Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/475 E. 2023/181 K. 28.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/475 Esas
KARAR NO : 2023/181

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 23/05/2022
KARAR TARİHİ : 28/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle;… günü saat … sıralarında, sürücü … ‘ın yönetimindeki … plakalı araç ile … ili … ilçesinde … Mahallesi …. Cadde üzerinde …. Cadde istikametinde ilerlerken …. Cadde ile kesişen dönel kavşağına hızlı şekilde girip duramayarak aracın ön tarafı ile dönel kavşağa girip takla atması sonucunda ölümlü ve maddi hasarlı kaza meydana gelmiş olduğunu, kaza sonrasında hastaneye sevk edilen müteveffa …’nın, kazaya bağlı olarak iç kanama nedeniyle vefat etmiş olduğunu, meydana gelen kazada …’ın KTK 52/1-a maddelerine göre asli ve tam kusurlu olduğunu, müteveffa …’nın ise kusursuz yolcu konumunda olduğunu, bu kazanın sonucunda …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araçta yolcu konumunda bulunan, müvekkilleri … ve … ’nın oğulları, …’nın vefat etmiş olduğunu, desteklerinin ölümü nedeniyle müvekkillerinin maddi açıdan mağdur olduklarını, söz konusu kazanın oluşumuna ilişkin trafik kazası tespit tutanağına göre; … plakalı araç sürücüsü …’ın, Karayolları Trafik Kanununun 52/1-A bendi kusurunu ihlal etmekle asli kusurlu bulunmuş, kusursuz yolcu konumunda olan müteveffa …’nın ise kazanın oluşumunda herhangi bir kusurlarının olmadığı görüş ve kanaatine varılmış olduğunu, müteveffa …’nın desteğinden yoksun kalan, üçüncü kişi konumunda olan müvekkillerinin herhangi bir kusuru bulunmadığını, kazaya karışan ve sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde kusurlu bulunduğu … plakalı aracın trafik tescil kaydının davalı … adına olduğunu, bu nedenlerle meydana gelen trafik kazası neticesinde ortaya çıkan zararlı sonuçtan (müvekkillerinin tüm zararından) … plakalı aracın işleteni … ve kaza anında sürücü konumunda bulunan davalı …’ın müştereken ve müseselsilen sorumlu olduklarını, davaya konu kazanın meydana gelmesinde birden fazla aracın kusuru bulunmadığını, davalı işleten/sürücünün sadece kendi kullandıkları aracın kusuru nispetinde değil, müvekkilinin zararının tamamından (kusurla sınırlı kalmaksızın) müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğunu, davalı … Sigorta A.Ş.’nin Kasko Poliçesi Limitleri Dahilinde Müşterek ve Müteselsil Sorumluluğunun, … plakalı araç adına davalı … Sigorta A. Ş. tarafından genişletilmiş kasko sigorta poliçesi tanzim edilmiş olduğunu, Söz konusu poliçeye göre manevi tazminat klozu olarak 125.000,00 -TL ile sınırlandırma söz konusu olduğunu, buna göre her ne kadar taraflarınca daha yüksek miktarda manevi tazminat bedeli talep edilmiş olsa da davalı … Sigorta A.Ş.’nin sorumluluğunun 125.000,00 -TL ile sınırlı olduğunu, davalı … Sigorta A.Ş.’ye Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçelerine istinaden, teminat limitleri içerisinde 8 iş günü içinde ödeme yapmaları ihtarının 9 adet ekiyle birlikte kargo ile 11.04.2022 tarihinde tebliğ edilmiş olduğunu, 11.04.2022 tarihinde ihtarı tebliğ alan davalı sigorta şirketinin Karayolları Trafik Kanunun 99. maddesi gereği 8 iş günü içerisinde taraflarına ödeme yapmayarak 22.04.2022 tarihinde temerrüde düşmüş olduğunu, arabuluculuğa başvuru yapıldığını, ancak anlaşma sağlanamamış olduğunu, müvekkillerinin dava sırasında hak kaybına uğramaması için dava sonuçlanıp karar kesinleşinceye kadar, davalı … ve …’ ın banka hesaplarının tespit edilerek, bu hesaplardaki miktarlardan dava değeri kadar olan kısma(Başka kurumlarca veya davalarda üzerine tedbir, haciz ve/veya rehin bulunması ihtimali değerlendirilerek) 3. şahıslara devrini önlemek maksadıyla TEMİNATSIZ OLARAK İHTİYATİ HACİZ KONULMASINA karar verilmesini talep ediyor olduklarını, ayrıca müvekkillerinin zararının büyüklüğü dikkate alındığında davalı adına kayıtlı diğer taşınır ve taşınmazların da sorgusunun yapılarak malvarlığı çıkması durumunda ihtiyati haciz konulmasını talep ediyor olduklarını, davalının malvarlığının ve ekonomik durumunun sorgulanması amacıyla ekonomik sosyal durum araştırılması yapılmasını, davalı adına kayıtlı araçların ve taşınmazların ilgili yerlere sorularak kayıt bulunması halinde ihtiyati haciz konulmasını talep ediyor olduklarını, davanın taraflarınca kazanılmış olması halinde dahi söz konusu banka hesaplarında para kalmama ihtimali olduğundan davanın kazanılmasının hiçbir hukuki etki yaratmama, mağdur olan müvekkillerinin daha da mağdur olma ihtimali bulunduğunu beyanla; fazlaya ilişkin talep ve her türlü hakları saklı kalmak kaydıyla, meydana gelen trafik kazası sonucu; …’ nın vefat etmesi nedeniyle; baba … için 100.000,00-TL, anne… için 100.000,00-TL, kardeş … için 50.000,00-TL, kardeş … için 50.000,00-TL, kardeş … için 50.000,00-TL, kardeş … için 50.000,00-TL olmak üzere toplam 400.000,00-TL manevi tazminatın diğer kusurlu kişilerin kusurlarına düşen sorumluluk dahil olmak üzere 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 61, 2918 sayılı KTKnın 88/1 ve Türk Borçlar Kanunun 163/1 maddeleri gereği, kaza tarihinden itibaren (27.03.2022) işleyecek ticari temerrüt(avans) faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline (… SİGORTA A.Ş. nin sorumluluğu yalnızca poliçe bedeli olan 125.000,00 -TL ile sınırlı olmak üzere), müvekkillerinin dava sırasında hak kaybına uğramaması için dava sonuçlanıp karar kesinleşinceye kadar davalılar … ve …’ ın banka hesaplarının, menkul ve gayrimenkullerinin tespit edilerek, bu hesaplardaki paranın 3. Şahıslara devrini önlemek maksadıyla üzerine (Başka kurumlarca veya davalarda üzerine tedbir, haciz ve/veya rehin bulunması ihtimali değerlendirilerek) 3. şahıslara devrini önlemek maksadıyla uyap üzerinden teminatsız olarak ihtiyati haciz konulmasına, yargılama giderleri ile avukatlık vekâlet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; ekte sunulan Genişletilmiş Kasko Paket Sigorta Poliçesi’nin 16. sayfasında düzenlenen “İhtiyari Mali Mesuliyet Teminatı Özel Şartları” başlıklı maddesinde; “Sigortacı işbu poliçede gösterilen aracın kullanılmasından doğan ve Karayolları Trafik Kanununa ve umumi Hükümlere göre aracın işletenine terettüp eden hukuki sorumluluğu ve bu poliçe teminat kapsamında olmak şartıyla Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Trafik Sigortası) hadlerinin üzerinde kalan kısmını Kasko Sigortası Genel Şartları dahilinde poliçede yazılı hadlere kadar temin eder. Motorlu Kara Araçları İhtiyari Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının ek sözleşmeyle teminat kapsamına alınabilecek hal ve teminat dışında kalan haller başlıklı 3. maddesinde belirtilen manevi tazminat talepleri poliçede belirtilen limitin %50’si ile teminat altına alınmıştır. Sigortalı, sigorta şirketinin yazılı onayı veya mahkeme ilamı olmadan üçüncü şahıslarla uzlaşamaz. ” hükmü gereğince poliçede yer alan manevi tazminat teminatının 125.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, bu madde kapsamında müvekkili şirket aleyhine hükmedilecek tazminat tutarının bu sınırı geçemeyeceğini, işbu davada müteveffanın anne ve babası için 100.000,00 TL, kardeşleri için 50.000,00 TL olmak üzere 400.000,00 TL manevi tazminat talep edilmiş olup bu kişilerin Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası teminatları kapsamında talep edebilecekleri/talep edip de tahsil ettikleri destekten yoksun kalma tazminatı da gözetildiğinde işbu davada talep edilen manevi tazminat miktarlarının oldukça yüksek olduğunu, davacıların zenginleşmelerine yol açacağını, keza halihazırda ZMMS sigortasından aldıkları/alacakları toplam meblağın tahminen 350.000,00 – 400.000,00 TL civarındadır ki bu tazminatın da davacıların müteveffanın maddi ve manevi desteğinden yoksun kalmaları sebebiyle ödendiği, bir nev’i davacıların acılarını kısmen gidermek amacı güttüğü gözetildiğinde işbu davada talep edilen meblağların davacıların zenginleşmesine sebep olacağını, bu sebeple davacıların talep ettiği tazminat miktarlarına itiraz ediyor olduklarını beyanla; davacıların işbu davasının reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; huzurda açılmış olan işbu davanın usul ve yasaya aykırı olup reddi gerektiğini, öncelikle Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının … nolu soruşturma dosyası neticesinde K.Çekmece …. Asliye Ceza Mahkemesi nezdinde … Esas ile ceza davası açılmış olduğunu, bununla birlikte davacı yanın Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde … Esas Maddi Tazminat davası açmış olduğunu, huzurdaki dava ile birlikte her 3 davada da aynı maddi gerçek, kusurun mahiyeti ve oranı aranmakta olduğunu, bu nedenle usul ekonomisi de gözetilerek gerek ceza davasının gerek maddi tazminat davasının HMK m. 165 gereğince bekletici mesele yapılarak sonuçlarının beklenmesine karar verilmesini talep ettiklerini, davacı tarafların dosya kapsamında müvekkili bakımından arabuluculuk kurumuna başvurmamış olmaları nedeniyle usule aykırı işbu davanın usulden reddi gerektiğini, diğer yandan dava konusu göz önüne alındığında yetkili mahkemenin Küçükçekmece Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, şayet Küçükçekmece Asliye Ticaret Mahkemelerinin bulunmaması halinde Küçükçekmece Asliye Hukuk Mahkemelerinin Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla davayı görmesi gerektiğini, işbu nedenle davanın yetkisiz olan mahkememiz nezdinde açılmış olması nedeniyle yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, davacıların dava dilekçesinin hayal ürünü ve dayanaksız iddialarla dolu olduğunu, bu iddiaların taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, dava dilekçesindeki iddianın aksine müvekkilinin asli veya tam kusuru bulunmadığını, davacı her ne kadar müvekkilinin asli ve tam kusurlu olduğunu iddia etmiş ve ekte Trafik kazası tespit tutanağını sunmuş olduğunu iddia etse de dava dilekçesi eklerinde böyle bir tutanak mevcut olmadığını, iddianın mesnetsiz olup dayanaksız olduğunu, kazanın, ortalama bir hızda seyreden müvekkilinin yetersiz ışıklandırma ve trafik uyarı levha ve işaretlerinin olmaması nedeniyle yolda bulunan kasisi fark etmemesi nedeniyle aracın kasisten savrulması ve akabinde kontrolün kaybedilerek kavşağa çarpması neticesinde meydana gelmiş olduğunu, kaza neticesinde ifadesi alınan araçta bulunan müteveffa hariç diğer 4 yolcunun karakol ifadelerinin de bu yönde olduğunu, ortalama bir hızla seyretmekteyken trafik uyarı ve levhalarının eksik olması ve ışıklandırmanın yetersiz olması neticesinde gerçekleşen kazada müvekkilinin herhangi bir kusuru bulunmadığını, davacı … müteveffanın kusursuz olduğu iddiasının dayanaktan yoksun olduğunu, gerçekleşen kaza neticesinde müvekkilinin ve araçta bulunan diğer kazazedelerin hafif derecede yaralanmışken müteveffanın emniyet kemeri takmaması sebebiyle araçtan dışarıya savrulmuş ve savrulma neticesinde kafasını yere çarpması sebebiyle hayatını kaybetmiş olduğunu, davacı … her ne kadar müteveffanın kaza sebebiyle iç kanama geçirmesi neticesinde hayatını kaybettiğini iddia etmişse de alınan Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Dairesinin 26.05.2022 tarihli Adli Tıp Raporunda ölüm nedeninin Künt Kafa Travmasına Bağlı Kafatası Kemik Kırıklıkları sebebiyle oluşan beyin kanaması ve beyin dokusu hasarı sonucu ölümün gerçekleştiğinin sabit olduğunu, kaza sonrası yapılan Adli muayene raporlarına göre diğer kazazedeler …, …, … ‘ın ve müvekkili …’ın yaralanmaların basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olduğunun, … ın ise hayati tehlikeye sebep olacak şekilde yaralanmadığının tespit edilmiş olduğunu, aynı araçta bulunan diğer tüm kazazedelerin kazayı hafif yaralanmalarla atlatmasına rağmen müteveffanın hayatını kaybetmesinin temel sebebi emniyet kemerini takmaması sebebiyle araçtan savrulması ve talihsiz bir şekilde savrulma nedeniyle kafasını yere çarpmasından ibaret olduğunu, şayet müteveffanın emniyet kemeri takılı olsaydı, kaza neticesinde hayatını kaybetmeyeceğini, hatta diğer kazazedelerde olduğu gibi basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek derecede yaralanacağını, davacının dilekçesinde ileri sürdüğü ”kusursuz yolcu müteveffa …’nın kazanın oluşumunda herhangi bir kusurunun olmadığı görüş ve kanaatine varılmıştır.” iddiasının dayanaksız ve afaki olduğunu, davacıların manevi tazminat talep etmeleri için gerekli şartların mevcut olmadığını, bununla birlikte tazminat talepleri fahiş olup istenen ticari temerrüd faizinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin henüz 20li yaşlarının başında olup yaşıtları gibi hayata yeni yeni atılmaya çalışmakta olduğunu, ya işsiz olarak kalmakta ya da en fazla asgari ücretli olarak iş bulup çalışabilmekte olduğunu, şu an işsiz durumda olup herhangi bir gelire sahip olmadığını, ailesiyle yaşamakta olup onların desteğine muhtaç olduğunu, ayrıca talihsiz kazada herhangi bir kusuru söz konusu olmadığını, kaza sonrası vefat eden arkadaşının üzüntüsünü yaşayan müvekkili için hayatının sonuna dek büyük bir travma olarak kalacak olan bu kaza dolayısıyla zaten ekonomik ve psikososyal olarak yıkıma uğrayan müvekkilininin bir de tazminat ödemeye mahkum edilme ihtimali dahi kendisinde telafisi zor zararlar doğurmakta ve doğuracak olduğunu beyanla; davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik azasında vefat eden müteveffanın mirasçıları tarafından kazaya sebep olduğu iddia olunan aracın malikine, işletenine ve kasko sigortacısına karşı açılan manevi tazminat talebine ilişkindir.
Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. 6100 Sayılı HMK’nun 114/c maddesi gereğince mahkemelerin görevi dava şartı olup, yasanın 115. maddesi gereğince mahkeme dava şartının bulunup bulunmadığını res’en araştırmakla yükümlüdür.
6102 Sayılı T.T.K.’nun 4. maddesinin 1. fıkrası 6335 Sayılı Yasanın 1. maddesi ile değiştirilerek ticari davalar her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları, T.T.K.’nun 4. Maddesinin a bendi gereğince T.T.K.’nun dan kaynaklanan davalar, T.T.K.’nun 4. maddesinin b, c, d, e, f bentlerinde sayılan davalar ve diğer özel kanunlarda Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu kararlaştırılan davalar ticari dava olarak Ticaret Mahkemelerinde görülecektir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut uyuşmazlıkta, manevi tazminat talep edilen davalı sigorta şirketinin … plakalı aracın kasko sigortacısı olduğu, cevap dilekçesi ekinde sunulan Genişletilmiş Kasko Paket Sigorta Poliçesinden de bu hususun anlaşıldığı, TTK m. 1483’ün zorunlu sigortalara ilişkin olduğu, kasko sigortasının ihtiyari sigorta olduğu, dosya kapsamında ZMMS sigortasına dayalı bir talebin bulunmadığı, davacılar ile sigorta şirketi arasında sözleşme ilişkisi bulunmadığından işlemin tüketici işlemi olarak kabul edilemeyeceği, uyuşmazlığın haksız fiil hükümlerine tabi olduğu, ( İstanbul BAM 8. Hukuk Dairesi 2017/1035 E.- 2018/379 K. ) haksız fiilden kaynaklanan davalarda asliye hukuk mahkemesinin görevli olması gerektiği kanaati ile, göreve ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle HMK’nın 114/.1.(c).b,115 maddeleri uyarınca davanın usulden reddi ile kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde dosyanın görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere:
1-Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle, HMK’nın 114/.1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan reddine,
2-01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nın 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-6100 sayılı HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceğine; şayet görevsizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizin dosya üzerinden bu durumu tespiti ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceğine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafların yokluğunda kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 28/02/2023

Katip …
¸

Hakim …
¸