Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/276 E. 2022/304 K. 30.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/276 Esas
KARAR NO : 2022/304

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 20/03/2022
KARAR TARİHİ : 30/03/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 01/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan dosya incelemesi neticesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; dava konusu uyuşmazlığın ZMSS poliçesi kapsamında ödenen tazminatın davalı sigortalıdan rücuen tahsili istemine ilişkin olduğunu, davalı …..’ nın adresi Bağcılar/ İSTANBUL olduğundan işbu uyuşmazlıkta yetkili ve görevli mahkemenin Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, davalı …..’ ya ait …..plakalı aracın, ….. numaralı ve 10-02-2020 / 10-02-2021 vade tarihli Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası poliçesi ile müvekkili ….. Sigorta A.Ş. tarafından sigortalı olduğunu, 08.03.2020 tarihinde …..’nın sevk ve idaresindeki …..plaka sayılı sigortalı araç ile Basınekspres yolundan Tem istikametine seyir halinde iken ….. mağazası önüne geldiğinde aracının direksiyon hakimiyetini kaybederek aracının sağ ön köşe ve çamurluk kısımları ile orta şeritte aynı istikamette seyir halinde bulunan sürücü ….nin sevk ve idaresindeki ….. plaka sayılı aracın sol arka çamurluk ve köşe kısımlarına çarpması, çarpmanın etkisiyle savrulan ….. plakalı aracın ve …..plakalı sigortalı aracın yolun solunda bulunan bariyerlere çarpması ve bu esnada sürücüsü tespit edilemeyen ve kaza yerini terk eden ….. plakalı aracın ….. plakalı araca çarpması sonucu 3 araçlı maddi hasarlı trafik kazası meydana gelmiş olduğunu, dava dışı sigortalı aracın sürücüsü …..’nın, %100 ve asli kusuru ile sebebiyet verdiği maddi hasarlı trafik kazası neticesinde ….. plakalı araçta ve Karayolları Genel Müdürlüğünün bakım ve muhafazasındaki oto korkuluklarda meydana gelen hasarlar ZMMS sigorta poliçesi limitleri dahilinde müvekkili sigorta şirketi tarafından tazmin edilmiş olduğunu, kazanın oluşumunda %100 ve asli kusurlu olan sigortalı araç sürücüsünün, yasal sınırın üzerinde alkollü olması sebebiyle müvekkili şirket tarafından ödenen bu bedelin rücuen tahsili amacıyla davalı-sigortalı ….. aleyhine İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün …. E. sayılı dosyası üzerinden takip başlatılmış, ancak davalının haksız itirazları sebebiyle takibin durmasına karar verilmiş olduğunu, bunun üzerine arabuluculuk yoluna başvurulmuş, herhangi bir anlaşma sağlanamadığını, sigortalı aracın karıştığı kaza sonrasında müvekkili şirket nezdinde … numaralı hasar dosyası oluşturulmuş ve hasarın tespiti için çalışmalara başlanmış olduğunu, 20/03/2020 tarih ve …. SBM no’lu ekspertiz raporu ile ….. plakalı araçta meydana gelen toplam hasar miktarı 6,967.86 TL olarak hesaplanmış olduğunu, ayrıca Karayolları Genel Müdürlüğü …. Bölge Müdürlüğü Gaziosmanpaşa Bakım ve İşletme Şefliği’nin …. tarihli yazısı ile otokorkuluklara çarpmak suretiyle meydana gelen hasar tutarının 4.986,97 TL olduğu belirtilerek hasarın ödenmesi için müvekkili şirkete başvuruda bulunulmuş olduğunu, sigortalı aracın karışmış olduğu kaza sebebiyle ….. plakalı araçta meydana gelen hasar için 6,967.86 TL ve otokorkuluklarda meydana gelen hasar için 4.986,97 TL olmak üzere müvekkili şirket tarafından toplam 11.955,00 TL hasar tazminatı ödemesi gerçekleştirilmiş olduğunu, davalıya ait aracın sürücüsü …..’nın alkollü bir şekilde araç kullanarak kazaya neden olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün, alkollü araç kullanmanın da etkisiyle aracını trafik kurallarına uygun olarak sevk ve idare etmemiş, trafik kuralları ihlal etmiş olduğunu, bu suretle dava konusu trafik kazasına sebebiyet vermiş olduğunu, davalı …..’nın, …. plakalı aracın maliki ve müvekkili şirketin sigortalısı olduğunu, uyuşmazlığa konu trafik kazasından kaynaklı tazminat sorumluluğu davalı açısından kanun gereği olduğundan bu hususta yapılacak her türlü itiraz mesnetsiz olup, davalının hukuki sorumluluğunun işbu uyuşmazlık açısından tartışmasız olduğunu, davalı tarafın yasal evraklar, ekspertiz raporu, Karayolları keşif raporu ve banka ödemesi ile likit bir alacağa karşı kötüniyetli olarak borcu olmadığı yönünde itiraz etmiş olup, müvekkilinin alacağını almasında gecikmeye sebebiyet vermiş olduğunu beyanla; davanın kabulüne, davalı/borçlunun takibe, asıl alacağa, faize ve ferilerine ilişkin haksız tüm itirazlarının iptaline, takibin devamına, davalı/borçlunun alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, ZMSS poliçesi kapsamında ödenen tazminatın davalı sigortalıdan rücuen tahsili istemine ilişkin başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. 6100 Sayılı HMK’nun 114/c maddesi gereğince mahkemelerin görevi dava şartı olup, yasanın 115. maddesi gereğince mahkeme dava şartının bulunup bulunmadığını res’en araştırmakla yükümlüdür.
6102 Sayılı T.T.K.’nun 4. maddesinin 1. fıkrası 6335 Sayılı Yasanın 1. maddesi ile değiştirilerek ticari davalar her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları, T.T.K.’nun 4. maddesinin a bendi gereğince T.T.K.’nun dan kaynaklanan davalar, T.T.K.’nun 4. maddesinin b, c, d, e, f bentlerinde sayılan davalar ve diğer özel kanunlarda Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu kararlaştırılan davalar ticari dava olarak Ticaret Mahkemelerinde görülecektir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5. maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3/l maddesine göre tüketici işleminin “mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmelerde dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” olarak aynı yasanın 3/k maddesine göre tüketicinin ise “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” olarak tanımlandığı, 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 73. maddesi gereğince tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu düzenlenmiştir.
Somut olayda 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3. maddesinin k ve l bendi uyarınca davalının tüketici, davacı sigorta şirketi ile davalı sigortalı arasında yapılan sigorta sözleşmesinin ise tüketici işlemi olduğu, buna göre uyuşmazlık ile ilgili Tüketici Mahkemesinin değerlendirme yapıp karar vermesi gerektiği anlaşılmakla taraflar arasındaki uyuşmazlığın 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kalması nedeniyle HMK ‘nın 1. maddesi, 6502 Sayılı yasanın 3. ve 73. maddeleri gereğince görev hususu kamu düzenine ilişkin olup Mahkemece her aşamada re’sen nazara alınması gerektiğinden davalıya tebligat yapılmaksızın dosya üzerinden tensiben mahkememizin görevsizliğine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle, HMK’nun 114/.1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Bakırköy Tüketici Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-6100 sayılı HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceğine; şayet görevsizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizin dosya üzerinden bu durumu tespiti ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceğine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 30/03/2022

Katip ….
¸

Hakim …
¸