Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/482 E. 2022/846 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/482 Esas
KARAR NO : 2022/846

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/05/2022
KARAR TARİHİ : 20/10/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 09/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkili tarafından davalı tarafa faturada da belirtildiği üzere mal alışverişi yapıldığını, ticari satım karşılığında karşılığında faturalar ile başkaca faturalar düzenlendiğini, ancak davalı kendisine satışı yapılan emtianın bedelini ödemediğini, bunun üzerine alacağın 445.600,00-TL için Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün ….. Esas sayılı dosyasında ilamsız icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin davalıya tebliğ edildiğini ve davalı süresi içinde borcun tamamına itiraz ettiğini, alacak tutarı daha önce kesilen satış faturalarından kaynaklı olduğundan takibe konu edilen alacak tutarı likit alacak niteliğinde olduğunu, mevcut alacağın varlığı davalı tarafından bilinmediğini, nitekim icra dosyasına sunulan itiraz dilekçesinden de bu husus anlaşılamadığını, bu vesileyle davalı tarafından yapılan vaki itiraz kötüniyetli olarak yapıldığı da aşikar olduğunu, ticari kayıtlar ve defterler alacağın ispatlanması yönünden davanın delilleri olarak gösterildiğini, çünkü takibe konu alacak taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan ve taraf kayıtlarında bulunan bir alacak olduğunu, tahkikat aşamasında yapılacak incelemeyle bu hususlar açık bir şekilde ortaya çıkacak davacının alacağı olduğu ortaya çıkacağını, davalı tarafın itiraz dilekçesinde faize de itiraz etse de, alacağın kaynağı ticari ilişkiden kaynaklanmakta olup, ticari faiz işletilmekte olduğunu, dava şartı arabuluculuk başvurusu da yerine getirilmiş olup, Bakırköy Arabuluculuk Bürosu’nun 13.05.2022 tarihli Büro Dosya Numarasının …, arabuluculuk dosya numarasının … nolu anlaşmama tutanağı düzenlendiğini, tahkikat neticesinde ticari kayıtlarla da ortaya çıkacağı üzere davalının davacıya borçlu olduğu sabit olduğundan bakırköy …. icra müdürlüğü ….. e. sayılı icra dosyası üzerinden davalıya karşı başlatılan icra takibine yapılan haksız ve kötüniyetli yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, davalı tarafından likit alacak niteliğinde bulunan takip borcuna yapılan haksız itiraz nedeniyle davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, haksız ve kötüniyetle yapılan itirazla yargılama sebebiyet veren davalı aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün ….. Esas sayılı dosyası üzerinden müvekkiline karşı haksız icra takibi başlatıldığını, işbu icra takibine itiraz edildiğini, dava konusu ilamsız icra takibinde talep edilen alacağın varlığı ispata muhtaç olduğunu, icra takine konu fatura alacağına ilişkin borcun, müvekkiline bildirilmediğinden, anılan icra takibinin iptali gerektiğini, 13/04/2022 tarihli Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün ….. Esas sayılı dosyası üzerinden başlatılan icra takibi ile müvekkilinden talep edilen alacağın mevcut olmadığını, alacağın varlığınıhn ispata muhtaç olduğunu, davacı tarafından icra takibinin dayanağı olan faturanın, müvekkiline bildirilmediğini, buna ilişkin yine davalı tarafından herhangi bir bildirim yapılmadan, olmayan bir borca ilişkin icra takibinin yapılması her türlü hukuka ve kanuna aykırı olduğunu, bu sebeple anılan borcun varlığını kabul etmesinin mümkün olmadığını, öncelikle belirtmek gerekir ki, davacı ile müvekkili arasındaki ticari ilişki devam ettiğini, bu ticari ilişkiye dayalı olarak davacının, takibe konu faturayı icraya koymadan önce müvekkiline bildirim yükümlülüğünün bulunmadığını, ancak davacının faturaya ilişkin borçtan müvekkilini haberdar etmediğinden anılan borcun hukuken doğmadığını, davacının, fatura alacağına ilişkin işletmiş olduğu faiz de hukuka ve kanuna aykırı olduğunu, bu sebeple dahi, icra takibinin iptali gerektiğini, dava dilekçesinde, icra takibine konu borca ilişkin faizin, ticari faiz olarak işletildiği ileri sürülse de, bunun dayanağının icra takibinde olmaması da, faizin yasal dayanaktan yoksun olarak işletildiğinin ispatı olduğunu, ayrıca, müvekkilinin ticari defterlerinde, dava konusu borca ilişkin bir kayıt bulunmadığını, anılan ticari defterlerin ve vergi dairesi kayıtlarının incelenmesi neticesinde, müvekkiline ait böyle bir borcun mevcut olmadığının ortaya çıkacağını, bu sebeple, işbu davanın ileri sürülmesi için, davacı tarafından borcun ispatı gerekeceğini, davacının dava dilekçesinde her ne kadar tanık deliline dayanmış ise de, bunun kabulünün mümkün olmadığını, HMK’nun 202. maddesi gereğince, senetle ispat zorunluluğu olan hallerde tanık deliline dayanılabilir, şeklinde hüküm mevcut olduğunu, işbu davada, takip dayanağı fatura olduğu için, davacının tanık delilinin kabulünün mümkün olmadığını, tüm bu sebeplerle, davacı tarafından müvekkiline herhangi bir fatura gönderilmeden, borcun varlığı ispatlanmadan, Bakırköy …. İcra Dairesi’nin ….. esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibi her türlü hukuka ve kanuna aykırı olup, iptali gerektiğini, davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava İtirazın İptali istemli davadır.
Beyazıt Vergi Dairesi’nden gelen müzekkere cevabında; davalının 21/06/2010-23/08/2021 tarihleri aralığında Dış Giyim Eşyalarının Toptan Ticareti faaliyetinde bulunduğunu, son verdiği yıllık gelir vergisi beyannamesinde işletme hesabına göre defter tuttuğunu, VUK 177/1 maddesindeki limitleri aşmadığının tespit edildiğini bilgisi verilmiştir.
Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden gelen müzekkere cevabında; davalının kaydına rastlanılmadığı hususu bildirilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Mahkememizce davalı ile ilgili tacir araştırması yapılmış olup yazı cevaplarına göre davalının 21/06/2010-23/08/2021 tarihleri aralığında Dış Giyim Eşyalarının Toptan Ticareti faaliyetinde bulunduğunu, son verdiği yıllık gelir vergisi beyannamesinde işletme hesabına göre defter tuttuğunu, VUK 177/1 maddesindeki limitleri aşmadığı ve davalının tacir kaydının bulunmadığı davalının kazancının esnaf faaliyeti sınırlarını aşmadığı anlaşılmakla davalının tacir sıfatının bulunmadığı, ayrıca davalının gerçek kişi ticari işletme kaydının da bulunmadığı, bunun yanında davanın mutlak ticari davalardan olmadığı gibi davanın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hukuk davası (nispi ticari dava) niteliğinde de olmadığı bunun yanında davanın mutlak ticari davalardan olmadığı gibi davanın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hukuk davası (nispi ticari dava) niteliğinde de olmadığı nazara alındığında uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir
Ticari olmayan davalarda görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olup Asliye Hukuk Mahkemesi ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki TTK’ nun 5/3.maddesi uyarınca görev ilişkisidir. Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartıdır. Dava şartları kamu düzeninden olup kamu düzenine ilişkin hususlarda resen dikkate alınacak hususlardan olup dava şartı yokluğu halinde HMK’nun115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle, HMK’nun 114/.1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-6100 sayılı HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceğine; şayet görevsizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizin dosya üzerinden bu durumu tespiti ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceğine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 20/10/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır