Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/454 E. 2022/445 K. 17.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/454 Esas
KARAR NO : 2022/445

DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/05/2022
KARAR TARİHİ : 17/05/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 18/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan dosya incelemesi neticesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; davacı Site Yöneticiliğinin, …. Sitesinin yöneticiliğini yapmakta ve yönetim planı gereğince site adına her türlü dava ve icra takip işlemlerini gerçekleştirmekte olduğunu, davacı Yönetimin, sitede yer alan 27 adet bloğun ortak alanları ile site ortak alanlarında oluşacak riskleri ( yangın, hırsızlık, makine hırsızlık, emniyeti suiistimal, otopark sorumluluk, cam kırılması, sel, fırtına vs) teminat altına almak için davalı şirket ile …. nolu poliçe imzalamış olduğunu, poliçe süresi içinde 29 Kasım 2021 tarihinde İstanbul ili Büyükçekmece İlçesinde şiddetli fırtına sebebiyle sitede yer alan 3 adet bloğun çatısının, 1 adet bloğun dış cephesinin, tabelalar ile sitedeki kamelyaların uçmuş, sosyal tesislerde camların kırılmış olduğunu, fırtınanın sitenin ortak alanlarında ciddi boyutlarda zarara sebebiyet vermiş olduğunu, hasarın, aynı gün davalı sigorta şirketine ihbar edilmiş ve …. sayılı hasar dosyası oluşturulmuş olduğunu, fırtına sonrasında davalı şirketin, eksperleri ile yaptıkları inceleme sonucunda davacı sitenin maruz kaldığı zararın ancak 46.196,05-TL’sini karşılayabileceklerini beyan ederek teminat altına aldığı zararları karşılamaktan kaçınmış olduğunu, bunun üzerine yasa gereğince önce davalı şirkete 16.03.2022 tarihinde yazılı olarak başvurulmuş, başvuru üzerine davalı şirketin davacı site yönetimine vekaleten hesaplarına 24.03.2022 tarihinde 46.196,05 TL ödeme yapmış ve zararın tamamını ödemekten kaçınmış olduğunu, yazılı başvurudan sonuç alınamayınca bu kez arabulucuya başvurulmuş ancak anlaşma sağlanamamış olduğunu, mevcut zararın 300.000,00 TL’yi aştığını, mevcut durumda zararın maddi anlamda tam olarak karşılığı tespit edilemediğinden işbu davayı belirsiz alacak olarak açmak durumunda kaldıklarını beyanla; davanın belirsiz alacak olarak tespitine, davanın kabulüne, fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL nin 29.11.2021 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, yargı harç ve masrafları ile ücreti vekaletin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, sigorta poliçesi kapsamında meydana gelen zararın davalı sigorta şirketinden tahsili istemine ilişkindir.
6102 Sayılı T.T.K.’nun 4. maddesinin 1. fıkrası 6335 Sayılı Yasanın 1. maddesi ile değiştirilerek ticari davalar her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları, T.T.K.’nun 4. Maddesinin a bendi gereğince T.T.K.’nun dan kaynaklanan davalar, T.T.K.’nun 4. maddesinin b, c, d, e, f bentlerinde sayılan davalar ve diğer özel kanunlarda Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu kararlaştırılan davalar ticari dava olarak Ticaret Mahkemelerinde görülecektir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun “Tanımlar” başlıklı 3/k.maddesine göre tüketicinin ticari ve mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek ve tüzel kişiyi ifade ettiği, aynı Kanunun m. 3/l.bendine göre tüketici işleminin mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari ve mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık, vb. sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi kapsayacağı; aynı Kanunun 83/2.maddesine göre taraflardan birinin tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer konularda düzenleme olmasının bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği, aynı Kanunun 73/1. maddesinde ise tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu düzenlenmiştir.
Yukarıda açıklanan kanun hükümlerinden anlaşılacağı üzere tüketici işleminden kaynaklanan uyuşmazlığın veya sözleşmenin TTK’nın 4. ve 5. madde hükümleri kapsamında kalan kanunda özel olarak düzenlenen ve ticari dava sayılan bir sözleşmeden kaynaklanmasının herhangi bir önemi yoktur.
Dosya kapsamına sunulan Site Ortak Alan Yangın Paket Sigorta Poliçesine göre taraflar arasında sigortadan kaynaklı bir hukuki ilişkinin bulunduğu, 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3/k ve 3/l bendi uyarınca somut olayda taraflar arasında tanzim olunan sigorta poliçesine göre davacı site yönetiminin mesleki ve ticari olmayan amaçlarla hareket ettiğinden tüketici konumunda olduğu ve hukuki ilişkinin de tüketici işlemi niteliğinde olduğu, buna göre uyuşmazlığın çözümümde Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun hükümlerinin uygulanması ve uyuşmazlığın 6502 sayılı Kanun’un 73/1. maddesi uyarınca görevli mahkeme olan Bakırköy Tüketici Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği nazara alınarak mahkememizin görevli olmaması nedeniyle HMK’nın 114/.1.(c).b,115 maddeleri uyarınca davanın dava şartı yokluğundan reddine, mahkememizin görevsizliğine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur (Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 2018/3342 Esas 2019/1069 Karar sayılı kararı, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 2021/114 Esas 2021/580 Karar sayılı kararı).
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere:
1-Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle, HMK’nun 114/.1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Bakırköy Tüketici Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-6100 sayılı HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceğine; şayet görevsizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizin dosya üzerinden bu durumu tespiti ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceğine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 17/05/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸