Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/1109 Esas
KARAR NO : 2023/715
DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 14/11/2022
KARAR TARİHİ : 07/07/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 04/08/2023
Davacı tarafından mahkememize açılan dava dosyasının incelenmesi sonunda;
İSTEM:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davalı taraf aleyhine ilamsız takip yoluyla 14.09.2022 tarihli Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü …. E. Sayılı icra dosyası kapsamında takip başlatıldığını, davalının borcuna 04.10.2022 tarihli dilekçe ile itiraz ettiğini, yaptığı itirazda ödeme emrinde yazılı sebepten veyahut başkaca sebeplerden kaynaklanan herhangi bir borcunun olmadığını ileri sürerek borca, faize ve ferilerine itiraz ettiğini, bu iddiaların haksız ve yersiz olduğunu, davalının müvekkili 07.11.2022 tarihinde düzenlenen dekonttan da anlaşılacağı üzere borcun anapara tutarı olan 15.444,00 TL’yi ödediğini, 04.10.2022 tarihli dilekçe ile yapmış olduğu itirazın hukuki ve kanuni mesnetten yoksun olduğunu açıkça kabul ettiğini, ancak davalı taraf borcun fer’ilerini, yargılama giderlerini ve icra vekalet ücretlerini ödemediğini, davalı şirketin icra takibinin ana para tutarı olan 15.444,00 TL tutarı ödeyerek borcu kabul ettiğini fakat ferileri ödemekten imtina ettiğini, bu nedenle iş bu itirazın iptali amacıyla bu davanın açılmasının zaruret hasıl olduğunu, davalı tarafından kötü niyetli şekilde yapılan itiraz söz konusu olduğundan açıklanan nedenlerle davalının (Borçlunun) haksız ve yersiz olarak yaptığı itirazların iptalini, takibin devamını, davalının (borçlunun) %20 den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
YANIT:
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacı ile akdedilen nakliye – yük sözleşmesi uyarınca, davacının sözleşmede belirtilen lokasyonlar ve müvekkili şirket operasyonları kapsamında taşıma nakliye işi gerçekleştireceğinin kararlaştırıldığını, sözleşme uyarınca davacı tarafın ilgili sevkiyatları gerçekleştirdikten sonra sevkiyata ilişkin tüm evraklarını (sevk irsaliyesi, taşıma irsaliyesi vs.) eksiksiz olarak teslim etmekle yükümlü olduğunu, söz konusu evraklar eksiksiz olarak teslim edildikten sonra ilgili taşıma işlemine ilişkin ödemelerin yapılacağı hususunun sözleşmede açıkça imza altına alındığını, keza davacının mezkur sözleşme uyarınca nakliye faturasına istinaden eksiklikler tamamlanmaksızın faturaya ve ilgili taşıma işlemine ilişkin ödeme yapılmayacağını açıkça kabul ettiğini, bu kapsamda, icra takibine konu faturaya ilişkin taşıma işlemine ait evraklar müvekkili şirkete eksik teslim edildiğini, keza, teslim edilen evrakların arasında taşıma irsaliyesinin bulunmadığını, bu kapsamda davacı ile akdedilen sözleşme uyarınca davacıya ödeme yapılmasının mümkün olmadığını, gerçekleştirilen nakliye işlemine ilişkin olarak eksik evrak bulunması sebebiyle, davacı ile akdedilen sözleşme’ye de uygun olarak ve haklı sebeple ödeme gerçekleştirilmediğini, davacının söz konusu nakliye işlemi kapsamında evraklarında eksiklik bulunması ve taşıma işlemini gerçekleştirdiğini ispat edememesine rağmen düzenlediği faturaya istinaden icra takibi başlatması haksız çıkar elde etme çabasından ibaret olduğunu, zira takip sonrasında evraklarındaki eksiklikler tamamlandığını ve taşıma irsaliyesine ilişkin eksikliklerin tamamlanması akabinde davacının ödemesinin gerçekleştirildiğini, bu süreçte davacı ile şifahen gerçekleştirilen görüşmelerde, evrakların eksik olduğu hususu davacı tarafından ikrar edildiğini ve ana paranın ödenmesi halinde sulh olunacağı hususunda mutabık kalındığını, hal böyle iken, davacının müvekkil şirket ile akdettiği Sözleşme’ye aykırı davranması ve bu kapsamda icra takibi başlatması haksız olduğunu, arz ve izah edilen nedenlerle; huzurdaki haksız davanın reddini, icra takibinin kötü niyetli ve haksız başlatılmış olması sebebiyle davacı aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini iddia ve talep ettiği görülmüştür.
KANITLAR VE GEREKÇE:
-Dava, davacı tarafından davalı aleyhine Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasıyla fatura alacağına dayanılarak başlatılan ilamsız icra takibinde davalı tarafın dosya borcunu haricen ödediği ancak takip konusu alacağın ferilerinin ödenmediği iddiasıyla davalı tarafından icra takibinin ferilerine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
-Mahkememizce icra dosyası, taraflara ait Ba-Bs formları, dosya arasına alınmış, ticari defterler incelenmiş ve diğer tüm deliller toplanmıştır.
-Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı takip dosyasının celp edilerek incelenmesinde; davacı takip borçlusu tarafından davalı takip borçlusu aleyhine 15.444,00 TL alacak üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, takip dayanağının “…. nolu fatura alacağı” olduğu, davalı borçlu tarafından takibe süresi içerisinde itiraz edilmesi nedeniyle takibin durduğu görülmüştür.
-2004 Sayılı İİK 67. maddesi gereğince itirazın iptali davalarının görülüp hükme bağlanabilmesi için geçerli bir icra takibi bulunması, süresinde borca itiraz edilmesi ve 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması dava şartı niteliğindedir.
-İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir (YHGK. 2017/19-1634 Esas – 2018/633 Karar sayılı ilamı).
-Somut olayda davacı taraf davalı ile aralarındaki ticari ilişki kapsamında fatura alacağına dayanarak başlatmış olduğu icra takibindeki asıl borç miktarının ödendiğini ancak takibin ferilerine ilişkin ödeme yapılmadığını iddia etmekte iken davalı tarafın ise davacı ile aralarında taşıma işinde kaynaklı bir ticari iş olduğunu inkar etmediği ve fakat davacı tarafça fatura ve irsaliyelere ilişkin eksik evraklar süresinde tamamlanmadığından takipten önce ödeme yapılamadığının, takipten sonra evrakların tamamlanması ile borcun ödendiğini iddia ettiği görülmektedir.
-Dava konusu somut olayda taraflar arasındaki taşıma ilişkisinin hizmet sözleşmesi niteliğinde olduğu kuşkusuzdur. Kural olarak hizmet sözleşmesinin yazılı olarak düzenlenmesi bir geçerlilik şartı değildir. Bu şekilde düzenlenmiş olması ispat bakımından önem arz etmektedir. Ancak somut olayda her iki tarafça sözleşme ilişkisi inkar edilmediğinden bu hususta bir ihtilaf bulunmamaktadır. Bu bakımdan sözleşme kapsamında işlerin eksiksiz yerine getirildiğini ispat külfeti davacı taraf üzerinde bulunmaktadır. Davacı taraf HMK 190. Maddesi gereğince faturaya konu hizmeti sunduğunu, sözleşme kapsamında yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdiğini dava değeri de gözetildiğinde yazılı olarak ispat etmelidir.
-Davacı tarafın dava dilekçesi ile ticari defterlere delil olarak dayandığı görülmektedir.
-Mahkememizce 03/03/2023 tarihli ön inceleme duruşmasında tarafların ticari defter ve belgelerinin incelenmesine karar verilmiş, bu doğrultuda 24/04/2023 günü saat 14:00 inceleme gün ve saati olarak belirlenmiş, bilirkişi ücreti olarak takdir edilen 3.000,00 TL delil avansının ikmal edilmesi husunda davacı vekiline iki haftalık kesin süre süre verilmesine, verilen kesin sürede delil avansının ikmal edilmemesi halinde 6100 s. HMK m. 324/2 gereğince başvurulan ticari defter incelemesi ve bilirkişi delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılacağının ve dosya kapsamına göre karar verilebileceğinin davacı vekiline ihtarına karar verilmiştir.
-Akabinde Mahkememizin 03/03/2023 tarihli duruşma ara kararı gereğince tarafların ticari defter ve belgeleri ile dosya üzerinde 24/04/2023 günü saat 15:10’da SMMM bilirkişi tarafından inceleme yapılmasına karar verilmiş ise de verilen kesin süre içerisinde bilirkişi ücretinin yatırılmadığı, bilirkişi ücretinin 24/04/2023 günü saat 15:52:44’te yatırıldığı anlaşıldığından, dosyanın bilirkişiye tevdi edilemediğine ve inceleme yapılamadığına dair tutanak imza altına alınmıştır.
-Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin 21/10/2014 tarihli, 2013/18048 Esas, 2014/28541 Karar sayılı ilamında vurgulandığı üzere;
-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun’un 324. maddesinde delil ikamesi avansı, 325. maddesinde ise re’ sen yapılması gereken işlemlerde giderler düzenlenmiştir.
-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 324. maddesinde “Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır. Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümler saklıdır” düzenlemesine yer verilmiştir.
-Aynı Kanun’un 325. maddesinde ise “Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işlerde, hâkim tarafından resen başvurulan deliller için gereken giderlerin, bir haftalık süre içinde taraflardan birisi veya belirtilecek oranda her ikisi tarafından ödenmesine karar verilir. Belirlenen süre içinde bu işlemlere ait giderleri karşılayacak miktarda avans yatırılmazsa, ileride bu gideri ödemesi gereken taraftan alınmak üzere Hazineden ödenmesine hükmedilir”. düzenlemesine yer verilmiştir.
-Tanık dinlenmesi, bilirkişi raporu alınması ve keşif gideri gibi delil ikamesine yönelik giderlerin delil avansı kapsamın değerlendirilmesi gerekmektedir. Ayrıca delil ikamesi avansının da ispat külfetine göre taraflara yükletilmesi gerekir. Diğer yandan örneğin resen hesap raporu alınacaksa giderin 325. maddesi kapsamında değerlendirilmesi isabetli olacaktır.
-Ancak, yukarda açıklandığı üzere dava şartı olarak öngörülen müessesenin davanın reddine yol açması sebebiyle mahkemece gider avansı ile delillerin ikamesine yönelik avans ayrılmalı, gider avansının da nelerden ibaret olduğu net olarak belirlenmeli ve tarafa da hem gider avansının hem de delil ikamesi avansının hukuki sonuçları konusunda uyarı yapılmalıdır.”
-Yine Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222/1. Maddesi’nde “- (1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir” düzenlemesine yer verilmiştir.
-Somut olay davacı tarafın iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi yönünden ticari defter ve belgelerin ibrazı zorunlu olup, davacı tarafça da ticari defterlere delil olarak dayanıldığı görülmektedir.
-Mahkememizce tesis edilen ara kararlar ile davacı tarafa delil avansının yatırılmaması ve ticari defterlerin ibraz edilmemesi halinde halinde sonuçlarının ne olacağı açıkça belirtilmiş ve fakat davacı vekili tarafından süresi içerisinde eksik delil avansının ikmal edilmediği görülmüştür.
-Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi hükmü uyarınca; Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. 6100 sayılı HMK ‘nın 190/1 maddesi gereğince ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
-Yukarıda yer verilen açıklamalar doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde, davacı tarafın dava konusu takip yönünden davalının itirazının haksız olduğu ve bu doğrultuda takibin ferileri yönünden yapılan itirazın iptaini talep ettiği sabit olup, ispat yükünün davacı yan üzerinde olduğu, davacının iddialarını ispat ile yükümlü olduğu kuşkusuzdur. Davacının dava dilekçesindeki delil listesinde bilirkişi ve ticari defter deliline dayanmaktadır. Ayrıca aksi durumda dahi davaya konu iddiaların değerlendirilmesi için bilirkişi incelemesinin yapılması ve ticari defterlerin incelenmesi uyuşmazlığın esasının çözümü bakımından davanın niteliği itibariyle zorunluluk arz etmektedir. Buna göre dosyadaki talepler yönünden bilirkişi ve ticari defter incelemesi yapılmaksızın davanın ispatı mümkün değildir. Mahkememizce davacı tarafa verilen kesin süreler içerisinde davacı tarafça eksik delil avansının yatırılmadığı, bu nedenle bilirkişi incelemesi yapılamadığı görülmektedir,
-Açıklanan nedenlerle davacının dosyada mevcut delil ve belgelerle davasını ispat edemediği kanaatine varıldığından ispat edilemeyen davanın esastan reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 189,15-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça sarf edilen yargılama gider bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir edilen 3.630,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Büyükçekmece Arabuluculuk bürosunun … numaralı arabuluculuk dosyasında Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 3.120,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
7-Bakiye gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa derhal iadesine,
Dair; davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
07/07/2023
Katip …
e-imzalıdır
Hakim …
e-imzalıdır