Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/134 E. 2022/117 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/134 Esas
KARAR NO : 2022/117

DAVA : Sigorta (Mal Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 08/02/2022
KARAR TARİHİ : 10/02/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 16/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Mal Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilime ait …. plakalı sigortalı aracın 26.12.2019 tarihinde sürücü ….’in sevk ve idaresinde iken E-6 yan yolu 222. caddeyi takiben İkitelli istikametinde seyir halinde giderken direksiyon hakimiyetini kaybetmesi neticesinde bariyerlere çarptığını ve savrularak sağ yan kısmı üzerine yol üzerine devrilerek maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, sigortalı …..’ın davalı sigorta şirketi nezdinde …. plakalı …. poliçe numaralı zarar sigortalarından olan kasko sigortası ile kayıtlı bulunduğunu, TTK 1401. maddede sigorta sözleşmesi düzenlenmiş olmakla birlikte sigortacının bir prim karşılığında, kişinin para ile ölçülebilir bir menfaatini zarara uğratan tehlikenin, rizikonun, meydana gelmesi hâlinde bunu tazmin etmeyi ya da bir veya birkaç kişinin hayat süreleri sebebiyle ya da hayatlarında gerçekleşen bazı olaylar dolayısıyla bir para ödemeyi veya diğer edimlerde bulunmayı yükümlendiği sözleşme olduğu belirtildiğini, kasko sigortası zarar sigortalarından mal sigortaları içerisinde yer almakla birlikte KTK’da düzenlenen Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasından farklı olarak zorunlu değil ihtiyari bir sigorta türü olduğunu, sigortalı belirlenen pirimi ödemekle yükümlü iken sigortacı da rizikonun gerçekleşmesi halinde oluşan zararı gidermekle yükümlü olduğu, bununla ilgili müvekkili adına sigorta şirketi ile iletişime geçildiğini ancak kendilerinden olumlu bir yanıt alınamadığını, zararı karşılamama nedenleri gerekçelendirilmediğini ve süre gelen arabuluculuk toplantısı neticesinde de anlaşma sağlanamadığından iş bu davayı açmalarının hasıl olduğunu, müvekkiline ait söz konusu sigortalı araçta 23.958,72-TL gibi yüksek miktarlı bir maddi hasar meydana geldiğini, mahkemece belirlenecek bilirkişiler aracılığı ile müvekkile ait araçta meydana gelen maddi hasar bedeli bilimsel olarak açıklığa kavuşturulacağını, tek taraflı kazada sürücü kusurlu olsa dahi, kasko sigortalının aracındaki zararı karşılamakla yükümlü olduğunu, kaskonun teminatları arasında çarpma çarpılma, aracın yanması ya da çalınması gibi durumlar bulunmakla birlikte kaskonun, bu teminatların dışında hangi durumları karşılayacağını ise sigortalı tarafından belirlendiğini, söz konusu olay kasko sözleşmesi ile teminat altına alınan durumlardan olup sigortalı aracın sürücüsünün alkol raporu 0.00 promil çıkmış olduğundan primlerini eksiksiz ödeyen müvekkilinin zararının sigorta şirketi tarafından karşılanması gerektiğini, açılan davanın kabulüne, müvekkili aracında meydana gelen maddi tazminatın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 23.958,72-TL maddi hasar tazminat bedelinin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan alınarak müvekkili davacıya ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
6102 Sayılı T.T.K.’nun 4. maddesinin 1. fıkrası 6335 Sayılı Yasanın 1. maddesi ile değiştirilerek ticari davalar her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları, T.T.K.’nun 4. Maddesinin a bendi gereğince T.T.K.’nun dan kaynaklanan davalar, T.T.K.’nun 4. maddesinin b, c, d, e, f bentlerinde sayılan davalar ve diğer özel kanunlarda Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu kararlaştırılan davalar ticari dava olarak Ticaret Mahkemelerinde görülecektir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun “Tanımlar” başlıklı 3/k.maddesine göre tüketicinin ticari ve mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek ve tüzel kişiyi ifade ettiği, aynı Kanunun m. 3/l.bendine göre tüketici işleminin mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari ve mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık, vb. sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi kapsayacağı; aynı Kanunun 83/2.maddesine göre taraflardan birinin tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer konularda düzenleme olmasının bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği, aynı Kanunun 73/1. maddesinde ise tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu düzenlenmiştir.
Yukarıda açıklanan kanun hükümlerinden anlaşılacağı üzere tüketici işleminden kaynaklanan uyuşmazlığın veya sözleşmenin TTK’nın 4. ve 5. madde hükümleri kapsamında kalan kanunda özel olarak düzenlenen ve ticari dava sayılan bir sözleşmeden kaynaklanmasının herhangi bir önemi yoktur.
28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3/k bendi uyarınca davacının mesleki ve ticari olmayan amaçlarla hareket ettiğinden tüketici konumunda olduğu, bunun aksine yönelik bir beyan ve delilin dosya kapsamında bulunmadığı gibi taraflar arasında yapılan kasko sigorta poliçesinin de tüketici işlemi niteliğinde bulunduğu, buna göre uyuşmazlığın çözümümde Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun hükümlerinin uygulanması ve uyuşmazlığın 6502 sayılı Kanun’un 73/1. maddesi uyarınca görevli mahkeme olan Tüketici Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği nazara alınarak, göreve ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle HMK’nın 114/.1.(c).b,115 maddeleri uyarınca davanın usulden reddi ile kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde dosyanın görevli Bakırköy Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın görev dava şartı yokluğu nedeniyle REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Dosyanın kararı kesinleştiğinde ve talep halinde görevli Bakırköy Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Bakırköy Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
4-6100 sayılı HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceğine; şayet görevsizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizin dosya üzerinden bu durumu tespiti ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceğine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 10/02/2022

Katip ….
¸e-imzalıdır

Hakim ….
¸e-imzalıdır