Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/280 E. 2023/589 K. 02.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/280 Esas
KARAR NO : 2023/589

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/03/2022
KARAR TARİHİ : 02/06/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/07/2023
Davacı tarafından mahkememize açılan dava dosyasının incelenmesi sonunda;
İSTEM:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davalı taraf ve müvekkili arasındaki ticari ilişki neticesinde 06.05.2021 tarihinde, müvekkil tarafından 4 adet ahşap masa ve 13 adet sandalye ve bu ürünlere ilişkin düzenlenmiş …. numaralı fatura davalı tarafa gönderildiğini, gönderilen faturanın aynı zamanda sevk irsaliyesi yerine de geçmekte olduğunu, bu nedenle ürünlerin tesliminin sübuta erdiğini, davalı tarafından süresi içerisinde faturaya herhangi itirazda bulunulmadığını, ürünlerin davalıya gönderilmesine rağmen karşı tarafça herhangi bir ödeme yapılmadığını, 26.11.2021 tarihinde Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nde … E. Sayılı dosya ile icra takibi başlatıldığını, başlatılan bu icra takibine karşı, davalı tarafın kötü niyetli olarak 06.12.2021 tarihli dilekçe ile itiraz ettiğini, bu itiraz neticesinde 08.12.2021 tarihinde takibin durduğunu, davala tarafça yapılan itiraz haksız ve kötü niyetli olduğundan davalının Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyada yaptığı itirazının iptalini, davalının takip konusu borcu fazlaya ilişkin hakkımız saklı kalmak kaydıyla takip dosyasında belirtilen yasal faiziyle ödemeye ve takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
YANIT:
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın müvekkil şirket aleyhine başlatmış olduğu icra takibine itiraz ettiklerini, zira müvekkili şirketin başlatılan takibe konu bir borcu bulunmadığını, alacaklı görünen şirket ile müvekkili şirket arasında davaya konu ürünlerle ilgili bir ticari ilişki bulunmadığını, davacı tarafın öne sürdüğü gibi müvekkil şirkete 20.000,00 TL gibi herhangi bir mobilya malzemesi borcu bulunmasının mümkün olmadığını, davacı tarafça her ne kadar faturaya süresi içerisinde itiraz edilmediği yönünde beyanda bulunulmuşsa da ilgili döneme ait alış kayıtları ve gerekse cari hesap kayıtları üzerinde yapılacak incelemede davacı tarafından takip ve dava konusu yapılmış olan 06.05.2021 tarihi … no’lu 20.000,00 TL miktarlı irsaliye faturanın müvekkilinin şirket kayıtlarında bulunmadığını, arz ve izah edilen re ‘sen gözetilecek nedenlerle; davanın reddini, müvekkil lehine %20’den az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmolunmasını, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini iddia ve talep ettiği görülmüştür.
KANITLAR VE GEREKÇE:
-Dava, davacı tarafından davalı aleyhine Büyükçekmece ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası ile faturaya dayalı olarak başlatılan ilamsız icra takibine davalı tarafından süresi içerisinde yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
-Mahkememizce icra dosyası, taraflara ait Ba-Bs formları, Sgk kayıtları, dosya arasına alınmış, ticari defterler incelenmiş ve diğer tüm deliller toplanmıştır.
-Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasının celp edilerek incelenmesinde; davacı takip borçlusu tarafından davalı takip alacaklısı aleyhine 20.000,00 TL asıl alacak, 1.006,03 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 21.006,03 TL üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, takip dayanağının ” fatura ” olduğu, davalı borçlu tarafından takibe süresi içerisinde itiraz edilmesi nedeniyle takibin durduğu görülmüştür.
-2004 Sayılı İİK 67. maddesi gereğince itirazın iptali davalarının görülüp hükme bağlanabilmesi için geçerli bir icra takibi bulunması, süresinde borca itiraz edilmesi ve 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması dava şartı niteliğindedir.
-İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir (YHGK. 2017/19-1634 Esas – 2018/633 Karar sayılı ilamı).
-Somut olayda davacı taraf davalı ile aralarında ticari ilişki kapsamında mal alım satımları gerçekleştirildiğini, fatura konusu mallar teslim edilmesine rağmen davalı tarafından fatura bedellerinin ödenmediğini iddia etmektedir.
-Davaya konu alacağın incelenmesinde; alacağın taraflar arasındaki satış sözleşmesi ilişkisine dayandığı anlaşılmaktadır.
-Satış sözleşmesi Türk Borçlar Kanununun 207 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan hükümlere göre satım, satıcının satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşme olarak tanımlanmıştır. Satış sözleşmesinin geçerli olabilmesi için icap ve kabul iradelerinin birleşmesi gerekli ve yeterlidir. Sözleşmenin yazılı yapılması geçerlilik için şart değildir. Yazılı yapılması ispat bakımından önem taşımaktadır. Buna göre, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça ve aksine bir adet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler. Karşılıklı edimlerin ifasında, satıcı malı teslim ettiğini önce kanıtlamalıdır. Bu ispatlandığında bedelin alıcı tarafından alıcı tarafından ödendiği ispatlanmalıdır. 6100 sayılı HMK’nın 190/1 maddesi gereğince ispat yükü, anında özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Yine aynı Yasanın 200/1 maddesi gereğince eldeki davanın değer ve miktar itibariyle yazılı belgeyle ispat edilmesi gerekmektedir.
-Davacı tarafın dava dilekçesi ile ticari defterlere delil olarak dayandığı görülmektedir.
-6102 sayılı Türk Ticaret Kanun’ da ticari defterlerle ispata ilişkin hükümlere yer verilmemiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi “Ticari Defterlerin İbrazı ve Delil olması” başlığı altında ticari defterlerle ispata ilişkin hükümler getirmiştir.
-Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222. Maddesinde; “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükümlerine yer verilmiştir.
-Yargıtay uygulamasına göre; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi gereğince; ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delildir (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 26/09/2018 tarih 2018/2696E. 2018/3431K. sayılı ilamı).
-Türk Ticaret Kanunu faturayı tanımlamış değildir. Ancak kanun faturanın düzenlenmesi hakkında bazı kurallara yer vermiştir. Fatura tanzim edilmesinin öncelikli koşulu, tacirin ticari işletmesi bağlamında mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olmasıdır. Bu koşul, faturanın nitelik itibarıyla sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belge olmasının da gereğidir. Dolayısıyla taraflar arasında bir sözleşme olmadan gönderilen belge, faturanın şekil şartlarını taşısa bile, gerçek anlamda bir fatura olmayıp, öneri (teklif) niteliğinde bir yazıdır. Şüphesiz, taraflar arasındaki sözleşmenin hukuken geçerli olması gerekir. Bu anlamda batıl bir sözleşmeye dayanılarak gönderilen faturaya süresi içinde itiraz edilmemesi, fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılması sonucunu doğurmaz. Fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılmasına ilişkin karinenin uygulanması temel borç ilişkisi doğuran bir sözleşmenin varlığı halinde söz konusu olabilir. Taraflar arasında sözleşmenin bulunup bulunmadığı hususu çekişmeli ise, ispat yükü kuralları çerçevesinde öncelikle sözleşmenin varlığı ispat edilmelidir (Özçelik, Volkan; Fatura İçeriğinin Kabul Edilmiş Sayılması, TBB Dergisi 2018 (138), s. 212 vd.).
-Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222. maddeye bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir.
-Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (6102 Sayılı TTK 21/2).
-Tarafların BA ve BS kayıtlarında dava konusu faturaların kayıtlı olması halinde tarafların ticari defterlerinin incelenmesine gerek yoktur. Zira münazaalı hususlar bizatihi tarafların kayıtları ile ispatlanmış kabul olunur (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19/11/2015 tarih 2015/3302 Esas 2015/12272 Karar sayılı ilamı).
-Yukarıda verilen açıklamalar doğrultusunda tarafların iddiaları ile ticari defter kayıtlarının incelenmesi amacıyla dosya SMMM bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 06/02/2023 tarihli raporda özetle; davacı tarafın defterlerinin, sair vesaikin, muhasebe kayıtlarının 6102 Say. TTK. M. 64,65,66 ve 82. Mad. VUK. m. 220-226,229,230,231,232 hükümlerine uygun şekilde tanzim edildiği, HMK. m. 222 sahibi lehine delil niteliğinin taşıdığı kanaatine varıldığı; davalı tarafın defterlerinin, sair vesaikin, muhasebe kayıtlarının 6102 Say. TTK. M. 64,65,66 ve 82. Mad. VUK. m. 220-226,229,230,231,232 hükümlerine uygun şekilde tanzim edildiği, HMK. m. 222 sahibi lehine delil niteliğinin taşıdığı kanaatine varıldığıdavacı tarafından davalıya kesilen faturaların sadece Mart ayında Davalının Form BA (Mal ve Hizmet Alışlarına İlişkin Bildirim Formu) beyannamesinde bulunduğu Nisan ve Mayıs aylarında Davalının Form BA (Mal ve Hizmet Alışlarına İlişkin Bildirim Formu) beyannamesinde bulunmadığı ve davalının bu faturaları kayıt altına almadığı, davacı tarafından davalıya kesilen faturaların FORM BS (Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu) Beyanı ile ilgili vergi dairesine kanuni süre içinde beyan edildiği, tarafların yasal defter kayıtlarının örtüşmediği, davacının yasal defter kayıtlarında davacı davalıdan takip tarihi itibariyle 270.671,24 TL alacaklı görünüyor iken davalının yasal defter kayıtlarında ise takip tarihi itibariyle 288,48 TL borcu bulunduğu tarafların yasal defterleri arasında 270.671,24 TL – 288,48 TL 270.382,76 TL tutarında örtüşmeme farkı bulunduğu,bu örtüşmeme farkı incelendiğinde; davacı tarafça davalıya kesilen 07.04.2021 tarih ve …. seri numaralı 100.382,76 TL bedelli ve 06.05.2021 tarih ve …. seri numaralı 20.000,00 TL bedelli faturaların davalı tarafça kayıt altına alınmadığı, aynı zamanda davalı tarafça davacıya 04.03.2021 tarihinde verilen 6 adet toplam 150.000,00 TL bedelli çeklerin davacı tarafından muhasebe kayıtlarına alınmadığı davalı tarafın davacıya vermiş olduğu çeklerin incelenmesi neticesinde söz konusu çeklerin ödenmiş olduğu davalı tarafın banka dekontlarından tespit edildiği, yapılan incelemede e-arşiv faturaların davacı tarafça davalıya gönderildiğine veya teslim edildiğine dair herhangi bir emareye rastlanılmadığı, eğer davacı tarafça bu fatura davalı tarafa teslim edilmiş ise teslim edildiğinin ispat yükünün davacıda olacağı kanaatine varıldığı, her ne kadar davacı tarafın cari hesap ekstresine göre davacı davalıdan 270.382,76 TL alacaklı olarak gözükse de davalı tarafça davacıya toplam 150.000,00 TL bedelli 6 adet çek verildiği ve bu çeklerin ödemelerinin yapıldığı, davacı tarafça işbu dava ihtilaf konusu olarak … seri numaralı 20.000,00 TL bedelli faturanın tahsili için davayı ikame etmiş olduğu görülmüş olup davacının söz konusu faturayı ve fatura muhteviyatı malları davalıya teslim ettiğine dair herhangi bir bilgi ya da belgeye rastlanılmadığı, eğer söz konusu fatura ve fatura muhteviyatındaki ürünler davacı tarafça davalıya teslim edilmiş ise bunun ispat yükünün davacı tarafta olacağı görüş ve kanaatinin bildirildiği görülmüştür.
-Tarafların ticari defterlerinin incelendiği bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, tarafların rapora karşı beyan ve itirazlarını ibraz ettikleri görülmüştür.
-Mahkememizce 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 83. Maddesi ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222/3 gereğince, ticari defterlerin incelenmesine karar verilmiş, her iki tarafça ticari defterler ibraz edilmiş ve ticari defter kayıtları incelenmiştir. Taraflarca ibraz edilmiş olan ticari defterlerinin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş olduğu, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış olduğu ve sahibi lehine delil vasfı taşıdığı anlaşılmaktadır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222/3. Maddesi uyarınca ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekmektedir. Ancak incelenen ticari defter kayıtlarında davacı ve davalı tarafın ticari defter kayıtlarının birbirini doğrulamadığı, davacı tarafından dava konusu edilen fatura alacağının birbiri ile uyumlu şekilde kaydedilmediği görülmektedir.
-Bilirkişi raporunda da ayrıntılarına yer verildiği üzere davacı tarafça davalıya kesilen 07.04.2021 tarih ve …. seri numaralı 100.382,76 TL bedelli ve 06.05.2021 tarih ve …. seri numaralı 20.000,00 TL bedelli faturaların davalı tarafça kayıt altına alınmadığı, aynı zamanda davalı tarafça davacıya 04.03.2021 tarihinde verilen 6 adet toplam 150.000,00 TL bedelli çeklerin davacı tarafından muhasebe kayıtlarına alınmadığı görülmektedir.
– Bu doğrultuda davacının takibe ve alacağına dayanak olan 06.05.2021 tarih ve …. seri numaralı 20.000,00 TL bedelli faturanın davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarında yer almadığı, vergi dairesi kayıtları yönünden de davalı tarafça bir bildirimin bulunmadığı sabit olduğundan davacı tarafın teslim olgusunu ticari defter ve vergi dairesi kayıtlarıyla ispat edemediği Mahkememizce kabul edilmiştir. Defter kayıtlarında yer alan diğer faturalar ve çek ödemeleri davaya konu olmadığından bu hususlarda ayrıca bir değerlendirme yapılmamıştır.
-Yukarıdaki açıklamalarda ayrıntılarına yer verildiği üzere taraflar arasındaki ticari ilişki ve satış sözleşmesi kapsamında davacı satıcının satışa konu ürünleri teslim ettiğini ispat etmesi zorunludur. Ticari defter ve vergi dairesi kayıtlarıyla bu husus ispat edilemediğinden, Mahkememizce SGK kayıtları celp edilerek incelenmiş, davacı tarafa yemin delili hatırlatılmış ve fakat davacı tarafça yemin deliline başvurulmayacağının bildirildiği görülmüştür.
-Buna göre taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında, davacının satış sözleşmesi doğrultusunda dava ve 06.05.2021 tarih ve …. seri numaralı 20.000,00 TL bedelli faturaya konu edilen ürünleri davalı yana teslim ettiğini ticari defter kayıtları ve/veya yazılı belge ile ispat edemediği, davacı tarafın ispat külfetini yerine getirmediği kanaatine varıldığından davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİ ile;
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin olarak yatırılan 341,55-TL harçtan mahsubu ile bakiye 161,65-TL harcın davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça sarf edilen yargılama gider bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir edilen 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Büyükçekmece Arabuluculuk bürosunun ….numaralı arabuluculuk dosyasında Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
7-Bakiye gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa derhal iadesine,
Dair; tebliğden itibaren İKİ HAFTA içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi tarafından incelenecek olan istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.02/06/2023
Katip …
e-imzalıdır

Hakim ….
e-imzalıdır