Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/49 E. 2023/126 K. 14.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/49 Esas
KARAR NO : 2023/126

DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ : 17/01/2022
KARAR TARİHİ : 14/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından …. numaralı Emtea Nakliyat Abonman Sözleşmesi ile sigortalanan … Elektronik San. ve Tic. A.Ş.’ye ait emtiaların, Çin’den Türkiye’ye nakliyesi işinin davalılar tarafından üstlenilmiş olduğunu, söz konusu emtiaların, …. nolu konşimento tahtında Çin’den İstanbul’a taşındığı sefer esnasında hasara uğramış, söz konusu hasarın 1 nolu davalı … tarafından tutanak altına alınmış olduğunu, Türkiye’nin de imzaladığı ve iç hukukun bir parçası haline getirdiği Uluslararası Havayolu ile yük taşınmasına ilişkin Varşova ve 1999 tarihli Montreal Konvansiyonları’nın ilgili hükümleri gereğince, yükün kaybı ve zarara uğraması halinde zarara sebebiyet veren olay, hava yolu ile taşıma sırasında meydana gelmiş ise zarardan taşıyıcının sorumlu olduğunu, fatura ve yapılan tespitler gereğince 20.522,55 TL sigortalı zararı, müvekkili şirket tarafından tazmin edilmiş olup, TTK. ve poliçe hükümleri gereğince, sigortalısının haklarını devralan müvekkilinin, TTK. ilgili hükümleri gereğince davalılara rücu hakkı doğmuş olduğunu, arabuluculuğa başvuru yapıldığını, ancak anlaşma sağlanamamış olduğunu beyanla; 20.522,55 TL rücuen tazminat alacağının, sigortalıya ödeme yapılan 16.03.2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, sunmuş oldukları delillerin karşı ve ek delil sunma hakları saklı kalmak kaydı ile kabulüne, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …. A.Ş. vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; öncelikle, HMK md. 223 gereğince “Yabancı dilde yazılmış belgeye dayanan taraf, tercümesini de mahkemeye sunmak zorundadır.” ancak davacı tarafın delil listesinde yer alan bazı yabancı dildeki belgelerin tercüme edilmemiş olduğunu, bu nedenle dosyada yer alan yabancı dildeki belgelerin öncelikle tercüme edilmesini talep ettiklerini, sonrasında ise bu belgelere karşı savunma ve itiraz haklarını saklı tuttuklarını, davacının davaya konu taşımada meydana geldiği iddia olunan hasar nedeniyle sigortalısının uğradığı zararın tazmini için 20.522,55-TL ödediğini ve sigortalısının rücu hakkını temlik aldığını iddia ederek huzurdaki davayı ikame etmiş olduğunu, bu durumda TTK md.1472 kapsamında davacı sigortacının halefiyetinden bahsedilebilmesi için; sigortalının zarara uğradığı, sigortalıya yapılan tazminat ödemesinin, geçerli bir sigorta poliçesinin varlığının davacı tarafça ispatlanması gerektiğini, bunlardan birinin bile yokluğunun davacının halefiyetinin varlığını geçersiz kılacağını, davacı tarafından dosyaya sunulan deliller incelendiğinde davacının bu üç şarttan sadece sigorta bedelini ödemiş olma koşulunu sigortalısına yapmış olduğu ödeme dekontu ile ispatladığı ancak sigortalısının zarara uğradığını ve geçerli bir sigorta poliçesinin varlığını ispat edememiş olduğunu, söz konusu taşımada davacının sigortalısı …. Elektronik San. ve Tic. A.Ş.’nin gönderilen, …. LTD adlı firmanın ise gönderici olduğu emtianın Çin’den Türkiye’ye taşınması sırasında hasara uğraması nedeniyle zarara uğradığını iddia eden sigortalısına ödeme yapan sigortacının öncelikle işbu davada aktif husumet ehliyetinin var olması gerektiğini, sigortalı …. Elektronik San. ve Tic. A.Ş.’nin taşıyıcıya karşı herhangi bir alacak hakkı olması için öncelikle sigortalının dava konusu taşımadan zarar görmesi gerektiğini, taşıma sırasında emtianın hasara uğradığı iddia edildiğine göre bu zarardan sigortalının zarar görmesi için satışın gerçekleşmiş olması ve sigortalının dava dışı satıcıya mal bedelini ödemiş olması gerektiğini, ancak hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek üzere, davacının sigortalısının mal bedelini ödemiş olduğuna dair bir ödeme dekontu davacının delilleri arasında yer almadığını, eğer sigortalı mal bedelini dava dışı satıcıya ödemediyse bu durumda hasara katlanma yükümlülüğü sigortalıda olmayacağı için davacının da geçerli bir sigorta tazminatı ödemesi yaptığından söz edilemeyecek, sigorta şirketinin rücu hakkı bulunmayacağını, işbu davanın aktif husumet ehliyeti eksikliği nedeniyle usulden reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davacı taraf her ne kadar davaya konu taşımanın müvekkili şirket tarafından yapıldığını iddia etmişse de dosyada mübrez …. numaralı hava taşıma senedinden de anlaşılacağı üzere müvekkili şirketin taşıma ilişkisinin tarafı olmadığı gibi taşıma senedinde ismen bile olsa yer almadığını, nitekim davacı tarafından dosyaya sunulan, müvekkili şirket tarafından konu taşımaya ilişkin olarak tanzim edilen 30.11.2020 tarih ve … numaralı fatura içeriğine bakıldığında müvekkili şirketin navlun faturası düzenlemediğinin, emtianın varma yerindeki teslim işlerine ilişkin dokümantasyon faturası düzenlemiş olduğunun kolaylıkla anlaşılabilecek olduğunu, hal böyle olunca işbu taşımada müvekkili şirketin taşıyıcı sıfatıyla herhangi bir faaliyeti bulunmadığını, müvekkili şirketin, yükün varma yerinde teslim işleriyle yetkilendirilmiş acente sıfatıyla hareket etmiş, taşıma sözleşmesinin kurulmasına aracılık etmediği gibi taşıma sırasında herhangi bir faaliyeti de bulunmadığını, nitekim davacı tarafından dosyaya sunulan …. numaralı hava taşıma senedinde forwarding agent olarak …. (…) yer aldığını, bu durumun, hiçbir şekilde davacının dosyaya sunmuş olduğu ekspertiz raporunu kabul anlamına gelmemekle birlikte, raporun 5. sayfasında yer alan “Emtia, …. (…) Ltd. isimli nakliyeci firma sorumluluğunda nakledilmek üzere…” ifadesinden de anlaşılabildiğini, hal böyle olunca müvekkili şirketin işbu taşıma açısından TTK md. 102 gereğince acente olarak kabulü gerektiğini, bu kapsamda TTK md. 105/f.2 gereği acente sıfatıyla hareket eden kişilerin müvekkili adına dava açabileceği gibi kendisine karşı da aynı sıfatla dava açılabileceğini, huzurdaki davaya konu taşımada emtianın fiilen taşınmasının diğer davalı …. tarafından gerçekleştirilmiş olup, bu durumun …. numaralı hava taşıma senedinden de anlaşılabileceğini, davacının iddia ettiği şekilde huzurdaki dava konusu taşımada herhangi bir hasar meydana geldiyse bile bundan fiili taşıyıcı sıfatını havi diğer davalının sorumlu olduğunu, müvekkili şirketin işbu davaya konu taşımalarda acente olarak hareket ettiğinin kabulü gerektiğini ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatları uyarınca kendisi adına asaleten doğrudan dava açılamayacağının tespiti ile pasif husumet ehliyeti yokluğundan davanın reddini talep ettiklerini, davacı tarafından dosyaya sunulan taşıma evrakları incelendiğinde taşımanın hiçbir bölümünün müvekkili şirket … A.Ş. tarafından üstlenilmediğinin kolaylıkla tespit edilebilecek olduğunu, davacı tarafın bu konudaki tüm iddialarının asılsız olduğunu ve bu konuda sunmuş olduğu herhangi bir delil bulunmadığını, müvekkiline ancak acente sıfatıyla izafeten husumet mümkün olduğunu, bu bağlamda da, müvekkiline ancak TTK’nın acenteye ilişkin hükümleri uygulanabilecek olup, müvekkilinin taşıyıcı olarak addedilemeyeceğini, hiçbir şekilde davacının dosyaya sunmuş olduğu ekspertiz raporunu kabul anlamına gelmemekle birlikte ekspertiz raporundan da anlaşılabileceği üzere emtianın Çin’den …. Havalimanı’na havayoluyla, İstanbul’dan Manisa’ya ise karar yoluyla taşınmış olduğunu, müvekkili şirketin emtianın kara yolu taşımasında herhangi bir faaliyeti bulunmadığını, ekspertiz raporunun “4) Hasarın Oluş Şekli ve Nedeni” başlığı altında yer alan “B) Ekspertiz Bulguları” kısmında hasarın 03.12.2020 tarihinde sigortalı firma olan dava dışı ….’e teslimi sırasında fark edildiğinin belirtilmiş, ancak hasarın hangi taşıma sırasında meydana geldiğine dair bir belge dosyada bulunmadığını, buna ek olarak davacının dosyaya sunmuş olduğu ekspertiz raporunda bile hasarın neyden kaynaklandığının, taşıma sırasında meydana gelip gelmediğinin bile belli olmadığını, müvekkili şirketin emtianın taşınması aşamalarının hiçbirinde yer almamış, emtianın müvekkili şirketin zilyetliğinde bulunmadığını, müvekkili şirket işbu taşımada teslim acentesi sıfatıyla hareket ettiğinden var olduğu iddia olunan hasardan müvekkili şirketin sorumlu tutulabilmesinin mümkün olmadığını, davacı tarafın hukuki deliller arasında saydığı ve dilekçesi ekinde sunduğu ekspertiz raporunun kullanılabilmesi için ekspertizin tüm tarafların kabul ettiği 3. bir firmaya yaptırılması ve tüm tarafların ortak katılımı ile yapılması gerektiğini, ne var ki söz konusu rapor gerekli sürelere ve kurallara uymadan hazırlanmış olduğundan söz konusu raporun müvekkili şirkete karşı kullanılmasının mümkün olmadığını, kaldı ki işbu raporda gerçek zararın dahi hesaplanmamış olduğunu, davacının dosyaya sunmuş olduğu ekspertiz raporunda hava taşımasının organizasyonunun ….. (….) adlı firma tarafından gerçekleştirildiği belirtilmiş, hatta raporun 6. sayfasında “taşıyıcı …(…) Ltd. firmalarına rücu ihtarı gönderilmiştir.” ifadesine yer verilmiş olmasına rağmen davacı tarafından huzurdaki davanın müvekkili şirket aleyhine ikame edilmiş olduğunu, müvekkili şirket ile ….(…) Ltd. adlı firma birbirinden ayrı tüzel kişiliğe sahip olan iki ayrı şirket olup müvekkili şirketin hiç bir organik bağı bulunmayan başka bir şirketin eyleminden dolayı sorumlu tutulmasının hukuk açısından mümkün olmadığını, tüm bu sebeplerle çelişkiler barındıran işbu raporun, mahkememiz tarafından tarafsız görülebilecek ve davaya esas alınabilecek bir delil olmadığını, davaya konu olayda emtiaların hava yolu taşıması sarasında hasarlandığı iddia edildiğinden uyuşmazlığa Montreal Konvansiyonu uygulanacak olduğunu, davacının sigortalısı yurt dışından aldığı emtiaların hem hava yoluyla hem de kara yoluyla taşınmış olduğunu, emtianın, Çin’den …. Havalimanı-İstanbul’a hava yoluyla, İstanbul’dan Manisa’daki sigortalının fabrikasına taşınması ise karayoluyla gerçekleştirilmiş olup, müvekkili şirketin emtianın kara yoluyla taşınması aşamasında herhangi bir faaliyette bulunmamış olduğunu, davacı tarafından dosyaya sunulan “TUTANAK” adlı belgenin kara yolu taşımasını gerçekleştiren araç sürücüsü ile sigortalı arasında tanzim edilmiş olduğunu, “TUTANAK” adlı belgede her ne kadar araç sürücüsünün imzasının yanında “Yükleme hatasıdır. ARAÇ ŞOFÖRÜNÜN HATASI YOKTUR.” ibaresi yer alsa da kara yolu taşıyıcısının emtiayı havayolu taşıyıcısından HASARLI teslim aldığına dair dosyada herhangi bir belge mevcut olmadığı gibi araç sürücüsünün emtiayı teslim alırken hasarlı teslim aldığına dair bir tutanak da tutmamış olduğunu, davacının davasını kabul anlamına gelmemekle birlikte, davacı taraf emtianın hava yolu taşıması sırasında hasarlandığını iddia ediyorsa bunu ispat ile yükümlü olduğunu, ancak davacı tarafın hasarın havayolu taşıması sırasında meydana geldiğini ispat edememiş olduğunu, davacının dosyaya sunmuş olduğu tek hasar tutanağının kara yolu taşımasından sonra tanzim edilen tutanak olup hava yolu taşımasından sonra hasar tutanağı tutulmamış, bu da emtianın hava yolu taşımasının hukuka uygun olarak yerine getirildiğini ispat etmekte olduğunu, hasarın hava taşıması sırasında meydana geldiğini ispat edemeyen davacının davasının reddedilmesi gerektiğini, işbu taşıma kapsamında davacı tarafın taşıyıcıya süresi içerisinde bildirimde bulunmamış olduğunu, hiçbir şekilde davacının dosyaya sunmuş olduğu ekspertiz raporunu kabul anlamına gelmemekle birlikte, davacı tarafın sigortalısına ödeme yaparken esas aldığı işbu raporunda hasar tutarının, poliçe şartı gereği %10 ilave bedel ile hesaplanmış olduğunu, davacı tarafın dosyaya sunmuş olduğu ekspertiz raporunu kabul anlamına gelmemekle birlikte raporun dördüncü sayfasında yer alan Emtia Bilgilerinde sigortalı emtianın değerinin %10 arttırılmış ve rapor kapsamında yapılan hasar tutarının hesaplanmasında da arttırılmış değerin esas alınmış olduğunu, davacı tarafından talep edilen bu “ilave hasar bedeli/arttırım” adı altındaki eklemenin sigortacının talep etmiş olduğu kâr marjı olduğunu, Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere davacının kâr marjını müvekkili şirketten talep etmesinin mümkün olmadığını, davacının yapmış olduğu sigorta tazminatı ödemesinde hangi tarihteki kuru esas aldığı bile belli olmadığını, nitekim raporda hasar tutarının 2.594,90-USD olarak belirtilmiş, ancak davacı tarafın sigortalısına 20.522,55-TL tutarında ödeme yapmış olduğunu, davacı tarafın dava dilekçesinde talep ettiği meblağlara ilişkin detaylı bir açıklamada bulunmamış ve söz konusu tazminat taleplerinin hangi esaslara göre hesaplandığı da belli olmadığından taraflarınca kabul edilmesinin mümkün olmadığını, davacının talep etmiş olduğu faizin hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafça yapılan ödeme tarihinde müvekkili şirket aleyhinde oluşan bir temerrüt söz konusu olmadığını, davacının sigortalısının göndermiş olduğu ihtarnamede belirtilen tutarla davacının sigortalısına yapmış olduğu sigorta tazminatı tutarı aynı olmadığı gibi müvekkil şirketi temerrüde düşürmeye yönelik bir ihtarnamenin varlığından da söz edilemeyeceğini, ödeme tarihinden itibaren talep olunan faizin hukuka ve mevzuata aykırı olduğunu, hiçbir şekilde iddia edilen hasarların varlığını kabul anlamına ve müvekkili şirkete işbu taşımalar kapsamında kusur izafe edilebilmesini kabul anlamına gelmemek üzere, şayet müvekkili şirketin herhangi bir kusuru tespit edilse bile Monteral Konvansiyonu’nun “Gecikme, Bagaj ve Kargoyla Bağlantılı Sorumluluk Sınırları” başlıklı md. 22/f.3 uyarınca müvekkili şirketin sorumluluğunun sınırlandırılmış olduğunu, söz konusu maddenin taşıyıcının sorumluluğunu her bir kilogram için 22 SDR ile sınırlamış olduğunu beyanla; davanın öncelikle aktif ve pasif HUSUMET itirazları yönünden REDDİNE, bu talepleri kabul görmezse haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın ESASTAN ve delil yokluğundan REDDİNE, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; ihtilafa konu taşımanın 29.11.2020 tarihinde Çin’den Türkiye’ye yapılmış olup, ULUSLARARASI BİR TAŞIMA olduğunu, bu nedenle dava konusu olaya 28 Mayıs 1999 tarihli olan ve ülkemiz açısından 26.03.2011 tarihi itibariyle yürürlüğe giren, “Hava Yoluyla Uluslararası Taşımacılığa İlişkin Belirli Kuralların Birleştirilmesine Dair Sözleşme” (Montreal Sözleşmesi) hükümlerinin uygulanması gerektiğini, davacının, sigortalısının haklarına halef olduğu iddiası ile işbu davayı açmış, ancak sigortacının halefiyetinin gerçekleşmesi için sigortalısına ödeme yapmış olmasının tek başına yeterli olmadığını, davacının, dava konusu emtianın, poliçe tahtında kendileri tarafından sigortalanmış olduğunu, geçerli bir sigorta sözleşmesi bulunduğunu, bu sözleşmeye dayanarak gerçek hak sahibi sigortalısına bir ödeme yaptığını, yapılan ödemenin sigortalısının gerçek zararı miktarında olduğunu ve sigortalının bu ödemeden dolayı sigortacıyı ibra ederek haklarına halef olduğunu, belgeleri ile birlikte ispatlamak zorunda olduğunu, buna göre; dava dilekçesinde davacının, sigortalısına sigorta poliçesi tahtında ödeme yaptığı iddia edilmekte olduğunu, bu iddiasının ispatı için; Sigorta Poliçesinin ve ilgili hasar dosyasının tamamının tasdikli örneğinin dava dosyasına sunulması gerektiğini, zira; ancak bu şekilde Sigorta Poliçesinin geçerli olup olmadığı, sigorta primlerinin ödenip ödenmediği ve dolayısıyla davacının sorumluluğunun başlayıp başlamadığı, ibranamenin bulunup bulunmadığı, bu ibranamenin temsil ve ilzama yetkili kişilerce imzalanıp imzalanmadığı gibi hususlar tespit edilebilecek olduğunu, bu nedenle mezkur eksikliklerin davacı tarafından giderilmesi gerekmekte olup aksi takdirde davacı iddiasını ispat edemediğinden davanın reddi gerektiğini, ihtilaf konusu taşımanın, uluslararası bir taşıma olduğunu, bu nedenle, davanın konusu olaya uygulanacak 1999 tarihli Montreal Sözleşmesi’nin 31.madde 2.fıkrasına göre, “Hasar durumunda, teslim almaya yetkili şahıs hasarın fark edilmesinden sonra derhal ……ve kargo halinde de anılan tarihten itibaren 14 gün içerisinde taşıyıcıya şikayette bulunmalıdır. Gecikme durumunda şikayet, kargonun kendi kullanımına verilmiş olması gereken tarihten itibaren 21 gün içerisinde yapılmalıdır.” 31.madde 3.fıkrasına göre, “ Her şikayet, yazılı olmalı ve sözü edilen süreler içerisinde verilmeli ya da gönderilmelidir. ” hükümleri mevcut olduğunu, ancak hasarlı teslim olunduğu iddia edilen kargoyla ilgili olarak davacı tarafından müvekkili Ortaklığa 14 günlük hak düşürücü süresi içinde ayrıca, açıkca ve yazılı olarak bir ihbar yapılmamış olduğunu, bu itibarla, 1999 tarihli Montreal Sözleşmesi’nin 31.madde 4.fıkrasında yer alan “31.madde 4.fıkrasına göre, “ Eğer yukarıda bahsedilen süreler içerisinde bir şikayette bulunulmazsa, taşıyıcının kötü niyeti olması dışında, taşıyıcı aleyhinde bir dava olamaz.” hükmü gereğince davacının süresi içerisinde, Konvansiyonda belirtilen şartlarda yazılı bir ihbarda bulunmadığı göz önüne alınarak davanın reddi gerektiğini, nitekim, dava öncesinde, davacının rücuen tazminat talebi de bu sebeple, diğer bir deyimle süresi içinde ihbarda bulunulmadığından dolayı “Global Recovery Services”a gönderilen 06.07.2021 tarihli yazıları ile red olunduğunu, davacı tarafından tutulan tutanakların hukuka aykırı olarak ihbar gibi değerlendirilmekte olduğunu, ancak bunun kabulünün mümkün olmadığını, nitekim “Damage Report” (hasar raporu) adlı düzenlenen belge de tutulan tutanağın ihbar yerine geçmeyeceğinin açıkça vurgulanmakta olduğunu, nitekim tutulan tutanağın ihbar yerine geçeceğine dair saptamanın, öncelikle, olaya tatbik edileceği belirtilen 1999 tarihli Montreal Sözleşmesi’nin 31. maddesinin sarih düzenlemesine aykırılık teşkil etmekte olduğunu, işbu Konvansiyon’un 31/3 maddesinde; “Her şikayetin, yukarıda belirtilen süreler içinde (14 gün), AYRI BİR YAZILI BİLDİRİM OLARAK GÖNDERİLMESİ veya verilmesi gerekir.” denmekte olduğunu, 1999 tarihli Montreal Sözleşmesi’nin m. 31/3’ün sarih ifadelerinden de anlaşılacağı üzere, ihbarın süresinde, ayrı bir yazılı bildirimle gönderilmek suretiyle yapılması gerektiğini, ekteki Damage Report veya türkçesi ile Kargo Hasar Raporundan görüleceği üzere, dava konusu kargonun muhteviyatında hasar olmayıp, sadece dış ambalajının hasarlı olduğuna ilişkin tespit bulunduğunu, bu nedenle, meydana gelen hasarın malın mahrecinden kaynaklandığına ilişkin karine olup, davalı müvekkili ortaklığın sorumlu tutulamayacağını, … no’lu konşimento altında taşınan, muhteviyatı “LCD TV” olan, 10.002 adet 16.908 kg. lık kargonun, davalı müvekkili Ortaklığın, TK-6483 seferi ile 29.11.2020 tarihinde ….’dan İstanbul’a sevk olunmuş ve sadece 15 adet kargonun dış ambalajının hasarlı olduğunun; muhteviyatına ilişkin hasar bulunmadığının kargo hasar raporunda görülmüş olduğunu, bu nedenle, davalı müvekkili Ortaklığın bu sebeplerle, hasarlandığı iddia olunan kargo ile ilgili olarak herhangi bir sorumluluğunun olmayacağını ve tazminat ödemekle yükümlü kılınamayacağını, herhalükarda müvekkili ortaklığın sorumluluğunın sınırlı olduğunu, Montreal Sözleşmesi’nin 22/3. Maddesine göre; “ Kargo taşımacılığında, kontrol edilmiş kargonun taşıyıcının sorumluğuna verildiği anda gönderen kargonun ulaşacağı yerde teslimi ile ilgili özel bir fayda beyanında bulunmadığı ve durumun gerektirmesi halinde ilave bir ödeme yapmadığı müddetçe, taşıyıcının kargonun tahrip olması, kaybolması ya da kargoya hasar gelmesi halinde her kilogram için sorumluluğu 17 Özel Çekme Hakkı ile sınırlıdır.” Montreal Sözleşmesi’nin 24/1. Maddesine göre, “ Madde 25’in koşullarına zarar vermeden ve aşağıda verilen paragraf 2’ye tabi olmak kaydıyla, Madde 21, Madde 22 ve Madde 23’te öngörülen meblağlar, Depoziter tarafından 5 (beş) yıllık zaman dilimlerinde gözden geçirilecektir.” hükmü uyarınca, depoziter … tarafından yapılan limitlerin gözden geçirilmesi sonunda 19 SDR’lik limitin 22 SDR’ye yükseltilmiş olduğunu, kaldı ki, hasarlı teslim olunan kargonun kilogramının (618,7 kgdır) ile 22 SDR’nin çarpımı sonucu bulunacak üst limit olan 13.611,4 SDR’lik limitin herhalukarda ödenmesi gerekli bir meblağ olmayıp, davacı tarafın bu sınırlı sorumluluk limitleri içinde kalmak kaydıyla ancak ispat ettiği ölçüdeki gerçek zararını talep edebileceğini, davacı tarafından ancak karar tarihinden itibaren faiz talep olunabileceğini, davacı tarafından geriye dönük olarak ödeme tarihinden itibaren faiz talep olunamayacağını, mezkur Protokol hükümleri tahtında, davacının ödeme tarihinden itibaren değil, ancak karar tarihinden itibaren faiz talep edebilecek olduğunu, bu konuda Yargıtay .. Hukuk Dairesi’nin aynı mahiyetteki bir dava ile ilgili olarak karar düzeltme talepleri doğrultusunda Ortaklıkları lehine vermiş olduğu … E. ve … K. sayılı 09.02.2001 tarihli kararı mevcut olduğunu beyanla; bilcümle delil ikame etme ve beyanda bulunma hakları saklı kalmak kaydı ile, öncelikle, davacı tarafından, ihbarda bulunma mükellefiyeti yerine getirilmediğinden dolayı davanın reddine, bir an için ortaklıkları tazminat ödemekle sorumlu tutulması halinde sorumluluklarının sınırlı sorumluluk limitleri içinde ancak gerçek zarar kadar olduğu göz önünde bulundurularak fazla talebin reddine, tüm mahkeme masrafları ve ücreti vekaletin de davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDERİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taşıma nedeniyle oluştuğu iddia edilen zararı sigortalısına ödeyen sigorta şirketi tarafından bedelin rücuen tazmini istemiyle açılmış olup, uyuşmazlık; davacının ödenen sigorta bedelini tazmin talebinde bulunup bulunamayacağı, davacının aktif, davalıların pasif husumet ehliyetlerinin bulunup bulunmadığı, sigortalı emtianın taşıma sırasında hasar görüp görmediği, hasarın taşımadan kaynaklanıp kaynaklanmadığı, hasar bedeli, tarafların kusur durumları, hasar nedeniyle bildirim yapılmasının gerekip gerekmediği, gerekmekte ise süresinde ve usulüne uygun olarak bildirim yapılıp yapılmadığı, davalıların zarar bedelinden sorumlu tutulup tutulmayacağı, tutulabileceklerse miktarına ilişkindir.
Dosyanın 1 sigorta uzmanı ve 1 taşımacılık uzmanı bilirkişiye tevdii ile uyuşmazlık konularına ilişkin olarak bilirkişi raporu tanziminin istenmesine karar verilmiş olup, Lojistik, Taşıma ve Sigorta Uzmanı bilirkişi … ve Sigorta Tahkim Komisyonu Hakemi Sigorta Hukuku Uzmanı bilirkişi …. 23/05/2022 tarihli raporlarında özetle; davacının ödenen sigorta bedelini dayanak sigorta sözleşmesi ve poliçe hükümlerine göre TTK m.1472 gereği sorumluluğu bulunanlara karşı rücuen tazmin talebinde bulunabileceğini, nihai takdir ve değerlendirme mahkememize ait olmak üzere, aktif husumete ehil olduğunun değerlendirildiğini, davalı … ‘nın fiili havayolu taşıymıcısı olduğunu, hava taşıma süreci riskleri bakımından pasif husumet yöneltilebileceğini, davalı … Türkiye firmasının ise Çin …. firmasının acentesi sıfatı ile süreçte görev aldığını, kara taşıtına yükleme ve sair işleri görmüş bile olsa kendisine karşı doğrudan husumet yöneltilemeyeceğinin değerlendirildiğini, sigortalı emtianın 6 kabının karayolu taşıması tamamlandıktan sonra yapılan tespitlere göre taşıma sırasında hasar gördüğünün tespit edildiğini, ancak hasarın davalı … yürütülen hava kargo taşıması sürecinde meydana geldiğinin sabit olmadığını, Montreal Konvansiyonu m.18 gereği hava taşıma sürecinin kara adımını kapsamadığını, hava taşıması tamamlandıktan sonra 14 gün hasar bildiriminin Montreal Konv. M.31 gereği yapılmadığını; hava kargo taşıması sonunda tutulan rapor ile kara taşıma sonunda tutulan tutanak arasında irtibatın sabit olmadığını, davacının ödediği asar bedelinin sigorta ekspertiz raporunda tespit edildiği aksi ispatlanana kadar delil vasfında olan ekspertiz raporuna göre davacının ödemesi miktarının tamamının sorumluluğu olanlara karşı rücu konusu edilebileceğini, mahkememizce farklı bir değerlendirme ve kanaate ulaşılması halinde zarar ve tazminat miktarının TL cinsinde 20.522,55 TL miktarında, tespit edilen 2.594,90 USD zararın daha altında ve sınırlı sorumluluk limitleri dahilinde kaldığını, değerlendirme ve takdiri mahkememize ait olmak üzere hükmedilmesi halinde tazminata dava tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi talep edilebileceğini, nihai olarak mevcut dosya kapsamına göre davalıların meydana gelen zarar ve davacı ödemesi tazminattan sorumluluğunun sabit olduğu konusunda bilirkişi kurullarınca bir kanaate ulaşılamadığını bildirmişlerdir.
Dosyanın davacı tarafın itirazları değerlendirilerek ek rapor tanzim edilmek üzere bilirkişi heyetine tevdiine karar verilmiş olup, kök raporu hazırlayan bilirkişi heyeti 07/11/2022 tarihli ek raporlarında özetle; mahkememiz tarafından yapılan EK görevlendirme hususlarının incelenmiş ve değerlendirilmiş olmakla; KÖK rapor sonuç ve kanaatini değiştirecek yeni delil, bilgi ve belge sunulmadığı, yapılan inceleme ve değerlendirme sonuçlarının değiştirilmesini gerektiren yeni bir değerlendirme de yapılmadığını bildirmişlerdir.
Dava, sigorta şirketi tarafından açılan sigortalısına ait emtianın taşınması sırasında meydana gelen zarar sebebi ile dava dışı sigortalıya ödenen bedelin rücuen tahsili talebine ilişkindir. Dava dilekçesi ekinde sunulan dekont örneğinden anlaşılacağı üzere dava dışı sigortalıya talep edilen miktarda hasar ödemesi yapılmış olduğu hususu sabittir. Hasara sebebiyet veren olayın uluslararası taşıma sürecinde meydana gelmiş olması ve taşıma işinin Çin’den Türkiye’ye gerçekleştirilecek olması nedeni ile dava konusu olaya Montreal Konvansiyonu Hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Dosya kapsamına uygun ve gerekçeli bilirkişi raporu ile tespit edildiği üzere taşıma sürecine ilişkin ana konişmento ve ara konişmentonun incelenmesinde ….nın taşıyıcı, dava dışı … firmasının gönderen, dava dışı sigortalı …. firmasının gönderilen konumunda olduğu, davalı …. firmasının akdi taşıyıcının acentesi sıfatı ile yükü karşılamış olduğu ve varma yeri işlerini ifa etmiş olduğu, bu anlamla TTK m. 921 hükmü anlamında taşıyıcı sayılmayacağı görülmektedir. Davalı ….’nin taşıyıcı olarak yer almadığı süreçte meydana gelen zarardan sorumlu olması hakkaniyete uygun düşmeyeceğinden bu davalı yönünden açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiştir. Davalı … ‘nın taşıyıcı olarak taşıma sürecinde yer alması nedeni ile pasif husumet ehliyetine sahip olacaktır. Ne var ki dosyaya sunulan hasar tespitine dair belgelerin incelenmesinde karayolu taşıyıcısı ile sigortalı arasında düzenlendiği, hasarın havayolu taşıması sırasında meydana geldiği sabit olmayıp davalı …’nın taşıma sırasında bir hasarın meydana geldiği dosya kapsamından tespit edilemediği gibi davalı …’na bu anlamda dava dışı sigortalı tarafından yapılmış bir bildirim de mevcut değildir. Bu nedenlerle Montreal Konvansiyonu m. 18 hükmü gereği davalı …’nin meydana gelen zararın sorumlu olması gerektiği ispatlanabilmiş değildir. Açıklanan bu nedenlerle davalı … yönünden açılan davanın reddine karar vermek gerektiği kanaati ile aşağıda belirtildiği şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere:
1-DAVALI … YÖNÜNDEN,
Açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine,
2-DAVALI … YÖNÜNDEN,
Açılan davanın reddine,
3-Alınması gereken 179,90 TL harcın peşin alınan 350,48 TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 170,58 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
4-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.600,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir KAYDINA,
5-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Davalı … tarafından sarf edilen 54,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalıya VERİLMESİNE,
7-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden davalılar yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince takdir edilen 9.200,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalılara VERİLMESİNE,
8-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair davacı vekili ile davalı … vekilinin yüzlerine karşı, diğer davalının yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 14/02/2023

Katip ….
¸

Hakim …
¸