Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/427 E. 2022/942 K. 22.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/427 Esas
KARAR NO : 2022/942

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/12/2021
KARAR TARİHİ : 22/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; 08/04/2021 tarihinde Büyükçekmece istikametinde adına kayıtlı ….. plakalı araçla giderken …… plakalı aracın kendisine arkadan çarptığını, aracında maddi hasar meydana geldiğini, çarpan kişinin de %100 kusurlu bulunduğunu, tamir için aracını davalı ….. Sigorta’nın anlaşmalı olduğu …. Oto’ya götürdüğünü, aracının hasarının burada yapıldığını, aracının tamirinin serviste eski parçalarla yapıldığını, aracın kazasının tramer kaydında çıkacağını, aracını satarken zarar göreceğini, bu sebeplerle, zararının davalılar tarafından karşılanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ….. Sigorta A.Ş. vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; dava konusu trafik kazasının zaman aşımı süreleri geçtikten çok sonra açılmış olduğunu, zamanaşımı itirazları doğrultusunda işbu davanın reddi gerektiğini, müvekkili şirketin poliçe kapsamında sorumluluğunun, poliçe üzerinde yazılı azami teminat limitleri ile sınırlı olmak üzere, poliçede yazılı özel şartlar ve trafik sigortası genel şartları kapsamı ile sınırlı olduğunu, müvekkili şirketin azami poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, müvekkili şirkete hasar aşamasında başvuru yapılmış olup dava konusu trafik kazası sonucu müvekkili şirket tarafından hasar tazminatına ilişkin olarak 24.08.2021 tarihinde 12.077,77 -TL ödeme yapılmış olduğunu, hal böyleyken davacı tarafından eksik ödeme yapıldığı iddiası ile halen bir takım mesnetsiz sebeplerle hak iddia edilmesinin hiçbir iyiniyet kuralı ile izah edilemeyecek kötü niyetli bir davranış olduğunu, davacı taraf, her ne kadar vuku bulan trafik kazası sonucu uğramış olduğunu iddia ettiği zararlara karşılık olmak üzere maddi tazminat talebinde bulunmaktaysa da esasen müvekkili şirket tarafından davacının zararlarına ilişkin ödeme yapılmış ve sigorta poliçesi hükümleri uyarınca müvekkili şirketin üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmiş olduğunu, müvekkili şirketin kaza sonucu ödemesi gereken hasar tazminatına ilişkin tazminat miktarını davacı tarafa ödemiş olduğunu, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemekle mahkememizce bir an için huzurda görülen davanın haklılığına karar vereceği düşünülse dahi sigortalı araçta meydana geldiği iddia edilen hasarın tespitinin uzman sigorta eksperi tarafından tespit edilmesi gerektiğini, davacı tarafından dosyaya sunulmuş olan evrakların hiçbirinin araçta meydana gelen hasar tutarını kanıtlar nitelikte olmadığını, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek üzere araç hasarının uzman sigorta eksperi tarafından yargıtay içtihatları doğrultusunda belirlenmesi gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte; müvekkili şirketin, Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesi ve Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası (ZMMS) uyarınca, sigortalısının kusuru ile 3. şahıslara verdiği zararı poliçe teminat limiti ile sınırlı olmak üzere tazmin etmekle mükellef olduğunu, müvekkili şirketin sigortalısının dava konusu kazada kusuru bulunmadığını, dolayısıyla müvekkili şirketin sorumluluğunun doğmayacağını, en doğru ve geçerli tespitin yapılabilmesi için hem Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesi’nden hem de Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyetinden seçilecek kusur konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınması gerektiğini, davaya konu kazanın hangi sebeple meydana geldiğinin her durumda araştırılması gerektiğini, Karayolları Genel Müdürlüğü’nün dava konusu kazanın meydana gelmesine etki edecek trafik işaret ve lambalarından, yolun yapısından ve trafik güvenliğini tehlikeye atacak derecede görüşü engelleyecek bir hususun bulunup bulunmadığının ayrıca belirlenmesi gerektiğini, ancak kaza tespit tutanağında bu hususlara ayrıntılı olarak değinilmemiş olduğunu, ayrıca sigortalı araç sürücüsünün dava konusu kaza meydana geldiği esnada alkollü içki ve/veya uyuşturucu madde etkisinde olup olmadığı, geçerli sürücü belgesinin bulunup bulunmadığı anlaşılmadığından bu konuya ilişkin de mahkememiz tarafından inceleme yapılması gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle beraber, bir an için söz konusu huzurda görülen davanın haklı olduğu varsayılsa bile, müvekkili şirketin faizden sorumluluğunun sınırlı olduğunu, davanın kabulü anlamına gelmemek kaydıyla, aleyhlerine hüküm kurulması halinde müvekkili şirketin dava tarihinden itibaren ve ancak yasal faizle sınırlı olarak sorumlu tutulabileceğini beyanla; davanın reddine, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla, araç hasarına ilişkin olarak uzman sigorta eksperinden rapor alınmasına, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla, kazaya karışan araç sürücüsünün kusur durumunun tespiti için Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti’nden ve Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi’nden kusur raporu alınmasına; varsa derdest ceza davasının sonucunun bekletici mesele yapılmasına, aleyhe hüküm kurulması halinde dava tarihinden itibaren yasal faizle sorumlu tutulmalarına, harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı İbrahim Şenkaya’ya usulünce tebligat yapıldığı, ancak davaya cevap verilmediği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, maddi tazminat talebine ilişkin olup, davanın hukuki sebebi haksız fiil hükümlerine dayalıdır.
Dosyanın mahkememize Küçükçekmece ….. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 06/12/2021 tarih ve …… Esas …… Karar sayılı kesinleşmiş görevsizlik kararı ile tevzi edildiği anlaşıldı.
Davacıya 03/06/2022 tarihli tensip tutanağının …. nolu bendi ile; arabuluculuk son tutanağının aslı veya arabulucu tarafından onaylı suretini sunmak için 1 haftalık kesin süre verilmesine, verilen kesin süre içerisinde mahkememize ibraz edilmediği takdirde davanın usulden reddine karar verileceğine ilişkin süre verilmiştir.
Mahkememizin 22/11/2022 tarihli celsesinde hazır bulunan davacı asil dava açılmadan önce davalı şirket ile arabuluculuk yoluna başvurmadıklarını beyan etmiştir.
6102 Sayılı TTK ‘nun 5/A maddesi (Ek:6/12/2018-7155/20 md.) “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
(2) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nın 114 maddesinde dava şartları açıkça sayılmış olup, mahkeme tarafından resen gözetilir.
Somut olayda dava, haksız fiilden kaynaklı tazminat istemine ilişkin olup,6102 Sayılı TTK’nun 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 5/A maddesinin 1.fıkrasına aykırı olarak arabuluculuk kurumuna başvuru yapılmadan açılmış olması nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla davanın reddi ile aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1- 7155 sayılı Yasa ile değişik 6102 sayılı TTK’nun 5/A ve aynı sayılı yasa ile değişik 6325 sayılı kanunun 18/A maddesinin 1. fıkrası uyarınca arabuluculuğa başvurulmasına ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harcın peşin alınan 512,33 TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 431,63 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan masrafların davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı ….. Sigorta A.Ş. kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden bu davalı yararına A.A.Ü.T. gereğince takdir edilen 9.200,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak bu davalıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair davacı asilin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 22/11/2022

Katip ……
¸

Hakim ……
¸