Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/32 E. 2022/352 K. 12.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/32 Esas
KARAR NO : 2022/352

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 12/01/2022
KARAR TARİHİ : 12/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; davalının ….. plakalı araç ile 07.07.2019 tarihinde seyir halinde iken yapmış olduğu kaza neticesinde önce ….. plakalı araca çarpmış sonrasında ise park halindeki ….. plakalı araca çarpmış bu esnada savrularak yaya kaldırımındaki reklam panosu ve aydınlatma direğine çarpmış olduğunu, söz konusu kazada tutulan kaza tutanaklarından da görüldüğü üzere davalı tarafça olay yerinin terkedildiği tespit edilmiş olmakla meydana gelen kaza sebebiyle müvekkili şirketçe hasar gören araç sahiplerine hasar bedelinin ödenmek zorunda kalınmış olduğunu, Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün ….. Esas sayılı dosyası ile müvekkili şirketin zarar görenlere ödediği tazminatın davalıdan rücu yoluna gitmiş olduğunu, TTK ve KTK 81. ve 95. maddesi ile sigorta poliçesi genel şartları B4/f uyarınca davalının sebebiyet verdiği ve olay yerini terketmek suretiyle yasal yükümlülüğünü yerine getirmemesinin kusurlu olması hasebiyle sebebiyet verdiği iş bu maddi hasarlı trafik kazasında ödenen tazminatı rücuen ödeme yükümlülüğü altında bulunmakla yapmış olduğu itirazın haksız ve hukuki mesnetten uzak olduğunu, arabuluculuğa başvuru yapıldığını, ancak anlaşma sağlanamamış olduğunu beyanla; davanın kabulü ile itirazın iptaline, takibin devamına, davalıya ait olduğu bilinen …. plakalı araç üzerine teminatsız ihtiyati tedbir kararı verilmesine, bahsi edilen aracın halihazırda adına kayıtlı olmaması halinde adına kayıtlı başkaca araçları üzerine ihtiyati tedbir kararı verilmesine, alacak likit olduğundan %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine ve yine yargılama gideri ve ücreti vekaletin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın işbu davayı yönelttiği hasım olarak taraflarının herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, zira aracı kullanan ve olay yerini terk eden şahsın müvekkili şirket değil, araç sürücüsü olduğunu, müvekkili şirkete atfedilebilecek herhangi bir kusur bulunmadığını, müvekkili şirketin, yapmış olduğu iş kolu sebebiyle bünyesinde birçok sayıda araç şoförü çalışmakta olup, müvekkilinin araçlarını sigorta poliçesi kapsamına sokma amacının da çalışan şoförlerin meydana getirdiği eylemleri minimuma indirmek için olduğunu, aksi halin kabulünde müvekkilinin araçlarını işbu sigorta poliçesi kapsamına sokmasının kendisine bir yararı bulunmayacağını, işbu dava dosyası kapsamında öncelikle kusur tayininin yapılmasını talep ettiklerini, davalı müvekkilinin huzurdaki davaya konu icra dosyasına itirazında hiçbir kötü niyeti bulunmadığını beyanla; davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava, ilamsız icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olup, uyuşmazlık, davacıya zorunlu mali sorumluluk poliçesiyle sigortalı aracın karıştığı trafik kazası sonucu davacı şirketçe zarar gören üçüncü kişiye yapılan araç hasar ödemesinin davalı sigortalıdan rücuan tahsil edilip edilemeyeceği, edilebilecekse miktarı hususlarındadır.
Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün ….. Esas sayılı dosyasının celbi talep edilmiş, dosya mahkememize uyap sistemi üzerinden gönderilmiş olup, davacı takip alacaklısı sigorta şirketi tarafından davalı takip borçlusu şirket aleyhine 10.200,00 TL asıl alacak, 408,00 TL 815/08/2019-22/01/2020 arasında işlemiş yıllık %9) faiz olmak üzere toplam 10.608,00 TL üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı takip borçlusu şirket tarafından takibe itiraz edildiği ve takibin durduğu anlaşıldı.
İhtilaf, davacı sigorta şirketinin, maddi hasarlı trafik kazasında sigortalısına ait aracın işleteninin olay yerini terk etmiş olmasının genel şartlara aykırılık olarak değerlendirilebilip değerlendirilemeyeceği ve sigorta şirketinin kendi sigortalısına rücu edebilip edemeyeceği noktasındadır.
İstanbul Bölge Adliye Mahkememsi … Hukuk Dairesi … E.- … K. Sayılı ilamı ile “Dava, ZMM sigorta sözleşmesinden kaynaklanan ve itirazın iptali şeklinde sigortalı aleyhine açılan rücuan tazminat isteğine ilişkindir. Bu tür davalarda, sigortacı, 2918 sayılı KTK’nun 95/2 maddesi uyarınca; tazminat yükümlüğünün azaltılmasına ve kaldırılmasına ilişkin hallere 3.kişilere karşı ileri süremeyeceğinden, zarar görene ödeme yaptıktan sonra sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre tazminatın kaldırılmasını ve indirilmesini sağlayabileceği oranda kendi sigorta ettirenine rücu edebilecektir. Bu rücu hakkı, kaynağını halefiyet ilkesinden almamakta, sözleşme ve yasa gereği sigorta ettirene karşı defi hakkı bulunan sigortacı, bu hakka dayanarak kendi sigortasına dönebilmesi kuralından kaynaklanmaktadır. Kaza tarihinde yürürlükte bulunan ZMM Sigortası Genel Şartları’nın 4/b maddesi uyarınca; kazanın ehliyet belgesine sahip olmayan kişi tarafından kullanıldığı sırada meydana gelmesi halinde sigortacı 3.kişinin zararını ödedikten sonra kusuru oranında sigortalısına rücu edebileceği gibi, genel şartların 4/c maddesi hükmü gereğince tazminatı gerektiren olay, aracın uyuşturucu madde veya ilgili mevzuatta belirlenen seviyenin üzerinde alkollü içki almış kişilerce veya aynı mevzuatta alkollü içki alamayacağı belirtilen kişilerce, alkollü içki alınmak suretiyle kullanılması sırasında meydana gelmesi halinde sigortacının, sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır. Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde, 30/07/2016 tarihinde saat 02.45’te düzenlenen maddi hasarlı kaza tespit tutanağında; davalıya ait araç sürücüsünün firari olduğu ve tespit edilemediği, bu aracın … ve … plaka sayılı araçlara çarptığı, kazanın bu şekilde meydana geldiği açıklanmıştır. Davacı vekili dava dilekçesinde; davalıya ait araç sürücüsünün, olayda tam kusurlu olduğunu ve olay yerini terk ettiğini belirterek sigortalısından rücuan tazminat talebinde bulunmuştur. Oysa ZMM sigortasında; olay yerinde bulunmamak, ağır kusur ve kasıt dışında olayda tamamen kusurlu olmak tek başına sigortalısına rücu hakkı vermez. ZMM Sigortası Genel Şartlarının 4/f bendinde düzenlenen halin değerlendirilebilmesi için de kazanın bedensel bir zarara neden olması gereklidir. Hal böyle olunca eldeki davada davacı sigortacı, davalıya ait aracın olay anındaki sürücüsünün kim olduğunu, bu sürücünün yeterli ehliyetnameye sahip bulunmadığını veya alkollü olduğunu somut delillerle kanıtlayamadığına göre; mahkemece sadece olay yerinde bulunmamak ve tam kusurlu olmak nedeniyle sigortalıya rücu hakkı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olmasında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından, davacı vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazının reddi gerekmiştir.” şeklinde karar tesis edildiği görülmüştür.
Ankara Bölge Adliye Mahkememsi …. Hukuk Dairesi … E.- …. K. Sayılı ilamı ile “Somut olayda poliçenin düzenlenme tarihi 02.07.2016 ve kaza tarihi 03.10.2016 olup, yeni genel şartların yürürlüğe girdiği 01/06/2015 tarihinden ve Karayolları Trafik Kanununda 26/04/2016 tarihinde yapılan değişiklikten sonra olduğundan, uyuşmazlıkta yeni KZMSSGŞ’nin uygulanması gerekmektedir. KZMSSGŞ’nin B.4.f bendi gereğince, “Bedeni hasara neden olan trafik kazalarında sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin, tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu haller hariç olmak üzere, olay yerini terk etmesi veya kaza tutanağı, alkol raporu vb. kazanın oluş koşullarına ilişkin gereken belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranması halinde,” sigorta şirketinin sigortalısına rücu hakkı olduğu hususu düzenlenmiş olup, bu madde metninden anlaşılması gereken, maddi yada bedeni hasara neden olan tüm trafik kazalarında madde içeriğinde belirtilen ilgili belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranılması halinin rücu sebebi olarak kabul edilmesi şeklindedir. Ancak bedeni hasara neden olan kazalarda, sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin, tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu hallerin varlığı halinde olay yerinin terk edilmesi veya kaza tutanağı, alkol raporu vb. kazanın oluş koşullarına ilişkin gereken belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranılması hali istisnai durum olarak düzenlenmiştir.” şeklinde karar tesis edildiği görülmüştür.
Tüm dosya kapsamından, dosya arasında bulunan kaza tespit tutanağı, tarafların beyan ve itirazları birlikte değerlendirildiğinde meydana gelen kazanın maddi hasarlı trafik kazası olduğu ve 07/07/2019 tarihinde meydana geldiği, 06/01/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları hükümlerinin uygulanması gerektiği, davacının talebinin kendi sigortalısına yönelik olduğu, meydana gelen kazanın maddi hasarlı olduğu ve bedensel zarar bulunmadığı, davacının talebinin davalı sigortalı adına kayıtlı aracı işletenin olay yerini terk sebebine dayandığı, ne var ki yukarıda belirtilen kararlar ve genel şartların lafzından anlaşıldığı üzere bedeni hasarın meydana gelmemesi halinde olay yerini terkin genel şartlara aykırılık oluşturmayacağı ve sigorta şirketinin rücu talep edemeyeceği gerekçeleri ile açılan davanın reddine karar vermek gerektiği kanaatine varılarak aşağıda belirtildiği şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
AÇILAN DAVANIN REDDİNE;
1-Alınması gereken 80,70 TL harcın peşin alınan 128,12 TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 47,42 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
2-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir KAYDINA,
3-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davalı yararına A.A.Ü.T. gereğince takdir edilen 5.100,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, (davalı vekili e-duruşma ortamında), kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.12/04/2022

Katip ….
¸

Hakim …
¸