Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/236 E. 2022/575 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/236 Esas
KARAR NO : 2022/575

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/03/2022
KARAR TARİHİ : 23/06/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 07/07/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
Davalı ile müvekkili şirket arasında var olan ticari ilişiki nedeniyle davalının almış olduğu hizmet karşılığında müvekkiline borçlandığını, takip konusu faturaların 28/06/2021 tarihli 5.000,00-TL bedelli fatura, 15/11/2021 tarihli 33.099,00-TL bedelli faturalar olduğunu, davalı borçlunun bu faturaları müvekkilinin tüm iyi niyetli taleplerine rağmen ödemediğini, davalının hizmet ilişkisinden kaynaklanan borcunu müvekkili şirkete zamanında ödemeyemediğini, müvekkilinin bu konuda davalıyı defalarca borçluyu borcun ödenmesi için uyardığını fakat borç ödenmeyince davalı hakkında bu kez K.Çekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasıyla takip başlatıldığını, davalıya ödeme emri tebliğ edildiğinde, davalının haksız ve mesnetsiz bir şekilde ve dilekçesinde hiçbir gerekçe göstermeden borca itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, bu sebeple hasıl olan davayı açma zorunluluğunun doğduğunu, davalının, müvekkiline herhangi bir borcunun olmadığını ileri sürdüğünü, ilamsız takip bir faturaya dayandığını, fatura alacaklarında ispat yükünün borcunu ödendiğini yahut böyle bir borcun olmadığını iddia eden tarafa ait olduğunu, fakat davalının davalının muhteviyatında böyle bir ödemeyi ispatlayabileceğini bir belge olmadığını, davalının herhangi bir ödeme yapmadığını, yapılacak inceleme sonucunda ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi neticesinde davalının müvekkiline olan borcunu ödemediğini, müvekkiline takipte belirtilen 38.290,00-TL borcu olduğu açık ve net olarak ortaya çıkacağını, kaldı ki müvekkiline basiretli bir tacir gibi davrandığını, yaptığı her işi usulüne uygun olarak yaptığını, verdiği her hizmet sonrasında faturasını kestiğini, müvekkilinin davalıya bir hizmet sunduğunu ve bunun karşılığında bir fatura düzenlendiğini, davalının müvekkiline olan borcunu ödemediğini, davalının açıkça kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiğini, davalının kötü niyetli olarak sırf süre kazanmak, alacağı sürüncemede bırakmak için uğraştığını ve borca itiraz ettiğini, bu sebeple yapılacak yargılama sonucunda kötü niyetli davalı aleyhine %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ettiğini, açılan davanın kabulü ile davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP; Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Küçükçekmece … İcra Dairesi … esas sayılı dosyasında takip başlatıldığını ve takibe süresi içinde itiraz edildiğini, davacı şirketin cari hesap ilişkisinden kaynaklı olarak alacaklı olduğundan bahisle bu davayı açmış olduğunu, taraflar arasında cari hesap ilişkisi bulunmadığını, davacı tarafından sunulan yazılı bir cari hesap sözleşmesi de bulunmadığını, taraflardan birinin sadece fatura düzenlemesinin kesin alacak niteliği teşkil etmemekle bu verilen hizmetinde eksik ve kusursuz olarak verilmesi gerektiğini, davacı tarafın müvekkiline kesilen faturalardan kaynaklı hiç hizmet veya mal almadığını, bundan dolayı davacı taraf bu faturalardan herhangi bir ücret talep etmesinin hukuki bir dayanağı olmadığını, görüleceği üzere 15.11.2021 tarihinde saat 16:00 tamamen hiç bir gerçeği yansıtmayan bir şekilde bir e fatura düzenlendiğini ve hemen 2 gün sonrasında bu faturayı dayanak gösterek alacak davası açıldığını, müvekkilinin faturaya itiraz süreleri ile icra takibi aynı anda yapıldığını, müvekkilinin ilgili borca süresi içinde itiraz ettiğini ve ticari deftlerlerinde de karşı tarafa böyle bir borcu bulunmadığını,
davacı tarafın faturaya konu malları kimlere teslim ettiğine dair bir teslim tutanağı dahi olmadığını, faturaların tamamen kendilerince haksız takip başlatmak için yapıldığını, davanın reddine ve kötü niyetli iş bu davayı açan davacıya %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemeye hükmedilmesini, dava harç ve masrafları ile vekâlet ücretinin karşı yana tahmilini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden gelen müzekkere cevabında; davacının gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunduğu, davalının gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunmadığından bahisle cevap verildiği anlaşılmıştır.
Halkalı Vergi Dairesi’nden gelen müzekkere cevabında; davacının 05/01/2007 tarihinde … Mah. …. Cad. … Sk. No:… Küçükçekmece/İst. adresinde büro, Okul, İbadethane, Otel, Lokanta, Sinema, Tiyatro Vb. Kapalı Alanlar İçin Mobilya İmalatı (taş, Beton, Seramikten Olanlar Hariç) (vestiyer, Dosya Dolapları, Mihraplar, Minberler, Kürsüler, Öğrenci Sıraları, Büro Tipi Sandalye ve Koltuklar, Vb.) faaliyetine başladığı ve 21/12/2021 tarihinde faaliyetine son verdiği görülmüştür. Ayrıca gerçek usulde mükellefiyetinin bulunduğu ve VUK 178. madde gereği işletme usulüne göre defter tuttuğu tespit edildiği, mükellefiyet sicil sorgulama ekranının bir suretinin yazı ekinde gönderildiği anlaşılmıştır.

Yenibosna Vergi Dairesi’nden gelen müzekkere cevabında; davalının “Belirli Bir Mala Tahsis Edilmiş Mağazalarda Hırdavat (nalburiye) Malzemesi Ve El Aletleri Perakende Ticareti (çivi, Vida, Kilit, Menteşe, Çekiç, Testere, Pense, Tornavida, Takım Tezgahi Uçları, Perçin, Vb.) (tarım Ve Bahçecilik El Aletleri Dahil)” ve “Gayrimenkul Acentelerinin Faaliyetleri (gayrimenkulün Ücret Veya Sözleşme Temeline Dayalı Olarak Satın Alınması, Satılması Ve Kiralanmasında Aracılık, Vb.)” faaliyetlerinden dolayı mükellefiyetinin başladığı ve işletme esasına göre beyan verdiği 01-12/2020 yılı elektronik ortamda vermiş olduğu beyannameden anlaşıldığı, , mükellefin elektronik ortamda vermiş olduğu beyanname ekinin yazı ekinde gönderildiği bu kapsamda davalının kazancının esnaf faaliyeti sınırlarını aşmadığı, esnaf işletmesini aşan düzeyde gelir sağlamadığı, anlaşılmıştır.
Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. 6100 Sayılı HMK’nun 114/c maddesi gereğince mahkemelerin görevi dava şartı olup, yasanın 115. maddesi gereğince mahkeme dava şartının bulunup bulunmadığını res’en araştırmakla yükümlüdür.
6102 Sayılı T.T.K.’nun 4. maddesinin 1. fıkrası 6335 Sayılı Yasanın 1. maddesi ile değiştirilerek ticari davalar her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları, T.T.K.’nun 4. Maddesinin a bendi gereğince T.T.K.’nun dan kaynaklanan davalar, T.T.K.’nun 4. maddesinin b, c, d, e, f bentlerinde sayılan davalar ve diğer özel kanunlarda Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu kararlaştırılan davalar ticari dava olarak Ticaret Mahkemelerinde görülecektir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Mahkememizce taraflar ile ilgili tacir araştırması yapılmış olup, gelen yazı cevaplarına göre davalının tacir sıfatının bulunmadığı, ayrıca davacının gerçek kişi ticari işletme kaydının da bulunmadığı, bunun yanında davanın mutlak ticari davalardan olmadığı gibi davanın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hukuk davası (nispi ticari dava) niteliğinde de olmadığı nazara alındığında uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir
Ticari olmayan davalarda görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olup Asliye Hukuk Mahkemesi ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki TTK’ nun 5/3.maddesi uyarınca görev ilişkisidir. Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartıdır. Dava şartları kamu düzeninden olup kamu düzenine ilişkin hususlarda resen dikkate alınacak hususlardan olup dava şartı yokluğu halinde HMK’nun115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle, HMK’nun 114/.1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-6100 sayılı HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceğine; şayet görevsizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizin dosya üzerinden bu durumu tespiti ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceğine,
Dair, davalı vekilinin e-duruşma ortamında, davacı vekilinin yüzüne karşı, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 23/06/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır