Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/320 E. 2022/1077 K. 23.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/320 Esas
KARAR NO : 2022/1077

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/04/2022
KARAR TARİHİ : 23/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/12/2022
Davacı tarafından mahkememize açılan dava dosyasının incelenmesi sonunda;
İSTEM:
Davacı vekili sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle: Müvekkilinin davalı/borçlu şirketten kumaş satımından kaynaklanan ticari ilişkisi ve alacağı olduğu, davalı ile aralarında kurulan ve iki tarafa borç yükleyen sözleşme türlerinden olan satış sözleşmesi gereği malları hatasız ve eksiksiz teslim ettiğini, müvekkil ile davalı arasındaki ticarete ilişkin tüm kayıtların ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu, borçlu tarafın ticaret konusu mallar karşılığında müvekkile herhangi bir ödeme yapmadığını, yargılama aşamasında da borçlu tarafından, müvekkile ödeme yapıldığına ilişkin yazılı veya adi nitelikte hiçbir belge sunulamayacağını, davalının hukuka aykırı, yasal dayanaktan yoksun, haksız ve mesnetsiz olarak takibe itiraz neticesi takibin durmasına sebep olduğunu, borçlu olduğunu bildiği halde müvekkilin haklı alacağını sürüncemede bırakmak için kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiğini, iş bu davayı açma zorunluluğunun hâsıl olduğunu, davalı/borçlunun icra dosyasına yaptığı itirazlarını değiştirip genişletmesine muvafakat etmediklerini, davalı/borçlunun Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına yapmış olduğu haksız ve mesnetsiz itirazlarının iptaline ve takibin devamına, ihtiyati haciz talebimizin öncelikle teminatsız, Sayın Mahkemeniz aksi kanaatte ise uygun bir miktarda teminat ile kabulüne, Dava ve takip konusu alacağın likit olmasından bahisle kötü niyetli davalı/borçlu aleyhine dava ve takip değerinin 96 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
YANIT:
Davalı … vekili tarafından dava dosyasına sunulan cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın dava dilekçesinde müvekkil şirket ile davacı şirketin aralarındaki ticari ilişki nedeniyle mal alım satımı yaptıklarını ifade ettiğini, ancak müvekkil şirket ile davacı şirket arasında böyle bir ticari ilişki bulunmadığını, davacı tarafın icra takibini “usulüne uygun düzenlenen e- arşiv faturalara dayanarak alacağını talep etme hakkı” olduğunu beyan ettiğini, faturaya süresi içerisinde itiraz edilmediği takdirde faturanın kendisi ve içeriğinin kabul edilmiş sayıldığını, ancak bu durumun faturanın gerçekten taraflar arasındaki ticari sözleşmeye uygun şekilde düzenlendiğine dair kesin nitelik taşımadığını, faturaya itiraz edilmediği için faturanın gerçekten sözleşmeye uygun düzenlendiğinin söylenemeyeceğini, faturaya itiraz edilmemesinin sadece faturayı düzenleyen kişinin faturayı ispat etme yükünden kurtulacağını, ayrıca faturaya süresinde itiraz edilmemesinin, düzenleyen lehine delil niteliği kazanabilmesi için öncelikle taraflar arasında geçerli bir sözleşme ilişkisi olması ve bunun kanıtlanmış olması gerektiğini, taraflar arasında sözleşme ilişkisi de bulunmadığı, müvekkil şirketin davacı tarafa icra takibine konu e- arşiv faturalardan kaynaklı bir borcu ve aralarında ticari bir ilişki bulunmadığını, davacı taraf müvekkil şirket ile aralarında kumaş satımından kaynaklanan ticari ilişkisi ve alacağın mevcut olduğunu belirtmişse de müvekkil şirkete veyahut şirketi temsile yetkili bir kimseye böyle bir kumaş teslimatını ispat etmesi gerektiğini, bu hususta usulüne uygun bir faturanın mevcudiyeti ve bu faturaya itiraz edilmemesi faruradaki her türlü bilginin doğruluğunun kabul edildiği veya malın alıcıya teslim edildiği anlamına gelmeyeceğini, bu hususlar dikkate alındığında, davacı tarafça haksız hukuka aykırı bir şekilde icra takibi başlatıldığı ve bu takibe borçlu müvekkil şirket tarafından haklı olarak itiraz edildiğini, sonuç olarak davanın reddine, davacının takip konusu alacağın 9620’sinden aşağı olmamak kaydıyla icra ve inkâr tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesinini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE:
Dava, davacı tarafından Bakırköy …. İcra Dairesi’nin … Esas
sayılı takip dosyası ile başlatılan ilamsız icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce icra dosyası, taraflara ait Ba-Bs formları, dosya arasına alınmış, ticari defterler incelenmiş ve diğer tüm deliller toplanmıştır.
Bakırköy …. İcra Dairesi’nin … Esas
sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından davalı aleyhine toplam 27.624,89 TL alacak üzerinden takibe geçildiği, takip dayanağının “06/08/2021 tarihli …. Nolu E-arşiv Fatura Gereği Ödenmeyen Borç Yekünü” olduğu, davalı borçlu tarafından süresinde itiraz edilmesi üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.
2004 Sayılı İİK 67. maddesi gereğince itirazın iptali davalarının görülüp hükme bağlanabilmesi için geçerli bir icra takibi bulunması, süresinde borca itiraz edilmesi ve 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması dava şartı niteliğindedir.
İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir (YHGK. 2017/19-1634 Esas – 2018/633 Karar sayılı ilamı).
Somut olayda davacı taraf davalı ile aralarında ticari ilişki bulunduğunu, bu ticari ilişkinin mal alım-satımından kaynaklandığını, takibe konu fatura içeriğindeki malların davalıya teslim edildiğini ancak fatura bedelinin ödenmediğini iddia etmiş davalı taraf ise davacı ile aralarında herhangi bir ticari ilişkinin mevcut olmadığını beyan etmiştir.
Davaya konu alacağın incelenmesinde; alacağın taraflar arasındaki satış sözleşmesi ilişkisine dayandığı anlaşılmaktadır.
Satış sözleşmesi Türk Borçlar Kanununun 207 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan hükümlere göre satım, satıcının satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşme olarak tanımlanmıştır. Satış sözleşmesinin geçerli olabilmesi için icap ve kabul iradelerinin birleşmesi gerekli ve yeterlidir. Sözleşmenin yazılı yapılması geçerlilik için şart değildir. Yazılı yapılması ispat bakımından önem taşımaktadır. Buna göre, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça ve aksine bir adet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler. Karşılıklı edimlerin ifasında, satıcı malı teslim ettiğini önce kanıtlamalıdır. Bu ispatlandığında bedelin alıcı tarafından alıcı tarafından ödendiği ispatlanmalıdır. 6100 sayılı HMK’nın 190/1 maddesi gereğince ispat yükü, anında özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Yine aynı Yasanın 200/1 maddesi gereğince eldeki davanın değer ve miktar itibariyle yazılı belgeyle ispat edilmesi gerekmektedir.
Davacı tarafın dava dilekçesi ile ticari defterlere delil olarak dayandığı görülmektedir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanun’ da ticari defterlerle ispata ilişkin hükümlere yer verilmemiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi “Ticari Defterlerin İbrazı ve Delil olması” başlığı altında ticari defterlerle ispata ilişkin hükümler getirmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222. Maddesinde; “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükümlerine yer verilmiştir.
Yargıtay uygulamasına göre; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi gereğince; ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delildir (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 26/09/2018 tarih 2018/2696E. 2018/3431K. sayılı ilamı).
Ticari defterlere kaydedilen faturanın teslimi kanıtlamasının nedeni faturanın hukuki niteliği ile doğrudan bağlantılıdır. Zira TTK 21 ve Vergi Usul Kanunu 229. Maddesi gereğince fatura malın teslimi veya işin yapılması üzerine düzenlenmesi gereken belge olduğundan, düzenlenen ve defterlere kaydedilen bu belge teslimi de kanıtlamış olacaktır. Kesin delillerin aksinin yazılı veya kesin deliller ile ispatı gerektiğinden bu karinenin aksinin tanık veya diğer takdiri delillerle de ispatı mümkün değildir.
Tarafların BA ve BS kayıtlarında dava konusu faturaların kayıtlı olması halinde tarafların ticari defterlerinin incelenmesine gerek yoktur. Zira münazaalı hususlar bizatihi tarafların kayıtları ile ispatlanmış kabul olunur (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19/11/2015 tarih 2015/3302 Esas 2015/12272 Karar sayılı ilamı).
Mahkememiz dosyası tarafların ticari defterlerinin incelenmesi amacıyla Smmm Bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen 30/11/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Dava konusunun, davacının davalı ile olan ticari ilişki dolayısıyla oluşan faturaya bağlı cari hesap alacağının tahsili amacıyla yürüttüğü takibe yapılan itirazın iptali talebinden ibaret olduğu, davacı tarafından sunulan 2021 yılı ticari defterlerin T.T.K. ve V.U.K. hükümleri doğrultusunda sahibi lehine delil niteliğine haiz olduğu, takibe ve davaya konu edilen cari hesap özetinde kayıtlı faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, herhangi bir ödeme belgesine rastlanılmadığı, davalı taraf ticari defterleri incelemeye sunulmadığından sahibi lehine delil niteliği hususunda değerlendirme yapılamadığı, davaya konu fatura; gerek davacı tarafın BS formlarında gerekse de Davalı tarafın Ba formlarında mevcut olması hususları birlikte nazara alındığında, söz konusu faturanın davalının kabulünde olduğunun değerlendirildiği, tarafların inkâr tazminatı ve diğer benzeri taleplerinin sayın mahkemenizin takdiri içinde kaldığı, neticeten, incelenen ticari defterler, faturalar ve tüm dosya içeriği çerçevesinde takip tarihi itibari ile davacının davalı yandan 27.624,89 TL alacağının bulunduğu, sonuç ve kanaatine varıldığını, nihai takdir ve hukuki değerlendirmenin Mahkemeye ait olduğu bildirilmiştir.
Mahkememizce davalı tarafa ticari defterlerini ibraz etmek üzere usulüne uygun bildirim yapılmasına rağmen davalı tarafın ticari defter ve belgelerini incelemeye esas olmak üzere mahkemeye ibraz etmediği ve yerinde inceleme talep etmediği görülmüştür.
Davacı şirketin ticari defterlerinin incelendiği bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, tarafların rapora karşı beyan ve itirazlarını ibraz ettikleri edilmediği görülmüş, Mahkememizce rapor dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve kanaat verici bulunmuştur.
Yukarıda yer verilen açıklamalar doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde; davacı tarafın incelenen ticari defterlerin usulüne uygun tutulup takibe konu alacak kalemlerinin de bu defterlerde kaydedilmiş olması tek başına alacağın varlığına ve fatura içeriği mal ve hizmetlerin teslimi konusuna delil oluşturmamaktadır.
Ancak Mahkememizce 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 83. Maddesi ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222/3 gereğince, ticari defterlerin incelenmesine karar verilmiş ise de usulüne uygun ihtarata rağmen davalı tarafça ticari defterlerin ibraz edilmediği görülmektedir. Ayrıca dosyada mevcut bilgi ve belgelere ve bilirkişi raporuna göre davalı tarafça dava konusu faturanın ba-bs formlarıyla vergi dairesine bildirildiği sabittir. Buna göre dava konusu alacağın davacı tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, üzerinde yapılan bilirkişi incelemesine göre taraflar arasında ticari ilişkinin mevcut olduğu, davacı tarafın ticari defterlerinin kayıtları usulüne uygun olduğundan davacı lehine delil vasfı taşıdığı, bilirkişi raporuyla sabit olan 27.624,89-TL alacağın davacı şirketin ticari defter kayıtlarında yer aldığı anlaşılmaktadır.
Buna göre davacı şirket ile davalı şirketi arasında ticari ilişkinin var olduğu, davacı tarafın davalı ile aralarındaki ticari ilişkiden kaynaklı edimlerini yerine getirdiğinin, davalıya yansıtılan bedellerin usulüne uygun olduğunun davacı tarafından; ticari defterler kayıtları, davalı tarafın defterlerini ibrazdan kaçınması, dosyada mevcut Ba-BS kayıtları nazara alınarak ispat ettiğinin kabulü gerekmiştir. Buna karşılık olarak davalı tarafın takibe konu fatura borcunu ödediğini yazılı belge ile ispat edemediği, ticari ilişki bulunmadığı yönündeki iddiaların yerinde olmadığı kanaatine varıldığından itirazın iptali ve davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekili, itirazın iptali talebi ile birlikte icra inkar tazminatı talebinde bulunmuştur. Borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için likit ve belirlenebilir bir alacağın mevcut olması gerekmektedir. Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması, böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir.
Buna göre davalı borçlu tarafından fatura ve ticari defter kayıtları ile sabit olan alacağın tereddütsüz bir şekilde likit ve belirlenebilir olması nedeni ile davalı borçlu aleyhine kabul edilen alacak miktarı üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;
-Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin 27.624,89-TL asıl alacak ve takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi üzerinden devamına,
-Alacak likit ve belirlenebilir olduğundan kabul edilen miktarın %20’si üzerinden hesap edilen 5.524,97-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 1.887,06-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 471,77-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.415,29- TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 471,77-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yargılama sırasında yatırılan 80,70 TL başvurma harcı, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti, 99,50 TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere 1.180,20 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yargılama sırasında yapılan masrafların davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen 9.200,00- TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Bakırköy Arabuluculuk bürosunun …. numaralı arabuluculuk dosyasında Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
8-Bakiye gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa derhal iadesine,
Dair; tebliğden itibaren İKİ HAFTA içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/12/2022

Katip …
E-İmzalıdır

Hakim …
E-İmzalıdır