Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/124 E. 2022/749 K. 23.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/124 Esas
KARAR NO : 2022/749

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/02/2022
KARAR TARİHİ : 23/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 26/09/2022

Davacı tarafından mahkememize açılan dava dosyasının incelenmesi sonunda;
İSTEM:
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; davacı şirket davalı şirkete mal satışı gerçekleştirildiği, ilgili malların davalıya teslim edildiği, takibe konu 21/06/2021 tarihli 11.878,40 TL e- fatura davalıya kesilerek defterlere işlendiği, davalı firma faturaya konu alacağı ödemediği için hakkında Bakırköy ….İcra Müd… E sayılı dosya ile icra takibine geçildiği, davalının haksız itirazı ile takip durduğu, davalının Bakırköy .. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yaptığı haksız itirazın iptalini, davalı borçlunun asıl alacağın %20 si oranında tazminata mahkum edilmesini, yargılama giderlerinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
YANIT:
Davalı tarafa usulüne uygun olarak dava dilekçesi ve tensip zaptı tebliğ edilmiş, ancak davalı tarafça cevap dilekçesi ibraz edilmemiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE:
Dava, davacı tarafından faturaya ve cari hesaba dayalı olarak Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası ile başlatılan ilamsız icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile icra inkar tazminatı talebine ilişkindir.
Mahkememizce icra dosyası, taraflara ait Ba-Bs formları, dosya arasına alınmış, tarafların ticari defterler incelenmiş ve diğer tüm deliller toplanmıştır.
Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasının celp edilerek incelenmesinde, davacı tarafından davalı borçlu aleyhine toplam 11.878,40 TL asıl alacak üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, takip dayanağının 21/06/2021 tarihli e-fatura alacağı 11.878,40 TL”olduğu, ödeme emrine davalı borçlu tarafından yapılan itiraz nedeniyle takibin durduğu görülmüştür.
İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir (YHGK. 2017/19-1634 Esas – 2018/633 Karar sayılı ilamı).

Somut olayda, davacı tarafın davalı ile aralarında süregelen ticari ilişkinin bulunduğu ve bu ticari ilişkiden kaynaklı olarak kesilen faturaların ve cari hesap bedellerinin bedellerinin ödenmediği iddia edilmektedir. Buna göre taraflar arasında çözümlenmesi gereken uyuşmazlık tarafların aralarındaki ticari ilişkinin mevcut olup olmadığı ile varsa bu ilişki kapsamında üzerine düşen edimleri yerine getirip getirmediğinin belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.
Davacı tarafın dava dilekçesi ile ticari defterlere delil olarak dayandığı görülmektedir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanun’ da ticari defterlerle ispata ilişkin hükümlere yer verilmemiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi “Ticari Defterlerin İbrazı ve Delil olması” başlığı altında ticari defterlerle ispata ilişkin hükümler getirmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222. Maddesinde; “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükümlerine yer verilmiştir.
Yargıtay uygulamasına göre; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi gereğince; ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delildir (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 26/09/2018 tarih 2018/2696E. 2018/3431K. sayılı ilamı).

Tarafların BA ve BS kayıtlarında dava konusu faturaların kayıtlı olması halinde tarafların ticari defterlerinin incelenmesine gerek yoktur. Zira münazaalı hususlar bizatihi tarafların kayıtları ile ispatlanmış kabul olunur (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19/11/2015 tarih 2015/3302E. 2015/12272K. sayılı kararı).
Mahkememiz dosyası tarafların ticari defterlerinin incelenmesi için Mali Müşavir bilirkişiye tevdi edilmiş, Mali Müşavir Bilirkişi tarafından düzenlenen raporda özetle; dava konusunun, davacının davalı ile olan ticari ilişki dolayısıyla oluşan fatura alacağının
tahsili amacıyla yürüttüğü takibe yapılan itirazın iptali talebinden ibaret olduğu,
davacı tarafından sunulan 2021 yılı ticari defterlerin T.T.K. ve V.U.K. hükümleri doğrultusunda
sahibi lehine delil niteliğine haiz olduğu, takibe ve davaya konu edilen cari hesap özetinde kayıtlı
faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı taraf ticari defter ve belgelerini incelemeye sunmadığından delil niteliği konusunda
değerlendirme yapılamadığı, davacının ticari defter kayıtlarına göre; davacının davalıdan takip tarihi itibariyle
( 22/10/2021 ) 12.328,40 TL alacaklı olduğu,
davacının davasında haklı görülmesi ve takibin devamına takdir edilmesi halinde; davacının takip
tarihi (22/10/2021) itibariyle davalıdan olan asıl alacağına faiz talep edebileceği,
tarafların inkâr tazminatı ve diğer benzeri taleplerinin sayın mahkemenizin takdiri içinde kaldığı,
neticeten, incelenen ticari defterler, faturalar ve tüm dosya içeriği çerçevesinde takip tarihi itibari
ile davacının davalı yandan taleple bağlılık kuralı gereği 11.878,40 TL alacaklı olduğu,
sonuç ve kanaatine varılmış olduğunun bildirildiği görülmüştür.
Mahkememizce davalı tarafa ticari defterlerini ibraz etmek üzere usulüne uygun bildirim yapılmasına rağmen, davalı tarafın usulüne uygun tebliğe rağmen ticari defter ve belgelerini incelemeye esas olmak üzere mahkemeye ibraz etmediği görülmüştür.
Davacı tarafın ticari defterlerinin incelendiği bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı tarafından rapora itiraz edilmediği görülmüş, Mahkememizce rapor dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve kanaat verici bulunmuştur.
Yukarıda yer verilen açıklamalar doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde; davacı tarafın incelenen ticari defterlerin usulüne uygun tutulup takibe konu alacak kalemlerinin de bu defterlerde kaydedilmiş olması tek başına alacağın varlığına ve fatura içeriği mal ve hizmetlerin teslimi konusuna delil oluşturmamaktadır. Ancak Mahkememizce 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 83. Maddesi ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222/3 gereğince, ticari defterlerin incelenmesine karar verilmiş ise de usulüne uygun ihtarata rağmen davalı tarafça ticari defterlerin ibraz edilmediği görülmektedir. Buna göre davacı tarafın defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesine göre taraflar arasında ticari ilişkinin mevcut olduğu, davacı tarafın ticari defterlerinin kayıtları usulüne uygun olduğundan davacı lehine delil vasfı taşıdığı, bilirkişi raporuyla sabit olan 11.878,40 TL alacağın davacı tarafın ticari defter kayıtlarında yer aldığı anlaşılmaktadır. Buna göre davacı tarafın dava konusu ticari ilişkiden kaynaklı edimlerini yerine getirdiğini ticari defterler kayıtları, davalı tarafın defterlerini ibrazdan kaçınması, dosyada mevcut Ba-BS kayıtları nazara alınarak ispat ettiğinin kabulü gerekmiştir. Buna karşılık olarak davalı tarafın borcunu ödediğini yazılı belge ile ispat edemediği kanaatine varıldığından davanın kabulüne karar verilmiştir.
04.12.1984 tarih ve 3095 sayılı Yasa’nın 2/3. maddesinde, arada sözleşme olmasa bile, ticari işlerde temerrüt faizinin, TCMB’nın kısa vadeli krediler için öngördüğü reeskont faiz oranı olduğu belirtilmiş iken, 15.12.1999 tarih ve 4489 sayılı Yasa ile 3095 sayılı Yasa’da yapılan değişiklik ile, 01.01.2000 tarihinden itibaren ticari işlerde uygulanacak temerrüt faiz oranı, TCMB’nın kısa vadeli avans işlemlerine uyguladığı faiz oranı olarak değiştirilmiştir. Ancak 3095 sayılı Kanun’un 1. maddesi yasal faizi düzenlemiş olup, ticari olmayan işler için temerrüt faizi 2/1, ticari işler için temerrüt faizi ise 2/2. maddede düzenlenmiş ve 1. fıkra temerrüt faizi oranını öngörürken 1. maddede yazılı yasal faiz oranına atıf yapmış, 2. fıkra ise 1. madde hükmünde öngören oranı kısmen baz alarak kendisi ayrı bir oran belirlemiştir. Diğer anlatımla, 1. madde hükmü temerrüt faizini düzenlememiş, “temerrüt faizi” başlıklı 2. maddenin oran olarak kaynağı ve dayanağını oluşturan çerçeve bir hüküm olarak ve ayrıca ticari olan ve olmayan işler için sadece kural olarak uygulanmak üzere sevkedilmiş olup, bu kuralın istisnası olarak 2. maddede temerrüt faizi bakımından farklı bir oran öngörülmüştür. 1. maddede yer alan reeskont faizi ibaresi 21.04.2005 tarih ve 5335 sayılı Kanun’un 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. 01.01.2000 tarihi ile 5335 sayılı Yasa’nın yürürlüğe girdiği tarih arasındaki dönemde yasal faiz ve reeskont faizi, ticari olmayan işler için temerrüt faizini ifade etmekte ve aynı anlama gelmekte ise de, davalı tacirin borcunun dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın 19/1. maddesi uyarınca ticari nitelik gösterdiği, bu davanın aynı Kanun’un 4/1. madde hükmü uyarınca nispi ticari dava olduğu, tacirler arası bu sözleşmenin aynı Kanun’un 3. maddesi uyarınca ticari iş niteliğinde bulunduğu anlaşılmıştır. Ticari işlerde 3095 sayılı Yasa’nın değişik 2/2. maddesi gereğince ticari/avans faizi isteme hakkına sahip olan davacı taraf takip talebinden asıl alacağa yıllık reeskont/avans faizi isteminde bulunmuştur. Buna göre güncel mevzuat ve yürürlükte olan TTK hükümleri gereğince her iki tarafın da tacir olması nedeniyle dava konusu uyuşmazlığın ticari iş niteliğinde olduğu, tacir olan davacının ticari faiz talep edebileceği, bu durumun ödeme emrinde net olarak belirtilmediği anlaşıldığından takip tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz üzerinden takibin devamına karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekili, itirazın iptali talebi ile birlikte icra inkar tazminatı talebinde bulunmuştur. Borçlu lehine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için likit ve belirlenebilir bir alacağın mevcut olması gerekmektedir. Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması, böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir.
Buna göre davalı borçlu tarafından ticari defter kayıtları ve fatura ile sabit olan alacağın tereddütsüz bir şekilde likit ve belirlenebilir olması nedeni ile davalı borçlu aleyhine kabul edilen alacak miktarı üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
-Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında davalının yapmış olduğu itirazın iptali ile, takibin 11.878,40 TL asıl alacak ve takip tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz üzerinden devamına,
-Alacağın likit ve belirlenebilir olması nedeniyle kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 2.375,68 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 797,75 karar ve ilam harcından peşin alınan 143,47 TL harcın mahsubu ile bakiye 654,38 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 143,47 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yargılama sırasında yatırılan 80,70 TL başvurma harcı, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti, 77,50 TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere 1.158,20 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen 9.200,00- TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Bakırköy Arabuluculuk Bürosu’nun …. numaralı arabuluculuk dosyasında suç üstü ödeneğinden karşılanarak ödenen 1.560,00 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair; tebliğden itibaren İKİ HAFTA içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere davacının yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı 23/09/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır