Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/449 E. 2022/890 K. 08.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/449 Esas
KARAR NO : 2022/890

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/05/2022
KARAR TARİHİ : 08/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 2 adet dövize endeksli sipariş formu düzenlenmek suretiyle Ticari İş maksatlı alım satım sözleşmesi kurulmuş olduğunu, söz konusu sipariş formunun müvekkili şirket tarafından kabul edilmiş olup aradaki alım satım ilişkisine uygun olarak 7 adet fatura tanzim edilmiş ve alım satıma ait kumaşların davalı şirkete tam ve eksiksiz olarak teslim edilmiş olduğunu, müvekkili şirketin sipariş formlarına istinaden düzenlemiş olduğu faturalar sonucunda açıkça görülecektir ki davalı şirket ile aralarında 51.479,01 USD tutarında ticari iş gerçekleştirilmiş olduğunu, ancak davalı şirket tarafından müvekkili şirkete siparişe konu mallar için 05.11.2021 tarihinde 2 adet Türk Lirası çeki verilmiş olduğunu, verilen çeklerin; 31/01/2022 vade tarihli, 96.750,00 Türk Lirası tutarında ve Çek Kurunun 13,4257 USD ve 28.02.2022 vade tarihli, 372.566,47 TL tutarında ve Çek Kurunun 13,8535 USD olduğunu, söz konusu bu iki adet çek teslim edilse de; çeklerde belirtilen ödeme tutarının vadesi geldiğinde USD kuruna oranlandığında toplam 34.099,62 USD bedeline tekabül ettiğinin müvekkili şirketin 17,379,448 USD alacak bedelinin eksik kaldığının anlaşılacak olduğunu, müvekkili şirket tarafından ticari alım satıma ilişkin tanzim edilen faturalar incelendiğinde açıkça görülecektir ki fatura bedelinin USD (Amerikan Doları) cinsinden – Türk Lirası karşılığı da belirlenerek -belirtilmiş olduğunu, müvekkili şirket tarafından Mevzuat, Yargıtay, Doktrin ve Ticari Teamüllere uygun olarak, oluşan 17.379,448 USD Kur Farkı Alacağından dolayı 01.04.2022 tarihinde … numaralı ve … … Bankası tarafından belirlenen Gösterge Niteliğindeki 14.6609 USD Kuruna göre 254.798,82 TL bedelli Kur Farkı Faturası Tanzim etmiş ve bu faturayı davalı şirkete göndermiş olduğunu, ancak davalı şirket vekili tarafından müvekkili şirkete Beyoğlu …. Noteri eliyle taraflarına gönderilen 05.04.2022 tarihli … Yevmiye Numaralı İhtarname ile müvekkili şirket tarafından haklı alacaklarına karşı çıkılmış olduğunu, işbu ihtarnameye taraflarınca Beşiktaş …. Noterliği tarafından … Yevmiye numaralı İhtarname ile 08.04.2022 tarihinde cevap verilmiş olduğunu, alacaklarının ödenmemesine mazeret olarak sözleşme bulunmadığı ve davalı şirketin çalışma prensipleri arasında kur farkı ödemesinin bulunmadığının gerekçe gösterilmiş olduğunu, dava konusu ve özünde takip talebini oluşturan 51.479,01 USD tutarında ödeme konusunda müvekkili şirket müdürü …. ‘nin, davalı şirket müdürü …. ile … üzerinden iletişime geçmiş olduğunu, bu mesajlaşma sonucunda 51.479,01 USD tutarındaki ödeme açısından mutabık kalınmış olup davalı şirketin borcu kabul ettiğinin görülmekte olduğunu, nitekim müvekkili şirket nezdinde oluşan kur farkı alacağına ilişkin bu kabul ve mutabakatın İstanbul Ticaret Odası kayıtları incelendiğinde davalı şirket müdürü … tarafından kabul edilmiş olduğunu, 01.04.2022 tarihli ve … nolu kur farkı faturasında belirtilen 17.379,448 USD bedelin ödenmemesi üzerine Cari Hesap Ekstresindeki borç bakiyesi olan 17.379,448 USD alacaklarının tahsili amacıyla Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile ilamsız takip başlatılmış ve davalı borçlu şirkete 15.04.2022 tarihinde ödeme emri tebliğ olduğunu, davalı borçlunun 18.04.2022 tarihinde borca itiraz etmiş olduğunu, huzurdaki davanın ticari dava niteliğinde olup görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, müvekkili şirketin dava şartını yerine getirmiş ve arabuluculuğa başvuru yapılmış olduğunu, ancak anlaşma sağlanamamış olduğunu, alacağın varlığı ve ulaştığı meblağın ticari defter ve kayıtlar üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesi neticesinde sabit olacağını, davalı borçlu şirketin kötü niyetli olarak icra takibine itiraz etmiş olduğunu, somut olayda, talep konusu alacağın, likit fatura alacağı olduğunu, bu durumda likit alacağa haksız bir şekilde itiraz eden borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerektiğini beyanla; davanın kabulüne, takip konusu alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle devamına, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı-borçlu şirketten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacının kur farkı alacağı talep edebilmesi için taraflar arasında akdedilen sözleşmede kur farkı talep edebileceğine ilişkin hüküm bulunması ya da faturaya konu malların döviz karşılığı satımının yapılmış olması veyahut taraflar arasında bu yönde olusmus bir teamülün bulunması gerektiğini, taraflar arasında bu yönde bir sözleşme ve hükmü bulunmadığı gibi döviz karşılığı satım yapılacağına ilişkin bir sözleşme de bulunmadığını, teklif formlarında ve faturalarda kur farkı, vade farkı hakkıyla alakalı bir şerh ya da düzenleme de bulunmadığını, bu nedenle teklif formları ve faturalar tek başına kur farkı talebini de haklı kılamayacak olduğunu, taraflar arasında söz konusu işin ilk ticari iş olması ve ödemelerin TL cinsinden yapılması karşısında aksi yönde teamül de bulunmadığını, kaldı ki fatura üzerinde böyle bir şerh olma ihtimalinde dahi, taraflar arasında Teklif formunda veya ayrı bir sözleşmede ödeme tarihindeki döviz kurunun esas alınacağına dair bir düzenleme bulunmadığından bu takdirde davacının tek taraflı olarak düzenledigi fatura üzerine düşülen kayda yine itibar edilemeyecek olduğunu, tarafların anlaşma tarihinde yürürlükte bulunan düzenlemenin sözleşme bedelinin ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerinin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılamayacağı (dövizle sözleşme yasağı) bulunmakta olduğunu, bu nedenle zaten tarafların bu yönde anlaşmış olmasının mümkün olmadığını, davacının iddiasının aksine faturaya dayalı alacakları 05.11.2021 tarihinde …. nolu 31.01.2022 vade tarihli 96.750 TL bedelli, … nolu, 28.02.2022 vade tarihli 372.566,47 TL bedelli iki çek ile ödenmiş olup taraflar arasındaki ticari ilişkiye konu malların döviz karşılığı satılmış olmasının yeterli olmadığını ve müvekkilinin davacıya borcu kalmadığını, davacı şirketin söz konusu çekleri teslim alırken yabancı para cinsinden oluşacak kur farkını saklı tutmamış ve herhangi bir çekince konulmadan kabul edilmiş olduğunu, ayrıca tarafların arasında TL ile ödeme yapılmasına rağmen kur farkı alacağının bakiye kalacağına ilişkin bir sözleşme hükmü de bulunmadığını, davacı şirketin tüm alacağının bu bedel üzerinden ödenmesini kabul etmiş bulunduğunu, davacının, alacağının tahsili için müvekkili tarafından verilen ‘’TL‘’ cinsinden düzenlenen çekleri teslim almış olmakla, çekin niteliği itibariyle bir ödeme aracı olması nedeniyle çek keşide etmek veya vermek suretiyle yapılan ödemelerde çek üzerindeki bedel dışında çekin verildiği ve ödendiği tarihler arasındaki döviz kuru değişimine dayanılarak kur farkı talep edilemeyecek olduğunu, davacının tüm alacağının bu bedel üzerinden ödenmesini kabul etmiş bulunduğunu, bu nedenle davacı şirketin kur farkı hakkı bulunmamakta olup söz konusu talebinin haksız olduğunu, davacının iddialarının aksine davacı şirketin düzenlemiş olduğu faturanın, cari hesap ve şirket kayıtlarının usulsüz olup kendi lehlerine delil oluşturma gayesi ile mevzuata aykırı düzenlenmiş olduğunu, davacı şirketin hiçbir çekince koymadan teslim aldığı çeklerle tahsilatını yapmış iken aradan geçen uzun süre sonra haksız bir şekilde kur farkından kaynaklı alacaklarının olduğunu iddia etmiş ve müvekkili şirketin böyle bir borcun olmadığını, bu şekilde bir anlaşmanın ve çalışmanın olmadığını, TL ile anlaşma ve ödeme olduğunu davacı şirkete açıkça iletmiş olduğunu, bu durumun davacının talebinin haksız ve kötü niyetli olduğunun diğer bir kanıtı olduğunu, her ne kadar davacı şirket mutabakat hususunda mail olduğunu iddia etmiş ise de sunmuş olduğu delil ve eklerde bu hususta delil sunamamış olduğunu, bunun da davacının iddiasını ispat edemediğinin kanıtı olduğunu, davacının iddiasının aksine şirket yetkililerinin aralarındaki mesajlaşmasının tarafların kur farkı alacağının ödenmesi konusunda mutabık kalındığını göstermediğini, davayı ve iddiaları kabul anlamına gelmemek kaydıyla, bir an olsun kur farkı talep hakkının olduğu varsayımında dahi gerek kur farkı faturası gerekse icra takibine konu alacak kalemleri ve tüm ferileri hatalı hesaplarla oluşturulmuş olduğunu, kur farkı faturasında gerek kuru gerekse hesaplaması ve kaydının hatalı olduğunu beyanla; müvekkili şirketin borçlu olmadığının tespiti ile davanın tümüyle reddine, müvekkili şirket lehine alacagın % 20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, masraf ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, ticari satıma dayalı itirazın iptali davası olup, uyuşmazlık; davacı ile davalı şirketle arasında kur farkı ödenmesi hususunda mutabakat bulunup bulunmadığı, davalı tarafından davacı tarafa verilen çeklerin borç bakiyesini kapatıp kapatmadığı, davalı tarafın iade faturası düzenlemesinin yerinde olup olmadığı, davacı tarafın davalı taraftan alacaklı olup olmadığı, alacaklı olması halinde miktarı hususlarındadır.
Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyasının celbi talep edilmiş, dosya mahkememize uyap sistemi üzerinden gönderilmiş olup, davacı şirket tarafından davalı şirket aleyhine 17.379,48 USD üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı tarafından takibe itiraz edildiği anlaşıldı.
Taraflar arasında ticari ilişkin bulunduğu, davacı tarafın davalı tarafa bu ticari ilişkin kapsamında bir kısım mallar teslim ediliği ve bedelinin çek ile ödendiği hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık çek ile yapılan ödemeye rağmen davacı tarafın kur farkı faturası düzenleyebilip düzenleyemeyeceği, davalı taraftan kur farkı talep edebilip edemeyeceği hususuna ilişkindir.
Dava, kur farkı alacağından kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki sözleşmede kararlaştırılan bedel yabancı para cinsinden olup, davacı alacağının tahsili için davalı tarafından verilen çekleri teslim almıştır. Çek bir ödeme vasıtası olup, döviz üzerinden düzenlenmesi mümkün olduğu gibi, bedel hanesi verildiği andaki döviz satış kuru üzerinden hesap edilerek de doldurulabilir. Buna rağmen, ödemeyi Türk Lirası üzerinden çek olarak kabul eden davacının bu aşamadan sonra kur farkı isteyemeyeceğinin kabulü gerekirken, mahkemece delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2022/4821 E. – 2021/65 K. )
Dava, cari hesap ve kur farkı alacağından kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir. Dosya içerisindeki bilirkişi raporu incelendiğinde kur farkına esas olan faturalara yönelik ödemelerin bir kısmının çek ile yapıldığı görülmektedir. Çek ile yapılan ödemelerde kur farkı istenemeyeceği Dairemizce istikrar kazanmış uygulamalardandır. Bu durumda mahkemece bilirkişiden ek rapor alınarak çek ile yapılan ödemeler düşüldükten sonra bakiye ödemeler yönünden kur farkı hesaplanarak varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. ( Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2017/3234 E. – 2019/1778 K. )
Tüm dosya kapsamı, dava ve cevap dilekçelerinde yer alan hususlar bir arada değerlendirildiğinde davacı tarafın davalı tarafa teslim etmiş olduğu malların bedellerinin verilen çekler ile ödenmiş olduğu, çek ile yapılan ödemelere rağmen kur farkı faturası düzenlenmiş olduğu ve işbu davanın kur farkına ilişkin olduğu, ne var ki yukarıda belirtilen ilamlarda görüldüğü üzere çek ile yapılan ödemelerde kur farkı talep edilemeyeceği hususları nazara alınarak açılan davanın reddine karar vermek gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere:
AÇILAN DAVANIN REDDİNE,
1-Alınması gereken 80,70 TL harcın peşin alınan 3.082,76 TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 3.002,06 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
2-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir KAYDINA,
3-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davalı yararına A.A.Ü.T. gereğince takdir edilen 38.702,49 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (davalı vekiline e-duruşma ortamında) kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 08/11/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸