Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/393 E. 2023/443 K. 05.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/393 Esas
KARAR NO : 2023/443

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/04/2022
KARAR TARİHİ : 05/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05/05/2023
Davacı tarafından mahkememize açılan dava dosyasının incelenmesi sonunda;
İSTEM:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davalı ile davacı müvekkili arasında yapılan maske lastiği ve kumaş ticareti kapsamında müvekkilinin üstüne düşen edim yükümlülüğü olan ürünleri eksiksiz olarak teslim etmesine rağmen davalı tarafın üstüne düşen yükümlülüğünü yerine getirmediğini, davalı tarafın ödemesi gereken kalan bakiyenin mevcut olduğunu, davalı tarafından söz konusu kalan bedeli ödenmediğini, Davalı tarafa icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın başlatılan takibe hiçbir gerekçe göstermeden itiraz ettiğini, takibin durduğunu, açıklanan nedenlerle davanın kabulü ile Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … esas numaralı dosyasına yapılan haksız itirazın iptalini, itiraza uğrayan tüm alacaklar yönünden takibin kaldığı yerden devamını, haksız ve kötü niyetle itiraz eden borçlu aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
YANIT:
Davalı tarafa dava dilekçesi, ekleri ve tensip zaptı usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı tarafça cevap dilekçesi ibraz edilmediği görülmüştür.
KANITLAR VE GEREKÇE:
-Dava, davacı tarafından davalı aleyhine Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası ile cari hesaba dayalı olarak başlatılan ilamsız icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
-Mahkememizce icra dosyası, taraflara ait Ba-Bs formları, dosya arasına alınmış, ticari defterler incelenmiş ve diğer tüm deliller toplanmıştır.
-Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasının celp edilerek incelenmesinde; davacı takip borçlusu tarafından davalı takip alacaklısı aleyhine 7.643,16 asıl alacak üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, takip dayanağının “09/11/2020 tarihli cari hesap ( fatura ) alacağı ” olduğu, davalı borçlu tarafından takibe süresi içerisinde itiraz edilmesi nedeniyle takibin durduğu görülmüştür.
-2004 Sayılı İİK 67. maddesi gereğince itirazın iptali davalarının görülüp hükme bağlanabilmesi için geçerli bir icra takibi bulunması, süresinde borca itiraz edilmesi ve 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması dava şartı niteliğindedir.
-İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir (YHGK. 2017/19-1634 Esas – 2018/633 Karar sayılı ilamı).
-Somut olayda davacı taraf davalı ile aralarında ticari ilişki kapsamında mal alım satımları gerçekleştirildiğini, fatura konusu mallar teslim edilmesine rağmen davalı tarafından fatura bedellerinin ödenmediğini iddia etmektedir.
-Davaya konu alacağın incelenmesinde; alacağın taraflar arasındaki satış sözleşmesi ilişkisine dayandığı anlaşılmaktadır.
-Satış sözleşmesi Türk Borçlar Kanununun 207 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan hükümlere göre satım, satıcının satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşme olarak tanımlanmıştır. Satış sözleşmesinin geçerli olabilmesi için icap ve kabul iradelerinin birleşmesi gerekli ve yeterlidir. Sözleşmenin yazılı yapılması geçerlilik için şart değildir. Yazılı yapılması ispat bakımından önem taşımaktadır. Buna göre, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça ve aksine bir adet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler. Karşılıklı edimlerin ifasında, satıcı malı teslim ettiğini önce kanıtlamalıdır. Bu ispatlandığında bedelin alıcı tarafından alıcı tarafından ödendiği ispatlanmalıdır. 6100 sayılı HMK’nın 190/1 maddesi gereğince ispat yükü, anında özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Yine aynı Yasanın 200/1 maddesi gereğince eldeki davanın değer ve miktar itibariyle yazılı belgeyle ispat edilmesi gerekmektedir.
-Davacı tarafın dava dilekçesi ile ticari defterlere delil olarak dayandığı görülmektedir.
-6102 sayılı Türk Ticaret Kanun’ da ticari defterlerle ispata ilişkin hükümlere yer verilmemiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi “Ticari Defterlerin İbrazı ve Delil olması” başlığı altında ticari defterlerle ispata ilişkin hükümler getirmiştir.
-Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222. Maddesinde; “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükümlerine yer verilmiştir.
-Yargıtay uygulamasına göre; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi gereğince; ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delildir (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 26/09/2018 tarih 2018/2696E. 2018/3431K. sayılı ilamı).
-Türk Ticaret Kanunu faturayı tanımlamış değildir. Ancak kanun faturanın düzenlenmesi hakkında bazı kurallara yer vermiştir. Fatura tanzim edilmesinin öncelikli koşulu, tacirin ticari işletmesi bağlamında mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olmasıdır. Bu koşul, faturanın nitelik itibarıyla sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belge olmasının da gereğidir. Dolayısıyla taraflar arasında bir sözleşme olmadan gönderilen belge, faturanın şekil şartlarını taşısa bile, gerçek anlamda bir fatura olmayıp, öneri (teklif) niteliğinde bir yazıdır. Şüphesiz, taraflar arasındaki sözleşmenin hukuken geçerli olması gerekir. Bu anlamda batıl bir sözleşmeye dayanılarak gönderilen faturaya süresi içinde itiraz edilmemesi, fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılması sonucunu doğurmaz. Fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılmasına ilişkin karinenin uygulanması temel borç ilişkisi doğuran bir sözleşmenin varlığı halinde söz konusu olabilir. Taraflar arasında sözleşmenin bulunup bulunmadığı hususu çekişmeli ise, ispat yükü kuralları çerçevesinde öncelikle sözleşmenin varlığı ispat edilmelidir (Özçelik, Volkan; Fatura İçeriğinin Kabul Edilmiş Sayılması, TBB Dergisi 2018 (138), s. 212 vd.).
-Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (6102 Sayılı TTK 21/2).
-Tarafların BA ve BS kayıtlarında dava konusu faturaların kayıtlı olması halinde tarafların ticari defterlerinin incelenmesine gerek yoktur. Zira münazaalı hususlar bizatihi tarafların kayıtları ile ispatlanmış kabul olunur (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19/11/2015 tarih 2015/3302 Esas 2015/12272 Karar sayılı ilamı).
-Mahkememiz dosyası yukarıda yer verilen uyuşmazlık noktalarının çözümü ve tarafların ticari defterlerinin incelenmesi amacıyla SMMM bilirkişi tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen 11/12/2022 tarihli raporda özetle;davacı tarafın 2020-2021 yılına ait ticari defter ve kayıtlarını usulüne uygun tuttuğu ve sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, davalı tarafın 2019-2020-2021 yılına ait ticari defter ve kayıtlarını usulüne uygun tuttuğu ve sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, tarafların ticari defter ve kayıtları karşılaştırıldığında, takip tarihi itibariyle taraflar arasında 7.643,16 TL tutarlı cari hesap farkının olduğu, iş bu farkın ilk olarak davacı tarafın davalı tarafa düzenlediği takibe konu olan KDV dahil 7.643,16 TL tutarlı SATIŞ FATURASI kayıt başladığı, 09.11.2020 tarihli …. numaralı KDV dahil 7.643,16 TL tutarlı satış faturasının, açıklama kısmına MASKE LASTİĞİ diye yazıldığı, miktar ve birim fiyatı bilgilerinin belirtildiği, faturanın e-fatura olduğu, teslim eden ile teslim alan kısımlarının olmadığı, imza karşılığında teslim edilmediği ve teslim alınmadığı, iş bu faturanın davacı ve davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarına işlendiği, davalı tarafın iş bu faturaya itiraz ettiğine dair dosya muhteviyatında herhangi bir ihtarname veya tevsik edici belgeye rastlanmadığı, daha sonra davalı tarafın davacı tarafa düzenlendiği 7.643,16 TL tutarlı İADE FATURASI kayıt işlemi ile sürecin devam ettiği, 25.02.2021 – tarihli …. numaralı KDV dahil 7.643,16 TL tutarlı iade faturasının, açıklama kısmına MASKE LASTİĞİ diye yazıldığı, miktar ve birim fiyatı bilgilerinin belirtildiği, faturanın e-fatura olduğu ve teslim eden ile teslim alan kısımlarının olmadığı, imza karşılığında teslim edilmediği ve teslim alınmadığı, iş bu faturanın davacı ve davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarına işlendiği, davacı tarafın iş bu faturaya itiraz ettiğine dair dosya muhteviyatında herhangi bir ihtarname veya tevsik edici belgeye rastlanılmadığı, daha sonra tarafların birbirine karşılıklı olarak sürekli 7.643,16 TL tutarlı iade faturası düzenlemeye devam ettiği, 2020 yılında davacı tarafın davalı tarafa 1 adet KDV dahil 7.643,16 TL tutarlı fatura düzenlediği, 2021 yılında davacı tarafın davalı tarafa her biri KDV dahil 7.643,16 TL tutarlı olmak üzere 24 adet ve toplam KDV dahil 183.435,84 TL tutarlı fatura düzenlediği, 2021 yılında davalı tarafın davacı tarafa her biri KDV dahil 7.643,16 TL tutarlı olmak üzere 25 adet ve toplam KDV dahil 191.079,00 TL tutarlı fatura düzenlediği, 2020 yılında, takibe konu 1 adet KDV hariç 7.077,00 TL tutarlı faturanın taraflarca karşılıklı olarak tutarlar birbirini teyit edecek şekilde BS-BA formları ile beyan edildiği, 2021 yılında, davacı tarafın, BS formu ile her biri KDV hariç 7.077,00 TL tutarlı 23 adet toplam KDV hariç 162.771,01 TL, BA formu ile her biri KDV hariç 7.077,00 TL tutarlı 25 adet KDV hariç 176.925,00 TL tutarlı faturayı beyan ettiği davalı tarafın, BA formu ile her biri KDV hariç 7.077,00 TL tutarlı 23 adet KDV hariç 162.771,01 TL, BS formu ile her biri KDV hariç 7.077,00 TL tutarlı 24 adet KDV hariç 169.848,00 TL tutarlı faturayı beyan ettiği görüş ve kanaatinin bildirildiği görülmüştür.
-Tarafların ticari defterlerinin incelendiği bilirkişi raporları taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, tarafların rapora karşı beyan ve itirazlarını ibraz ettikleri görülmüştür.
-Mahkememizce 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 83. Maddesi ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222/3 gereğince, ticari defterlerin incelenmesine karar verilmiş, her iki tarafça ticari defterler ibraz edilmiş ve ticari defter kayıtları incelenmiştir. Taraflarca ibraz edilmiş olan ticari defterlerinin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş olduğu, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış olduğu ve sahibi lehine delil vasfı taşıdığı anlaşılmaktadır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222/3. Maddesi uyarınca ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekmektedir. Ancak incelenen ticari defter kayıtlarında davacı ve davalı tarafın ticari defter kayıtlarının birbirini doğrulamadığı, davacı tarafından dava konusu edilen fatura ve cari hesap alacaklarının birbiri ile uyumlu şekilde kaydedilmediği, tarafların 7.643,16 TL bedelli fatura yönünden sürekli olarak birbirlerine fatura-iade faturası düzenlendiği, bu faturaların taraflarca vergi dairesine düzenli olarak bildirildiği anlaşılmaktadır. Buna göre davacı tarafın teslim hususunu ve alacağın varlığını HMK 222. Maddesi uyarınca ticari defter kayıtları ve ba-bs formlarıyla ispat edemediğinin kabulü gerekmiştir.
-Yukarıdaki açıklamalarda ayrıntılarına yer verildiği üzere taraflar arasındaki ticari ilişki ve ihtilafsız olan satış sözleşmesi kapsamında davacı satıcının satışa konu ürünleri teslim ettiğini ispat etmesi zorunludur. Ticari defter ve vergi dairesi kayıtlarıyla bu husus ispat edilemediğinden, Mahkememizce davacı vekiline “dava konusu alacağa ilişkin sevk irsaliyeleriyle alacağa dayanak faturaya konu malların davalıya teslim edildiğine iliklin yazılı belge asıllarını ibraz etmek üzere 2 haftalık kesin süre verilmesine, kesin süre içerisinde istenilen bilgi ve belgelerin ibraz edilmemesi halinde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağının ihtarına” karar verilmiş, davacı tarafça bu doğrultuda sunulan beyan dilekçesini teslimi ispata elverişli herhangi bir bilgi ya da belgenin ibraz edilmediği görülmüştür.
-Bu doğrultuda taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında, davacının satış sözleşmesi doğrultusunda dava konusu edilen ürünleri davalı yana teslim ettiğini ticari defter kayıtları ve/veya yazılı belge ile ispat edemediği, davacı tarafın ispat külfetini yerine getirmediği kanaatine varıldığından davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİ ile;
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 92,31 TL harcın mahsubu ile bakiye 87,59 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça yapılan masraf bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Karar kesinleştiğinde bakiye gider/delil avansının ilgili tarafa derhal iadesine,
6-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir edilen 7.643,16-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Küçükçekmece Arabuluculuk bürosunun … numaralı arabuluculuk dosyasında Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Dair; davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
05/05/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır