Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1090 E. 2023/615 K. 09.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/1090 Esas
KARAR NO : 2023/615

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/11/2022
KARAR TARİHİ : 09/06/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 12/06/2023
Davacı tarafından mahkememize açılan dava dosyasının incelenmesi sonunda;
İSTEM:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin faturaya bağlı cari hesap alacağının tahsili amacıyla Bakırköy … İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyası ile 14.06.2022 tarihinde ilamsız icra takibi başlattığını, davalı-borçlu şirkete iş bu dosyadan çıkarılan ödeme emrinin 21.06.2022 tarihinde tebliğ edildiğini, davalı-borçlu şirketin 27.06.2022 tarihinde itiraz dilekçesi sunarak; takibe, borca faize ve ferilerine itiraz ettiğini, davalı-borçlunun itirazının haksız ve kötüniyetli olduğunu, müvekkili şirket ile davalı- borçlu arasında uzun yıllardır ticari alım/satım ilişkisinin mevcut olduğunu, bu ticari alışveriş sonucu müvekkili şirketin davalı-borçlu şirketten faturalara ve cari hesabına dayalı 57.304,38 TL alacağının mevcut olduğunu, müvekkilinin davalı ile aralarındaki ticari ilişki nedeniyle e-fatura düzenlendiğini, faturaya konu malları davalıya teslim ettiğini, davalının faturaya herhangi bir itirazının olmadığını, bahse konu fatura bedellerinin ödenmediğini, müvekkilinin alacağının tarafların ticari defterleri ve BA-BS formları incelendiğinde görüleceğini açıklanan nedenlerle, davanın kabulünü, davalı-borçlunun Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu haksız itirazın 57.304,38 TL’lik kısmı yönünden iptalini, davalı-borçlunun itirazı haksız ve kötü niyetli olduğundan alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı-borçluya yükletilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
YANIT:
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacıya hiçbir borcu bulunmadığını, davacı taraf cari hesap ekstresini borca dayanak göstermiş ise de taraflar arasında bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, borcun varlığını kabul etmemekle birlikte davacı tarafın icraya konu ettiği alacak kaleminin muaccel bir alacak olmadığını, sözleşme olmadan tutulmuş ve dosyaya ibraz edilmiş cari hesaba bakıldığında dahi müvekkilinin yapmış olduğu ödemelerin dikkate alınmadığını, ödemelere rağmen mükerrer talepte bulunulduğunu, takibi haksız ve iyi niyetli olmadığını, hukuka aykırı olduğunu, davanın reddini ve Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün .. Esas sayılı icra takibinin iptaline karar verilmesini, kötü niyeti aşikar olan davacının %20’den aşağı olmamak üzere tazminat ödemeye mahkum edilmesini, ayrıca yargılama giderleriyle avukatlık ücretinin dahi davacıya yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep ettiği görülmüştür.
KANITLAR VE GEREKÇE:
-Dava, davacı tarafından davalı aleyhine Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı dosyası ile başlatılan ilamsız icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın 57.304,38 TL’lik bedel yönünden iptali istemine ilişkindir.
-Mahkememizce icra dosyası, taraflara ait Ba-Bs formları, dosya arasına alınmış, ticari defterler incelenmiş ve diğer tüm deliller toplanmıştır.
-Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı takip dosyasının celp edilerek incelenmesinde; davacı takip borçlusu tarafından davalı takip borçlusu aleyhine 57.304,38 TL asıl alacak, 9.751,16 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 67.055,54 TL üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, takip dayanağının “19.05.2021 vade tarihli Cari Hesap Alacağı” olduğu, davalı borçlu tarafından takibe süresi içerisinde itiraz edilmesi nedeniyle takibin durduğu görülmüştür.
-2004 Sayılı İİK 67. maddesi gereğince itirazın iptali davalarının görülüp hükme bağlanabilmesi için geçerli bir icra takibi bulunması, süresinde borca itiraz edilmesi ve 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması dava şartı niteliğindedir.
-İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir (YHGK. 2017/19-1634 Esas – 2018/633 Karar sayılı ilamı).
-Somut olayda davacı taraf davalı ile aralarında ticari ilişki kapsamında mal alım satımları gerçekleştirildiğini, fatura konusu mallar teslim edilmesine rağmen davalı tarafından fatura bedellerinin ödenmediğini iddia etmekte iken, davalı taraf tek başına faturanın ticari ilişkinin ve borcun varlığına ispata yeterli olmadığını, davacı tarafça mükerrer ödeme talep edildiğini iddia etmektedir.
-Davaya konu alacağın incelenmesinde; alacağın taraflar arasındaki satış sözleşmesi ilişkisine dayandığı anlaşılmaktadır.
-Satış sözleşmesi Türk Borçlar Kanununun 207 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan hükümlere göre satım, satıcının satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşme olarak tanımlanmıştır. Satış sözleşmesinin geçerli olabilmesi için icap ve kabul iradelerinin birleşmesi gerekli ve yeterlidir. Sözleşmenin yazılı yapılması geçerlilik için şart değildir. Yazılı yapılması ispat bakımından önem taşımaktadır. Buna göre, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça ve aksine bir adet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler. Karşılıklı edimlerin ifasında, satıcı malı teslim ettiğini önce kanıtlamalıdır. Bu ispatlandığında bedelin alıcı tarafından alıcı tarafından ödendiği ispatlanmalıdır. 6100 sayılı HMK’nın 190/1 maddesi gereğince ispat yükü, anında özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Yine aynı Yasanın 200/1 maddesi gereğince eldeki davanın değer ve miktar itibariyle yazılı belgeyle ispat edilmesi gerekmektedir.
-Davacı tarafın dava dilekçesi ile ticari defterlere delil olarak dayandığı görülmektedir.
-6102 sayılı Türk Ticaret Kanun’ da ticari defterlerle ispata ilişkin hükümlere yer verilmemiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi “Ticari Defterlerin İbrazı ve Delil olması” başlığı altında ticari defterlerle ispata ilişkin hükümler getirmiştir.
-Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222. Maddesinde; “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükümlerine yer verilmiştir.
-Yargıtay uygulamasına göre; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi gereğince; ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delildir (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 26/09/2018 tarih 2018/2696E. 2018/3431K. sayılı ilamı).
-Türk Ticaret Kanunu faturayı tanımlamış değildir. Ancak kanun faturanın düzenlenmesi hakkında bazı kurallara yer vermiştir. Fatura tanzim edilmesinin öncelikli koşulu, tacirin ticari işletmesi bağlamında mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olmasıdır. Bu koşul, faturanın nitelik itibarıyla sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belge olmasının da gereğidir. Dolayısıyla taraflar arasında bir sözleşme olmadan gönderilen belge, faturanın şekil şartlarını taşısa bile, gerçek anlamda bir fatura olmayıp, öneri (teklif) niteliğinde bir yazıdır. Şüphesiz, taraflar arasındaki sözleşmenin hukuken geçerli olması gerekir. Bu anlamda batıl bir sözleşmeye dayanılarak gönderilen faturaya süresi içinde itiraz edilmemesi, fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılması sonucunu doğurmaz. Fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılmasına ilişkin karinenin uygulanması temel borç ilişkisi doğuran bir sözleşmenin varlığı halinde söz konusu olabilir. Taraflar arasında sözleşmenin bulunup bulunmadığı hususu çekişmeli ise, ispat yükü kuralları çerçevesinde öncelikle sözleşmenin varlığı ispat edilmelidir (Özçelik, Volkan; Fatura İçeriğinin Kabul Edilmiş Sayılması, TBB Dergisi 2018 (138), s. 212 vd.).
-Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (6102 Sayılı TTK 21/2).
-Tarafların BA ve BS kayıtlarında dava konusu faturaların kayıtlı olması halinde tarafların ticari defterlerinin incelenmesine gerek yoktur. Zira münazaalı hususlar bizatihi tarafların kayıtları ile ispatlanmış kabul olunur (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19/11/2015 tarih 2015/3302 Esas 2015/12272 Karar sayılı ilamı).
-Mahkememiz dosyası tarafların ticari defterlerinin incelenmesi amacıyla Smmm Bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen 24/03/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı …. Tic. Ltd. Şti.’nin incelenen 2022 takvim yılına ait ticari
defterlerinin sahibi lehine delil olma vasfına haiz olduğu,
davacı …. Tic. Ltd. Şti.’nin incelenen 2022 yılına ait ticari defter ve
belgelerinde, Davalı … Mağazacılık Tic. Ltd. Şti. … Hesap Kodu ile
Alıcılar hesabında hareket gördüğü, hesabın 57.304,38 TL borç bakiyesi verdiği, icra takip
tarihi itibariyle davacı şirketin davalı şirketten toplam 57.304,38 TL alacağı bulunduğunun tespit edildiği,
davalı … Mağazacılık Tic. Ltd. Şti.’nin incelenen 2022 takvim yılına ait
ticari defterlerinin sahibi lehine delil olma vasfına haiz olduğu,, davalı … Mağazacılık Tic. Ltd. Şti.’nin incelenen 2022 yılına ait ticari
defter ve belgelerinde, Davacı … Tic. Ltd. Şti. … Hesap Kodu ile Satıcılar
hesabında hareket gördüğü, hesabın 57.304,38 TL alacak bakiyesi verdiği, icra takip tarihi
itibariyle davalı şirketin davacı şirkete toplam 57.304,38 TL borcu bulunduğunun tespit
edildiği,
takip ve dava konusu faturaların
taraflarca BA – BS formlarıyla ilgili vergi dairelerine bildirimlerinin yapıldığı, her iki taraf
ticari defter kayıtlarının birbirini desteklediği,
davacının, Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas numaralı icra
dosyasında icra takibini yaptığı 57.304,38 TL tutarın tarafımıza ibraz edilmiş bulunan
incelemeye konu yasal defterler içerisinde kayıtlandığı ve defter, kayıt, belge ve deliller
ışığında takip tarihi itibariyle alacak aslına ilişkin tutarın 57.304,38 TL olduğu görüş ve kanaatinin bildirildiği görülmüştür.
-Tarafların ticari defterlerinin incelendiği bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davacı tarafın rapora ilişkin beyan dilekçesi ibraz ettiği görülmüştür.
-Mahkememizce rapor dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve kanaat verici bulunmuş ve bu doğrultuda hükme esas alınmıştır.
-Yukarıda yer verilen açıklamalar doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde; davacı tarafın incelenen ticari defterlerin usulüne uygun tutulup takibe konu alacak kalemlerinin de bu defterlerde kaydedilmiş olması tek başına alacağın varlığına ve fatura içeriği mal ve hizmetlerin teslimi konusuna delil oluşturmamaktadır.
– Ancak Mahkememizce 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 83. Maddesi ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222/3 gereğince, ticari defterlerin incelenmesine karar verilmiş, her iki tarafça ticari defterler ibraz edilmiş ve ticari defter kayıtları incelenmiştir.
-Yukarıda ayrıntılarına yer verilen bilirkişi raporuyla sabit olduğu üzere, taraflarca ticari defterlerinin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş olduğu, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğruladığı görülmüştür. Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222/3. Maddesi uyarınca ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekmektedir. Bilirkişi raporuyla da sabit olduğu üzere davacı ve davalı tarafın ticari defter kayıtlarının birbirini doğruladığı, davacı tarafından dava konusu edilen fatura ve cari hesap alacaklarının davacı ve davalı tarafından ticari defterlere uyumlu şekilde kaydedildiği görülmüştür.
-Buna göre dava konusu alacağın her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, her iki tarafın ticari defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesine göre taraflar arasında ticari ilişkinin mevcut olduğu, davacı tarafın ticari defterlerinin kayıtları usulüne uygun olduğundan davacı lehine delil vasfı taşıdığı, her iki tarafın ticari defter kayıtlarında bilirkişi raporuyla sabit olan 57.304,38-TL alacak-borç ilişkisinin yer aldığı anlaşılmaktadır. Bunun yanında davalının bağlı olduğu vergi dairesi müdürlüğüne BA formları ile bildirilmiş olması halinde fatura içeriği malların veya hizmetin davalıya teslim edildiğinin kabulü gerekmektedir. (Yargıtay 19. HD’ nin 2015/12329 E., 2016/6138 K. ve 2014/11846-15110 E.K. sayılı kararları da bu yöndedir.)
-Her ne kadar davalı tarafça davacı ile aralarındaki ticari ilişki inkar edilmiş ve dava konusu takip dosyasına dayanak olan cari hesap ve faturalardan dolayı borcunun bulunmadığı iddia edilmiş ise de davacı şirket ile davalı şirketi arasında ticari ilişkinin var olduğu, bu hususun her iki tarafın ticari defter kayıtlarıyla sabit olduğu anlaşılmaktadır. Davacı tarafın davalı ile aralarındaki ticari ilişkiden kaynaklı edimlerini yerine getirdiği, davalıya yansıtılan bedellerin usulüne uygun olduğu, bu hususların birbirini doğrulayan ticari defterler kayıtları, vergi dairesi kayıtları ve davalı tarafça herhangi bir ihtirazı kayıt olmadan veya iade faturası düzenlenmeden defterlere işlenmesi ile davacı tarafından ispat edildiğinin kabulü gerekmiştir.
-Buna karşılık olarak davalı tarafın takibe konu fatura borcunu ödediğini yazılı belge ile ispat edemediği, ticari ilişki bulunmadığı ve mükerrer ödeme yönündeki iddiaların yerinde olmadığı kanaatine varıldığından itirazın talep doğrultusunda kısmen iptali ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
-Davacı vekili, itirazın iptali talebi ile birlikte icra inkar tazminatı talebinde bulunmuştur. Borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için likit ve belirlenebilir bir alacağın mevcut olması gerekmektedir. Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması, böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir.
Buna göre davalı borçlu tarafından cari hesap ve ticari defter kayıtları ile sabit olan alacağın tereddütsüz bir şekilde likit ve belirlenebilir olması nedeni ile davalı borçlu aleyhine kabul edilen alacak miktarı üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;
-Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı takip dosyasında davalı takip borçlusu tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 57.304,38 TL asıl alacak ve takip tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi üzerinden devamına,
-Alacak likit ve belirlenebilir olduğundan kabul edilen miktarın %20’si üzerinden hesap edilen 11.460,87 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 3.914,46-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 643,34-TL harcın mahsubu ile bakiye 3.271,12- TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 643,34-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yargılama sırasında yatırılan 80,70 TL başvurma harcı, 3.000,00 TL bilirkişi ücreti, 99,00-TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere 3.179,70-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yargılama sırasında yapılan masrafların davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen 9.200,00- TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Bakırköy Arabuluculuk bürosunun …. numaralı arabuluculuk dosyasında Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
8-Bakiye gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa derhal iadesine,
Dair; tebliğden itibaren İKİ HAFTA içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.09/06/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır