Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/194 E. 2023/173 K. 24.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/194 Esas
KARAR NO : 2023/173

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/02/2022
KARAR TARİHİ : 24/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 21/03/2023
Davacı tarafından mahkememize açılan dava dosyasının incelenmesi sonunda;
İSTEM:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Davacı şirketin davalı şirkete 07.09.2021 tarihli 49.915,97 TL tutarında fatura düzenlediğini ve fatura konusu emtianın teslim edildiğini, davacı şirketin 37.231,11 TL alacağını almadığı için davalı şirket hakkında Bakırköy ….. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, takibin itiraz üzerinde durdurulduğunu arz ve izah edilen nedenlerle, itirazın iptali ile takibin devamına, davalı borçlu aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
YANIT:
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, alacak kalemlerinin zaman aşımına uğradığını, davacının itirazın iptali davasının 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıp açmadığının tespitini, müvekkili şirketin işlem merkezinin Kütahya ili olduğunu, Kütahya Mahkemelerinin iş bu davada yetkili olduğunu, davacı tarafın davasında değer belirtmediğini, uyuşmazlığın çözümünde öncelikle iddiaya konu malın eksiksiz ve kusursuz teslim edildiğinin ispat külfetinin davacıya ait olduğunu, faturaların ve faturada bahsi geçen ürünlerin teslimine dair bir belge sunulmadığını, bu haliyle sadece faturanın tebliği bilindiği gibi alacağın varlığını ispata yeterli olmadığını, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesi ve tanık beyanları ile dava konusu alacağın mevcudiyeti ile tutarının kesinlik kazanacağını, kabul anlamına gelmemekle beraber; iddia edilen ödemelerin cari hesaptan düşülüp düşülmediği, takip dosyasına beyan edilip edilmediği, faturaların hangi tarihte ve kim imzasına teslim edildiği, faturaların içeriği ve fatura karşılığı yapıldığı iddia edilen mal veya hizmet tespitine ilişkin bilgi bulunmadığının tespitinin gerektiğini, davacı tarafın dava dilekçesinde ticari bir ilişkiden ve bu ticari ilişki neticesinde ortaya çıkan bakiye borçtan bahsetmiş olduğunu ve alacağını buna dayandırdığını, dönem sonunda tüm alacak/borç kalemlerinin hesaplanıp mahsup edildikten sonra kalan bakiye miktar üzerinden hareket edilmesini gerektiğini, izah edilen durumların değerlendirmeye alınması ve ispatlanamamış davanın reddinin gerektiğini beyan ettiği görülmüştür.
KANITLAR VE GEREKÇE:
-Dava, davacı tarafından davalı aleyhine Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası ile başlatılan ilamsız icra takibine davalı takip borçlusu tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
-Mahkememizce icra dosyası, taraflara ait Ba-Bs formları, dosya arasına alınmış, ticari defterler incelenmiş ve diğer tüm deliller toplanmıştır.
-Bakırköy … . İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasının celp edilerek incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 37.231,11 TL asıl alacak ve 2.157,62 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 29.388,73 TL üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, takip dayanağının “07/09/2021 tarihli 49.915,97 bedelli fatura” olduğu, davalı borçlu tarafından takibe süresi içerisinde itiraz edilmesi nedeniyle takibin durduğu görülmüştür.
-Davalı tarafın cevap dilekçesi ile yetki itirazında bulunduğu görülmüştür. Takip ve dava konusu alacak faturadan kaynaklandığından, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesi gereğince para borcundan doğan iş bu uyuşmazlık konusu götürülecek borçlardandır. Bu nedenle davacının yerleşim yerinde icra takibine girişilmesi mümkün olduğundan yetki itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.
-2004 Sayılı İİK 67. maddesi gereğince itirazın iptali davalarının görülüp hükme bağlanabilmesi için geçerli bir icra takibi bulunması, süresinde borca itiraz edilmesi ve 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması dava şartı niteliğindedir.
Davalı tarafından cevap dilekçesi ile itirazın iptali davasının 1 yıllık hak düşürücü sürede açılmadığı iddia edilerek davanın reddi talep edilmiş ise de İcra ve İflas Kanunu 67. Maddesi uyarınca itiraz dilekçesi davacı alacaklıya tebliğ edilmediği sürece 1 yıllık hak düşürücü süre işlemeye başlamaz. Somut olayda itiraz dilekçesinin alacaklıya tebliğ edilmediği bu nedenle 1 yıllık dava açma süresinin dolmadığı anlaşıldığından davalı tarafın hak düşürücü süreye ilişkin talebi Mahkememizce yerinde görülmeyerek davaya devam olunuştur.
-İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir (YHGK. 2017/19-1634 Esas – 2018/633 Karar sayılı ilamı).
-Somut olayda davacı taraf davalı ile aralarında ticari ilişki kapsamında mal alım satımları gerçekleştirildiğini, fatura konusu mallar teslim edilmesine rağmen davalı tarafından fatura bedellerinin ödenmediği iddia etmektedir.
Davaya konu alacağın incelenmesinde; alacağın taraflar arasındaki satış sözleşmesi ilişkisine dayandığı anlaşılmaktadır.
Satış sözleşmesi Türk Borçlar Kanununun 207 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan hükümlere göre satım, satıcının satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşme olarak tanımlanmıştır. Satış sözleşmesinin geçerli olabilmesi için icap ve kabul iradelerinin birleşmesi gerekli ve yeterlidir. Sözleşmenin yazılı yapılması geçerlilik için şart değildir. Yazılı yapılması ispat bakımından önem taşımaktadır. Buna göre, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça ve aksine bir adet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler. Karşılıklı edimlerin ifasında, satıcı malı teslim ettiğini önce kanıtlamalıdır. Bu ispatlandığında bedelin alıcı tarafından alıcı tarafından ödendiği ispatlanmalıdır. 6100 sayılı HMK’nın 190/1 maddesi gereğince ispat yükü, anında özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Yine aynı Yasanın 200/1 maddesi gereğince eldeki davanın değer ve miktar itibariyle yazılı belgeyle ispat edilmesi gerekmektedir.
Davacı tarafça dava konusu takipte faturaya dayanılmıştır. Davalı taraf borcun tamamına itiraz etmiştir. Kural olarak ispat külfeti davacı taraf üzerindedir. Davacı taraf takibe konu faturaya ilişkin malın teslimi ve hizmetin verildiğini dava miktarı da gözetilerek HMK’ nın 199. Maddesi gereğince yazılı delillerle ispat etmelidir.
-Davacı tarafın dava dilekçesi ile ticari defterlere delil olarak dayandığı görülmektedir.
-6102 sayılı Türk Ticaret Kanun’ da ticari defterlerle ispata ilişkin hükümlere yer verilmemiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi “Ticari Defterlerin İbrazı ve Delil olması” başlığı altında ticari defterlerle ispata ilişkin hükümler getirmiştir.
-Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222. Maddesinde; “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükümlerine yer verilmiştir.
-Yargıtay uygulamasına göre; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi gereğince; ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delildir (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 26/09/2018 tarih 2018/2696E. 2018/3431K. sayılı ilamı).
-Türk Ticaret Kanunu faturayı tanımlamış değildir. Ancak kanun faturanın düzenlenmesi hakkında bazı kurallara yer vermiştir. Fatura tanzim edilmesinin öncelikli koşulu, tacirin ticari işletmesi bağlamında mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olmasıdır. Bu koşul, faturanın nitelik itibarıyla sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belge olmasının da gereğidir. Dolayısıyla taraflar arasında bir sözleşme olmadan gönderilen belge, faturanın şekil şartlarını taşısa bile, gerçek anlamda bir fatura olmayıp, öneri (teklif) niteliğinde bir yazıdır. Şüphesiz, taraflar arasındaki sözleşmenin hukuken geçerli olması gerekir. Bu anlamda batıl bir sözleşmeye dayanılarak gönderilen faturaya süresi içinde itiraz edilmemesi, fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılması sonucunu doğurmaz. Fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılmasına ilişkin karinenin uygulanması temel borç ilişkisi doğuran bir sözleşmenin varlığı halinde söz konusu olabilir. Taraflar arasında sözleşmenin bulunup bulunmadığı hususu çekişmeli ise, ispat yükü kuralları çerçevesinde öncelikle sözleşmenin varlığı ispat edilmelidir (Özçelik, Volkan; Fatura İçeriğinin Kabul Edilmiş Sayılması, TBB Dergisi 2018 (138), s. 212 vd.).
-Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (6102 Sayılı TTK 21/2).
-Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222. maddeye bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir.
-Ticari defterlere kaydedilen faturanın teslimi kanıtlamasının nedeni faturanın hukuki niteliği ile doğrudan bağlantılıdır. Zira TTK 21 ve Vergi Usul Kanunu 229. Maddesi gereğince fatura malın teslimi veya işin yapılması üzerine düzenlenmesi gereken belge olduğundan, düzenlenen ve defterlere kaydedilen bu belge teslimi de kanıtlamış olacaktır. Kesin delillerin aksinin yazılı veya kesin deliller ile ispatı gerektiğinden bu karinenin aksinin tanık veya diğer takdiri delillerle de ispatı mümkün değildir.
-Tarafların BA ve BS kayıtlarında dava konusu faturaların kayıtlı olması halinde tarafların ticari defterlerinin incelenmesine gerek yoktur. Zira münazaalı hususlar bizatihi tarafların kayıtları ile ispatlanmış kabul olunur (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19/11/2015 tarih 2015/3302 Esas 2015/12272 Karar sayılı ilamı).
-Davalı tarafın ticari defter ve belgelerinin incelenmesi amacıyla Kütahya … Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılmış, talimat mahkemesi aracılığıyla alınan 05/10/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davalının 2021 yılı resmi defterleri usulüne uygun olarak tutulduğu, , Envanter Defteri Türk Ticaret Kanunu hükümlerine uygun olarak yasal süresi içinde noter onayı yapılmış olduğu,, Yevmiye Defteri ve Defteri Kebir Yönünden E Defter mükellefi olup, yasal süresinde mevzuata uygun şekilde E Beratların oluşturulduğu, davalının resmi kayıtlarına göre davacının davalıdan Takip tarihi ve dava tarihi olan 24.02.2022 Tarihi itibariyle 37.231,11 TL alacağının bulunduğu görüş ve kanaatinin bildirildiği görülmüştür.
-Mahkememiz dosyası yukarıda yer verilen uyuşmazlık noktalarının çözümü ve davacı ticari defterlerinin incelenmesi amacıyla SMMM bilirkişi tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen 03/12/2022 tarihli raporda özetle; davacı tarafın 2021-2022 yılına ait ticari defter ve kayıtlarını usulüne uygun tuttuğu ve sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, davalı tarafın ticari defterlerinin Kütahya …. Asliye Hukuk Mahkemesi 2022/91 talimat dosyası ile incelendiği, 05.10.2022 tarihli talimat dosyası raporuna göre, Davalının 2021 yılı resmi defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğunun, envanter Defterinin Türk Ticaret Kanunu hükümlerine uygun olarak yasal süresi içinde noter onayının yapıldığının, Yevmiye Defteri ve Defteri Kebir Yönünden E-Defter mükellefi olduğunun ve yasal süresinde mevzuata uygun şekilde E- Beratlar oluşturulduğunun beyan edildiği, davacı tarafın davalı tarafa düzenlendiği ve takibe konu ettiği cari hesap ekstresine ait 2021 yılında 1 adet ve KDV dâhil 49.915,97 TL tutarlı faturanın olduğu, 07.09.2021 tarihli, ….. numaralı KDV dahil 49.915,97 TL tutarlı faturanın, açıklama kısmında mal-hizmet, miktar ve birim fiyatı bilgilerinin belirtildiği, faturanın e-fatura olduğu ve teslim eden ile teslim alan kısımlarının olmadığı, imza karşılığından teslim edilmediği ve teslim alınmadığı, iş bu faturanın davacı ve davalı tarafın (talimat raporuna göre) ticari defter ve kayıtlarına işlendiği, davalı tarafın iş bu faturaya itiraz ettiğine dair dosya muhteviyatında tevsik edici belgeye rastlanılmadığı, takibe konu olan 1 adet faturanın tutarların birbirini teyit edecek şekilde taraflarca
karşılıklı olarak Bs-ba Formları ile beyan edildiği, 26.07.2021 Tarihli Davacı Tarafın Logosu Ve Bilgileri İle Hazırlanan Sipariş Talep Belgesi, iş bu belge ile fatura içeriğinin malzeme bilgisi ve miktar olarak birbirini teyit ettiği belgenin davalı tarafın kaşesi ile imzalandığı ve “siparişimizdir” ibaresinin el yazısı ile yazıldığı, 07.09.2021 Tarihli Gönderi Teslim Belgesi, iş bu belgede gönderinin detaylarının belirtildiği, davalı tarafın alıcı konumunda yer aldığı, teslim edilecek şeyin seramik olduğu, teslim bilgileri kısmında 09.09.2021 tarihinde teslim edildiğinin ve teslim alanın … olduğunun beyan edildiği, tarafların ticari defter ve kayıtları karşılaştırıldığında, takip tarihi itibariyle taraflar arasında cari hesap farkının olmadığı, davacı tarafın her iki tarafın ticari defter ve kayıtlarına göre takip tarihi itibariyle 37.231,11 TL alacaklı olduğu, davalı tarafın takip tarihinden önce temerrüde düştüğüne/düşürüldüğüne dair dosya içerisinde bir belgeye rastlanmadığı görüş ve kanaatinin bildirildiği görülmüştür.
-Tarafların ticari defterlerinin incelendiği bilirkişi kök raporu ve talimat raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı tarafın rapora ilişkin beyan ve itiraz dilekçesini ibraz ettiği görülmüş, Mahkememizce alınan kök raporlar dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve kanaat verici bulunmuştur.
-Yukarıda yer verilen açıklamalar doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde; davacı tarafın incelenen ticari defterlerin usulüne uygun tutulup takibe konu alacak kalemlerinin de bu defterlerde kaydedilmiş olması tek başına alacağın varlığına ve fatura içeriği mal ve hizmetlerin teslimi konusuna delil oluşturmamaktadır.
Ancak her iki tarafın ticari defterleri üzerinde mali müşavir bilirkişisi incelemesi yaptırılmak suretiyle alınan gerekçeli raporda dava ve takip konusu faturanın yönünden davacı defterlerinde kaydının bulunduğu, buna karşılık bu faturaların davalının kabul görmüş muhasebe ilkelerine göre tutulan defterlerinde usulüne uygun olarak kaydedildiği belirlenmiştir. Bununla birlikte incelenen BA formlarına göre takibe konu faturaların davalı tarafça da vergi dairesine bildirildiği tespit edilmiştir. Takibe ve davaya konu faturaların davalı ticari defterlerinde kayıtlı olması halinde veya davalının bağlı olduğu vergi dairesi müdürlüğüne BA formları ile bildirilmiş olması halinde fatura içeriği malların davalıya teslim edildiğinin kabulü gerekmektedir. (Yargıtay 19. HD’ nin 2015/12329 E., 2016/6138 K. ve 2014/11846-15110 E.K. sayılı kararları da bu yöndedir.) Bu sebeple faturaya konu malların davalı tarafa teslim edildiği olgusunun davacı tarafça ispatlandığı Mahkememizce kabul edilmiştir
-Buna göre, davalı tarafın fatura içeriğine itiraz etmemiş olması nazara alındığında davalı tarafın fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispat edemediği, bunun yanında takibe konu fatura borcunu ödediğini yazılı belge ile ispat edemediği kanaatine varıldığından itirazın iptali ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
-Her ne kadar davacı taraf takip talebinde asıl alacakla birlikte işlemiş faiz talebinde bulunmuşsa da davalı borçlunun icra takibinden önce temerrüde düşürülmemiş olduğu anlaşıldığından, takip talebindeki işlemiş faize ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
-Davacı vekili, itirazın iptali talebi ile birlikte icra inkar tazminatı talebinde bulunmuştur. Borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için likit ve belirlenebilir bir alacağın mevcut olması gerekmektedir. Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması, böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir.
Buna göre davalı borçlu tarafından fatura ve ticari defter kayıtları ile sabit olan alacağın tereddütsüz bir şekilde likit ve belirlenebilir olması nedeni ile davalı borçlu aleyhine kabul edilen alacak miktarı üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
-Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında davalı tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 37.231,11 TL asıl alacak ve takip tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi üzerinden devamına,
-Alacak likit ve belirlenebilir olduğundan kabul edilen miktarın %20’si üzerinden hesap edilen 7.446,22TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine
-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 2.543,26-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 475,73-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.067,53- TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 475,73-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yargılama sırasında yatırılan 80,70 TL başvurma harcı, 2.500,00 TL bilirkişi ücreti, 263,10 TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 2.843,80 -TL yargılama giderinden davanın kabul red oranına (%94,52) göre hesap edilen 2.688,02-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddine karar verilen miktar üzerinden hesap edilen 2.157,62-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

7-Karar kesinleştiğinde bakiye gider avansının ilgili tarafa derhal iadesine,
8-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Bakırköy Arabuluculuk Bürosu’nun … numaralı arabuluculuk dosyasında suç üstü ödeneğinden karşılanarak ödenen 1.560,00 TL’nin davanın kabul red oranına (%94,52) göre hesap edilen 1.474,55-TL’sinin davalıdan, 85,45-TL’sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair; tebliğden itibaren İKİ HAFTA içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/02/2023

Katip ….
E-İmzalıdır

Hakim …
E-İmzalıdır