Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/4 E. 2022/1049 K. 19.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/4
KARAR NO : 2022/1049

DAVA : Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı)
DAVA TARİHİ : 28/04/2021
KARAR TARİHİ : 19/12/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH:
Mahkememizde görülmekte olan Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; Davacı Müvekkil, davalı … Müdürlüğünün …. Sicil numaralı üyesi …. Sanayi ve Tic. A.Ş.” nin (…. A.Ş.)’nin yönetim kurulu üyesi olduğunu, bunun yanında … A.Ş.’ nin yönetim kurulu başkanı ile aynı oranda paya sahip olduğunu, söz konusu şirketin diğer yönetim kurulu üyelerinin …., …., … olduğunu, davacının, kanser ameliyatları nedeniyle bir süredir tedavi görmekte ve halen evde tedavisine devam edildiğini, ayrıca covid-19 pandemi koşulları nedeniyle de şirket işleri için şirket merkezine fiilen gidemediğini, davacı müvekkilin şirket merkezine gidememesini firsat bilen Yönetim Kurulu Başkanı …. tarafından Şirketin tek gayrimenkulü olmakla en önemli varlığının ve aynı zamanda şirket merkez adresi olan … ada, … parsel, … mahallesi, Bağcılar/ İSTANBUL’da bulunan taşınmazı “https://www….com/….” uzantılı internet sitesi üzerinden …. ilan numarası ile … Emlak … isimli kişi aracılığıyla satışa çıkarıldığı, Şirketin ve grup şirket olan …A.Ş.” nin faaliyet gösterebileceği yeni adres arayışına girişildiğini öğrendiğini, keza zikredilen hususlarda haberdar olunmasının hemen ardından Beyoğlu …. Noterliği marifetiyle tanzim edilmiş …. yevmiye numaralı ve 09.03.2021 tarihli “ihtarname” ile davalı şirket yönetim kurulu başkanı ….’e hitaben TTK 392 uyarınca davacı müvekkilin bilgi alma hakkının kullanılması ile yönetim kurulu ve genel kuruldan gizlenerek yapılması planlanan davalı şirket taşınmazın satışının TTK 408/2-f bendi uyarınca butlan ile sakat olacağı hakkında ihtarda bulunulduğunu; nitekim işbu ihtarnamenin 12.03.2021 tarihinde muhatabına da tebliğ edildiğini, ancak davacı müvekkilin zikredilen ihtarname ile belirtildiği üzere bilgi alma hakkının engellendiği gibi; ihtarnamenin hemen ardından alelacele davalı şirketin tek taşınmazının 16.03.2021 tarihinde satılmış olduğu tapu kayıtlarının incelenmesi neticesinde tespit edilebildiğini, bu bağlamda derhal Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde … Esas sayılı dava ile davacı müvekkilin davaya konu taşınmaz üzerindeki tasarruflara ilişkin bilgiler de dahil olmak üzere; bilgi alma ve inceleme hakkının ihlal edildiğine dair dava açıldığını, işbu davadan haberdar olunmasının ardından davalı şirket tarafından kendilerine 12.03.2021 tarihinde tebliğ edilen ihtarnameye cevaben davacı müvekkile Bakırköy …. Noterliği tarafından tanzim edilmiş 29.03.2021 tarihli ve …. yevmiye numaralı cevabi ihtarname gönderildiğini, işbu cevabi ihtarnamenin mahkeme tarafından incelenmesi halinde görüleceği üzere davaya konu satış ile ilgili gerek mali gerek yeni maliklerin hiçbir bilgi davacı müvekkille paylaşılmadığı gibi; davaya konu taşınmazın hangi karara dayanılarak satıldığından dahi bahsedilmediğini; bu husus da halihazırda TTK hükümlerine aykırı olarak karar alınmaksızın davaya konu taşınmazın diğer davalılara satıldığının açık göstergesi olduğunu, öte yandan işbu ihtarname ile davacı müvekkilin 14.04.2021 tarihinde saat 10:00’da davalı şirket merkezine yönetim kurulu toplantısı için çağrıldığını; işbu toplantıda Beyoğlu …. Noterliği marifetiyle tanzim edilmiş … yevmiye numaralı ve 09.03.2021 tarihli “ihtarname” de kendilerinden talep edilen bilgilerin davacı müvekkile verileceği bildirilmiş; ancak talep edilen bilgilerle hiçbir ilgisi olmayan hususlardan konuşularak toplantının sona erdirildiğini, sadece işbu toplantıda şifahi olarak davacı müvekkile davaya konu taşınmazın 40.000.000-TL’ye sattıklarını söylediklerini, ancak mahkeme tarafından da davaya konu taşınmazın 60.000.000-TL’ye ilana verildiğini, kaldı ki; şifahi olarak dahi 60.000.000-TL’ye ilana verilen davaya konu taşınmazın nasıl oluyor da 15 gün içerisinde 40.000.000-TL gibi çok cüzi bir tutardan satıldığını, bu satışa ilişkin değerleme veya emsal alıcı tekliflerin olup olmadığı dahi bildirilmemiş olup; işbu sebeplerle birlikte satıştan elde edilen gelirin de hiç edilip davacı müvekkilden gizleneceği şüphesi ile derhal davalı şirkete ve şirket yönetim kurulu başkanı …’e aynı gün bu hususları ihtiva eden Bakırköy …. Noterliği tarafından tanzim edildiğini, …. yevmiye numaralı ve 14 Nisan 2021 tarihli “ihtarname” gönderildiğini, mahkeme nezdinde de aşağıda ayrıntılı olarak izah edilen sebeplerle davaya konu taşınmazın devrine ilişkin işlemin iptali ile tekrar davalı şirket adına tescilini talep etme zarureti doğduğunu, davalı … A.Ş.” nin aktifinde kayıtlı olan tek taşınmazın bugün şirket merkez adresinin bulunduğu davaya konu bina olup, … ada, … parselde bulunan bu binanın gerek piyasa değeri gerek şirket aktif toplamı ve özvarlığı içerisindeki büyüklüğü dikkate alındığında davalı şirket açısından en önemli nitelik ve miktarda bir şirket varlığı olduğunu, Türk Ticaret Kanunu 408. Madde 2 fıkrasının () bendi gereğince “Önemli miktarda şirket varlığının toptan satışı” genel kurulun devredilmez yetki ve görevlerindendir. Bu maddeye aykırı olarak genel kurul kararı alınmaksızın yapılan işlem batıl olacaktır. Ancak yukarıdaki bentlerde ayrıntılı olarak izah edilmiş olduğu üzere; davacı müvekkilin hastalığı sebebiyle davalı şirkete gidememesi firsat bilinmiş; tarafımızca ilanın öğrenilmesinin ardından derhal TTK hükümlerince davalı şirket “yönetim kurulu başkanına ihtarname çekilmiş; işbu ihtarnamenin tebliğinin ardından çok kısa bir süre sonra ise davaya konu taşınmazın satışının gerçekleştirilmiş olduğunun öğrenildiğini, bu sebeple; pay sahibi davacı müvekkilin satışa konu sözleşmesel ilişki kurulumundan önce olsun kurulduktan sonra olsun yapılması planlanan tasarrufları birçok açıdan inceleme ve denetleme olanağının elinden alındığını; işbu satış sebebiyle davacı müvekkilin kendisi açısından doğuracağı sonuçlarının değerlendirme imkanı bulunmadığını, davalı şirketin diğer yönetim kurulu üyeleri ve “yönetim kurulu başkanı davacı müvekkilinin kardeşleri ve annesinden oluştuğunu, taraflar arasından İstanbul …. Sulh Hukuk Mahkemesi nezdinde … Tereke dosyası ile terekenin tespiti davası devam etmekte olup; nitekim murisleri ….’ün vefatının hemen ardından yine mal kaçırma eylemlerinde bulunmaları sebebiyle zikredilen mahkeme nezdinde tedbir talepli olarak terekenin tespiti ile terekenin paylaşımına kadar tereke nezdinde temsilci atanması talep edilmiş; keza işbu talebinin de kabul edildiğini, davalı şirketin diğer yönetim kurulu üyeleri davaya konu taşınmaz hususunda da aynı tutum ve davranışlarını sergilediklerini, davaya konu taşınmazın ne satış öncesi ne de satışı sonrası davacı müvekkiline usulüne uygun olarak hiçbir şekilde bilgi verilmediğini, öncelikle davaya konu taşınmazın ileride telafisi imkansız zarar doğmaması için davacılar adına tapuların 3. kişilere ne sebeple olursa olsun devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir talebi karar verilmesine ve işbu davanın tapuya şerh verilmesine, davalı şirket dışında diğer davalıların TAKPAS sorgu ile sadece ekte sunulan sorgu kaydı ile görüleceği üzere sadece isim ve soy isimleri ile baba isimleri tespit edilebildiğinden sebep; Mahkeme’den işbu davalılara ait tebligat bilgilerinin Mahkeme’ye sunulabilmesi için tarafımıza derhal davaya konu taşınmazın tapu kaydının incelenebilmesi hususunda yetki verilmesine, davaya konu taşınmazın davalı şirketin tek taşınmazı olduğu; davacı müvekkilin satış öncesinde ve satış sonrasında bilgi alma ve inceleme hakkının ihlal edildiği; halihazırda dahi davacı müvekkile TTK hükümlerince usulüne uygun olarak satışa ilişkin bilgilendirme yapılmadığı ve en önemlisi TTK 408/2-f gereği açık bir şekilde davacı müvekkilin devredilemez yetkisi ihlal edilerek davaya konu satışın gerçekleştirilmiş olduğu değerlendirildiğinde davaya konu taşınmazın satışının geçersizliğinin tespiti ile; tapu tescilinin iptalini ve davalı şirket adına tekrar tesciline, davanın kabulü ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerine bırakılmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP; Davalı … Temizlik A.Ş vekilinin 02/03/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; “Müvekkil … San. ve Tic. A.Ş.’nin yönetim kurulu başkanı ….’ün 15.07.2020 tarihinde vefatından sonra mirasçılarının tamamının ..,..,..,..,…,…. ve davacı …’un müvekkil şirketin yönetim kurulu üyeliklerine seçildiklerini, ayrıca yönetim kurulu tarafından 10.09.2020 tarihli Yönetim Kurulu kararı ile ….’ün müvekkil şirketin yönetim kurulu başkanı olarak seçildiğini, davacı tarafın yönetim kuruluna kendi istek ve arzusu ile seçilmesine rağmen şirketin iş ve işlemleri ile hiç ilgilenmediğini ve yönetim kurulu üyesi olduğu şirketin yönetim kuruluna katılması için defalarca sözlü olarak davet edilmesine ve ayrıca dosyaya sunulan Bakırköy …. Noterliği 06.11.2020 tarih ve … yevmiye numaralı, Bakırköy …. Noterliği 13.11.2020 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnameler ile davet edilmesine rağmen yönetim kurulu toplantısına katılmadıklarını, bu toplantılara davet ihtarnamelerinde yapılacak olan toplantıların maksadının, görüşülecek konular ve özellikle Bakırköy …. Noterliği 13.11.2020 tarih ve …. yevmiye numaralı ihtarnamede “şirket borçlarının ödenmesi için eylem planlarının yapılması, gayrimenkullerin satılması, kiraya verilmesine” ve diğer hususlara ilişkin açıklama yapılmasına rağmen davacı tarafça cevap olarak gönderilen ve Beşiktaş …. Noterliği 18.11.2020 tarih ve … yevmiye numaralı cevabi ihtarnamesinde “en az üye tam sayısının çoğunluğunun vazıh onayı alınmak sureti ile fiziki katılıma gerek kalmadan yönetim kurulu kararı alınabilir” şeklinde cevap vererek yönetim kurulu toplantısına katılmayacağı ve katılımları olmadan da karar alınılabileceğini belirttiğini, buradan açıkça anlaşılacağı üzere davacı tarafın bahse konu gayrimenkulün satışı konusunda yönetim kurulunda karar alınabileceğini açıkça kabul ettiğini, bu kabule rağmen davayı açmış olması doğru olmadığı için davasının reddedilmesinin gerektiğini, davacı tarafa yazılı olarak Yönetim kuruluna davet ihtarnameleri ulaşmasına rağmen 13.11.2020 ve 03.12.2020 tarihli yönetim kurulu toplantılarına katılmadığını, bu toplantılara ilişkin Yönetim Kurulu Kararları ve Yönetim Kurulu Toplantı Tutanağının dosyaya daha önce sunulduğunu, bu toplantılara davet ihtarnameleri, toplantı tutanak ve yönetim kurulu kararlarından açıkça anlaşılacağı üzere müvekkil şirketin araç ve gayrimenkul satışlarına ilişkin hususlarda dahil olmak üzere bütün yönetim iş ve işlemleri yönetim kurulu toplantısı gündemine alınmış, bu iş ve işlemlere ilişkin yönetim kurulu üyelerinin bilgilendirildiğni ve gerekli kararların alındığını, müvekkil şirketin bütün ortakları aynı zamanda yönetim kurulu üyesi olmaları ve davacı da Yönetim kurulu toplantısına defalarca davet edilmesi nedeni ile ortak ve yönetim kurulu üyelerinden gizli saklı hiçbir ve işlem yapılmadığının açıkça görüldüğünü, bu anlamda davacı taraf da yönetim kurulu toplantılarına katılmamasına rağmen devamlı kendisinin bilgilendirildiğini, şimdi ise davacı taraf davet edilmesine rağmen katılmadığı yönetim kurulu toplantılarından sonra kendisinin bilgilendirilmediğini, bilgi alma ve inceleme hakkının ihlal edildiğini iddia ettiğini, davacı tarafın bu iddiasının gerçek ve samimi olmadığı davet edilmesine rağmen yönetim kurulu toplantılarına katılmamasından ve toplantıya davet ihtarnamelerine vermiş olduğu cevap ihtarnamesinden açıkça anlaşıldığını, … Temizlik şirketi yönetim kurulunun 5 kişiden oluşmasına ve davacının haricindeki 4 kişi ile toplanmasında ve karar alınmasında herhangi bir engel bulunmamasına rağmen ortak-yönetim kurulu üyelerinin tamamının şirketin iş ve işlemlerinin tamamından haberdar olması, yönetim faaliyetlerine katılması, görüşlerini beyan etmesi, şirket yönetimine katkı sunması ve şirketin mali ve idari konuları başta olmak üzere bütün konularından bütün ortak-yönetim kurulu üyelerinin haberdar olmaları maksadı ile yönetim kurulu toplantılarının bütün üyelerin katılımı ile yapmanın doğru ve müvekkil şirketin menfaatine uygun olduğunu müvekkil şirket yetkilileri düşündüğü için davacının da toplantılara yazılı ve sözlü davet edildiğini, tüm bu nedenlerle açıkça görülmektedir ki davacı tarafın bilgi alma ve inceleme hakkının hiçbir şekilde engellenmediğini, bahse konu gayrimenkulün, müvekkil şirket ve müvekkil şirketin borçlarına kefil olduğu diğer grup şirketi olan … A.Ş’ nin banka ve tedarikçilere olan yaklaşık 13.000.000,00 TL civarındaki borçları, piyasa şartları, ticari planlamalar, şirketlerin taşınma gereklilikleri ve diğer birçok ticari gereklilikler nedeni ile piyasa şartlarına göre oluşmuş olan gerçek değerinde satıldığını, yapılan bu satış bütün bu ticari gereklilikler, planlamalar ve zorunluluklar doğrultusunda yapıldığını, yapılan bu satış şirketin devamı ve işleyişi açısından önemli ve toptan bir satış olmayıp belli bir ticari amaca yönelik gereklilikler ve zorunluluklar doğrultusunda yapıldığını, bütün bu hususlardan davacının iddia ve taleplerinin yersiz ve haksız olduğu ve davacının iyi niyetli olmadığı, açılan davanın TTK 408/2-f maddesinde belirtilen şartları taşımadığının anlaşıldığını, bu satış işleminden önce müvekkil tarafından bu gayrimenkulün değerinin tespit edilmesi maksadı ile Vakıfbank’a yaptırılan 07.01.2021 tarihli, …bank’a yaptırılan 07.01.2021 tarihli ve yine 26.10.2020 tarihinde … A.Ş.’ ye yaptırılan gayrimenkul raporları doğrultusunda gerçek değeri olan 40.000.000,00 TL ye satıldığını, bu miktarı dosyada bulunan ve diğer davalılar tarafından sunulu bulunan ödeme makbuzları, resmi senet ve tapu kayıtları ile sabit olduğunu, bu şekilde bahse konu tapu gerçek değerinden daha fazla bir bedele satıldığı için müvekkil şirketin ortağı olan davacı tarafın bir zararının bulunmadığını, bu sebeplerle ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, Mahkeme aksi kanaatte ise dava değerinin en az 40.000.000,00 TL olması gerektiği göz önüne alınarak bu miktar üzerinden teminat yatırılmasına, yapılacak keşiften sonra teminatın belirlenecek rakama tamamlatılmasına karar verilmesini, dava değerinin en az 40.000.000,00 TL olmakla bu miktar üzerinden harcın tamamlanması için davacı tarafa muhtıra gönderilmesine karar verilmesi, sonuçta da; Davacı tarafından haksız, hukuka aykırı ve hiçbir mesnedi olmayan yasal dayanaktan yoksun olarak açılmış olan iş bu davanın reddine, masraf ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar …, …, … ve …” nın vekillerinin 14.02.2022 Tarihli Cevap Dilekçesi ile Özetle: Söz konusu taşınmazın satışında müvekkillerinin iyiniyetli olup, sicile güven ilkesi gereğince, … A.Ş adına kayıtlı taşınmazı, şirket içerisindeki ihtilaflardan habersiz bir şekilde ve taşınmazda profesyonel değerleme yaptırdıktan sonra piyasa fiyatı üzerinden satın aldıklarını, EK’te sunulan 3 adet değerleme raporun … AŞ tarafından satıştan önce alınarak satış aşamasında müvekkillerine bildirildiğini, iyiniyetli müvekkillerinin ise bununla da yetinmeyerek kendileri de profesyonel bir emlak değerleme şirketi vasıtasıyla taşınmazın muhtemel rayiç değerinin tespitini yaptırdıklarını, akabinde yapılan pazarlıklar neticesinde tarafların 40.000.000,00 TL üzerinde mutabık kalarak, bu rakam üzerinden şirketin yetkili temsilcileri tarafından müvekkillerine satışın gerçekleştirildiğini, tarafımızca kabul edilmemekle birlikte bir an için söz konusu satış için Genel Kurul kararı gerektiği düşünülecek olsa dahi, Yasa Koyucunun yukarıda izah edilen muradı da dikkate alındığında, ortakların satıştan önce bilgilendirilip toplantıya çağrıldığı ancak katılım sağlanmadığı, tersine yönetim kurulunca gerekli kararların alınabileceğine dair bildirimde bulunulduğu, sonrasında şirket amaçları doğrultusunda yapılan satışın sadece ve sadece Genel Kurul kararı alınmadan satıldığı, bu nedenle geçersiz olduğunun ileri sürülmesi iyi niyetli olmayacağı gibi hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olacağını, somut olay yönünden de sürenin tam olarak bu şekilde geliştiğini, davalı şirket tarafından satış ve diğer konularda davacıya bilgi verilerek, toplantıya davet edildiğini, davalı Şirket tarafından davacıya gönderilen Bakırköy …. Noterliği 13.11.2020 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamede “şirket borçlarının ödenmesi için eylem planlarının yapılması, gayrimenkullerin satılması, kiraya verilmesine” ve diğer hususlara ilişkin açıklama yapılmasına rağmen davacı tarafında gönderilen ve Beşiktaş …. Noterliği 18.11.2020 tarih ve …. yevmiye numaralı cevap ihtarnamesinde “en az üye tam sayısının çoğunluğunun yazılı onayı alınmak sureti ile fiziki katılıma gerek kalmadan yönetim kurulu karan alınabilir” şeklinde cevap vererek yönetim kurulu toplantısına katılmayacağı ve katılımları olmadan da karar alınabileceği belirtildiği, ne zaman ki, davalı şirket tarafından satış sürecine başlanıp ve gerçekleştirildi ise, o vakit, davacı tarafça satışın geçersizliği ileri sürülmeye başlandığını, oysa aynı davacı tarafından, satış dahil diğer konularda da yönetim kurulunca karar alınmasına muvafakat edildiğini, hal böyle iken, davacı tarafından ileri sürülen iddialar hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup hukuk düzeni tarafından korunmasının mümkün olmadığını, ( TMK 2.madde ) kaldı ki genel kurul dahi yapılacak olsa, taşınmazın satışı hususunda gerekli nitelikli çoğunluk %75, satış kararını alan ortakların şirketteki hisse/oy oranı %83 olup, yapılacak Genel Kurulda her halükarda bu oran ile de satış kararının alınabileceğini, şirketteki ortaklık payı %17 olan, davete rağmen yönetim kuruluna katılmayıp, yönetim kurulunca satış dahil karar alınabileceğini bildirdikten sonra, yapılması muhtemel bir Genel Kurulda da alınacak kararı değiştirebilme imkanına sahip olmayan davacının, gelinen aşamada şekil şartı eksikliği iddiası ile satışın iptalini talep etmesi açıkça hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, bu nedenlerle; Davacı tarafça açılan işbu haksız ve kötü niyetli davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizin 15/09/2022 tarihli celsesinde davacı vekilinin mazeret dilekçesi sunarak duruşmaya katılmadığı, duruşma zaptının davacı vekiline e-tebligat ile çıkartılarak 27/09/2022 tarihinde tebliğ edilmiş sayıldığı, 15/09/2022 tarihli duruşma zaptının 2 numaralı ara kararı ile “Dosyada davacı tarafça eksik peşin harç yatırılmadığı anlaşılmakla Harçlar Kanununun 30. Ve 31. Maddeleri ve HMK m. 150 uyarınca 3 aylık yasal süre içerisinde yenileninceye ve eksik harç yatırılıncaya kadar işlemden kaldırılmasına karar verildi.” işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 150.maddesinde davanın işlemden kaldırıldığı tarihten itibaren 3 ay içerisinde yenilenmemesi halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek esas kaydının kapatılacağı düzenlenmiştir. Mahkememizin bu dosyası işlemden kaldırıldığı 15/09/2022 tarihinden itibaren yasal süre olan 3 ay içerisinde yenilenmemesi ve eksik harcın tamamlanmaması sebebiyle 15/12/2022 tarihi itibariyle açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın H.M.K’nun 150/1,5, 320/4, ve H.K 30 ve 31. maddesi uyarınca 15/12/2022 tarihi itibariyle AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
2-Alınması gereken 80,70-TL harçtan peşin alının 341,55-TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 260,85-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
5-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince tespit olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Dair tarafların yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 19/12/2022

Katip ….
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır