Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1103 E. 2023/743 K. 12.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/1103
KARAR NO : 2023/743

DAVA : Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması)
DAVA TARİHİ : 02/12/2022
KARAR TARİHİ : 12/07/2023
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 14/07/2023

DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin ortağı olduğunu, davalı şirket ortağının müvekkilinin eşi olup taraflar arasındaki boşanma ve mal rejiminin tasfiyesi davasının halen derdest olduğunu, davalı tarafından müvekkilinin sıfat ve yetkilerinin kaldırılmasına ilişkin olarak karar alındığının, ortaklıktan çıkarma kararına karşı Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesinin …. esas sayılı dosyasının derdest olduğunu, davalı tarafından şirket ortağı ve müdür sıfatı ile tek başına karar alamayacağını bilmesine rağmen muvazaalı işlemler yapmakta olduğunu, davalının şirket menfaatlerine aykırı, zarar verici davranışlar içerisinde bulunduğunu, kendi menfaatlerini şirketin menfaatlerinden üstün gördüğünü, davalının müvekkilinin ölümünü istediğini ve bu konuda bir çalışanını da azmettirdiğini, bu hususun Büyükçekmece CBS’nın … soruşturma sayılı dosyasından görüleceğini belirterek davanın kabulü ile …..’ın şirket müdürlüğünden azline, şirkete yönetim ve denetim kayyımı atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesinin …. esasına kayıtlı olarak ortaklıktan çıkarma davası açtığını, bu davanın derdest olduğunu, ayrıca davacının …. şirketine zarar vermesi sebebiyle Bakırköy ….Asliye Ticaret Mahkemesinin …. esas sayılı dosyasından müdürlükten azlinin istendiğini, 03/11/2022 tarihli duruşmada kayyım atandığını, işbu davanın da bu sebeple açıldığını, davacının haklı sebeple çıkarılmasına ilişkin olarak Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esasına kayıtlı davanın da derdest olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;

Dava TTK m.630/2 gereğince açılan şirket müdürünün azli talepli dava olup, uyuşmazlığın şirket müdürünün görevden azlini gerektirir haklı sebebin mevcut olup olmadığı, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal edip etmediği hususlarında toplandığı anlaşılmıştır.
Dava konusu uyuşmazlığın tespiti amacıyla davalı şirketin ticari defter ve belgeleri ile dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
SMMM …. ve Prof. Dr. …. tarafından düzenlenen raporda, davalı şirkete ait ticari defterler sunulmadığından şirketin genel bilanço ve ticari defterleri
hakkında değerlendirme yapılamadığı ancak; dava dosyasına sunulan 2022-3. Dönem geçici
vergi beyannamelerine göre;Şirketin 2022 yılının ilk 9. Ayına kadar 181.718.664,61 TL
satış/faaliyet gelirinin bulunduğu, şirketin faal bir şirket olduğu, Şirketin ticari defter ve
belgeleri incelemeye sunulmadığından şirketin özvarlığı, işletme net sermayesi, borca
batıklık gibi mali durumlarının tespitinin yapılamadığı,
şirkete ait defter ve kayıtların tarafımıza incelenme için sunulması halinde azle ilişkin mevcut
veriler ışığında varılan sonucun değişebileceği, davacının iddialarını somutlaştıran belge
sunulmadığı ve dosya kapsamının davalı müdürün haklı sebeple azlini gerektirecek yeterli veri
içermediği belirtilmiştir.
Yargılama sırasında davacı taraf, hisselerini davalıya devretmiş olup limited şirket hisse devir sözleşmesi dosyaya ibraz edilmiştir.
Davada taraf ehliyeti, taraflara ilişkin dava şartları arasında yer alır (HMK’nun md. 114/I-d). Dolayısıyla, davanın her aşamasında mahkemece re’sen araştırılabileceği gibi taraflar da davanın her aşamasında taraf ehliyetinin bulunmadığı hususunu ileri sürebilirler. Taraf ehliyeti, dava şartlarından olduğu için ilke olarak taraf ehliyetinin yokluğunun tespiti halinde dava şartı noksanlığından ötürü mahkemenin davayı usulden reddetmesi gerekir (Prof. Dr. Süha Tanrıöver, Medeni Usul Hukuku cilt 1, Ankara 2016, sh 485 vd.; Prof. Dr. Ramazan Arslan, Prof. Dr. Ejder Yılmaz, Prof. Dr. Sema Taşpınar Ayvaz; Medeni Usul Hukuku, 1. Baskı Ankara 2016, s: 250).
Kural olarak, taraf ehliyeti ve dava ehliyeti bulunan kişinin, dava takip yetkisi de vardır; davayı açanın dava takip yetkisine de sahip olması gerekir. Dava takip yetkisi, bu yetkiye sahip olanın usuli işlemleri yapma ve talep sonucu hakkında hüküm elde etme ehliyeti (yetkisi) anlamına gelir. Bu anlamı ile davada sıfattan farklıdır. Çünkü sıfat maddi hukuka ilişkindir. Dava takip yetkisi ise şeklidir ve usule ilişkindir. Bu yetkinin bulunması gereken davalarda yetkiye sahip olmayanın açtığı dava, dava şartı yokluğundan dolayı usulden reddedilir. Çünkü davayı takip yetkisi HMK’nun 114/1-e maddesi uyarınca dava şartları arasında sayılmıştır. Dava şartları yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden (re’sen) gözetilir (Prof. Dr. Ramazan Arslan, Prof. Dr. Ejder Yılmaz, Prof. Dr. Sema Taşpınar Ayvaz; Medeni Usul Hukuku 1. Baskı Ankara 2016 sh 257-258).
Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi HMK’nun 114. maddesinde dava şartları arasında sayıldığından, HMK’nun 115/1. maddesi uyarınca yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden gözetilmesi gerekmektedir. Davada taraf sıfatı (husumet) dava konusu yapılan, maddi hukuktan doğan (subjektif) hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı (husumet) dava konusu subjektif hakka ilişkindir. Başka bir ifadeyle sıfat, dava dilekçesinde davacı ve davalı olarak gösterilenlerin, maddi hukuk açısından, gerçekte bu niteliği taşıyıp taşımadığıyla ilişkilidir ve esas hakkında verilecek olan kararın içeriğinin belirlenmesi bakımından önem taşır. Dava dilekçesinde davacı ve davalı olarak gösterilen kişiler şeklen o davanın taraflarıdır. Ancak mahkemenin bu taraflar arasında dava konusu hakkın esası bakımından bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatına sahip olmaları gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, bu kişilerden birinin o davada gerçekten davacı veya davalı olmak sıfatı yoksa, dava konusu hakkın esasına ilişkin bir karar verilemez ve dava sıfat yokluğundan (husumetten), esastan reddedilir. Taraf sıfatının (davacı bakımından aktif husumet ehliyetinin; davalı bakımından, pasif husumet ehliyetinin) yokluğu, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olduğu için (def’i değil) bir itirazdır. Diğer bütün itiraz hallerinde olduğu gibi sıfat yokluğu da ancak dava dosyasından anlaşılabildiği ölçüde hakim tarafından kendiliğinden (re’sen) gözetilir. Sıfat yokluğu, bir davada dava şartlarından sonra, yani tahkikat aşamasında incelenir. Sıfat yokluğunun, mümkünse diğer itirazlardan önce incelenmesi gerekir. Çünkü, taraflardan birinin taraf sıfatı yoksa, diğer itiraz ve def’ilerin incelenmesine gerek kalmaz (HMK’nun md. 143). (Prof. Dr. Ramazan Arslan, Prof. Dr. Ejder Yılmaz, Prof. Dr. Sema Taşpınar Ayvaz; Medeni Usul Hukuku, 1. Baskı, Ankara 2016, s. 258-261).Nitekim bu ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 27.11.2013 tarih, 2013/13- 439 E. 2013/1595 K. sayılı kararı ile 25/11/2015 tarih 2014/1-1019 E. 2015/2687 K.sayılı kararlarında da aynen benimsenmiştir.
Bu açıklamalar çerçevesinde somut olayın değerlendirilmesine gelince; dava TTK m.630/2 gereğince açılan şirket müdürünün azli talepli olup, davanın şirket ortağı tarafından açılması gerekmektedir. Davacı tarafın, dava dışı şirketteki hisselerini yargılama sırasında davalıya devrettiği, bu sebeple işbu dava yönünden taraf sıfatının bulunmadığı, taraf sıfatının yargılamanın her aşamasında resen gözetilmesi gerektiği anlaşılmakla açılan davanın taraf sıfatı yokluğundan reddine karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
AÇILAN DAVANIN TARAF SIFATI YOKLUĞU NEDENİYLE REDDİNE,
1-Alınması gereken 269,80 TL’nin davacı tarafından peşin yatırılan 80,70 TL’den tenzili sonucu eksik bakiye 189,10 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’ne göre takdir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup, anlatıldı.12/07/2023

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır