Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/345 E. 2022/353 K. 13.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/345
KARAR NO : 2022/353

DAVA : Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması)
DAVA TARİHİ : 11/04/2022
KARAR TARİHİ : 13/04/2022
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 13/04/2022

DAVA; Davacı tarafından hasımsız açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; Ticaret Sicil Müdürlüğünce resen terkin edilen ve ihyası talep edilen … Mobilya Gıda ve Deri San. Tic. Ltd. Şti’nin tasfiye işlemlerinin gerektiği gibi tamamlanmadığını, şirket adına kayıtlı … plakalı aracın satış işlemlerinin yapılabilmesi için Bakırköy … ATM’nin … E sayılı dosyasında ihyası için dava açıldığını, anılan davada; davanın kabulü ile 6102 sayılı yasanın geçici 7. Maddesi uyarınca resen sicilden terkin edilen İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü … sicilinde kayıtlı … Mobilya Gıda ve Deri San. Tic. Ltd. Şti’ye ait olan … plakalı aracın tasfiyesine özgü olarak ihyasına karar verildiğini, şirketin ihyasına ilişkin işlemlerin ve şirkete ait aracın satış işlemlerinin yapılabilmesi için şirket haklarını koruyacak bir kayyım yasa gereği zorunlu bulunduğunu beyanla anılan şirket adına kayıtlı … plakalı aracın satış ve diğer işlemlerinin yapılabilmesi için Bakırköy … ATM’nce hakkında ihyasına karar verilen … Mobilya Gıda ve Deri San. Tic. Ltd. Şti’ne öncelikle kendisinin kayyım atanmasını, aksi halde başka bir kayyım atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, kayyım atanması talebine ilişkin olup, davacı vekili Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile şirket adına kayıtlı araç satış işlemleri için ihya kararı verildiğini, bununla birlikte aracın satış işlemlerinin yapılabilmesi için şirkete kayyım atanması gerektiğini belirterek işbu davayı açmıştır.
Gerek 6102 Sayılı TTK ve gerekse özel yasalarda limited şirkete temsil kayyımı, atanmasına ilişkin bir hüküm bulunmamakla birlikte 6102 Sayılı TTK’nın 1. maddesinde “Türk Ticaret Kanununun, Türk Medeni Kanununun ayrılmaz bir parçası” olduğuna ilişkin hükmü karşısında konu ile ilgili 4721 Sayılı TMK hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
Türk Medeni Kanunun 426 maddesinde düzenlenen temsil kayyımlığı müessesesi, gerçek kişiler esas alınarak getirilmiş bir kurum olmakla birlikte tüzel kişiler içinde temsil kayyımı atanabileceği gerek öğretide (Türk Medeni Hukukunda Kayyımlık-Mustafa Alper Gümüş-Sh. 103) ve gerekse yargı kararlarında (Yargıtay 11.H.D. 1988 tarih 65-3848 sayı vb.) kabul görmektedir.
Türk Medeni Kanunu’nun 403/2. maddesinde kayyımın, belirli işleri görmek veya malvarlığını yönetmek için atanacağı, 426. maddesinde vesayet makamının, aşağıda yazılı olan veya kanunda gösterilen diğer hallerde ilgilisinin isteği üzerine veya re’sen temsil kayyımı atayacağı, kayyım atamasının yasal temsilcinin görevini yerine getirmesine bir engel olmayacağı, 427. maddesinde ise bir tüzel kişi gerekli organlardan yoksun kalmış ve yönetimi başka yoldan sağlanamamışsa kayyım atanacağına ilişkin düzenlemeler yer almaktadır.
HMK’nın 33. maddesi gereğince hakim, Türk hukukunu resen uygulayacağından maddi vakıaları ileri sürüp kanıtlamak taraflara, hukuki niteleme ise hakime aittir. Davacı tarafından açılan işbu davada kayyım atanması koşulları bulunmamakla birlikte, bu noktadan hareketle davacının talebinin ihya edilen şirkete tasfiye memuru atanması olduğu kabul edilmek suretiyle yapılan incelemede;
Yargıtay HGK, 28/09/2021 tarih, 2017/11-3184 Esas, 2021/1107 karar sayılı ilamında, “…Sonuç olarak yukarıda değinilen tüm bu düzenlemeler ışığında; geçici 7. madde kapsamında ticaret sicil müdürlüğünce münfesih sayılarak re’sen terkin edilen bir şirketin aynı maddenin 15. fıkrası kapsamında ihyasına yönelik olarak açılan davada, gerçekleştirilen re’sen terkin işleminin hukuka aykırılığının tespiti hâlinde verilecek ihya kararı, niteliği gereği terkin işleminin iptaline ilişkin olması nedeniyle TTK’nın 547. maddesinde düzenlenen ek tasfiye kapsamına girmeyeceğinden, ihya kararı yanında şirkete tasfiye memuru atanması gerekmez. Ancak geçici 7. madde kapsamında hukuka uygun şekilde gerçekleştirilen re’sen terkin işlemi sonrasında ortaya çıkan hukukî ihtilafların çözümü ve sonlandırılması amacıyla şirketin ihyasının gerektiği bir durumda geçici 7. maddenin 15. fıkrasına dayalı olarak açılan ihya davasında, terkin edilen şirketle ilgili oluşan ihtilafın çözümüyle sınırlı olarak verilecek olan ihya kararı, niteliği itibariyle ek tasfiye kapsamında verilen bir karar olduğundan TTK’nın 547/2. maddesi uyarınca ihya kararıyla birlikte ek tasfiye işlemlerini yürütmesi için tasfiye memuru atanması zorunludur…. Geçici 7. maddenin 2. fıkrası uyarınca davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirketlere anılan madde hükümlerinin uygulanmayacağına dair düzenleme uyarınca derdest davaya rağmen geçici 7. madde kapsamında gerçekleştirilen re’sen terkin işlemi hukuka aykırı olarak nitelendirilir… şirketin .. terkin edildiği, aynı şirket hakkında ise terkin tarihinden sonra … dava açıldığı nazara alındığında; ilgili ticaret sicil müdürlüğünce geçici 7. madde kapsamında gerçekleştirilen terkin işleminin hukuka aykırı olduğu söylenemez. Dolayısıyla dava konusu şirket hakkında taraf teşkilinin sağlanarak anılan davadaki yargılamaya devam edilmesi için açılan işbu davada verilecek olan ihya kararı, TTK’nın 547. maddesi anlamında ek tasfiye kapsamına girdiğinden mahkemece, aynı maddenin 2. fıkrası gereği ihyasına karar verilen şirkete tasfiye memuru atanarak tescil ve ilanına karar verilmelidir.. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; mahkemenin, derdest dava bulunmasına rağmen yapılan dava konusu şirketin sicilden terkin işleminin usule uygun olmadığına dair gerekçesi yerinde değil ise de; anılan gerekçe yanında geçici 7. maddede belirtilen usule uyulmaksızın şirketin terkin edildiği belirlenerek ihya kararı verildiği, bu sebeple mahkemece ek tasfiye söz konusu olmadığından tasfiye memuru atanmasına gerek bulunmadığı gerekçesiyle direnildiği, dava konusu şirkete ilişkin ilgili ticaret sicil müdürlüğünce dava dosyasında gönderilen evrakta terkin işlemi sürecindeki evrakların tamamının gönderilmeyip talep hâlinde kalan evrakın gönderileceğinin bildirildiği, ancak mahkemece eksik olan ihtar tebliğ belgeleri, ilanlar ve sicil dosyası temin edilip incelenmeden karar tesis edildiği, geçici 7. maddeye göre gerçekleştirilen terkin işleminin hukuka uygunluğunun mevcut belgelerle denetlenemediğinden verilecek ihya kararının ek tasfiye niteliğinde olup olmadığının belirlenemediği, dolayısıyla mahkemece, dava konusu şirketin geçici 7. madde kapsamında gerçekleştirilen terkin sürecine dair tüm evrakın temin edilerek yapılacak değerlendirme sonrasında hâsıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle karar verilmesinin doğru olmadığı, bu nedenle direnme kararının belirtilen değişik gerekçeyle bozulması gerektiği yönünde görüş ileri sürülmüş ise de bu görüş, yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir. Sonuç olarak, dava konusu şirket hakkında açılan davanın, şirketin geçici 7. madde uyarınca terkin edildiği tarihten sonra açılmış olması nedeniyle ilgili ticaret sicil müdürlüğünce gerçekleştirilen re’sen terkin işlemi hukuka uygundur. Bu itibarla dava konusu şirketin bu sebeple ihyasına ilişkin karar, TTK’nın 547. maddesi uyarınca ek tasfiye niteliğinde olduğundan mahkemece, aynı maddenin 2. fıkrasına göre ihyasına karar verilen dava konusu şirketin ek tasfiye işlemlerini yerine getirmek üzere tasfiye memuru tayin ederek tescil ve ilanına karar verilmelidir.” şeklinde karar verilerek Geçici 7.madde gereğince terkin kararı verilen şirketlerin ihyası halinde de tasfiye memuru atanması gerektiği belirtilmiştir.
Davacı tarafından şirketin ihyası istemiyle açılan davanın Bakırköy … Asliye … esasına kayıtlı olarak yapılan yargılamasında, TTK’nun Geçici 7.maddesi gereğince sicilden resen terkin edilen şirketin ihyasına, kararın tescil ve ilanına karar verilmekle birlikte ek tasfiye işlemi niteliğindeki araç satışı için tasfiye memuru atanmamıştır.
Yargıtay HGK’nun Geçici 7.madde gereğince terkin kararı verilen şirketlerin ek tasfiye amacı ile ihyası halinde de tasfiye memuru atanması gerektiğine ilişkin 28/09/2021 tarih, …. Esas, … kararı bulunmakta ise de, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 25.01.2017 tarih ve 2016/14991 E- 2017/481 K sayılı emsal ilamı ve istikrar kazanmış Yargıtay içtihadına göre, TTK’nın geçici 7. maddesi hükümlerine göre re’sen terkin koşulları oluşması nedeniyle ticaret sicil müdürlüğünce sicil kaydı terkin edilen şirketler yönünden tasfiye memuru atanmasına gerek bulunmamaktadır. Tasfiye kararı ile şirketin terkin öncesindeki organları, tasfiye amacıyla sınırlı olarak görevlerine devam edeceğinden, şirketin bu organlarınca temsil edilmesi gerekir. Bu durumda, şirket TTK’nın geçici 7. maddesi gereğince sicilden terkin edilip, Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas, … karar dosyası ile … plaka sayılı aracın tasfiyesine yönelik olarak ihyasına karar verildiğinden, şirketin mevcut organları tarafından temsili gerekmekte olup (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi, 14.Hukuk Dairesi, 31/12/2021 tarih, 2021/2200 Esas, 2021/1701 Karar ) açılan işbu davada hukuki yarar bulunmadığından davanın reddine karar verilmiş olup, aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
AÇILAN DAVANIN HUKUKİ YARAR DAVA ŞARTI YOKLUĞU NEDENİYLE REDDİNE,
1-Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
2- Yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kararın tebliği tarihinden itibaren İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde 2 haftalık yasal süresi içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 13/04/2022
Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdırs