Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/409 E. 2023/741 K. 12.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/409
KARAR NO : 2023/741

DAVA : Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
DAVA TARİHİ : 27/04/2022
KARAR TARİHİ : 12/07/2023
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 14/07/2023
DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile müflis şirket arasında 15/05/2013 tarihinde 5 yıl geçerli olmak üzere bayilik sözleşmesi aktedildiğini, şirketin 13/07/2015 tarihi itibariyle iflas ettiğini, müflis şirketin bayilik lisansının EPDK tarafından 31/08/2015 tarihinde sona erdirildiğini, müvekkilinin haklı sebeple bayilik sözleşmesini tek taraflı olarak feshettiğini, müflisin müvekkili şirkete toplam 17.240 ton ürün almayı taahhüt etmiş olmasına rağmen sözleşme süresince toplam 14.704 ton eksik ürün aldığını, müflisin eksik ton başına14 USD cezai şart ödemeyi taahhüt etmiş olması nedeniyle müflis şirketin müvekkiline 205.856 USD borcunun bulunduğunu, iflas masası tarafından alacak kayıt taleplerinin reddine karar verildiğini belirterek davanın kabulü ile alacaklarının iflas masasına kayıt ve kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı usule uygun davetiye tebliğine rağmen cevap dilekçesi sunmamıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;

Davanın kayıt kabul davası olduğu, uyuşmazlık noktasının davacı ile müflis şirket arasında aktedilen bayilik sözleşmesinden kaynaklanan cezai şart nedeniyle davacının iflas tarihi itibariyle alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarına ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Tarafların ticari defter ve belgeleri ile dosya kapsamı üzerinde inceleme yapılmak suretiyle davacının iflas tarihi itibariyle müflis şirketten alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının tespiti ile bilirkişi raporu tanziminine karar verilmiştir.
SMMM …. ve Petrol ve Doğalgaz Mühendisi … tarafından düzenlenen raporda, raporun içinde yapılan ayrıntılı tespitler doğrultusunda
Davacı taraf ve Davalı taraf arasındaki Borç- Alacak Durumu:
davalı tarafın defterlerinin, sair vesaikin, muhasebe kayıtlarının 6102 Say. TTK. m. 64, 65,
66 ve 82. Mad. VUK. m. 220-226, 229, 230, 231, 232 hükümlerine uygun şekilde tanzim
edildiği, HMK. m. 222 sahibi lehine delil niteliğinin taşıdığı kanaatine varıldığı; takdirinin mahkemeye ait olduğu, davacı tarafın defterlerinin, sair vesaikin, muhasebe kayıtlarının 6102 Say. TTK. m. 64, 65,
66 ve 82. Mad. VUK. m. 220-226, 229, 230, 231, 232 hükümlerine uygun şekilde tanzim
edildiği, HMK. m. 222 sahibi lehine delil niteliğinin taşıdığı kanaatine varıldığı; takdirinin mahkemeye ait olduğu, davacının davalı tarafa kesmiş olduğu faturaları Form BS beyannamesi ile kanuni süresi
içerisinde beyan ettiği, davacı şirketin tarafıma sunmuş olduğu cari hesap ekstresi incelendiğinde; davacı
nezdindeki davalı cari hesabına göre davacının davalıdan 8.773,07 TL alacaklı olduğu
kanaatine varıldığı takdirinin mahkemeye ait olduğu, taraflar arasında 15.05.2013 tarihinde imzalanan Bayilik Sözleşmesinin eki olan Ürün Alım
Taahhütnamesi ile davalının davacıdan 17.240 ton ürün alacağı taahhüt edilmiş olup söz
konusu miktarda alım yapılmamış olsa dahi alınmamış olan kısmın ton başına 14 USD
tutarının ödeme gününde uygulanmakta olan Merkez Bankası döviz satış kuru üzerinden
hesaplanacak Türk lirası karşılığında davacının kâr mahrumiyetinin ödeneceği
kararlaştırıldığı, davacı vekilinin dava dilekçesi ve davalı tarafa gönderilen ihtarnameler
incelendiğinde; davalının davacıdan yalnızca 2.536 ton ürün aldığı, 14.704 ton ürün
alınmadığı ve işbu alınmayan kısmın sözleşmeye istinaden yapılmadığını iddia edildiği, dosya münderecatında bulunan ve tarafımıza sunulan belgelerden davalının davacıdan
14.704 ton ürün alıp almadığı tespit edilememiş olup mahkemenin davalının bu
ürünleri almadığı ve cezai şart koşullarının oluştuğu kanaatine varması halinde davalı
taraftan tahsil edilmesi gereken cezai şart tutarı ; (17.240 ton – 2.536 ton) = 14.704 ton eksik alım
14.704 ton X 14 USD = 205.856,00 USD alınmayan ürünler için ödenmesi gereken tutar
İflas tarihi(13.07.2015) itibariyle: 205.856 USD X 2.6655 TL = 548.709,17 TL
, mahkemece Cezai şart alacağının kabulü halinde; davacının iflas tarihi olan
13.07.2015 tarihi itibariyle 548.709,17 TL ( 205.856 USD) alacaklı olabileceği belirtilmiştir.
Dava, taraflar arasındaki ürün alım taahhüdü gereğince sözleşme süresince 17.240 ton ürün alımı taahhüt edilmiş olmasına rağmen toplam 14.704 ton eksik ürün alındığından bahisle taahhüt çerçevesinde ton başına 14 USD olmak üzere toplam 205.856 USD’nin sıra cetveline kayıt ve kabul istemine ilişkindir.
Davacı ile müflis şirket arasında otogaz istasyonunun işletmeciliği konusunda 15/05/2013 tarihinden itibaren 5 yıl geçerli olmak üzere bayilik sözleşmesi aktedildiği, Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesinin …. esas sayılı dosyasıyla 13/07/2015 tarihinde iflasına karar verildiği, müflis şirketin bayilik lisansının iflas etmiş olması sebebiyle 31/08/2015 tarihinde Petrol Piyasası Yönetmeliği’nin 17.maddesinin 1.fıkrasının a bendi uyarınca EPDK kararı ile sona erdirildiği, bayilik lisansının iptal edildiğinden bahisle davacı tarafça sözleşmenin feshedildiği anlaşılmaktadır. Müflis şirketin iflas tarihi 13/07/2015 olup, taraflar arasındaki sözleşme davacı vekilinin Beyoğlu … Noterliği’nin 10/11/2016 tarihli ihtarnamesiyle feshedilmiştir.
Mal alım taahhüdüne aykırılık nedeniyle cezai şart istemine ilişkin olarak Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarında, iki halde alacaklının ceza koşulunu isteyemeyeceği, eğer alacaklı, ceza koşulunu isteme hakkından açıkça vazgeçmişse artık bu yönde bir talepte bulunamayacağı, diğer yandan alacaklının, çekince koymadan ifayı kabul etmiş veya sözleşmeden doğan edimlerini ifa etmeye devam etmişse bu takdirde de ceza koşulunu isteyemeyeceği, yllık asgari ürün alımı taahhüdü bulunmasına rağmen yıllar itibariyle bu taahhüde uyulmamış ise tedarikçi (sağlayıcı) firmanın, hem ifayı hem de ceza koşulunu talep edebilmesi için takip eden yılda henüz bayiye mal vermeden önce ceza koşulu ile ilgili “çekince” (ihtirazi kayıt) bildirmesi ya da bu konuda bayiye noterden bir ihtarname göndermesi gerektiği, çekince için bir şekil şartının getirilmediği, tedarikçinin, taahhüde aykırı davranılmış olan yılı takip eden yeni yıldaki ilk fatura ve irsaliyeye koyacağı bir açıklama (şerh) ile bu koşulu yerine getirebileceği, bu şekilde bir çekince (ihtirazi kayıt) konulduktan veya ihtar çekildikten sonra tedarikçi (sağlayıcı) firmanın, mal vermeye (ifaya) devam etse bile önceki yıla ilişkin ceza koşulu alacağını sözleşme zamanaşımı süresi içinde her zaman talep edebileceği, sonraki yıllarda da aynı kuralın geçerli olduğu, bunlar yapılmadan müteakip yılın ifası gerçekleşmişse artık bir önceki yıla ait ceza koşulu istenemeyeceği, çekince konmuş veya ihtar çekilmiş olan yıllarla ilgili ceza koşulunun istenebileceği, TBK’nun 179/II. Maddesinde öngörülen hüküm, emredici nitelikte olmadığından taraflar, sözleşme serbestisi ilkesi gereğince aralarında farklı bir düzenleme yapabilecekleri,örneğin, sözleşmenin feshi halinde hem cezai şart hem de kar mahrumiyeti ödeneceğinin kararlaştırabileceği, ancak sözleşmenin feshi halinde cezai şart ödeneceğinin kararlaştırılmış olduğu hallerde, Yargıtay HGK’nun 20.01.2013 T. 2012/19-670 E. 2013/171 K. sayılı kararında da açıklandığı üzere, sözleşme süresi içinde çekince konmadan uzun süre ifaya devam edilmesi üzerine borçluda, “ceza koşulu istenmeyeceği” ne dair haklı bir güven oluşmuş ise oluşan bu haklı güven ve dürüstlük ilkesi nedeniyle önceki yıla veya yıllara ait ceza koşullarının talep edilemeyeceği kabul edilmiştir. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi, 25/02/2021 tarih, 2019/235 Esas, 2021/253 karar sayılı ilamı)
Davalının asgari alım taahhüdünü yerine getirmemesine rağmen, takip eden yıllar itibariyle davacı tarafça ihtirazi kayıt ileri sürülmeden ve bu konuda bayiye bir ihtar keşide edilmediği, ayrıca bayilik lisansının Petrol Piyasası Yönetmeliği’nin 17.maddesinin 1.fıkrasının a bendi uyarınca EPDK kararı ile iflas nedeniyle sona erdirilmiş olmasından bahisle davacı tarafça da bayilik sözleşmesinin 31/08/2015 tarihinde feshedilmesinin haklı fesih niteliğinde olmakla birlikte sözleşmenin 5 yıl süreli olarak 15/05/2013 tarihinde aktedilmiş olup, taahhüdün de iflas nedeniyle yerine getirilmediği, cezai şart koşulunun oluşmadığı anlaşılmakla açılan davanın reddine karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
AÇILAN DAVANIN REDDİNE,
1-Alınması gereken 269,80 TL’nin davacı tarafından peşin yatırılan 80,70 TL’den tenzili sonucu eksik bakiye 189,10 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
3-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup, anlatıldı.12/07/2023

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır