Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/476 E. 2022/822 K. 14.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/476 Esas
KARAR NO : 2022/822

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/05/2022
KARAR TARİHİ : 14/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 31/10/2022
Davacı tarafından mahkememize açılan dava dosyasının incelenmesi sonunda;
İSTEM:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı şirket arasında fason tekstil üretimi ve bunun detaylarına ilişkin olarak ticari bir ilişki olduğunu, müvekkilinin cari hesap kayıtlarına göre, en son 23.02.2022 tarihli işlem sonrası, müvekkili şirketin karşı taraftan 52.811.78 TL tutarında bakiye kesinleşmiş alacağı bulunduğunu, müvekkili ile davalı arasında bu borcun ödenmesine ilişkin olarak onlarca görüşme gerçekleştiğini ancak davalı müvekkiline olan borcunu ödemediğini, bunun üzerine müvekkilin davalıdan alacağının tahsili amacıyla cari hesaba dayalı olarak Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğünün ….. Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, takip borçlusu davalı şirket takibe süresi içerisinde itiraz ederek müvekkile borcunun olmadığını bilakis alacaklı olduğunu bildirdiğini ve böylece icra takibini durdurduğunu, davalı şirketin takibe itirazının yanında, icra takibinin başlamasından sonra müvekkil şirkete hiç bir dayanağı olmayan bir takım hayali faturalar düzenleyerek kendisini haksız şekilde alacaklı konumuna yükseltmeye çalışmış olduğunu, davalının bu dayanaktan yoksun faturaları kendisine aynen iade edildiğini, devamında taraflarınca Arabuluculuk başvurusunda bulunulduğunu ancak arabuluculuk görüşmelerinde de bir anlaşma sağlanamadığını beyanla, davalı/takip borçlusunun Küçükçekmece ….. İcra Müdürlüğünün ….. Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, davalı/t akip borçlusunun takip alacağının %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatını müvekkiline ödemesine, vekalet ücreti ve yargılama masraflarının davalıya tahmiline karar verilmesi talep etmiştir.
YANIT:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde iddia edilen tüm hususların, maddi gerçeğe aykırı olduğunu, davanın reddinin gerektiğini, Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi’nin huzurdaki davada yetkisiz olduğunu, davanın yetkili İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi’ne görülmesi gerektiğini, müvekkil şirketin , müşterisi dava dışı …. Ticaret A.Ş. (“….A.Ş.”) ile bir kısım ürünlerin hazırlanması – üretilmesi konusunda anlaştığını, müvekkili şirketin bu ürünlerin üretimini sağlamak için davacı şirket ile anlaştığını ve taraflarır “…” ve “….” için ayrı ayrı Alt Tedarikçi Hizmet Sözleşmesi akdettiklerini, müşterinin web sitesi üzerinden rezervasyon başvurusu yapıldığını ve başvuru sonucunda yükleme termini (son tarih) belirlendiğini, belirtilen terminde ürünlerin, davacı tarafça doğrudan müşterinin deposuna, sevkiyat için belirlenen şekil ve şartlarda sevk edilmesi gerektiğini, ürünün müşterinin deposuna sevki sonrasında kalite kontrol inspection) süreci başladığını, müşteri tarafından müvekkili şirkete iletilen inspection raporunun olumlu olması durumunda; ürünlerin ödemesi müşteri tarafından müvekkiline yapıldığını, olumsuz olması durumuna ise; ürünün tamir kararı müşteri tarafından yayınlandığını, ürünler depodan teslim alındıktarı sonra tekrar davacının atölyesine tamir için sevk edildiğini, müşteri ürünlerdeki hataların büyüklüğüne göre ilk yüklemede yayınlanan tamir kararında veya ikinci tamir kararında ürünü almak istemediğini bildirip iptal etme hakkına sahip olduğunu, davacının müvekkilinin sipariş ettiği ürünleri ayıplı ve sözleşmeye aykırı olarak ürettiğini, müvekkilinin müşterisi tarafından işbu ürünler iade edildiğini, müvekkilinin davacı tarafın hatalı üretimi sebebiyle zarara uğradığını, müvekkilimizin uğradığı zarara ilişkin her türfü tazminat tafebinde bulunma hakkımızı saklı tutulduğunu, Müvekkilinin davacı tarafın ayıplı ürünleri ve hatalı yükleme, sevkiyatlar sebebi ile, müşterisine ceza ödemek durumunda kalmış olduğunu, işbu cezaları alt tedarikçi hizmet sözleşmeleri gereğince davacı tarafa fatura ettiklerini, müvekkilinin davacı taraftan alacaklı olduğunu, takas-mahsup edilmesi gerektiğini, dava konusu alacak likit olmayıp %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesinin mümkün olmadığını beyanla, huzurdaki davaniın yetkisizlik sebebiyle reddine, haksiz ve kötüniyetli davanın reddine, davacı yanın %20’den az olmamak üzere tazminata mahküm edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE:
Dava, davacı tarafından davalı aleyhine Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün ….. esas sayılı takip dosyası ile başlatılan ilamsız icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Küçükçekmece .. İcra Müdürlüğü’nün ….. esas sayılı takip dosyasının celp edilerek incelenmesinde davacı tarafından davalı aleyhine toplam 42.811,78 TL alacak yönünden ilamsız icra takibinin başlatıldığı, takip dayanağının “cari hesap ekstresinden kaynaklanan alacak” olduğu, davalı tarafından süresi içerisinde takibe itiraz edildiğinden takibin durduğu, takibe itirazda icra dairesinin yetkisine ilişkin bir itirazda bulunulmadığı anlaşılmaktadır.
İtirazın iptali davaları, icra takibine sıkı sıkıya bağlı davalardandır.
6100 sayılı HMK’nun 6. maddesi gereğince bir davada genel yetkili mahkeme, davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesidir. Aynı Kanunun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalar için, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir ki bu da özel yetkiye ilişkin bir düzenlemedir. Ayrıca BK’nın 73. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 89.) maddesi uyarınca para alacağına ilişkin davalarda aksi kararlaştırılmadıkça para borcu alacaklının yerleşim yerinde ödenmesi gerektiğinden alacaklının bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir. Dolayısıyla dava, davacının seçimine göre, hem genel ve hem de özel yetkili mahkemede açılabilir.
Bir davada, birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa, davacı bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa, o zaman seçme hakkı davalılara geçer.
6100 sayılı HMK’nun 17. maddesinde “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” düzenlenmesine yer verilmiştir. Kesin yetki durumunda yetki sözleşmesi yapılamaz. Nitekim HMK’nın 18.maddesinde açıkça; “Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri konular ile kesin yetki hallerinde yetki sözleşmesi yapılamaz.” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflar arasında var olduğu iddia edilen ticari ilişki kapsamında davacı tarafın davalı taraftan cari hesap alacağının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Davalı taraf cevap dilekçesi ile birlikte yetki ilk itirazında bulunmuş, davacının dava dilekçesinde talep ettiği alacak yönünden taraflar arasında alt tedarikçi hizmet sözleşmesinin bulunduğunu, bu sözleşmede uyuşmazlıkların çözümünde İstanbul Mahkemeleri’nin kararlaştırıldığını beyan etmiş, davacı tarafça bu sözleşme inkar edilmemiş, yalnızca üretim ve gecikmeye ilişkin iddiaları kabul etmediğini beyan etmiştir.
Buna göre Mahkememizce yapılan değerlendirmede; davanın ve dava konusu alacağa dayanak olan sözleşmenin taraflarının ticari şirket olmaları nedeniyle tüzel kişi tacir sıfatına haiz oldukları, 6100 sayılı HMK’nun 17. Maddesinde tacirler arasında yetki sözleşmesinin düzenlenmesine cevaz verildiği, taraflar arasındaki yetki sözleşmesinde icra takiplerine ilişkin bir düzenlemenin yer almadığı, her iki taraf da tacir olduğundan yetki sözleşmesinin geçerli olduğu, somut uyuşmazlığın sözleşmeden ve cari hesaptan kaynaklanması nedeniyle kesin yetki halinin mevcut olmadığı görülmektedir. Bu doğrultuda davacı tarafından iş bu davanın yalnızca yetki sözleşmesinde kararlaştırılan görevli ve yetkili İstanbul Ticaret Mahkemeleri”nde açılabileceği kanaatine varılarak, davaya bakmaya mahkememiz yetkili olmadığından HMK 114/1-ç ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın davaya bakmaya mahkememiz yetkili olmadığından olmadığından HMK 114/1-ç ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,
2-6100 s. HMK’nun 20/1. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) hafta içerisinde davacı tarafça mahkememize başvurulduğu takdirde işbu dava dosyasının görevli ve yetkili İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-6100 s. HMK’ nun HMK’ nun 20/1. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) hafta içerisinde davacı tarafça mahkememize başvurulmadığı taktirde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
4-6100 s. HMK’nun 331/2. maddesi gereğince yargılama gideri, vekalet ücreti ve harcın görevli ve yetkili mahkemece karar altına alınmasına,
5-6100 s. HMK’ nun 333/1. maddesi gereğince işbu kararın kesinleşmesinden sonra gider avansından artan kısmının davacılara iadesine,
Dair; tebliğden itibaren İKİ HAFTA içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi tarafından incelenecek olan istinaf yolu açık olmak üzere davalı vekilinin ve davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.14/10/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim ….
¸e-imzalıdır