Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/2 E. 2022/922 K. 15.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/2 Esas
KARAR NO : 2022/922

DAVA : Alacak (Taşınır Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/01/2022
KARAR TARİHİ : 15/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Taşınır Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; Davacı müvekkilinin, kendisine ait … plakalı iş makinesini davalı şirkete 16.04.2021 tarihli sözleşmeye istinaden operatör ile kiralamış olduğunu, operatör olarakta … ‘ın çalışmış olduğunu, tarafların bedel olarak aylık 22.000 TL+KDV ile anlaşmış olduğunu, söz konusu iş makinesinin davalı şirket tarafından 06.06.2021 tarihine dek kullanılmış olduğunu, şirket yetkilisinin teslim günü iş makinesinin deposunu doldurmuş olduğunu, söz konusu iş makinesinin … tarafından 06.06.2021 tarihinde davalı firmanın iş makinesini çalıştırdığı yer olan Sakarya/Kaynarca/….’dan alınmış olduğunu, müvekkilinin işbu makine kullanımına ilişkin fatura düzenlemiş olduğunu ve de faturaların tarafların ticari defterlerine işlenmiş olduğunu, ayrıca müvekkilinin ödeme alamadığı için çalışmanın geri kalanının faturasını davalı şirketin talebi üzerine düzenlememiş olduğunu, taraflarınca davalı aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlatılmış olduğunu, ancak davalı tarafın kötüniyetli olarak 30.09.2021 tarihinde icra takibine itiraz etmiş olduğunu ve takibin durmasına sebebiyet vermiş olduğunu, taraflarınca zorunlu arabuluculuk kurumuna başvurulmuş olduğunu, davalı şirket ile anlaşma sağlanamamış olduğunu beyanla; davanın kabulüne, davalının Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazının kaldırılmasına, davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın, müvekkili aleyhinde Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün …. E. sayılı dosyası ile takip başlatmış olduğunu, taraflarınca işbu haksız takibe itiraz edilmiş olduğunu, davacının belirttiği süre içerisinde de davacıya ait iş makinasının bozuk olması nedeniyle çalışmamış olduğunu, bu hususun davacıya iletilmiş ve iş makinasını alması veya tamir etmesi için defalarca konuşulmasına rağmen davacı tarafın gereğini yapmamış olduğunu, müvekkilinin davacı tarafa herhangi bir borcu olmadığını, müvekkili şirket ile davacı taraf arasındaki 16.04.2021 tarihli İş Makinesi ve Kamyon Kiralama Sözleşmesi gereğince müvekkilinin, bütün borcunu bir kısım elden olmak üzere ifa etmiş olduğunu, işbu kiralama sözleşmesi gereğince davacı tarafa ödemesi gereken bütün bedelleri ödemiş olduğunu, bu hususun tarafların ticari defterlerinin incelenmesi ile ortaya çıkacak olduğunu beyanla; davanın reddine, takip konusu alacağın %20 sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki iş makinesi kiralanmasına ilişkin sözleşme uyarınca doğduğu iddia edilen alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup, uyuşmazlık; taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacının, davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının ne kadar olduğu, varsa yapılan ödemeler, ödeme konusundaki tarafların beyan ve itirazları nazara alındığında davacının alacağının kalıp kalmadığı hususlarındadır.
Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasının celbi talep edilmiş, dosya uyap sistemi üzerinden mahkememize gönderilmiş olup, davacı tarafından davalı aleyhine 25.000,00 TL asıl alacak, 184,11 TL (02.05.2021-30.05.2021 arası) aylık %5 faiz, 249,86 TL (02.05.2021-09.06.2021 arası) aylık %5 faiz, 381,37 TL (02.05.2021-29.06.2021 arası) aylık %5 faiz olmak üzere toplam 25.815,34 TL üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı borçlu tarafından takibe itiraz edildiği ve takibin durdurulduğu anlaşıldı.
Davacının iddiası, davalının savunması ve icra dosyasındaki itirazı, icra dosyası ile tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacının, davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının ne kadar olduğu, varsa yapılan ödemeler, ödeme konusundaki tarafların beyan ve itirazları nazara alındığında davacının alacağının kalıp kalmadığının tespiti için tarafların Ticari Defter ve belgeleri ile dosya üzerinde 27/06/2022 günü, saat 14:30’da Mahkememiz duruşma salonunda bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup; Mali Müşavir bilirkişi … 22/10/2022 tarihli raporunda özetle; dava konusu faturalar incelendiğinde; faturaları düzenleyenin davacı “…” muhatabının ise davalı “… A.Ş.” olduğunun, faturaların konusunu “ makine çalışma bedeli” oluşturduğunun, faturaların açık fatura olduğunun, faturaların üzerinde bedelin ödenmiş olduğuna dair herhangi bir veriye rastlanılmadığının, faturaların toplam tutarının 30.973,00 TL olduğunun tespit edilmiş olduğunu, davalı tarafından dava dosyasına sunulmuş olan banka dekontları tetkik edildiğinde, 28.05. 2021 tarihinde davalı şirketin davacı … adına 4.000,00 TL, 07.06.2021 tarihinde 4.000,00 TL ve 25.06.2021 tarihinde 10.000,00 TL toplamda 18.000,00 TL eft yapıldığının tespit edilmiş olduğunu, bu durumda faturaların bedeli olan 30.973,00 TL’nin 18.000 TL’sinin banka vasıtasıyla ödendiğinin görülmüş olup; davacı tarafın davalı taraftan 30.973,00 TL- 18.000,00 TL=12.973,00TL alacaklı olduğu sonucuna ulaşılmakta olduğunu, takip ve davanın dayanağı sözleşmenin irdelenmesinde; davacı taraf ile davalı taraf arasında imza altına alınan 16.04.2021 tarihli kira sözleşmesi tetkik edildiğinde sözleşmenin 1. Maddesinde; “….Aylık kira bedeli 22.000 TL+kdv dir.” denildiğini, yine aynı maddenin devamında günlük kira bedelinin 900,00 TL + kdv olduğunun hüküm altına alındığını, sözleşmenin 2. Maddesinde “Aylık ve günlük çalışmalarda mazot, operatörün yiyeceği, yatacak ve ulaşım kiralayana aittir” denildiğini, açıklanan sözleşme maddelerinden de anlaşıldığı üzere kiralamanın çalışma süresi kadar olduğunu, çalışma süresinin bedelini de faturaya bağladığının görülmekte olduğunu SONUÇ OLARAK; dava konusunun, davacının davalı ile olan ticari ilişki dolayısıyla oluşan kiralama sözleşmesine hesap alacağının tahsili amacıyla yürüttüğü takibe yapılan itirazın iptali talebinden ibaret olduğunu, davacı yanın incelenen ticari defteri işletme usulünde tutulduğu için faturaların bedelinin tahsil edilip edilmediği hususlarının kayıt altına alınmadığını, ancak kira hizmetine ilişkin davaya konu faturaların davacı defterinde kayıtlı olduğunu, davalı tarafından ticari deflerler incelemeye sunulmadığından delil niteliği hususunda değerlendirme yapılamadığını, davacının ticari defteri ve dosyaya sunulan belgelere göre davacının davalıdan takip tarihi itibariyle (10.02.2920) 12.973,00 TL alacaklı olduğunu, tarafların inkâr tazminatı ve diğer benzeri taleplerinin mahkememiz takdirinde kaldığını NETİCETEN; incelenen ticari defterler, faturalar, dekontlar ve tüm dosya içeriği çerçevesinde takip tarihi itibari ile davacı tarafın davalı taraftan 12.973,00 TL alacaklı olduğunu bildirmiştir.
Sakarya Vergi Dairesi Başkanlığı’na davacı tarafın VUK md. 177 gereği esnaf işletme sınırını aşıp aşmadığının sorulduğu, müzekkere cevabının incelenmesinde davacı tarafın VUK md 177 sınırları altında kaldığının bildirildiği görülmüştür.
Sakarya Ticaret Sicil Başkanlığı’na yazılan müzekkere cevabının incelenmesinde davacı tarafın gerçek kişi tacir kaydının bulunmadığının bildirildiği görülmüştür.
TTK’nun 4/1 maddesinde, her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına da bakılmaksızın aynı maddenin alt bentlerinde yazılı istisna hallerin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olduğu hüküm altına alınmıştır. Söz konusu yasa maddesine göre bir uyuşmazlığın ticari nitelikte sayılabilmesi için her iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendirmesi ya da söz konusu maddenin alt bentlerinde düzenlenen istisnalardan birine dahil olması gerekmektedir.
Mahkememizin görevli olup olmadığının tespiti için öncelikle davanın ticari dava olup olmadığının ve bu kapsamda davalının gerçek kişi tacir sıfatının bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Türk Ticaret Kanununun ticari davanın tanımının yapıldığı TTK’nun 4. Maddesi, ticari işletmenin tanımı yapıldığı 11. Maddesi ve gerçek kişi tacirin tanımının yapıldığı 12. Maddesi ile 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesinin hep birlikte değerlendirilmesi zorunludur.
TTK’nun 12. Maddesinde, bir ticari işletmeyi kısmen de olsa kendi adına işleten kişiye gerçek kişi tacir denildiği hüküm altına alınmıştır.
TTK’nun 11/1 maddesinde ticari işletmenin, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletme olduğu; ikinci maddesinde ise ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınırın Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararnamede gösterileceği belirtilmiştir.
2007/12362 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi:
(21 Temmuz 2007 Tarihli Resmi Gazete Sayı: 26589,Karar Sayısı: 2007/12362)
“Ekli “Esnaf ve Sanatkar ile Tacir ve Sanayicinin Ayrımına İlişkin Karar’ın yürürlüğe konulması; Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunun kararına dayanan Sanayi ve Ticaret Bakanlığının 8/6/2007 tarihli ve 2051 sayılı yazısı üzerine 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1463 üncü maddesine göre Bakanlar Kurulunca 18/6/2007 tarihinde kararlaştırılmıştır.
Esnaf ve sanatkâr ile tacir ve sanayicinin ayrımı:
MADDE 1 – (1) 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ve 63 üncü maddesi ile 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 12 nci ve 17 nci maddelerinin uygulaması bakımından;
a)Esnaf ve Sanatkar ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunun tespit edeceği ve Resmî Gazete de yayımlanacak esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedeni çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunanlardan 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 177 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) ve (3) numaralı bentlerinde yer alan nakdi limitlerin yarısını (2) numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve sanatkâr sayılmaları ile esnaf ve sanatkâr siciline ve dolayısıyla esnaf ve sanatkarlar odalarına kaydedilmeleri,
Ancak, esnaf ve sanatkar siciline kayıtlı iken, daha sonraki yıllarda yıllık alış veya satış tutarları ya da gayri safi hasılatı, esnaf ve sanatkâr sayılma hadlerini aşanların kendileri istemedikçe ticaret siciline ve dolayısıyla Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Bünyesindeki Odalara kayıt için zorlanmaması, yıllık alış veya satış tutarları ya da gayri safi iş hasılatı esnaf ve sanatkâr sayılma hadlerinin altı katını aşanların ise kayıtlarının, esnaf ve sanatkâr sicili marifetiyle ticaret siciline aktarılması,
b)213 sayılı Vergi Usul Kanununa istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defler tutanlar ile işletme hesabına göre defler tutan vc bu Kararın (a) bendinde belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları ile ticaret siciline ve dolayısıyla Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin bünyesindeki odalara kaydedilmeleri kararlaştırılmıştır.” şeklinde olduğu,
Esnaf ve sanatkâr ile tacir ve sanayici sınıflamasının: Vergi Usul Kanunun 176, maddesine göre tüccarlar defler tutma bakımından iki sınıfa ayrılmış olup;
1. sınıf tüccarlar bilanço esasına göre,
11. sınıf tüccarlar ise işletme hesabı esasına göre
Defler tutmak zorundadırlar, Aynı kanunun müteakip maddeleri ise I. sınıf tüccarlar ile II. sınıf tüccarlar kapsamına giren mükellefleri belirlemiştir.
Bu çerçevede;
I.sınıf tüccarlar; Yıllık alımları satışları veya gayri safi iş hâsılatı tutarlarından herhangi biri ayrı ayrı belirlenen tutarları aşan mükellefler ile her türlü ticaret şirketleri Kurumlar Vergisine tabi olan diğer tüzel kişiler ve İhtiyari olarak bilanço esasına göre defler tutmayı tercih edenler şeklinde belirlenmiştir,
II. sınıf tüccarlar ise: yukarıda sayılan mükellefler dışında kalanlar İle Kurumlar Vergisi mükelleflerinde işletme hesabı esasına göre defter tutmalarına Maliye Bakanlığınca müsaade edilenler şeklinde belirlenmiştir.
Defter tutma bakımından sınıflara ayrılmış olan mükelleflerin bir sınıftan diğerine geçme esasları ise yine aynı kanunun 179 ve 180. maddelerinde Sınıf Değiştirme başlığı ile açıklanmıştır.
Sınıf değiştirme: İş hacmi bakımından kendi sınıfına göre 177. maddede belirtilen hadlerin %20 oranında fazlalık veya düşüklük göstermesi halinde ortaya çıkmaktadır. Sınıf değiştirme şartları oluşan mükellefler bu şartların tahakkukunu takip eden hesap döneminden başlayarak ilgili sınıfa geçerler.”
Şeklinde düzenlenmiştir.
Söz konusu düzenlemeler dikkate alındığında, bir kişinin gerçek kişi tacir sayılabilmesi için bilanço esasına göre defter tutması veya şayet işletme esasına göre defter tutmakta ise Vergi Usul Kanunun 177. Maddesinde belirlenen sınırları aşmış olması gerekmektedir. Aksi halde kişi gerçek kişi tacir sayılmayacaktır.
Yukarıda belirtildiği şekilde 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesinin madde /1-b bendinde açıklandığı üzere 213 sayılı VUK ‘a istinaden birinci sınıf tacir sayılan bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme esasına göre defterler tutanların tacir ve sanayici sayılmalarına karar verilmiştir. Dolayısıyla ikinci sınıf tüccarlar, işletme esasına göre defter tutanlar, ekonomik faaliyeti bedeni çalışmaya dayanan ve kazancı tacir ve sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olanlar tacir sayılmayacaktır.
Dava konusu olayda, Sakarya Vergi Dairesinin yazı cevabına göre davacının işletme hesabına göre defter tuttuğu, VUK m.177’de belirtilen sınırları aşmadığı anlaşılmıştır. Açılan dava mutlak ticari dava niteliğini taşımamaktadır. Dava TTK’nun 4/1 bendinde yazılı davalardan olmadığı gibi aynı maddenin alt bentlerinde yazılı istisnalar kapsamında da bulunmamaktadır. Dolayısıyla davanın genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemeleri tarafından çözümlenmesi gerekmektedir. Keza; Yargıtay … HD’nin 05.02.2016 tarih … Esas- … Karar sayılı kararı; “…Mahkememece toplanan delillere göre davalının gerçek kişi tacir kaydının bulunmadığı, açılan davanın da mutlak ticari dava niteliğini taşımadığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş olup… Hükmün ONANMASINA “
Yine Yargıtay …. HD’nin 08.06.2016 tarih … Esas- … Karar sayılı; 20.09.2016 tarih … Esas- …. Karar sayılı; Yargıtay …. HD’nin 19.01.2016 tarih … Esas- … Karar sayılı kararlarında ve İstanbul BAM …. HD’nin 09.03.2017 tarih … Esas- …. Karar sayılı kararı aynı mahiyette olup söz konusu içtihatlarda taraflardan birinin tacir sıfatının bulunmaması halinde taraflar arasındaki ilişkinin 6102 sayılı kanun kapsamında kalmadığı, davanın ticari nitelikte olmaması nedeniyle davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemelerine ait olduğu hüküm altına alınmıştır. Yerleşik Yargıtay kararları ve İstanbul BAM kararları da dikkate alındığında uyuşmazlığın genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesinde çözümlenmesi gerekmekte olup HMK’nun 114/1.(c).b,115. Maddeleri gereğince davanın görev nedeniyle dava şartı yokluğundan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle, HMK’nın 114/.1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan reddine,
2-01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nın 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-6100 sayılı HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceğine; şayet görevsizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizin dosya üzerinden bu durumu tespiti ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceğine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, (e-duruşma ortamında), davalı tarafın yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 15/11/2022

Katip ….
¸

Hakim …
¸