Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/193 E. 2022/213 K. 02.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/193 Esas
KARAR NO : 2022/213

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/08/2021
KARAR TARİHİ : 02/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 04/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan dosya incelemesi neticesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Eylül 2009’dan Mayıs 2012’ye kadar dava dışı …..Gıda Dağıtım ve Pazarlama Anonim Şirketi’nde (…. ) kesintisiz ve sürekli olarak çalıştığını, ilgili kurumlarla otomat makinesinin kullanılması için görüşmeler yaptığını, bu makineler üzerine verilecek reklamlar için ajanslarla görüştüğünü, şirketin pazardaki payını arttırmak için görev yaptığını, taraflar arasında 14/11/2011 tarihli ikale sözleşme imzalandığını, bu sözleşmeye göre müvekkilinin rızası olmadan işten çıkartılması durumunda 5 aylık maaşının tazminat olarak ödeneceğinin müvekkiline taahhüt edildiğini, Mayıs 2012’de müvekkilinin işten çıkartıldığını, daha sonra …. Şirketi’nin davalı şirkete devredildiğini, müvekkilin işten ayrıldığı dönem aldığı net ücretin 10 bin TL olduğunu, sözleşmeye göre 5 aylık maaşının tazminat olarak müvekkiline ödenmediğini, bu sebeplerle, 5 aylık tazminat alacağının davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının tamamen hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, Davacı ile dava dışı ….. arasında akdedildiği iddia edilen 14/11/2011 tarihli İkale Sözleşmesinin 1. Maddesi; “….’in iş akdi ….. Hizmetleri Gıda Dağıtım ve Pazarlama A.Ş. Rızası ve onayı ile sonlandığında, takip eden 1 ay içerisinde …’e ….. Hizmetleri Gıda Dağıtım ve Pazarlama A.Ş. Tarafından 5 aylık güncel maaşı tazminat olarak hiçbir ihtar ve işleme gerek duymadan tarafına ödenecektir.” şeklinde olduğu, Sözleşmede kararlaştırıldığı iddia edilen tazminat tutarının hukuki niteliği tartışmalı olup bu husus dilekçe devamında açıklanacağını, ancak niteliği ne olursa olsun alacağın zamanaşımına uğradığını, bu nedenle de Davacı tarafından ikame edilen davanın zamanaşımından reddi gerekmekte olduğunu, davacının belirtilen tarihler arasında ….. adlı şirkette işçi sıfatıyla çalışmadığını, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde de görüleceği üzere ….., …. ile 28/04/2017 tarihinde birleşerek sicilden terkin edilmiş olup tüzel kişiliğini kaybettiğini, Davacı …. ‘in …..’ın ortakların biri ve aynı zamanda da imza yetkili Yönetim Kurulu üyesidir. davacının alacak talebi için 10 yıl beklemesi hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının …..’tan hiçbir alacağı bulunmadığının imza altına alındığını, davacı sadece şirketin ortağı ve Yönetim Kurulu üyesi olup işçi statüsünde olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava, davacı ile davalı arasında akdedilen İkale Sözleşmesinden kaynaklanan hak ediş tutarının faizi ile birlikte davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Dosyanın mahkememize Bakırköy …. İş Mahkemesi’nin … Esas …. Karar sayılı kesinleşmiş görevsizlik kararı ile tevzi edildiği anlaşıldı.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden davalı şirkete devrolunan ….. Hizmetleri Gıda Dağıtım ve Pazarlama A.Ş.’de davacının ortaklığının bulunup bulunmadığının, şirketi temsil ve ilzama yetkili olup olmadığı, yönetim kurulu üyesi olup olmadığı ve şirketi temsil ve ilzama yetkili olması ve payının bulunması halinde payının hangi oranda olduğunun ve şirketi temsil ve ilzama yetkili olması halinde hangi tarihler arasında olduğu sorulmuş, verilen cevabi yazının incelenmesinde davacının devrolunan şirkette 3 yıl süre ile yönetim kurulu üyeliğine seçildiği ve seçilen üç yönetim kurulu üyesinden herhangi ikisinin şirketi temsil ve ilzama yetkili kılındığı, bir dönem katiplik yaptığı, şirketteki payının baskın olduğu veya şirketi tek imza ile temsil ve ilzama yetkili olduğu bir dönem bulunmadığı görülmüştür.
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2016/8526 E.-2016/12244 K. sayılı ilamında “Uyuşmazlığa konu olan dönemde yürürlükte bulunan Türk Ticaret Kanunu’nun 319. maddesine göre, anonim şirketler yönünden yönetim ve temsil yetkisinin yönetim kurulu üyelerine bırakılması hâlinde, bu kişi veya kişiler kişi-organ sıfatını kazanır. Şirketi temsil ve yönetime yetkili kişi-organ sıfatını taşıyan kişiler işveren konumunda bulunduklarından işçi sayılmazlar. Somut olayda davacı 19.01.2005 -05.07.2012 tarihleri arasında davalı bünyesinde yönetici olarak çalıştığını belirterek kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarının tahsiline ilişkin dava açmıştır. Mahkemece, 06.05.2009 tarihinden sonra davacının şirket ortağı ve yönetim kurulu üyesi olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın vekalet ilişktisinden kaynaklandığı gerekçesi ile Asliye Hukuk mahkemesine görevsizlik kararı verilmiştir. Ticaret sicil kayıtlarından davacının davalı şirkette 06.05.2009 tarihinde üç yıllığına yönetim kurulu üyesi seçildiği ve 10,00 TL değerinde pay sahibi olduğu anlaşılmaktadır. Ancak 250.000,00 TL hissesi bulunan davalı şirkette 10,00 TL değerinde pay sahibi olunmasının uyuşmazlığa konu olan dönemde yürürlükte bulunan Türk Ticaret Kanunu gereği anonim şirketlerin beş ortaktan oluşma zorunluluğu sebebi ile sembolik olduğu anlaşılmaktadır. Ticaret sicil kayıtlarına göre anılan dönemde yönetim kurulu üyesi olan davacının şirketi temsil ve ilzam yetkisi de bulunmamaktadır. Hal böyle iken, şirketi temsil ve yönetime yetkili kişi-organ (işveren) sıfatını kazandığı söylenemez. Davalı tarafından tutulan devamsızlık tutanakları, yıllık izin çizelgesi, ücret bordroları ve ihtarnameler de değerlendirildiğinde taraflar arasındaki ilişkide iş sözleşmesinin zaman ve ücret bakımından bağımlılık ve iş görme unsurlarının gerçekleştiği, uyuşmazlığın işçi-işveren ilişkisinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Bu sebeple davaya bakmakla İş Mahkemelerinin görevli olduğu kabul edilerek yargılamaya devam edilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile görevsizlik kararı verilmesi hatalıdır.” şeklindeki kararında ifade edildiği üzere anonim şirketlerde işçi işveren sıfatının birleştiğinin kabul edilebilmesi için payın baskın olması veya temsil ve ilzam yetkisinin bulunması gerekmektedir.
Somut olayın değerlendirilmesinde, davacının talep etmiş olduğu beş maaş ücreti alacağının bulunduğu dönemde şirketteki paylarının baskın nitelikte olmadığı, yönetim kurulu üyeliğine kendisi ile birlikte üç kişinin seçildiği ve seçilen üç yönetim kurulu üyesinden herhangi ikisinin müşterek imza ile şirketi temsil ve ilzama yetkili kılındığı, tek başına yönetim kurulu üyesi olmanın işçi işveren sıfatının aynı kişide birleşmesi olarak kabul edilemeyeceği, davacının talebinin 5522 sayılı İş Kanunu kapsamında olduğu ve uyuşmazlığın İş Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği kanaatine varılmakla HMK’nun 115/2. maddesi gereğince davanın usulden reddine Mahkememiz nezdinde verilen görevsizlik kararının İstinaf denetiminden geçmeden kesinleşmesi halinde olumsuz görev uyuşmazlığının halli bakımından dosyanın yargı yerinin belirlenmesi amacıyla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Açılan davanın HMK’nun 115/2 , HMK’nun 114/1-c maddeleri gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Davaya bakmaya görevli mahkemenin Bakırköy 48. İş Mahkemesi olduğunun TESPİTİNE,
3-Mahkememiz nezdinde verilen görevsizlik kararının istinaf denetiminden geçmeden kesinleşmesi halinde olumsuz görev uyuşmazlığının halli bakımından dosyanın yargı yerinin belirlenmesi amacıyla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
4-HMK nun 331/2.maddesi gözetilerek davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece karara bağlanmasına,
Dair, tarafların yokluğunda dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 02/03/2022

Katip …
¸

Hakim ….
¸