Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1189 E. 2023/939 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/1189
KARAR NO : 2023/939

DAVA : Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/03/2015
KARAR TARİHİ : 28/09/2023
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 17/10/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 12.05.2009 ‘da davalı şirketin % 20 hissesini bedelini ödeyerek devir aldığını ve ortak olduğunu, davalılardan …’ın müvekkile şirketin iş ve işleyişiyle ilgili hiçbir bilgi vermediği gibi şirketin bilançoları, stokları, alış- satışları, banka hesapları, ka-zarar durumu ve diğer hesapları hakkında bilgi vermeyerek denetlemesine izin vermediğini, devamla aradan geçen yıllarda müvekkilinin tüm taleplerine rağmen kendesine hiçbir şekilde kar payı verilmediği gibi aksine şirketin zarar ettiği söylenerek zararların kısmen müvekkili tarafından karşılanmasının istendiğini, şirketin müdürü olan … ‘ın TTK’nun 625. Maddesi ve 230. maddesine aykırı davrandığını, dava dilekçesinde yazılı şirketlerin ortak ve müdürü olması nedeniyle rekabet yasağını ihlal ettiğini, şirketin defter kayıt ve belgelerinde oynamalar yaptığını beyanla şirketteki ortaklık payının güncel rayiç bedelli 10.000 TL, müvekkilinin ortak olduğu tarihten bugüne kadar ki kar payına karşılık olarak 10.000 TL’nin davalılardan alınarak müvekkiline ödenmesini, müvekkilinin haklı nedenlerle davalı şirketteki ortaklığından ayrılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP; Davalılar vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; Davacının kar payını ve ayrılma akçesini de alarak ayrılmak isteidği şirketin ortağı değil şirket tüzel kişiliği olduğunu, bu itibarla usuli …’ı davalı taraf olarak göstermesinin usuli yönden reddi gereken bir husus olduğunu, TTK m614 hükmüne göre de bilgi alma hakkını her zaman kullanabilir ve müvekkilinin esasen bunu engellemediğini, müvekkilinin gerçekten bir an için rekabet yasağına aykırı davranmış olsa dahi bu aşamadan sonra müvekkilinin rekabet yasağına aykırı hareket ettiğini dava konusu yapamayacağını, zira bu hususa ilişkin olarak dava açmaya yönelik hak düşümü süresi olan 3 ay ve her halükarda 1 yıllık sürenin geçtiğini, somut dava da ise davacı şirketten çıkmak yani kendi iradesi ile ayrılmak istediğini, şirketin muhasebesinin düzenli olarak YMM denetiminde tutulmakta ve finansal tablolar düzenli olarak 3 ayda bir ilgili mercilere ulaştırıdığını , ayrıca davacının müvekkili …’ın ticari işleri hakkında öteden beri bilgi sahibi olduğunu, davacının hissesini devri aldığında hisse devir tarihinden önce olan tüm şirketlerden haberdar olup hiçbir itirazda bulunmadığını, adı geçen firmalardan yapıldığı alış- satışlar açıklandığı üzere tamamen faturalı ödemeleri çek veya banka havale eft yoluyla yapılan vergi kanunlarına uyumlu ve nakliyeleri Türkiye’nin büyük nakliye şirketlerine taşıtıldığını, iddiaların aksine tamamen gerçek ticaret olduğunu, davacının şirketteki payını devredek şirketten ayrılma imkanı var iken şirketten çıkmaya yönelik haklı sebepleri olmamasına rağmen sanki varmış gibi TTK m 641 ile bahsedilen ayrılma akçesini bankadan para çeker gibi alarak şirketten çıkma talebini ve sair istemlerinin reddini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava; davacının davalı şirkete ortak olduğu tarihten itibaren kar payına karşılık olarak 10.000 TL’nin davalılardan tahsili istemli ve müvekkilinin haklı nedenlerle davalı şirketteki ortaklığından ayrılması istemine ilişkindir.
Dosyanın, mahkememizden verilen 16/05/2019 tarih ve … Esas … sayılı kararının İstanbul …. Hukuk Dairesi’nin 13/10/2022 tarih ve … Esas … Karar sayılı ilamıyla kaldırılmakla, mahkememizin yukarıdaki esasına kaydının yapıldığı anlaşılmıştır.
Bakırköy …. Noterliğinin 17/11/2021 tarih ve … yevmiye numaralı Limited Pay devir sözleşmesi sureti celp edilmiş incelenmesinde ; Davacı taraf davalı … Limited Pay devir sözleşmesi akdediliği ve Davacının davalı Koton Pamuklu Tekstil Sanayi Ticaret Limited Şirketinden olan hisselerini davalı …’a devredildiğine ilişkin Limited Şirket Pay devir sözlemesi yapıldığı anlaşıldı.
Davada taraf ehliyeti, taraflara ilişkin dava şartları arasında yer alır (HMK’nun md. 114/I-d). Dolayısıyla, davanın her aşamasında mahkemece re’sen araştırılabileceği gibi taraflar da davanın her aşamasında taraf ehliyetinin bulunmadığı hususunu ileri sürebilirler. Taraf ehliyeti, dava şartlarından olduğu için ilke olarak taraf ehliyetinin yokluğunun tespiti halinde dava şartı noksanlığından ötürü mahkemenin davayı usulden reddetmesi gerekir
Kural olarak, taraf ehliyeti ve dava ehliyeti bulunan kişinin, dava takip yetkisi de vardır; davayı açanın dava takip yetkisine de sahip olması gerekir. Dava takip yetkisi, bu yetkiye sahip olanın usuli işlemleri yapma ve talep sonucu hakkında hüküm elde etme ehliyeti (yetkisi) anlamına gelir. Bu anlamı ile davada sıfattan farklıdır. Çünkü sıfat maddi hukuka ilişkindir. Dava takip yetkisi ise şeklidir ve usule ilişkindir. Bu yetkinin bulunması gereken davalarda yetkiye sahip olmayanın açtığı dava, dava şartı yokluğundan dolayı usulden reddedilir. Çünkü davayı takip yetkisi HMK’nun 114/1-e maddesi uyarınca dava şartları arasında sayılmıştır. Dava şartları yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden (re’sen) gözetilir .
Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi HMK’nun 114. maddesinde dava şartları arasında sayıldığından, HMK’nun 115/1. maddesi uyarınca yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden gözetilmesi gerekmektedir. Davada taraf sıfatı (husumet) dava konusu yapılan, maddi hukuktan doğan (subjektif) hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı (husumet) dava konusu subjektif hakka ilişkindir. Başka bir ifadeyle sıfat, dava dilekçesinde davacı ve davalı olarak gösterilenlerin, maddi hukuk açısından, gerçekte bu niteliği taşıyıp taşımadığıyla ilişkilidir ve esas hakkında verilecek olan kararın içeriğinin belirlenmesi bakımından önem taşır. Dava dilekçesinde davacı ve davalı olarak gösterilen kişiler şeklen o davanın taraflarıdır. Ancak mahkemenin bu taraflar arasında dava konusu hakkın esası bakımından bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatına sahip olmaları gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, bu kişilerden birinin o davada gerçekten davacı veya davalı olmak sıfatı yoksa, dava konusu hakkın esasına ilişkin bir karar verilemez ve dava sıfat yokluğundan (husumetten), esastan reddedilir. Taraf sıfatının (davacı bakımından aktif husumet ehliyetinin; davalı bakımından, pasif husumet ehliyetinin) yokluğu, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olduğu için (def’i değil) bir itirazdır. Diğer bütün itiraz hallerinde olduğu gibi sıfat yokluğu da ancak dava dosyasından anlaşılabildiği ölçüde hakim tarafından kendiliğinden (re’sen) gözetilir. Sıfat yokluğu, bir davada dava şartlarından sonra, yani tahkikat aşamasında incelenir. Sıfat yokluğunun, mümkünse diğer itirazlardan önce incelenmesi gerekir. Çünkü, taraflardan birinin taraf sıfatı yoksa, diğer itiraz ve def’ilerin incelenmesine gerek kalmaz (HMK’nun md. 143). Nitekim bu ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 27.11.2013 tarih, 2013/13- 439 E. 2013/1595 K. sayılı kararı ile 25/11/2015 tarih 2014/1-1019 E. 2015/2687 K.sayılı kararlarında da aynen benimsenmiştir.
Bu açıklamalar çerçevesinde somut olayın değerlendirilmesine gelince; dava TTK m.638/2gereğince açılan Limited şirket ortaklığından çıkma talepli olup, davanın şirket ortağı tarafından açılması gerekmektedir. Davacı tarafın, davalı şirketteki hisselerini yargılama sırasında davalı …’a devrettiği, bu sebeple işbu dava yönünden taraf sıfatının bulunmadığı, taraf sıfatının yargılamanın her aşamasında resen gözetilmesi gerektiği anlaşılmakla açılan davanın taraf sıfatı yokluğundan reddine karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
AÇILAN DAVANIN TARAF SIFATI YOKLUĞU NEDENİYLE REDDİNE,
1-Alınması gereken 269,85 TL’nin davacı tarafından peşin yatırılan 341,55 TL’den tenzili sonucu bakiye 71,70 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
3-Davalılar tarafından yapılan 50,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’ne göre takdir olunan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalılar vekilinin yüzlerine karşı, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 28/09/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır