Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/44 E. 2023/282 K. 31.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/44 Esas
KARAR NO : 2023/282

DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/01/2022
KARAR TARİHİ : 31/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/04/2023
Davacı tarafından mahkememize açılan dava dosyasının incelenmesi sonunda;
İSTEM:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; … Projesi kapsamında (…. projesi) müvekkili şirket ile davalı arasındaki 05.07.2020 tarihli tedarik sözleşmesine göre tarafların posta binası temel yapımı, yürüme yolu yapımı, 4 adet menhol (1,00×1,40 ölçülerinde) yapımı ve sözleşmede belirtilen birtakım işin yapımı için anlaştıkları müvekkilinin edimlerini yerine getirerek 123.900.-TL değerinde hak ediş faturası kestiğini, davalı şirketin bu faturayı işlediğini ve bu fatura için müvekkiline 70.000.-TL’lik kısmi ödeme yaptığını, bakiye 53.900.-TL’yi müvekkil şirketin taleplerine rağmen ödemediğini, davalının ödemeyi yapmaması üzerine icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın ekteki faturaya herhangi bir itirazda bulunmamasına rağmen kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiği ve takibin durduğunu, tedarik sözleşmesine, faturaya ve davalı tarafça yapılan ödemeye bakıldığında davalı tarafın müvekkili şirkete borçlu olduğunun anlaşılacağını, davalı tarafın icra takibine kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, müvekkilin alacağını ödememek maksadıyla mal varlığını devretme ihtimali söz konusu olduğunu, anılan nedenlerle davalının UYAP sisteminden motorlu araçlarının ve taşınmazlarının sorgusunun yapılmasını ve borcuna yetecek ölçüde tedbir mahiyetinde haczine karar verilmesini talep ettiklerini, izah edilen sebeplerle, davalının, motorlu araçlarının ve taşınmazlarının sorgusunun yapılmasını ve borcuna yetecek ölçüde malvarlığının tedbir mahiyetinde haczine karar verilmesini, davalının yapmış olduğu haksız ve mesnetsiz itirazın iptali ile takibin devamına, davalı borçlunun kötü niyeti sabit olduğundan yasa gereği takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere hakkında icra inkar tazminatına hükmedilmesini, vekalet ücreti ve sair yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
YANIT:
Davalı tarafa dava dilekçesi ve tensip zaptı usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı tarafça cevap dilekçesi ibraz edilmediği görülmüştür.
KANITLAR VE GEREKÇE:
-Dava, davacı tarafından davalı aleyhine Bakırköy …. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyası ile başlatılan ilamsız icra takibine davalı takip borçlusu tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
-Mahkememizce icra dosyası, taraflara ait Ba-Bs formları, dosya arasına alınmış, ticari defterler incelenmiş ve diğer tüm deliller toplanmıştır.
-Bakırköy …. İcra Dairesi’nin … esas sayılı takip dosyasının celp edilerek incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 53.900,00 TL asıl alacak, 1.468,64 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 55.368,64 TL üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, takip dayanağının “toplam tutarı 123.900,00 olan faturanın ödenmeyen kısmı 53.900,00 TL” olduğu, davalı borçlu tarafından takibe süresi içerisinde itiraz edilmesi nedeniyle takibin durduğu görülmüştür.
-2004 Sayılı İİK 67. maddesi gereğince itirazın iptali davalarının görülüp hükme bağlanabilmesi için geçerli bir icra takibi bulunması, süresinde borca itiraz edilmesi ve 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması dava şartı niteliğindedir.
-İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir (YHGK. 2017/19-1634 Esas – 2018/633 Karar sayılı ilamı).
-Somut olayda davacı taraf, … Projesi kapsamında 05.07.2020 tarihli tedarik sözleşmesine göre tarafların posta binası temel yapımı, yürüme yolu yapımı, 4 adet menhol (1,00×1,40 ölçülerinde) yapımı ve sözleşmede belirtilen birtakım işin yapımı için anlaştıklarını, müvekkilinin edimlerini yerine getirdiğini iddia etmiş, davalı tarafın icra dosyasında borcun tamamına itiraz ettiği görülmüştür.
-Buna göre taraflar arasında çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, ticari ilişki bulunmakta ise ticari ilişki kapsamında davacının, davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının ne kadar olduğu, varsa yapılan ödemeler, ödeme konusundaki tarafların beyan ve itirazları nazara alındığında davacının alacağının kalıp kalmadığı noktasında toplanmaktadır.
-6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 470. maddesinde “yüklenicinin bir eser meydana getirmesi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşme” olarak nitelendirilmiş, sözleşmenin tarafları yüklenici ve iş sahibi olarak isimlendirilmiştir.
-Sözleşmeye ilişkin bu temel unsurlar yanında her sözleşme türünün kendine özgü unsurları bulunmaktadır. Eser sözleşmesinin de kendine özgü olan iki temel unsuru vardır. Bunlar eser ve bedeldir. Bu sözleşme ile bir taraf (yüklenici) istenen özellikle sonucu (eser) meydana getirmeyi, diğer taraf (iş sahibi) ise bu çalışma karşılığında ivaz ödemeyi (bedel) üstlenmektedir..
-Kural olarak, eser sözleşmesi, zorunlu şekil koşuluna bağlı değildir. Sözleşmenin kurulması için yazılı şekil şartı yok ise de davalı tarafından sözleşme ilişkisi inkâr edildiği takdirde yazılı delille ispata ilişkin kuralların gözetilmesi gerekir. 6100 sayılı HMK 200. maddeye göre bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. Yazılı sözleşme olmasa da sözleşmenin varlığını ortaya koyan davalının veya onun adına hareket eden kişinin imzasını taşıyan teslim belgesi, irsaliyeli fatura, ile de sözleşme ilişkisinin ispatı mümkündür. Yazılı delil niteliğinde olmayan ancak kesin delil niteliğindeki ticari defterler, ikrar veya yemin delilleri ile de sözleşme ilişkisi ispatlanabilir.
-Davacı tarafın dava dilekçesi ile ticari defterlere delil olarak dayandığı görülmektedir.
-6102 sayılı Türk Ticaret Kanun’ da ticari defterlerle ispata ilişkin hükümlere yer verilmemiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi “Ticari Defterlerin İbrazı ve Delil olması” başlığı altında ticari defterlerle ispata ilişkin hükümler getirmiştir.
-Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222. Maddesinde; “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükümlerine yer verilmiştir.
-Yargıtay uygulamasına göre; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi gereğince; ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delildir (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 26/09/2018 tarih 2018/2696E. 2018/3431K. sayılı ilamı).
-Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (6102 Sayılı TTK 21/2).
-Tarafların BA ve BS kayıtlarında dava konusu faturaların kayıtlı olması halinde tarafların ticari defterlerinin incelenmesine gerek yoktur. Zira münazaalı hususlar bizatihi tarafların kayıtları ile ispatlanmış kabul olunur (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19/11/2015 tarih 2015/3302 Esas 2015/12272 Karar sayılı ilamı).
-Yüksek Mahkeme içtihatlarına göre fatura düzenlenmesiyle imalatın yapıldığı ve eserin teslim edildiği kanıtlanamaz. Faturaya itiraz edilmemesi de akdi ilişkiyi ve teslim olgusunu kanıtlamaz. İtiraz edilmeyen fatura ticari defterlere kaydedilmiş ise bu kez faturanın delil olması hükümlerine göre değil ticari defterlerin delil olması hükümlerine gidileceğinden kesin delillerden olan ticari defterler ile akdi ilişkinin ve teslim olgusunun ispatlanması mümkündür.
-Ticari defterlere kaydedilen faturanın teslimi kanıtlamasının nedeni faturanın hukuki niteliği ile doğrudan bağlantılıdır. Zira TTK 21 ve Vergi Usul Kanunu 229. Maddesi gereğince fatura malın teslimi veya işin yapılması üzerine düzenlenmesi gereken belge olduğundan, düzenlenen ve defterlere kaydedilen bu belge teslimi de kanıtlamış olacaktır. Kesin delillerin aksinin yazılı veya kesin deliller ile ispatı gerektiğinden bu karinenin aksinin tanık veya diğer takdiri delillerle de ispatı mümkün değildir.
-Yüklenici bu doğrultuda eseri teslim edildiğini kanıtlamış ancak eserin eksik ya da ayıplı olması nedeniyle yükleniciye iade edildiği savunulmakta ise bu iade olgusundan lehine hak çıkarmaya çalışan taraf iş sahibi olacağından eserin eksik veya ayıp sebebiyle iade edildiğini iş sahibi ispatlamalıdır. ( Örn: Yargıtay 15. H.D 23.12.2015 Tarih 2015/1090 Esas 2015/6779 Karar Sayılı İlamı )
-Mahkememiz dosyası yukarıda yer verilen uyuşmazlık noktalarının çözümü ve tarafların ticari defterlerinin incelenmesi amacıyla talimat mahkemesi aracılığı ile SMMM bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen raporda özetle; davacı … Tic.Ltd.Şti ile … san.ve Tic.ltd.şti İle …. İnş. arasında imzalanan … Projesi kapsamında 05.07.2020 tarihli zeyilname niteliğinde bir sözleşme imzalandığı. sözleşme kapsamında işin tamamlandığı ve tedarikçi firma olarak … İnş.Ltd.Şti. Firması olarak dosya kapsamında bulunan 30.10.2020 tarihli …. nolu faturayı düzenlediği, düzenlenen faturaya muhatabı tarafından 8 günlük kanuni süresi içerisinde herhangi bir itiraz kaydının ulunmadığı ve fatura alacağının sözleşmeden kaynaklanan alacak olması nedeniyle kesinleştiği, tarafların Ba-Bs formlarında da söz konusu fatura bedelinin KDV hariç tutar 105.000.-TL olarak gözüktüğünü, … San.ve Tic.Ltd.Şti. olarak söz konusu fatura bedelinin bir kısmı olan 70.000.-TL’nin 03.11.2020 tarihinde …. İnş.Ltd.Şti.nin … Bankası … iban nolu hesabına ödediği, söz konusu fatura tutarının defter kayıtlarına 30.10.2020 tarih ve … yevmiye maddesi ile işlendiği, ayrıca yapılan ödeme tutarı olan 70.000.-TL yine alacaklı firmanın kanuni defter kayıtlarında 03.11.2020 tarih ve … yevmiye maddesi ile kayıtlı olduğu, kanuni defterlerin VUK hükümlerine göre tasdikli ve usulüne uygun SMMM … tarafından tutularak tasdik edildiği, alacaklı firma … Ltd.Şti.nin muavin defterindeki kayıtlara göre .. San.ve Tic.Ltd.Şti cari hesabında 53.900.-TL borç bakiyesi bulunduğu görüş ve kanaatinin bildirildiği görülmüştür.
Mahkememizce davalı tarafa ticari defterlerinin incelenmesi amacıyla usulüne uygun bildirim yapılmasına rağmen davalı tarafın ticari defter ve belgelerini incelemeye esas olmak üzere mahkemeye ibraz etmediği ve yerinde inceleme talep etmediği görülmüştür.
-Davacı tarafın ticari defterlerinin incelendiği bilirkişi kök raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, tarafların rapora karşı beyan ve itiraz dilekçesi ibraz etmediği görülmüş, Mahkememizce kök rapor dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve kanaat verici bulunmuştur.
-Tarafların iddia ve savunmalarına, dayandıkları delillere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre Mahkememizce yapılan değerlendirmede; davacı tarafın incelenen ticari defterlerinde alacak kalemlerinin de bu defterlerde kaydedilmiş olması tek başına alacağın varlığına veya fatura içeriği mal ve hizmetlerin teslimi konusuna delil oluşturmamaktadır.
-Ancak Mahkememizce 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 83. Maddesi ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222/3 gereğince, ticari defterlerin incelenmesine karar verilmiş ise de usulüne uygun ihtarata rağmen davalı tarafça ticari defterlerin ibraz edilmediği görülmektedir. Dava konusu alacağın davacı tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, taraflar arasında ticari ilişkinin mevcut olduğu, davacı tarafın ticari defterlerinin kayıtları usulüne uygun olduğundan davacı lehine delil vasfı taşıdığı, bilirkişi raporuyla sabit olan KDV Hariç 105.000,00-TL alacağın davacı şirketin ticari defter kayıtlarında yer aldığı, bu borcun 70.000,00 TL’sinin davalı tarafından ödendiği, ödemeye ilişkin kaydın da davacı tarafın ticari defterlerinde yer aldığı anlaşılmaktadır.
-Buna göre dava konusu takibe dayanak olan faturaların esas dayanağı olan eser sözleşmesinin varlığı ile “eser sözleşmesine” konu olan işlerin davacı yüklenici tarafından davalı tarafa teslim edildiği ve davacı yüklenici tarafından üzerine düşen edimlerin yerine getirildiği, bu hususların davacı tarafça ispat edildiği, ticari defter kayıtlarının yukarıda yer verilen ispat gücü nazara alınarak Mahkememizce kabul edilmiştir.
-Buna karşılık olarak davalı tarafın takibe konu eser sözleşmesinden ve faturadan kaynaklı olarak bakiye 53.900,00 TL’lik kısmını ödediğini yazılı belge ile ispat edemediği kanaatine varıldığından itirazın kısmen iptaline karar verilmiştir.
-Her ne kadar davacı taraf takip talebinde asıl alacakla birlikte işlemiş faiz talebinde bulunmuşsa da davalı borçlunun icra takibinden önce temerrüde düşürülmemiş olduğu anlaşıldığından, takip talebindeki işlemiş faize ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
-Davacı vekili, itirazın iptali talebi ile birlikte icra inkar tazminatı talebinde bulunmuştur. Borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için likit ve belirlenebilir bir alacağın mevcut olması gerekmektedir. Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması, böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir.
Buna göre davalı borçlu tarafından fatura ve ticari defter kayıtları ile sabit olan alacağın tereddütsüz bir şekilde likit ve belirlenebilir olması nedeni ile davalı borçlu aleyhine kabul edilen alacak miktarı üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
-Bakırköy …. İcra Dairesi’nin … esas sayılı takip dosyasında davalı tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile, takibin 53.900,00 TL asıl alacak ve takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz üzerinden devamına,
-Alacak likit ve belirlenebilir olduğundan kabul edilen miktarın %20’si üzerinden hesap edilen 10.780,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 3.681,91-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 668,72-TL harcın mahsubu ile bakiye 3.013,19- TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 668,72-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yargılama sırasında yatırılan 80,70 TL başvurma harcı, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti, 354,50 TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere 1.435,20 TL yargılama giderinden davanın kabul red oranına (%97,34) göre hesap edilen 1.397,13-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Karar kesinleştiğinde bakiye gider avansının ilgili tarafa derhal iadesine,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Bakırköy Arabuluculuk Bürosu’nun … numaralı arabuluculuk dosyasında suç üstü ödeneğinden karşılanarak ödenen 1.320,00 TL’nin davanın kabul red oranına (%97,34) göre hesap edilen 1.284,99-TL’sinin davalıdan, 35,01-TL’sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair; tebliğden itibaren İKİ HAFTA içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi tarafından incelenecek olan istinaf yolu açık olmak üzere tarafların yokluğunda karar verildi.31/03/2023

Katip …
E-İmzalıdır

Hakim …
E-İmzalıdır