer aldığı anlaşılmaktadır. Buna göre 14.336,94 TL alacak yönünden davacı tarafın dava konusu ticari ilişkinen kaynaklı edimlerini yerine getirdiğini ticari defterler kayıtları, davalı tarafın aleyhine delil niteliği taşıyan ticari defter kayıtları nazara alınarak ispat ettiğinin kabulü gerekmiştir.
Buna karşılık olarak davalı tarafın borcunu ödediğini yazılı belge ile ispat edemediği kanaatine varıldığından davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Her ne kadar davacı tarafça ihraç kaydıyla kesilen faturalarla ilgili olarak 1.447,74 TL’lik farkın, davalı tarafça malların ihraç edildiğine dair belgelerin davacı şirkete ibraz edilmemesinden kaynaklandığını iddia etmiş ise de bilirkişi raporunda yer verilen farkın faturaların Kdv’li olarak kesilmesinden kaynaklandığı, davacı tarafından ilgili belgelerin davalıdan talep edildiğine dair herhangi bir bilgi ya da belgeyi dosyaya ibraz etmediği anlaşıldığından bu miktara ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekili, itirazın iptali talebi ile birlikte icra inkar tazminatı talebinde bulunmuştur. Borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için likit ve belirlenebilir bir alacağın mevcut olması gerekmektedir. Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması, böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir.
Buna göre davalı borçlu tarafından cari hesap ve ticari defter kayıtları ile sabit olan alacağın tereddütsüz bir şekilde likit ve belirlenebilir olması nedeni ile davalı borçlu aleyhine kabul edilen alacak miktarı üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
-İstanbul … İcra Dairesi’nin …. Esas sayılı takip dosyasında davalı tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 14.336,94 TL asıl alacak ve takip tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi üzerinden devamına,
-Alacağın likit ve belirlenebilir olduğu anlaşıldığından kabul edilen miktarın %20’si oranında hesap edilen 2.867,38 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
-Fazlaya ilişkin taleplerin reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 979,36 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 111.67 TL harcın mahsubu ile bakiye 867,69 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 111,67 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yargılama sırasında yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 650,00 TL bilirkişi ücreti, 291,50 TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere 1.000,80 TL yargılama giderinden davanın kabul red oranına (%90,82) göre hesap edilen 908,92 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddine karar verilen miktar üzerinden hesap edilen 1.447,74-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Karar kesinleştiğinde bakiye gider avansının ilgili tarafa derhal iadesine,
8-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca İstanbul Arabuluculuk Bürosu’nun …. numaralı arabuluculuk dosyasında suç üstü ödeneğinden karşılanarak ödenen 1.320,00 TL’nin davanın kabul red oranına (%90,82) göre hesap edilen 1.198,82-TL’sinin davalıdan, 121,18 TL’sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair; tebliğden itibaren İKİ HAFTA içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.11/11/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır